Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Diş ağrısı sanıp 6 sağlam dişini çektirdi, gerçek bambaşka çıktı

Genellikle diş ağrısıyla karıştırılan ve halk arasında ‘delirten hastalık’ olarak bilinen trigeminal nevralji ile 18 yıldır boğuştuğunu bilmeyen Mehmet Selim Koçak (65), ağrıdan kurtulmak için tam 6 dişini çektirdi. Ağrıları nedeniyle zaman zaman bir şey yiyip içemeyen hasta, ‘delirten hastalık’ teşhisi konulmasıyla İzmir’de sağlığına kavuştu

Ali İhsan Çiftçi – Sinan Yeniçeri
İZMİR
-Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde yaşayan Mehmet Selim Koçak (65), 18 yıldır yüzünde ve ağzında hissettiği şiddetli ağrıyı diş ağrısı sanarak, yıllar boyunca defalarca hastanelere ve doktorlara gitti. Yemek yerken, su içerken bile zorlanan Koçak, dişlerinde bir rahatsızlık olduğunu düşünerek değişik zamanlarda tam 6 dişini çektirdi.

Ağrıları geçmeyen Mehmet Selim Koçak, daha sonra Medicana International İzmir Hastanesi’ne başvurdu. Yapılan kontrol ve tetkiklerde, 6 dişini çektiren Mehmet Selim Koçak’ın ‘delirten hastalık’ olarak bilinen trigeminal nevralji ile mücadele ettiği anlaşıldı. 18 yıldır ağrılarından kurtulamayan hasta, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Şenoğlu ve Doç. Dr. Özhan Merzuk Uçkun tarafından ameliyata alındı ve operasyon sonrası sağlığına kavuştu.

“Bu hastalık yüz binde 5 insanda görülmekte”

Operasyonu gerçekleştiren hekimlerden Doç. Dr. Özhan Merzuk Uçkun, hastalık ve tedavisi hakkında açıklama yaptı. Doç. Dr. Uçkun, “Bu hastalık, beyincikte bulunan bir damarın yüze giden sinire baskı yapmasıyla ortaya çıkıyor. Biz ilk olarak kendisine ilaç tedavisi uyguladık. İlk gün 200 miligram ilaç verdiğimiz hastanın dozunu bin 200 miligrama kadar çıkarttık. Daha sonra da enjeksiyon tedavisi uygulayarak yüzü uyuşturuldu. Daha sonra da cerrahi operasyon uygulayıp sinir ile damar arasına operasyon gerçekleştirdik. Hastanın 2. gün ağrıları dinmeye başladı. Bu hastalık yüz binde 5 insanda görülmekte. Operasyon ile yüzde 95 oranında başarı şansı bulunmakta. Bu hastalığın tedavisinde ilaç tedavisi ve ardından cerrahi operasyon, altın standarttır. Beyinciğe ve beyin sapına zarar vermeden, temiz bir şekilde ve yeni yöntemlerle hastamızı tedavi ettik. Hastamızın yüzünün sağ tarafındaki sinir etkilendiği için; yemek yiyemiyor, diş fırçalayamıyor, yüzünü yıkayamıyor hatta cep telefonu ile bile konuşamıyor. Yüzünde korkunç ağrılarBının bulunduğunu söylemişti. Bu yüzden de hastamızın yaşam konforu oldukça düşmüştü. Bu hastalık halk arasında ‘delirten hastalık’ olarak da biliniyor. 18 yıldır bu hastalığı çeken Mehmet bey, ilk etki gösteren dişlerinde bir rahatsızlık olduğunu düşünmüş. Bu yüzden de belli zamanlarda diş doktoruna giderek sağ üst taraftaki 6 dişini çektirmiş fakat şikayetleri geçmemiş” dedi.

“6 tane sapasağlam dişimi, ağrılarım yüzünden çektirdim”

Ağrılarını diş ağrısı kaynaklı sanıp 6 sağlam dişini çektirdiğini söyleyen Hasta Mehmet Selim Koçak (65), “18 yıl önce ağrılarım yüzünden ilk doktora gittiğimde, dişlerimden dolayı ağrılarımın olduğunu söylediler. İlk olarak 2 dişimi çektirdim ve Erzurum’da başka bir doktora gittim. O da bana dişlerimden kaynaklı bir sorun olmadığını söyleyerek bir ilaç verdi ve o ilaç ağrılarımı dindirdi. Bir müddet sonra ağrılarım yeniden nüksetti. Sonra ilacın dozajını yükselttim; ama başka bir doktorun yine dişlerim kaynaklı bir sorun olduğunu söylemesi üzerine yine gittim dişlerimi çektirdim. Toplam 6 tane sapasağlam dişimi, ağrılarım yüzünden çektirdim” diye konuştu.

“İlk iş olarak büryan yiyeceğim”

Ameliyattan sonra dünyaya yeniden gelmiş gibi hissettiğini söyleyen Koçak, çektirdiği dişlerini yeniden yaptırdıktan sonra ilk iş olarak memleketi Bitlis’te büryan yiyeceğini söyledi. Koçak, “Elimi yüzüme süremiyordum, tıraş olamıyordum, dişlerimi yıkayamıyordum, su bile içemiyordum. Her 3 dakikada bir ağrı nöbetlerim oluyordu. Ağrılarım yüzünden 6 gün ağzıma ne yiyecek ne de su koyamıyordum. Burada ameliyat olduktan sonra, 2 gündür tıraşımı da oldum, dişlerimi yıkadım. Bu ağrıları 18 yıldır çekiyordum; dünyaya yeniden gelmiş gibiyim. Sabah kahvaltımı yaptım, öğle yemeğimi de yiyeceğim. Türkiye’de gitmediğim hastane, şehir kalmadı. Ben neden bu kadar geç kalmışım diye kendime kızıyorum. Şimdi ne yemek varsa hepsini yiyeceğim. Çayı, ekmeği, bisküviyi. Hepsini yiyip içmeyi özledim. Şimdi taburcu olduktan sonra dişlerimi yeniden yaptırıp ilk iş olarak memleketim Bitlis’te Büryan yiyeceğim” dedi.

Genel

LÖSEV’li çocuklar yeni yaşlarını DigiZoo’da kutladı

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Her ay farklı bir gönüllü firmanın ve LÖSEV dostlarının desteği ile gerçekleşen doğum günü kutlamalarının bu ayki adresi Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo oldu. Nisan ayında doğan ve lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaklaşık 30 çocuk birlikte pasta kesip oyunlar oynayarak neşe dolu bir gün geçirdiler.

Ocak ayında Akasya’da kapılarını açan Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo, sivil toplum örgütleri ile iş birliğinde düzenlediği ücretsiz etkinliklerle çocukları ağırlamaya devam ediyor. 25 yıldır binlerce lösemili ve kanserli çocuğun tedavisini üstlenen, maddi ve manevi yardım ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) kayıtlı olan çocuklar DigiZoo’da düzenlenen doğum günü etkinliğinde bir araya geldi.

Tedavisi süren çocuklara moral oldu

Nisan ayında doğan ve hastanelerde lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaşanan mutluluk görülmeye değerdi. Etkinliğe katılan çocuklar 30’dan fazla canlı türünü 3 boyutlu hologramlarla deneyimleme fırsatı yakaladı, resimler yapıp atölyelere katıldı. Sonrasında pasta keserek doğum günü kutlaması yapan yaklaşık 30 çocuk, birlikte oyunlar oynayıp dans ederek neşe ve eğlence dolu bir gün geçirdiler.

Okumaya devam et

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

TRABZON Prof. Dr. Özlü: Astıma bağlı ölümler en çok genç yaşta

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler genç yaşta ölümlerdir. Astım aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz” dedi.

TRABZON-Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘7 Mayıs Dünya Astım Günü’ nedeniyle astım hastalığı ve tedavisi sürecine ilişkin uyarılarda bulundu. Astımın tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Astım, tüm dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Ülkemizde ortalama her 4-5 evden birisinde bir aslında hastanın yaşadığını biliyoruz. Hem çocukları hem erişkinleri tutabilir. Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler, genç yaşta ölümlerdir. Bu açıdan çok daha acı vericidir. Astım, aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz. Tabii öncelikle astımın tanısının konulması önemlidir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde de astım olabilir. Özellikle bunlar zaman zaman tekrarlıyorsa bilhassa sabaha karşı uykudan uyandıracak yakınmalarınız varsa bunun astıma bağlı olma ihtimali çok daha yüksektir” dedi.

HASTA-HEKİM İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİ

Astım tedavisinde başarılı olmada hasta ve hekimin iş birliğinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Aslında hastaların birçoğunda alerjik nezle belirtileri de vardır. Hapşırma, burun akıntısı, geniz akıntısı, burunda tıkama gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Astımın tanısı çok kolaydır. Tedavisi de mümkündür ve tedavinin başarısı da çok yüksektir. İyi tedavi edildiğinde hastalar diğer normal sağlıklı kişiler gibi rahat yaşayabilirler. Ancak astımda tedavinin başarılı olması için hastayla hekimin iş birliği yapması gerekir. Hekimin tanıyı koyması, astıma sebep olabilecek tetik faktörleri tespit etmesi, bunun için alerji testleri yapılabilir ve bunların sonucunda da hastanın tavsiyeleri uyması, ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerini yaptırmasını bekliyoruz. Tedaviye uyum çok önemlidir. Astımlı hastalarda en çok rastladığımız sorun tedaviye başladıktan sonra biraz iyileşmeyi takiben, ‘Ben iyi oldum artık geçti’ diye düşünerek tedaviyi terk etmeleridir. Oysa astım çoğu zaman kronik bir hastalıktır ve bir hipertansiyon tedavisi gibi uzun süreli takip ve tedavi gerektirir. O açıdan rahat olmamız, astımınınız geçtiği, sizden hastalığın kaybolduğu anlamına gelmez” diye konuştu.

‘TEKRARLAMA OLASILIĞI VAR’

Her astımlı hastanın ömür boyu astım ilacı kullanmasının gerekmeyeceğini de söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Hekimle iş birliğinizi sürdürünüz, tavsiyelerine uyunuz. Size zarar verecek tetikleyici faktörlerden uzak kalınız. Bazen iş yerinde maruz kalan faktörler, bazen kullanılan ilaçlar astımı tetikleyebilir. Astım hastalarının bir kısmında tedavi sonrası alınan cevaba göre tedavide azaltma ve daha sonra da tedaviyi tamamen kesmek mümkün olabilir. Ama bazı astımlı hastalarda tedaviyi kestikten sonra tekrar semptomlarda tekrarlama olasılığı vardır. Astımın hangi hastada nasıl seyredeceğini, önceden çok tahmin etmek mümkün değil ama takip içerisinde hekim tedaviye devam ya da tedaviyi sonlandırma konusunda, hastaya özel bir karar vermesi gerekir. Her astımlı hastanın ömür boyu devamlı astım ilacı kullanması gerekmez. Bazen tamamen tedaviyi sonlandırdığımız, bir daha hiç tedavi etmediğimiz hastalarımız da var. Bazen de arada kesip tekrar başladığımız hastalar var. Bazen de başlayıp dozunu azalttığımız, uzun süre devam ettiğimiz hastalar var. Bu hastaya özel bir durumdur” ifadelerini kullandı. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.