Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Erdoğan: “İlk dört maddenin değişmesi fikri CHP’nin mi, Kılıçdaroğlu’nun mu?”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Anayasanın ilk dört maddesini değiştirme fikri CHP’nin ve dolayısıyla tüm CHP’lilerin iradesi midir, yoksa Kılıçdaroğlu’nun kişisel fikri midir? Eğer bu CHP’nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. Yok, bu Kılıçdaroğlu’nun kendi görüşüyse, bu durumda da partisinin politikalarından farklı ajandaya sahip bir siyasetçi ile karşı karşıyayız demektir” dedi.

TBMM’de AK Parti Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP ve İYİ Parti liderlerinin iddialarına cevap verdi. Erdoğan, gündeme ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin gündemine getirdikleri Türkiye’nin ilk sivil anayasasını hazırlama tekliflerinde samimi olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hazırlıkları yaptıklarını kaydederek, Meclisteki diğer partilerden de kendi hazırlıklarını en kısa sürede kamuoyu ile paylaşmalarını beklediklerini söyledi. Erdoğan, “Şayet diğer partilerin anayasa teklifleri ile kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz. Bunun için öncelikle diğer partilerin anayasa tekliflerini kamuoyuna açıklamaları gerekiyor. Uzlaşma sağlanamaması durumunda ise siyasi partiler olarak zaten yaklaşmakta olan 2023 seçimlerinde hep birlikte milletin terazisine çıkarız. Milletimizin sandıktaki kararı da başımız gözümüz üstünedir. Burada temel belirleyici ülkemizin yönetim sistemi ile ilgili farklı görüşlerin nasıl bir araya getirilebileceğidir. Bizim meseleye bakışımız şu şekildedir; Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde ettiği avantajların ne kadar kritik öneme sahip olduğun salgın döneminde hep birlikte yaşadık ve gördük. Gelişmiş ülkeler dahil pek çok devlet hala süren nice siyasi, ekonomik, sosyal sancılarla kıvranırken biz sağlıktan sanayiye her alanda kendimizi pozitif yönde ayrıştırmayı başardık. Tarihimizin en köklü yönetim reformunda üçüncü yılımızı tamamlarken geriye dönüp baktığımızda ‘evet, gerçekten iyi bir iş yaptık’ diyebiliyoruz. Eksiklikler, aksaklıklar, düzeltilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette vardır, hepsinin de farkındayız. Hatta bu doğrultuda yaptığımız kapsamlı çalışmalar da elimizde mevcuttur. Bunların hepsi de küçük revizyonlarla düzeltilebilecek tali meselelerdir. Yeni anayasa süreci başarılı bir şekilde neticelenirse devamında bu sorunlar zaten kendi mecrasında çözülür. Böyle bir imkanın olmaması halinde ise seçim sonrasına kadar ortaya çıkacak tecrübeye ve birikime göre biz Cumhur İttifakı çatısı altında kendi düzenlemelerimizi hayata geçirme yoluna gideriz. Milletimize her hal ve şart altında 2023 sonrası için büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz doğrultusunda daha kolay ve hızlı ilerlememizi sağlayacak yeni bir yol taahhüt ediyoruz. Türkiye’nin en devrimci, en yenilikçi, en reformcu, en vizyoner partisi olarak Allah’ın yardımı milletimizin desteği ile işte bu yol haritası istikametinde ülkemizi önce 2023’e, sonra da 2053’e taşıyacağız” diye konuştu.

“Biz ‘yeni anayasa’ diyoruz, birileri de ‘gerekirse ilk dört maddeyi de değiştiririz’ diyerek PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpıyor”
TBMM’nin açılışında yaptığı ekonomi gündemine ait açıklamaları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yoklukların, yoksullukların, baskıların, zulümlerin Türkiye’sinden bölgesinin ve dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi haline hangi zorluklarla, hangi mücadelelerle gelindiğini kesinlikle unutamayız. Gençlerimiz eskiyi bilmediği için bu mukayeseyi yapmakta elbette zorlanacaklardır. Gençlerimize tavsiyemiz, kendilerine emanet edeceğimiz bu ülkenin ve milletin geleceği için kimin ne hayali var, ne projesi var, ne gayreti var ona bakmalarıdır. Sırf konuşmuş olmak için, sırf birilerine hoş görünmek için, sırf günü kurtarmak için aklına geleni söyleyenden siyaset adamı olmaz, devlet adamı hiç olmaz” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Mesela biz ‘yeni anayasa’ diyoruz, birileri de çıkıyor ‘gerekirse ilk dört maddeyi de değiştiririz’ diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. Bakıyorsunuz ittifakın bir diğer kanadı aynı şeyleri söylüyor. Buradan söylüyorum, anayasanın ilk dört maddesini değiştirme fikri CHP’nin ve dolayısıyla tüm CHP’lilerin iradesi midir, yoksa Kılıçdaroğlu’nun kişisel fikri midir? Eğer bu CHP’nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. Çünkü bu durumda CHP anayasa gibi temel bir konudan başlayarak tümüyle HDP’nin vesayetine girmiş demektir. Yok, bu Kılıçdaroğlu’nun kendi görüşüyse bu durumda da partisinin politikalarından farklı ajandaya sahip bir siyasetçi ile karşı karşıyayız demektir” diyerek salonda bulunanlara CHP ile HDP arasındaki ilişkileri anlatan bir video izletti.

Videonun sonunda Erdoğan, “Biliyorsunuz bugün 6-8 Ekim olaylarının 7. yıl dönümü. Kandil’deki PKK elebaşlarının çağrısı üzerine HDP’nin o dönemki yöneticileri Suriye’deki olayları bahane ederek yandaşlarını sokaklara salmış ve onlarca masum insanın kanını dökmüştü. Gördükleri her sakallıyı, kendilerinden olmayan herkesi linç eden bu gözü dönmüş alçakların Yasin Börü başta olmak üzere pek çok masum insanı nasıl vahşice katlettiğini daha dün gibi biliyoruz. Okulları, yurtları, otobüsleri, evleri, sokakları ateşe veren azgın güruhu harekete geçirenler bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyor. Kılıçdaroğlu da aynı dönemde masumların kanlarının hesabını sormak yerine PKK ve HDP’nin sokağa saldığı azgın güruha ‘hükümet bütün bu sorunları başımıza açan kendisi değilmiş gibi şimdide misli ile vereceği cezalarla halkı sindirmeye çalışmaktadır’ diyerek bunlara arka çıkmıştır. CHP’nin kimi milletvekillerinin, kimi parti yöneticilerinin sergiledikleri rezillikleri saymıyorum bile. Tek parti dönemindeki faşist uygulamaları zaten başlı başına yüz karası olan CHP’nin 28 Şubat’tan 6-8 Ekim olaylarına, Suriye meselesinden Akdeniz’deki gelişmelere kadar yakın tarihimizin her kritik meselesinde nasıl ülkenin ve milletin karşısında saf tuttuğunu unutamayız. Türkiye’nin tüm sınır ötesi harekatlarını, bölgesel ön alma amaçlı tüm diplomatik çabalarını engellemeye çalışan bu partinin yerli de milli de olmayan politikalarını milletimize her fırsatta tekrar tekrar anlatacağız. Tarih, CHP gibi cumhuriyetin en eski partisini HDP gibi bir terör kuklasının emrine verenlerden elbette hesap soracaktır” ifadelerini kullandı.

“Hayali bir makama talip”
CHP’nin bir yandan ittifakın bir türlü adı konamayan partisi HDP’yi, bir yandan resmi ortağı partiyi idare etmek için kırk takla attığını belirten Erdoğan, “HDP’nin Millet İttifakı’nın ortağı olduğu gerek bu partinin yöneticilerinin beyanlarıyla, gerekse CHP’nin belediyelerindeki uygulamalarıyla inkarı mümkün olmayan bir gerçek ortaya çıkmıştır. İYİ Parti’nin bu gerçeğe kör sağır kalarak kendi konumunu koruma çabası artık sürdürülebilir değildir. Bu partinin başındaki hanımefendinin cumhurbaşkanlığından vazgeçip başbakanlığa talip olması da esasen bu trajikomik görüntüyle ilgilidir. HDP tarafı, hanımefendinin cumhurbaşkanlığı adaylığını asla kabul etmeyeceğini zaten açıklamıştır. Yani bir anlamda HDP Millet İttifakı’ndaki gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir. Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetildiği, bundan sonra da aynı sistemle devam edileceği gün gibi aşikarken, hayali bir makama talip olunmasının gerisinde bu vetonun, bu dayatmanın siniye çekilmesi vardır. Lafa gelince vatan millet edebiyatı ile mangalda kül bırakmayanların, terör örgütünün güdümünde siyaset yapar duruma düşmesi büyük bir acizliktir. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin. Mücadeleyi milletin önünde, er meydanında yapmak yerine kapalı kapılar ardından gizli pazarlıklarla yürütmeye çalışanların akıbeti işte böyle olur. Gerçi çıkıp buna da itiraz edeceklerdir ama manzara ortada. Bir yanda PKK’nın ve onun güdümündeki HDP’nin sufleleriyle siyaset yapan bir muhalefet genel başkanı, diğer yanda aynı partinin vetosuyla hayalinden vazgeçen lafta iyi ama hayli kötü duruma düşmüş bir başka muhalefet genel başkanı. Bu tablonun inkarı mümkün mü? Diğer yandan bu hanımefendinin ‘28 Şubat kararlarına ben imza attım, hepsine de gönülden inanıyorum, uygulanması gerektiğine de gönülden inanıyorum’ sözünü de unutmadık. Aynı hanımefendinin bugün çıkıp ‘Başörtüsüne uzanan eli kırarım, kopartırım diyen bendim ben’ ifadesiyle sergilediği tutarsızlığı milletimiz elbette görüyor. İnsanda ilke ve onurlu olmayınca işte böyle her devirde ne söylemesi gerekiyorsa onu ağzından saçmaktan geri kalmaz. Bize en ağır, en galiz ifadelerle saldıran herkes gibi bunların da gerisi envaı çeşit rezilliklerle doludur. İsterseniz belgeleyelim, isterseniz birde bunları görüntülü olarak izleyeyim” diyerek İYİ Parti’ye ilişkin hazırlanan videoyu salonda bulunanlara izletti.

“Bu zat aynı ahlaksızlıkları mütemadiyen tekrarlamaktan bir türlü vazgeçmiyor”
“Her şey bir yana, Türkiye, Türk siyaseti, Türk milleti böyle bir fotoğrafı hak etmiyor. Birbirlerinden hiç farkı yok, akşam yalan, sabah yalan, dün söylediğini bugün inkar eden bir yapı. Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan bir işin adı muhalefet değil, taammüden bu ülkeye ve bu millete düşmanlıktır” açıklamasında bulunan Erdoğan, dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir muhalefet anlayışının bulunamayacağını söyledi.

Erdoğan, “Türkiye’yi yönetmek için aday olduklarını açık yüreklilikle çıkıp ilan etmekten korkanlara bu ülke emanet edilemez. Kafalarında gezdirdikleri kırk tilkinin kuyruğunu birbirine dolaştırdıkları için her gün başka tarafa savrulanların yarın hangi çukura yuvarlanacaklarını kimse bilemez. Evlatlarımızın geleceğini kendileri ile birlikte ülkeye de aynı savrulmaları yaşatmak isteyen kifayetsizlerin ihtiraslarına kurban edemeyiz. Ülkenin gerçek meseleleri üzerine kafa yormak yerine kendi akıllarınca yumuşak karın olarak gördükleri yerlere yumruk sallayanlara bu millet Allah’ın izni ile yüz vermeyecektir. Cehalet ve riyakarlığın, tembellikle kibrin karışımı ülkenin ve milletin felaketinden ikbal devşirmeye çalışan bu kirli muhalefet tarzını reddediyoruz. Bilhassa CHP ve Kılıçdaroğlu hemen her konuda nereden tutsanız elinizde kalacak şekilde tel tel dökülüyor. CHP’nin başındaki zatın yalanlarını, iftiralarını ortayla sermekten doğrusu biz yorulduk. Ama bu zat aynı ahlaksızlıkları mütemadiyen tekrarlamaktan bir türlü vazgeçmiyor. Hani bir söz vardır, ‘Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz’ diye. Tam da böyle bir profil ile karşı karşıyayız. Allah’tan korksa iftira atmaz, kuldan utansa yalan söylemez. Kendisi her ikisini de sürekli yaptığı için rahatlıkla bu sözleri ifade edebiliyoruz” dedi.

“Bu kişi artık milli güvenlik sorunu haline dönüşmüştür”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Merkez Bankası ile ilgili sözlerine de cevap veren Erdoğan, “Dün yine çıkmış Merkez Bankasının İstanbul’daki binasından Man Adası iftirasına, uyuşturucu parası ve rüşvetten kurulana kadar ilgili ilgisiz bakmadan aklına gelirse sallamış da sallamış. Söylenenleri altı altına yazınca ortaya gerçeklikten kopmuş, kendi hayal dünyasında yazdığı senaryoları hakikat sanmaya başlamış bir ruh hali çıkıyor. Bay Kemal eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucu ile iştigal eden insan bulamazsın. Böyle bir iftirayı da AK Parti’ye atamazsın. Hayatın boyunca devletten aldığı maaş dışında bir iş yapmamış, yatırım nasıl yapılır, işletme nasıl kurulur, iş nasıl yapılır konusunda en küçük bir fikri olmayan bu zatın zırvalarına tek tek cevap vermeyi zül addediyorum. Bu iddiaların çoğu mahkemelere de taşınmıştır. Bu zatın aleyhinde verilen ve milyonları bulan tazminat cezaları ile kendisinin yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir. Kamudaki tek icraatı başında bulunduğu SSK’yı batırmak olan birisinin devletin stratejik kararları ile ilgili altı da üstü de boş hezeyanlarını milletimizin taktirine bırakıyoruz. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı işin adının siyasetle, siyasetçilikle ilgilisi yoktur. Daha öncede söylediğim gibi artık bu kişi siyasetin değil tababet ilminin konusu haline gelmiştir. Ancak oturduğu makam itibariyle kendisini mazur göremeyiz. Artık bu zatın yaptığı iş sorumsuzluğun da ötesine geçerek ülkeye zarar verecek boyuta ulaşmıştır. Bir başka ifade ile bu kişi artık milli güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Türkiye’de bir iktidar sorunu yoktur ama ciddi bir muhalefet sorunu ile karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir. İnşallah 2023 sadece Cumhur İttifakı eliyle büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasının değil, aynı zamanda muhalefetin bu prangadan kurtuluşunun da müjdesini alacağımız bir yıl olacaktır. Eskiler ‘tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz’ derler. Bunların Türkiye’nin dününde herhangi bir izleri, hizmetleri, eserleri de yoktur. Bunların ülkemizin geleceğine dair de dişe dokunur fikir ve emek ürünü, hesabı kitabı yapılmış hiçbir projeleri ve taahhütleri mevcut değildir. Böyle bir gayretleri ve niyetleri bulunmuyor. Kendilerinin de alenen ifade ettikleri yalan, iftira ve çarpıtma siyasetiyle ne bugünümüze bir katkıları olabilir ne de geleceğimize bir faydaları dokunabilir” diye konuştu.

“Asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, çukurlardan geçemiyoruz”
AK Parti iktidarlarının yaptığı hizmetleri hatırlatan Erdoğan, “Nerede bir dikili taşınız var? Şuanda Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerini kazandınız, asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, çukurlardan geçemiyoruz, nerede belediye? Sular akmıyor, hani belediye? Niye suları akar hale getiremiyorsunuz? Siz dertli değilsiniz ama biz dertliyiz. Bu ülkenin bizim hizmetlerimizin, eserlerimizin izi olmayan tek bir karış dahi toprağı oktur. Dünyanın geleceğinde söz sahibi olmamızı sağlayacak hangi yatırım varsa hepsinin altında yine bizim imzamız var, yine bizim imzamız olacak. İstanbul’da şimdi Merkez Bankası binası yapıldı, çıkmış açıklama yapıyor, ‘ben geldiğimde orayı öğrenci yurdu haline dönüştüreceğim.’ Yahu bu adama ne dersiniz? Bu tababet ilminin iştigal alanına giriyor. Biz bunu yaptık ve Merkez Bankasını da oraya taşıyoruz. Senin gücün ona yetmez. Aklı erse New York’ta yaptığımız Türkevi’ni de yurt yapma kararı olarak açıklayabilir, o da 36 kat. Bunları neresinden tutup nasıl anlatalım. Ülkemizde kadınlarımızın herhangi bir sorunları veya beklentileriyle ilgili mücadelesi mi var? Öncüsü biz olduk, biz olacağız. Bu alanda yaptığımız tarihi reformları sürdürmenin yanında yıllarca kadın hakları savunuculuğu kisvesinin altına saklanarak kendi içlerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, bütün bu iğrençliklerin üstünü örtmeye kalkanların gerçek yüzlerini de ifşa edeceğiz” diye konuştu.


Erdoğan, “Utanmadan, sıkılmadan ‘bu iktidar fabrika falan açmadı, açmıyor.’ Daha geçenlerde ben 26 tane fabrikanın açılışını yaptım, bu hafta Adana’da yine fabrika açılışları yapacağım Bay Kemal, senin aklın bu işlere ermez. Bir dikili ağacın yok. Bu işler bizim. Sen zaten fabrika görsen başka bir şey zannedersin” ifadelerini kullandı.

“Ülkemizdeki yurtlar iftihar vesilesi bir düzeydedir”
Yurtlar meselesi üzerinde duran ve gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, dünyanın açık ara en fazla yükseköğretim öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir” diyerek Türkiye’deki ve Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya’daki rakamları karşılaştırdı. Erdoğan, “Bizden önceki dönemde 180 bin, şimdi ise 724 bin. Yetmez. Halen süren yatırımlarla birkaç yıl içinde bu rakamlara 110 bin kapasite daha ilave edeceğiz. Sadece yatak kapasitesini artırmakla kalmadık, yurtlarımızın donanımını da otel konforuna yükselttik. Eskiden 30-40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz artık 3-4 kişilik, içinde yatağı, dolabı, banyosu, interneti olan odalarda hayatlarını sürdürüyor. Ülkemizdeki yurtlar iftihar vesilesi bir düzeydedir” ifadelerini kullanarak yurtlarda öğrencilere hangi hizmetlerin verildiğini gösteren videoyu izletti.
Kılıçdaroğlu’nun “Bir senede ben bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakırım” dediğini belirten Erdoğan, “Sen bunu ilk defa söylemiyorsun ki çok söyledin bunu“ ifadeleriyle cevap verdi.

“Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız”
Erdoğan, “Bu yıl ortaya çıkan karmaşanın sebebi geçtiğimiz yıl ile bu yılın başvurularının üst üste binmesinin yol açtığı yoğunluktur. Birkaç şehrimiz dışında ülke genelinde yurtlara başvuran öğrencilerimiz yedekleri ile birlikte yurtlara yerleştirilmiştir. Buna rağmen açıkta kalan öğrencilerimiz ile ilgili çözüm çalışmalarımız devam ediyor. Şimdi burada muhalefete sesleniyorum ama milletimize de bir şeyi özellikle hatırlatmak istiyorum, göreve geldiğimizde burs öğrencilerimize 45 liracık veriliyordu, şimdi verdiğimiz burs 650 lira. Gençlerimize aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz bursun dışında. Hiçbir evladımızın maddi imkansızlık sebebiyle üniversite eğitiminden mahrum kalmaması için talep eden her öğrencimize burs veya kredi veriyoruz. Kapıdan geri döndürmek yok. 76 üniversite ile devraldık, şimdi ise 207 üniversitemiz var. Üniversitemizin olmadığı il yok. Biz üniversitelerimizi bu seviyeye getirirken yurtlar konusunda da attığımız ve atacağımız adımlar ortadadır. İlim tahsilini biz anne ve basanın olduğu yere taşıdık. Yaklaşık 1,5 milyon öğrencimize 650 liralık bursu verirken yüksek lisans düzeyine bin 300 lira veriyoruz, doktora düzeyine ise bin 950 liralık kredi veya burs ödemesi yapıyoruz. Bir zamanlar üniversiteler açılırken bir numaralı tartışma konusu harç sorunuydu, ülkemizi bu sancıdan kim kurtardı? Biz kurtardık. Harç diye bir şey artık ortada yok. Ama bazıları bu güzel iklimi zehirlemek için olmadık işlere kalkışmaktan çekinmiyor. Kendi hocalarına bile saygısı olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. Avrupa’da, Amerika’da bu tiplerin hiç birini bir gün bile üniversitede barındırmazlar. Biz de ise sırf hükümete sıkıntı çıkartıyorlar diye bu saygısız, sevgisiz, kötü niyetli, adeta terörist tiplere arka çıkılıyor. İnşallah bu sorunları da kendi mecrası içinde kimsenin hakkına hukukuna halel getirmeden, kötü niyetlilere de meydanı bırakmadan en kısa sürede çözeceğiz. Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız. Öğrenci ilim, irfan, hikmet için gelecek. Bunun dışında asla. Biz bu tür gençleri hocalarımıza teslim etmek süetiyle bu adımları istiyoruz” dedi.

“Önümüze açılan fırsat pencerelerini değerlendirmekte kararlıyız”
Türkiye’nin küresel çerçevede atılması gereken her adımı eksiksiz atarak yoluna ilerlediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İhracatı ve istihdamı hızlandırarak büyümemizi sürdürüyoruz. Küresel siyasi ve ekonomik dönüşümü kaçırmamak için üzerimize düşen her sorumluluğu hakkıyla yerine getirmenin gayreti içindeyiz. Bu çerçevede diğer ülkeler ve uluslararası işbirliği platformlarıyla ilişkilerimiz geliştirmeye, aradaki pürüzleri gidermeye önem veriyoruz. Birleşmiş Milletlerden Avrupa Birliği’ne, İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan Türk Konseyi’ne kadar her zeminde bu anlayışla öncü yol açıcı ve kolaylaştırıcı bir rol üstlenmeye çalışıyoruz. Meclisin onayına gelen Paris İklim Anlaşması’ndan eylem planını açıkladığımız Avrupa Yeşil Mutabakatı’na kadar dünyamızın ve insanlığın yeni istikametinin çerçevesini sunan her adımın içerisinde yer alıyoruz. Küresel üretim ve lojistik sisteminin adeta çökme noktasına geldiği, internet ve sosyal ağların altyapısı ile ilgili soru işaretlerinin arttığı bir dönemde önümüze açılan fırsat pencerelerini değerlendirmekte kararlıyız” açıklamasında bulundu.

“Türkiye’ye yakışır, Türk milletine yakışır böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın da bahtiyarlığı içerisindeyiz”
New York’ta inşa edilen Türkevi’ne de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2053 vizyonumuzun ilk hedefi olarak belirlediğimiz yeşil kalkınma devrimini kendimizi insanlığın ortak çıkarlarının ve ortak vicdanının merkezine yerleştirmek suretiyle başarıya ulaştırmak istiyoruz. Geçtiğimiz 19 yılda kurduğumuz güçlü altyapı üzerinde ülkemizi yeni küresel yönetim sisteminin en üstünde konumlandıracak adımları birer birer atarak yolumuza devam edeceğiz. New York’ta BM’nin hemen karşısında 36 katlı dev Türkevi binamızı inşa ettik. Orada bu yıl ilk görüşmelerimizi en güzel şekilde yaptık, toplantılarımızı yaptık ve Türkiye’ye yakışır, Türk milletine yakışır böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın da bahtiyarlığı içerisindeyiz” diye konuştu.

“AK Parti’yi millet kurmuştur ve AK Parti’ye istikametini millet vermiştir”
Türkiye tarihinin en önemli küresel fırsatının bu dönemde olduğunu ve bu fırsatın da birlik ve beraberlik ile değerlendirileceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sanayi devrimini kaçıran, bilgi ve teknoloji devriminin sonuna ancak yetişebilen Türkiye’yi yeni dönemin parlayan yıldızı yapmak için hep birlikte mücadele edeceğiz. Yürütmede Cumhurbaşkanı olarak biz, yasamada Cumhur İttifakı’nın lokomotifliğinde Meclisimiz, bağımsız ve tarafsız yargımız, siyaseti ve sivil toplumu ile ülkenin tüm dinamikleri hep birlikte bu hedefe ulaşacağız. Hep söylediğimiz gibi AK Parti’yi millet kurmuştur. AK Parti’ye istikametini millet vermiştir ve bundan sonra da AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetinin yolunu açacak olan da yine aziz milletimizdir” şeklinde konuştu.

“İnşallah 2023’te de bir kez daha ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstleniriz”
2023 ve 2053 vizyonlarının devamlılığı için yaklaşan seçimlerde başarılı olmaları gerektiğini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hep birlikte çok çalışır, milletimizi gönlünü kazanır ve desteğini alırsak inşallah 2023’te de bir kez daha ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstleniriz. Böylece de dünyada eşine az rastlanır bir süreklilik içinde tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini kesintisiz sürdürme imkanını bulabiliriz. Bunu sağlamak bizlerin, buradaki heyetin elindedir” dedi.

Belediyeler

Başkan Sandıkçı: Öğrencilerimizin deneyim kazanmalarını sağlıyoruz

SAMSUN Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, öğrencilere deney ve gözlem çalışmaları eşliğinde bilim ve teknoloji alanında eğitim verdiklerini söyledi.

SAMSUN-
Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, Türkiye’nin bilim ve teknolojide olan liderliğini gençlerin sürdüreceğini ifade etti. Öğrencilerin Canik Özdemir Bayraktar Keşif Kampüsü’nde gerçekleştirdikleri eğitimlerle bilim ve teknoloji alanlarında deneyim kazandıklarını ifade eden Başkan İbrahim Sandıkçı, “Gençlerimiz imzalarını taşıyan milli ve özgün eserlerle ülkemizi bilim ve teknolojide ileriye taşıyacaklar” dedi.

‘ZİHİNLERİNDE KALICI HALE GETİRİYORUZ’

Emine Ahmet Yeni Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğretmenlerini ve öğrencilerini Canik Özdemir Bayraktar Keşif Kampüsü’nde ağırlayan Başkan İbrahim Sandıkçı, Canik Özdemir Bayraktar Keşif Kampüsü’nde özel olarak oluşturulan atölyeler, keşif alanları ve laboratuvarlar hakkında onlara bilgiler verdi. Öğrencilerle birlikte atölye çalışmaları gerçekleştiren Başkan İbrahim Sandıkçı, “Canik Özdemir Bayraktar Keşif Kampüsümüzde uyguladığımız özel eğitim müfredatımız çerçevesinde teorik ve uygulamalı eğitimlerimize eş zamanlı olarak devam ediyoruz. Öğrencilerimizin deney ve gözlem çalışmalarıyla, bilim ve teknoloji alanlarında deneyim kazanmalarını sağlıyoruz. Onların burada öğrendikleri bilgileri zihinlerinde kalıcı hale getiriyoruz. Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda öğrencilerimizin yeni kazanımlar elde etmelerini sağlıyoruz” diye konuştu.

AKINCI POZU

Gerçekleşen ziyaret programında öğrencilerle yakından ilgilenen Başkan İbrahim Sandıkçı, öğrencilerle birlikte Canik Özdemir Bayraktar Keşif Kampüsü’nde yer alan AKINCI TİHA önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Öğrencilerin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı tebrik eden Başkan İbrahim Sandıkçı, onlarla uzun süre sohbet etti. Ziyaret programına Emine Ahmet Yeni Kız İmam Hatip Lisesi Dernek Başkanı İhsan Kaptanoğlu ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı. (DHA)

https://www.instagram.com/tasfirin55/

Okumaya devam et

Genel

Altun: Türkiye, İsrail’in katliamlarına karşı insani ve diplomatik imkanlarını seferber etmiştir

İletişim Başkanı Fahrettin Altun New York’taki ‘Türk Günü Yürüşü’ etkinlikleri dolayısıyla katılımcılara video konferans yoluyla seslendi. Altun, “İsrail‘in Filistin’deki saldırıları küresel sorunları artıran, barışa olan inancı zayıflatan, uluslararası değerlere olan güveni ortadan kaldıran bir mahiyet arz ediyor. Bu katliamlara karşı da Türkiye ilk günden itibaren saldırıların durması için insani ve diplomatik imkanlarını seferber etmiştir” dedi.

ANKARA-İletişim Başkanlığınca, New York’taki Türk Günü Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında Türkevi’nde ‘Kültürel Bağları Güçlendirmek Türk Amerikan İlişkilerinde Yeni Bir Vizyon’ paneli düzenlendi. Video mesajla panelin katılımcılarına hitap eden İletişim Başkanı Altun, düzenlenen panel ve organizasyonları Türk- Amerikan ilişkilerinin mevcut durumunu ele almak, gelecekteki muhtemel seyrini konuşmak için fırsat olarak gördüklerini, bugünkü programı da 41’inci Türk Günü Yürüyüşü Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiklerini söyledi. Türk Günü Yürüyüşü’nün ilk kez 1981 yılında Türk diplomatların terör örgütü ASALA tarafından şehit edilmesine tepki amacıyla yapıldığına değinen Altun, yıllar içinde geleneksel hale gelerek Türk- Amerikan toplumunun ABD’deki en önemli etkinliklerinden biri haline geldiğini belirtti. İletişim Başkanı Altun, “Türk Günü Yürüyüşü artık, Amerika’nın ekonomik ve sosyokültürel hayatına önemli katkılarda bulunan Türk-Amerikan toplumunun birlik ve beraberliğini pekiştirten bir etkinliktir. Türkiye-ABD ilişkileri açısından da son derece kıymetli olan etkinlik kapsamında düzenlediğimiz bu program, iki ülke ilişkilerinin farklı boyutlarıyla ele alınmasını hedefliyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye-ABD ilişkilerinin uzun yıllara sâri bir geçmişe sahip olduğuna işaret eden İletişim Başkanı Altun, bu süreçte dünyanın karşı karşıya olduğu bölgesel ve küresel sınamalar dikkate alındığında iki ülke arasındaki iş birliği ve diyalogun ne denli önemli olduğunun daha iyi anlaşılacağını belirtti.

​’İSRAİL’İN FİLİSTİN’DEKİ SALDIRILARI, BARIŞA OLAN İNANCI ZAYIFLATAN VE ULUSLARARASI GÜVENİ SARSAN BİR NİTELİK TAŞIYOR’

Yakın zamanda Rusya- Ukrayna Savaşı’na, tedarik zincirinin bozulmasından gıda krizinin çözümüne kadar Türkiye’nin bu süreçteki yapıcı rolünün, daha büyük ve derin krizlerin önüne geçilmesini sağladığını vurgulayan Altun, sözlerine şöyle devam etti:

“Bölgemizi ve tüm küresel aktörleri etkileyen son gelişme ise sizlerin de malumu olduğu üzere İsrail‘in 7 aydan beri devam eden saldırılarıdır. İsrail’in Filistin’deki saldırıları küresel sorunları artıran, barışa olan inancı zayıflatan, uluslararası değerlere olan güveni ortadan kaldıran bir mahiyet arz ediyor. Bu katliamlara karşı da Türkiye ilk günden itibaren saldırıların durması için insani ve diplomatik imkânlarını seferber etmiştir. Türkiye, Gazze’de İsrail’in yol açtığı insanlık dramını sona erdirecek çözüm perspektifi ile diplomatik girişimlerini sürdürmektedir. Türkiye’nin ABD ile iş birliği yapmayı beklediği konular bunlarla sınırlı değil. Türkiye-ABD ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık anlayışına saygı çerçevesinde bölgesel ve küresel meselelere barış, güvenlik ve refah odaklı yaklaşımlar geliştirme potansiyeline olan inancımızı hâlâ koruyoruz.”

Bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olarak Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı meselelere dair gerçekçi ve kapsayıcı politikalar üreten, parçası olduğu ittifak ve ortaklıkları güçlendiren, onları değerli kılan bir ülke olduğunu dile getiren Altun, Türkiye’nin düzensiz göç, mülteciler ve terör başta olmak üzere yerel ve uluslararası düzlemde her soruna kapsayıcı ve kalıcı çözümler getirmeyi odağına alan bir perspektif ve vizyona sahip olduğunu bildirdi. Altun, sahip olduğu imkânlar, bu imkânları kullanma biçimi, hedefleri ve vizyonunun Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzlemde istikrar sağlayıcı rolünü pekiştirdiğinin altını çizdi.

‘TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEĞİN KESİLMESİ, TÜRKİYE’NİN MÜTTEFİKLERİNDEN EN DOĞAL BEKLENTİSİDİR’

Türkiye’nin, milli güvenliğini tahkim ederken bölgesel ve küresel istikrarı da hedefleyen çok boyutlu mücadelesinin müttefikleri nezdinde hak ettiği değeri görmesinin müttefiklik ruhunun gereği olduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu bağlamda FETÖ’nün ABD’deki varlığı ve faaliyetleri bizim için olduğu kadar, Amerikan toplumu için de bir tehdittir. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerinin desteklenmesi, teröristlerin teslim edilmemesi stratejik ortaklık ve müttefiklik anlayışı ile örtüşmemektedir. Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir. İkili ilişkilerimizi olumsuz etkileyen sorun alanlarının ve görüş ayrılıklarının yapıcı, gerçekçi ve kararlı bir yaklaşımla etkin bir şekilde yönetilmesi hem Türkiye’nin hem de ABD’nin faydasına olacaktır. Türkiye ve ABD’nin aynı zamanda NATO müttefiki olduğunu da hatırlatmak istiyorum. NATO müttefiki iki ülkenin ilişkilerindeki çok boyutlu ve derinlikli iş birliğinin ülkelerimizin güvenlik, istikrar ve barışı için elzem olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.” (DHA) 

Okumaya devam et

Genel

Şehit Yakınları ve Gaziler Genel Müdürlüğüne Muharrem Kurt atandı

Resmi Gazete‘de Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararına göre; Şehit Yakınları ve Gaziler Genel Müdürlüğüne Muharrem Kurt atandı.

 Kadircan GÜLER
ANKARA-Resmi Gazete‘de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile yayımlanan karara göre Angola Cumhuriyet nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğine 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2, 3 ve 4’üncü maddeleri gereğince Mustafa Çelik atandı. Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararları ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadın Statüsü Genel Müdürü Gülser Ustaoğlu, 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 4’üncü maddesi gereğince görevden alındı. Bakanlıkta açık bulunan Şehit Yakınları ve Gaziler Genel Müdürlüğüne Muharrem Kurt, Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne ise Özge Aydiş Toy atandı. 

Resmi Gazete’de yer alan karar ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü Şükran Doğan, Uluslararası İşgücü Genel Müdür Yardımcısı Metehan Özcan ve Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Abdulkadir Bülent Aytaç görevden alındı. Çalışma Genel Müdürlüğüne aynı yer Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Baş, Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğüne Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdür Yardımcısı Ali Aybey, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğüne Oğuz Tuncay, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına İş Başmüfettişi Bekir Aktürk, Strateji Geliştirme Başkanlığında İbrahim Esenkar, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına Ticaret Başmüfettişi Bülent Uğur Ecevit, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığına Engin Akyol ve Mustafa Işık, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliğine Murat Doğanay, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdür Yardımcılığına Necmettin Öz, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdür Yardımcılığına ise Mürsel Baki atandı. 

Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğünde açık bulunan Yönetim Kurulu üyeliklerine ise Hasan Davulcu ve Ersin Dilber atandı. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.