Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sözleşmeli personele kadro müjdesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda mevzuat karmaşasını gidermek suretiyle sözleşmeli personel statüsünü yeniden belirledik. Mahalli idareler dahil olmak üzere sözleşmelilerin kadroya geçişinde 3 yıl bu statüde çalışmış olma şartı aranacaktır. Ayrıca 1 yıl da aday memurluk süresi olacaktır. Dolayısıyla sözleşmeliden kadroya geçiş 3+1 yıllık bir süre sonunda gerçekleşecektir. Halihazırda 3 yılı dolmuş olan sözleşmeliler hemen aday memurluğa geçiş yapabilecektir. Henüz bu süreyi doldurmamış olanlar ise 3 yılın sonunda aynı hakkı elde edeceklerdir” dedi.

Hülya Keklik
ANKARA-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Terör saldırılarıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Biz bu tür saldırılarla verilen mesajları gayet iyi anlıyor, cevabını sahada gösteriyoruz. Muhataplarımıza terörle mücadeledeki kararlığımızı en açık şekilde ifade ettik. Bu yıl G-20 zirvesinde ülkemizin küresel sorunlara yaptığı katkıyı liderlere anlatma fırsatı bulduk. Tüm dünyada gıda ve enerji başlıklarıyla tartışılan krizin asıl sebebinin küresel yönetim ve güvenlik sistemindeki çarpıklıklar olduğu tespitimiz giderek daha çok benimsenmektedir. Sağlıktan dijital dönüşüme, terörle mücadeleden göçe kadar dünyayı zorlayan her konuda ülkemizin insanlığa yağacağı katkıları hatırlatarak daha geniş ve samimi işbirliği çağrısını sürdüreceğiz. Tahıl sevkiyatının devamını temin eden bir dizi telefon görüşmesi yaptık. Taraflara yaptığımız telkinler neticesinde tıkanma noktasına gelen tahıl sevkiyatının 120 gün uzatılmasını sağladık. Amacımız Rusya-Ukrayna savaşını tamamen bitirecek kapsamlı ateşkes ve barış anlaşmasına kadar bu temasları sürdürmektir. Önceki pazar günü Katar’da yapılan 2022 FİFA Dünya Kupası’nın açılış törenine iştirak ederek, bu önemli spor etkinliğinin heyecanını milyonlarla paylaştık. Açılış törenine katılan diğer liderlerle samimi ve verimli görüşmeler gerçekleştirdik” diye konuştu.

Terörle mücadelede kararlı tutumun sürdürüleceğini ifade eden Erdoğan, “Gaziantep’in Karkamış ilçesindeki saldırıda 5 yaşındaki evladımız ile 22 yaşında gencecik öğretmenimizi katleden terör örgütünü son militanına kadar yok etme ahdimizi bir kez daha tekrarlıyoruz” dedi.

Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nin dev bir altyapı projesi olduğunu ifade eden Erdoğan, “Salı günü ülkemizin en gurur verici altyapı projelerinden biri olan Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali ile yeni yerleşim bölgesi ve bağlantı yolları açılış törenindeydik. Yatırım bedeli 35 milyar lirayı bulan abidevi eser yılda 1 milyar 900 milyon kilovatsaat enerji üreterek ekonomimize 5 milyar liralık katkıyla inşallah kendini 7 yılda finanse edecek” ifadelerini kullandı.

Dünyanın en büyük 5. barajı olan Yusufeli Barajı ve onunla birlikte hizmete açılan tüm yatırımların hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, “Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini 23 Kasım sabah erken saatlerde Düzce’de meydana gelen 5.9 şiddetindeki sarsıntıyla bir kez daha hatırladık” açıklamasını yaptı.

Düzce’deki deprem sonrası bölgede acil yardım ödeneğinden 87 milyon TL kullanıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7 bin 500 haneye eşya desteği verilmiş, 11 bin hanenin hafif hasarının tamiri için destek sağlanması kararlanmıştır. Depremde ağır hasar aldığı tespit edilen ilçelerimizdeki 457 konutun yerine daha önceki afetlerde olduğu gibi TOKİ tarafından yenileri süratle inşa edilecektir” diye konuştu.

Küba ile ilişkileri güçlendirmek için irade ortaya konulduğunu ifade den Erdoğan, 24 Kasım’da 81 ilden gelen öğretmenlerle bir araya geldiğini anımsattı. Erdoğan, “Cuma günü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle hanım kardeşlerimizle bir araya geldik. Kalkınma planlarını merkezine güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ilkesini yerleştirmiş bir yönetim olarak hanım kardeşlerimizin şiddet başta olmak üzere her meselelerinde yanlarında yer almayı sürdüreceğiz. Bu programın ardından Pakistan ile aramızdaki en önemli savunma sanayi projesi Hayber’in suya indirilme törenine katıldık. Aynı günün akşamında bu tören için ülkemize gelen Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ve heyetiyle resmi görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Cumartesi Konya’da hem her biri diğerinden kıymetli çok sayıda eser ve hizmetin açılış törenini yaptık hem de Konyalı kardeşlerimizle hasret giderdik. Yarın turizmcilerimizle bir araya geleceğiz. Çarşamba günü ülkemize atanan yeni büyükelçileri kabul edeceğiz. Perşembe günü önce Ağrı’da yol açılışı törenine katılacak ardından MGK’yı toplayacağız. Cuma günü Engelli Hakları Ulusal Eylem Planımızı açıklayacağız. Ülkemize eser, insanlarımıza hizmet götürmek için çıktığımız bu yolculuğu Türkiye yüzyılı ile taçlandırmakla kararlıyız. Yeni nesillere tüm hayallerini gerçekleştirecekleri bir Türkiye bırakmak için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Geldiğimiz yer itibarı ile bölgesel ve küresel ilişkilerimizi gözden geçirerek biz de kendimizi bu yeni duruma hazırlıyoruz”

Kabine Toplantısı’nda son dönemde sınırlar içinde ve dışında yoğunlaşan güvenlik tehditleriyle devam eden harekatları ayrıntılı bir şekilde değerlendirdiklerini kaydeden Erdoğan, “Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde verdiğimiz 7 şehidimize Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ülkemizin sınırlarını 30 kilometre derinliğinde güvenlik şeridi ile koruma altına alma kararlığımız yaşadığımız her hadise ile güçlenmektedir. Kendi güvenlik ve refahları için binlerce kilometre uzaktan gelip terörist masum ayrımı yapmadan her yeri yakıp yıkanlar Türkiye’nin bu hassasiyetine saygı duymak mecburiyetindedir. Biz vatan topraklarının ve insanlarımızın güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi kimseye de hesap vermeyiz. İsim değişikliği oyunlarıyla tescilli terör örgütlerini destekleyenlerin riyakârlıklarına tahammül etmek durumunda değiliz. Bize demokrasi, hak, özgürlük nutukları çekenlerin önce kendi ülkelerindeki teröristlere ve terörist destekçilerine bakmaları gerekiyor. Küresel güvenlik mimarisini kökünden değiştirecek hadiseler yaşadığımız bir dönemde Türkiye maruz kaldığı sayısız ambargoya rağmen kendi ihtiyaçlarını karşılayacak seviyeye gelmiştir. Artık ülkemizi boş tehditlerle siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri alanda kendi çıkarlarına aykırı pozisyonlara zorlamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu hakikat meşakkatli bir sürecin ardından da olsa müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm kesimler tarafından kabul edilmeye başlanmıştır. Bu hakikati meşakkatli bir sürecin ardından da olsa müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm kesimler tarafından kabul edilmeye başlanmıştır. Geldiğimiz yer itibarı ile bölgesel ve küresel ilişkilerimizi gözden geçirerek biz de kendimizi bu yeni duruma hazırlıyoruz. Uluslararası siyasette ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmayacağı, temel ilkelerden ödün vermeden dönemin şartlarına göre hareket edilmesi gerektiğini biliyoruz. Bu şekilde davranmamış olsaydık, terör örgütüyle doğrudan ve dolaylı olarak kurdukları kirli ilişkiler sebebi ile müttefik diye ifade ettiğimiz ülkelerin çoğu ile köprüleri çoktan atmamız gerekirdi. Bunu yapmadığımız gibi bölgesel, siyasi ve insani krizlerdeki farklı yaklaşımlarımız sebebi ile ilişki seviyemizi düşürdüğümüz kimi ülkelerle de selamı kesmedik” açıklamasını yaptı.

“Halen sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde oralarda yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın”

“Türkiye’nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri gücü aynı zamanda umudunu bize bağlamış yüzlerce milyon kardeşimizin de güvenli, huzurlu müreffeh geleceğinin teminatıdır” diyen Erdoğan, “Halen sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde oralarda yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın. Biz kimseye kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine göre ayrımcılık yapmayız. Attığımız her adım coğrafyamızın insani tarihi mirasına sahip çıkarak hepimiz için daha güzel bir geleceğin altyapısını inşa etmek amacı taşımaktadır. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da Cumhuriyete ve nihayet günümüze kadar ulaşan ortak hikayemiz bu samimi niyetimizin ve hakkaniyetli pratiğimizin ispatıdır. Biz hiçbir yere öldürmek, yıkmak, yok etmek için gitmedik, gitmeyiz. Özellikle biz sadece ihya etmek, yaşatmak, inşa etmek için varız. Ülkemiz içindeki 85 milyon vatandaşımız misafir ettiğimiz milyonlarca mazlum, yakın coğrafyamızda yaşayan on milyonlarca kardeşimiz, dünyanın dört bir yanında bizi dikkatle izleyen sayısız insan bu hakikatin şahididir. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Hiç kimse Türkiye’nin adalet ve dayanışma odaklı politikalarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye’nin dostluk ve işbirliği merkezli diplomatik açılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye’nin ortaya çıkacak refahı kendi vatandaşları veya tüm dostlarıyla paylaşma esasına dayalı ekonomik atılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye’nin güvenlik ve huzur çemberini genişletmek amaçlı askeri harekatlarından rahatsız olmasın. Bu ülkenin tarihinde sömürge, zulüm, vahşet, yoktur. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturunu yönetiminin merkezine yerleştiren bu ülke tarihinde sadece adalet vardır, şefkat vardır, birlikte yaşama tecrübesi vardır” dedi.

“Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökülerek teslim alınmayacağının son örneği 15 Temmuz’dur”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sivil veya asker verdiğimiz her şehidin şanlı hatırası bu kutlu mücadelede yolumuzu aydınlatan birer ışık olarak ebediyen kalbimizde yaşayacaktır. Karşımıza çıkarılan teröristlerin de onları üzerimize salanların topunu tek bir şehidimizin tırnağına değişmeyiz. Her şehidimiz öfkemizi kabartan, mücadele azmimizi bileyen, gücümüzü katmerleyen, kararlılığımızı perçinleyen bir yürek yaramızdır. Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökülerek teslim alınmayacağının son örneği 15 Temmuz’dur. 40 yılı bulan terörle mücadelemizde verdiğimiz 8 bin üzerinde güvenlik görevlisi, 25 bine ulaşan sivil şehidimizin ifade ettiği mesajı hala anlamayanlar olduğu anlaşılıyor. Bu milletin belki kanını dökebilir, canını alabilirsiniz, kalkınmasını geciktirebilirsiniz ama bu milletin istiklaline ve istikbaline dokunmaya kimsenin gücü yetmez, yetemez. Yıllardır ecellerini bekledikleri dağlarda kurda kuşa yem olan, daha dün açtıkları çukurlara gömülen, bugün içine sığındıkları beton tünelleri mezarları yapacağımız teröristlerin kullanım süresi artık dolmuştur. Teröristleri kendilerini bekleyen acı akıbetten, o çok güvendikleri ülkelerde ipliklerini pazara çıkaran terör baronları da kurtaramayacak. Diyarbakır özellikle hassas, Diyarbakır annelerinin şefkatli yüreklerinden kopup gelen çağrılar, terör örgütlerinin pençesinden kurtulmak isteyenlerin son umududur” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin son 20 yılda her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da çok önemli mesafe kat ettiğini söyleyen Erdoğan, “Bu gerçeği sendikalaşma oranları, ücretleri, sosyal haklar başta olmak üzere tüm verilerde açıkça görmek mümkündür. Yatırım, istihdam, üretim, ihracatla büyüyen Türkiye, eylül ayında tarihinin en yüksek istihdam rakamına ulaşmıştır. İstihdamdaki artış, sosyal güvenlik sistemimizin dengesine olumlu yansımıştır” ifadelerini kullandı.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Siyaset

Bakan Kacır: Birleşik Krallık ile iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Birleşik Krallık ile sanayi ve teknoloji alanında iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz” dedi.

ANKARA-Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İngiltere’deki temasları sırasında Birleşik Krallık Yatırım ve Düzenleyici Reformlardan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Dominic Johnson ile bir araya geldi. Bakan Kacır, görüşmeye ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Birleşik Krallık Yatırım ve Düzenleyici Reformlardan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Dominic Johnson ile bir araya geldik. Türkiye’nin en önemli yatırım ve ticaret partnerlerinden biri olan Birleşik Krallık ile sanayi ve teknoloji alanında iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz” dedi. (DHA)

Okumaya devam et

Genel

Altun: Türkiye, İsrail’in katliamlarına karşı insani ve diplomatik imkanlarını seferber etmiştir

İletişim Başkanı Fahrettin Altun New York’taki ‘Türk Günü Yürüşü’ etkinlikleri dolayısıyla katılımcılara video konferans yoluyla seslendi. Altun, “İsrail‘in Filistin’deki saldırıları küresel sorunları artıran, barışa olan inancı zayıflatan, uluslararası değerlere olan güveni ortadan kaldıran bir mahiyet arz ediyor. Bu katliamlara karşı da Türkiye ilk günden itibaren saldırıların durması için insani ve diplomatik imkanlarını seferber etmiştir” dedi.

ANKARA-İletişim Başkanlığınca, New York’taki Türk Günü Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında Türkevi’nde ‘Kültürel Bağları Güçlendirmek Türk Amerikan İlişkilerinde Yeni Bir Vizyon’ paneli düzenlendi. Video mesajla panelin katılımcılarına hitap eden İletişim Başkanı Altun, düzenlenen panel ve organizasyonları Türk- Amerikan ilişkilerinin mevcut durumunu ele almak, gelecekteki muhtemel seyrini konuşmak için fırsat olarak gördüklerini, bugünkü programı da 41’inci Türk Günü Yürüyüşü Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiklerini söyledi. Türk Günü Yürüyüşü’nün ilk kez 1981 yılında Türk diplomatların terör örgütü ASALA tarafından şehit edilmesine tepki amacıyla yapıldığına değinen Altun, yıllar içinde geleneksel hale gelerek Türk- Amerikan toplumunun ABD’deki en önemli etkinliklerinden biri haline geldiğini belirtti. İletişim Başkanı Altun, “Türk Günü Yürüyüşü artık, Amerika’nın ekonomik ve sosyokültürel hayatına önemli katkılarda bulunan Türk-Amerikan toplumunun birlik ve beraberliğini pekiştirten bir etkinliktir. Türkiye-ABD ilişkileri açısından da son derece kıymetli olan etkinlik kapsamında düzenlediğimiz bu program, iki ülke ilişkilerinin farklı boyutlarıyla ele alınmasını hedefliyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye-ABD ilişkilerinin uzun yıllara sâri bir geçmişe sahip olduğuna işaret eden İletişim Başkanı Altun, bu süreçte dünyanın karşı karşıya olduğu bölgesel ve küresel sınamalar dikkate alındığında iki ülke arasındaki iş birliği ve diyalogun ne denli önemli olduğunun daha iyi anlaşılacağını belirtti.

​’İSRAİL’İN FİLİSTİN’DEKİ SALDIRILARI, BARIŞA OLAN İNANCI ZAYIFLATAN VE ULUSLARARASI GÜVENİ SARSAN BİR NİTELİK TAŞIYOR’

Yakın zamanda Rusya- Ukrayna Savaşı’na, tedarik zincirinin bozulmasından gıda krizinin çözümüne kadar Türkiye’nin bu süreçteki yapıcı rolünün, daha büyük ve derin krizlerin önüne geçilmesini sağladığını vurgulayan Altun, sözlerine şöyle devam etti:

“Bölgemizi ve tüm küresel aktörleri etkileyen son gelişme ise sizlerin de malumu olduğu üzere İsrail‘in 7 aydan beri devam eden saldırılarıdır. İsrail’in Filistin’deki saldırıları küresel sorunları artıran, barışa olan inancı zayıflatan, uluslararası değerlere olan güveni ortadan kaldıran bir mahiyet arz ediyor. Bu katliamlara karşı da Türkiye ilk günden itibaren saldırıların durması için insani ve diplomatik imkânlarını seferber etmiştir. Türkiye, Gazze’de İsrail’in yol açtığı insanlık dramını sona erdirecek çözüm perspektifi ile diplomatik girişimlerini sürdürmektedir. Türkiye’nin ABD ile iş birliği yapmayı beklediği konular bunlarla sınırlı değil. Türkiye-ABD ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık anlayışına saygı çerçevesinde bölgesel ve küresel meselelere barış, güvenlik ve refah odaklı yaklaşımlar geliştirme potansiyeline olan inancımızı hâlâ koruyoruz.”

Bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olarak Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı meselelere dair gerçekçi ve kapsayıcı politikalar üreten, parçası olduğu ittifak ve ortaklıkları güçlendiren, onları değerli kılan bir ülke olduğunu dile getiren Altun, Türkiye’nin düzensiz göç, mülteciler ve terör başta olmak üzere yerel ve uluslararası düzlemde her soruna kapsayıcı ve kalıcı çözümler getirmeyi odağına alan bir perspektif ve vizyona sahip olduğunu bildirdi. Altun, sahip olduğu imkânlar, bu imkânları kullanma biçimi, hedefleri ve vizyonunun Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzlemde istikrar sağlayıcı rolünü pekiştirdiğinin altını çizdi.

‘TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEĞİN KESİLMESİ, TÜRKİYE’NİN MÜTTEFİKLERİNDEN EN DOĞAL BEKLENTİSİDİR’

Türkiye’nin, milli güvenliğini tahkim ederken bölgesel ve küresel istikrarı da hedefleyen çok boyutlu mücadelesinin müttefikleri nezdinde hak ettiği değeri görmesinin müttefiklik ruhunun gereği olduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu bağlamda FETÖ’nün ABD’deki varlığı ve faaliyetleri bizim için olduğu kadar, Amerikan toplumu için de bir tehdittir. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerinin desteklenmesi, teröristlerin teslim edilmemesi stratejik ortaklık ve müttefiklik anlayışı ile örtüşmemektedir. Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir. İkili ilişkilerimizi olumsuz etkileyen sorun alanlarının ve görüş ayrılıklarının yapıcı, gerçekçi ve kararlı bir yaklaşımla etkin bir şekilde yönetilmesi hem Türkiye’nin hem de ABD’nin faydasına olacaktır. Türkiye ve ABD’nin aynı zamanda NATO müttefiki olduğunu da hatırlatmak istiyorum. NATO müttefiki iki ülkenin ilişkilerindeki çok boyutlu ve derinlikli iş birliğinin ülkelerimizin güvenlik, istikrar ve barışı için elzem olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.” (DHA) 

Okumaya devam et

Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz

Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tarımın ana vatanı olan Anadolu’da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. Kırsal kalkınma, hibe programlarımızı üretim planlamasını dikkate alarak, yeniden düzenledik. 2024 yılı kırsal kalkınma yatırımlarının desteklerini ise programı hibe desteğine esas proje limitini 7 milyon liradan 14 milyon liraya yükselttik. 5 milyar lira hibe desteği sağlayacağımız 7 bin projeyi ve hak sahiplerini bugünden itibaren Tarım ve Orman Bakanlığımız açıklamaya başlayacak. Bu projeler toplam 13 milyar lira yatırım yapılacak olup yaklaşık 20 bin vatandaşımıza istihdam sağlayacağız.” dedi.

Altan ÇİMEN – Erdi DEMİR 
İSTANBUL-Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi programı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Programa Erdoğan’ın yanı sıra Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, akademisyenler ve çiftçiler katıldı. Sürdürülebilir tarım, iklim değişikliği, coğrafi işaretli ürünler ve tarımda markalaşma konulu panellerin düzenlediği programa katılan Erdoğan, alana kurulan çiftçi stantlarını ziyaret ettikten sonra katılımcılara konuşma yaptı.

“İNSANIMIZIN İLİĞİNİ SÖMÜREN FAİZ LOBİLERİNİN PENÇESİNE DÜŞMEMESİ NOKTASINDA HAYATİ ROL ÜSTLENDİ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tarımda sürdürülebilirlik ve coğrafi işaretli ürünler ve tarımda markalaşma, tarımın geleceği teması altında yapılan ve yapılacak olan tartışmaların sektörümüz açısından yol gösterici olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle 160 yılı aşkın süredir çiftçimizin, üreticimizin yanında yer alan Ziraat Bankamıza, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. 1863 yılından beri Ziraat Bankamız Türk Tarımını lokomotifi oldu. Savaş dönemleri dahil ülkemizin yokluk günlerinde bankamız çiftçinin, esnafın, tüccarın, girişimcinin yanında yer aldı. Üreticilerimizin, insanımızın iliğini sömüren tefecilerin ve faiz lobilerinin pençesine düşmemesi noktasında hayati rol üstlendi. Ziraat Bankası dün olduğu gibi bugün de ülkeyi ve milleti önceleyen kurşunu muhafaza ediyor. Ziraat varsa memleketin dört bir yanında ziraat var anlayışıyla Türkiye’nin tarım sektörüne güçlü destek veren bankamızı ve çalışanlarını yürekten tebrik ediyorum dedi.

“ÜLKEMİZİN KALKINMASINA, EKONOMİMİZİN BÜYÜMESİNE VESİLE OLAN ÇİFTÇİLERİMİZE SELAMLARIMI İLETİYORUM”

Erdoğan, “Şunu bir kez daha hatırlatmak isterim, Ziraat Bankası sadece kar peşinde koşan bir banka değildir. Bunun yanı sıra Ziraat ihtiyaç duydukları anda çiftçinin, esnafın, sanayici, tüccar ve ihracatçının elinden tutan bir kara gün dostudur. Her iktisadi teşekkül çalışmalarını sürdürmeyi, yeni yatırımlarla faaliyet sahasını büyütmeyi ve genişletmeyi hedefler. Ziraat Bankamızın da hem ülke içinde hem de yurt dışında mevcudiyetini arttırdığını görmekten artık memnuniyet duyuyoruz. 2015 yılında ziraat katılımının faaliyete geçmesiyle birlikte bankamız hızla gelişen alternatif inanç piyasasında da yerini almıştır. Daha nice seneler boyunca Ziraat’ın bir bankadan daha fazla olma iddiasını devam ettirmesini bekliyorum. Bugünkü programımız Ziraat Bankası’nın kuruluş gayesini misyonunu ve asli vazifesini yerine getirdiğini gösteriyor. 81 ilden 2 binden fazla sektör temsilcisinin bir araya geldiği bu buluşmanın tarım ekosisteminin değişmesine katkı sunacağına yürekten inanıyorum. Biraz evvel genç ve kadın çiftçilerimiz ile kooperatif ürünlerinin yer aldığı stant alanını ziyaret ettik. Ülkemiz tarımının çeşitliliğine ve zenginliğine burada tekrar şahit olduk. Bu hazineyi ne kadar ileriye taşırsak Türkiye için o kadar iyi olacaktır. Tabii bunun için tarım sektörünün tüm paydaşlarının el ele vermesi, iş birliği ve dayanışma içinde hareket etmesiyle mümkündür. Tarım sektörünün bütün aktörlerini aynı zamanda buluşturan bu tarz programlar anlayış birliğinin tesisini de kolaylaştırmaktadır. Değerli fikirleriyle bugünkü buluşmaya katkı sunan tüm hocalarımıza ve sektör temsilcilerine teşekkür ediyorum. Ziraat Bankası yönetiminin buluşmaya öncülük ettikleri için tebrik ediyorum. Ülkemizin kalkınmasına, ekonomimizin büyümesine, sofralarımıza ulaşan çeşitli nimetlerin üretimine alın teri dökerek vesile olan çiftçilerimize buradan bir kez daha selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum” diye konuştu.

“MUHALEFETİN EZBERİ OLAN ‘TARIM BİTTİ’ TEZLERİNİN NE KADAR İÇİ BOŞ OLDUĞUNU RAKAMLARLA İSPAT ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü Ankara’da Ziraat Odası başkanlarımız ve üretici birliklerimizle bir araya geldik, kucaklaştık, hasbihal ettik. Türkiye’nin tarımda son 21 yılda nereden nereye geldiğini, karşılaştırmalı olarak çok detaylı bir şekilde ortaya koyduk. Ülkemizde muhalefetin ezberi olan tarım bitti tezlerinin ne kadar içi boş, temelsiz ve gerçek dışı olduğunu rakamlarla ispat ettik. Biraz önce Tarım ve Maliye bakanlarımızla yaptıkları konuşmalarla bunu tekrar teyit ettiler. Özellikle hemen her sene tedavüle konulan ‘saman ithalatı’ söylemi tarım sektörünün tüm paydaşlarına yapılmış bir hakarettir. Türkiye gerçekler yerine çarpıtmalar, özellikle bunun üzerinden muhalefeti artık geride bırakmalıdır. Açıkçası eski muhalefet tarzında laf ömrünü tamamladığı görülüyor” ifadelerini kullandı.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.