Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Samsun’da bu mevsime dikkat!

Kış Mevsiminin bağışıklık sistemine etki ettiği bu dönemlerde Sağlıklı Yaşam Koçu Hacer Altuntaş, bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı yaşam sırlarını aktardı.

RÜMEYSA BULUT
SAMSUN-Kış mevsimine girilmesi ile birlikte yaşanan hava değişiminin bağışıklık sistemine büyük etkisi bulunuyor. Özellikle Karadeniz ikliminde değişen hava koşullarıyla hem düzgün beslenme hem de spor, mevsim geçişlerini hasta olmadan atlatmanın kilit noktası oluyor. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Sağlıklı Yaşam Koçu Hacer Altuntaş, bu dönemde Samsun lulara dikkat edilecek hususları aktardı.

EN ÇOK BU VİTAMİNLER EKSİK

Vitamin ve minerallerin metabolizmanın düzenli işleyişini sağlayan yapı taşları olduğunu dile getiren Altuntaş, eksik vitaminler için takviye alınmasının önemine değindi.

Altuntaş,“Özellikle D ve B12 vitaminleri toplumda en çok eksikliği görülen vitaminlerdir. Bu vitaminlerin vücutta eksikliği, kronik yorgunluklara, hafıza güçlüklerine ve bağışıklığın düşmesine sebep olur. Eksikliğinde bu vitaminlerin destek olarak alınması gerekiyor, Ayrıca C vitamini en güçlü antioksidan vitaminlerden biridir. Mevsim geçişlerinde bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için, yeşil biber, kırmızı kapya biber, maydanoz, greyfurt, limon ve nar tüketerek, C vitamini alımını artırmalıyız. Gerektiğinde güvenilir bir markanın gıda takviyesi liftoff C vitamini suda çözünerek içilebilir.” diye konuştu.

MEVSİM GEÇİŞLERİNDE MİNERAL EKSİLİĞİ

Vitaminlerin yanı sıra, çinko, magnezyum ve selenyum metabolizmanın sağlıklı olması için gerekli mineraller olduğunu belirten Altuntaş,” Mevsim geçişlerinde eksikliği olabilecek bu mineralleri yerine koymak için, kavrulmamış yağlı tohumlardan; ceviz, badem, fındık yeteri kadar tüketilmelidir. Ek olarak, besin desteklerinden balık yağı olarak bilinen omega-3, vücutta enerji üretmek için gereklidir. Takviye olarak alınması bağışıklığı güçlendirir” dedi.

LİF VE SUYUN ÖNEMİ

Altuntaş, mevsiminde yetişen ürünlerin tüketilmesi gerektiğinin altını çizerken, sindirim sistemi sağlığı için lifli gıda tüketimine ve suyun önemine dikkat çekti. “Lif, bağırsak hareketlerini hızlandırır ve mevsim geçişlerinde yaşanan kabızlık sorununu çözer” diyen Altuntaş,” Günlük lif ihtiyacı yaklaşık olarak 25-35 gramdır. Sebzeler, az şekerli meyveler, kuru baklagiller iyi bir lif kaynağıdır. Bunun dışında mevsiminde yetişen kök sebzelerin posa kaynağı daha fazladır. Lifli gıdalardan zengin beslenemeyen kişiler için güvenilir bir markanın gıda takviyesi multi-fiber’de kullanılabilir, günlük lif ihtiyacımızı karşılamalıyız. Kış aylarında hava sıcaklığının düşmesi ile susuzluk hissimiz azalabilir , Susuzluk hissi oluşmasa dahi su içmemize özen göstermeliyiz. Yeterli su içip içmediğimizi anlamanın en iyi yolu idrar renginizi kontrol etmektir. Eğer idrar rengi açık ise yeterli su içiyoruz demektir. Yeterli su alımı ile halsizlikler azalır, baş ağrıları oluşmaz ve kendimizi enerjik ve istekli hissederiz. Ayrıca mevsim geçişlerinde vücutta oluşabilecek dolaşım problemlerinden kaynaklı ödemden kurtulmanın yolu bol bol su içmektir. Su içemeyen kişilere önerim suya aroma verecek limon,tarçın gibi şeyler karıştırarak içimini rahatlatabilirler” ifadelerini kullandı

GÜNE SIKI KAHVALTI İLE BAŞLAYIN

Güne enerjik ve sağlıklı bir başlangıç yapmak için sıkı bir kahvaltı yapılması gerektiğine değinen Altuntaş,“Kahvaltı yapamayan, öğün kaçıran, kişilere de güvenilir bir markanın öğün yerine geçen shake ini gönül rahatlığıyla önerebilirim. Bir öğünden alınması gereken tüm vitamin, mineral, proteini; shakelerini su veya süt ile karıştırıp içerek kolay bir şekilde karşılayabilirler ve gün içinde çok daha aktif ve zinde olduklarını hissederler. Akşam yemeklerinizi hafif bir öğünle geçirmek, bel çevresi yağlarını azaltır. Ayrıca daha rahat bir uyku ile enerjik ve dinç olmanızı sağlar. Örneğin öğlen proteinli bir öğün, akşam ise hafif bir sebze yemeği tüketilebilir” dedi

YARIM SAATLİK YÜRÜYÜŞ YAŞAM KALİTESİNİ ARTTIRIYOR

Mevsim geçişlerinde daha kolay kilo alındığını söyleyen Altuntaş, “Havanın soğumasıyla beraber, vücut ısı dengesini korumak için yağ depolamaya başlar. Yani, mevsim değişikliğiyle beraber vücut kilo almaya daha meyillidir. Bu yüzden, her gün yarım saatlik yürüyüşlerle gün içindeki adım sayınızı artırmak, kilo kontrolü sağlar ve yaşam kalitenizi artırır” açıklamasında bulundu.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Asayiş

Ankara’da 3 emniyet görevlisinin evlerinde arama yapıldı

Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik soruşturmada adı geçen ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılan 3 emniyet görevlisinin evlerinde arama yapıldı.

Eda KOÇ
ANKARA-Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 61 sanığın yargılandığı davaya, Ankara 32’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından devam ediliyor. Suç örgütü ile ilgili iddialarda adı geçen ve Ayhan Bora Kaplan’ın avukatı ile buluştukları iddiası sosyal medyada yer alan Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı M.Ç., Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü K.Ö. ve Şube Müdür Yardımcısı Ş.D., İçişleri Bakanlığı tarafından geçen hafta görevden uzaklaştırıldı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Ankara’daki bir organize suç örgütüyle ilgili sosyal medyada yer alan iddiaların açıklığa kavuşturulabilmesi için İçişleri Bakanlığımızca görevlendirilen mülkiye müfettişlerince, soruşturmanın selameti açısından Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve Müdür Yardımcısı görevlerinden uzaklaştırılmışlardır” denildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da 3 emniyet mensubu hakkında resen soruşturma başlatıldı. ‘Suç işlemek için anlaşmak’, ‘Adil yargılamayı ve tanığı etkilemeye teşebbüs’, ‘Görevi kötüye kullanma’ ve ‘Suçluyu kayırma’ suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında emniyet görevlilerinin evlerinde arama ve el koyma işlemi yapıldı. Aramalarda bazı dijital materyallere el konuldu.

Soruşturma sürdürülüyor.(DHA)

Okumaya devam et

Genel

Yargıtay yeni başkanı Ömer Kerkez oldu

Yargıtay yeni başkanı 37’nci tur oylamada, 3’üncü Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez oldu.



Okumaya devam et

Çevre

DAUM Müdürü Doç. Dr. Sümer, İzmir Fayı’na dikkat çekti

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fayın olduğunu belirtti. İzmir’in son büyük depremini 1688 yılında yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Sümer, “Depremin hangi fayda olduğunu bilmiyoruz. Eğer İzmir Fayı’nın Balçova segmentinde ya da Pınarbaşı segmentiyle beraber meydana geldiyse, o zaman İzmir Fayı özelinde rahatız demektir. Eğer 1688 depremi, Uzunada Fayı’nda olduysa, İzmir Fayı’nın zamanı gelmiş demektir. Çünkü bu fayda tespit edilen son deprem, 1510 yıl önce, 178 yılında. Dolayısıyla İzmir Fayı’na dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

KADİR ÖZEN
İZMİR-Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir‘i etkileme olasılığı bulunan karada ve denizdeki fayların etkisiyle ilgili bilgi verdi. Son 20 yıllık sürece değinen Doç. Dr. Ökmen Sümer, “Sadece İzmir özelinde değil, Ege yani Türkiye’nin batı kıyılarında 2002 ve 2004’te başlayan bir süreç var. Gökova Körfezi’nde bir deprem fırtınasıyla başlayarak, 2017’de Bodrum’da sürüp 2020’de bildiğiniz gibi İzmir depremi ve 2022’de Buca depremleriyle kuzeye taşınan bir hareketlilik söz konusu. Bu da özellikle kuzeyde deprem beklediğimiz faylar üzerindeki stresin de artmasına neden oluyor. Bu durumdan her fay, eşit miktarda etkilenecek anlamına gelmiyor” diye konuştu.

‘İZMİR’DE 6’NIN ÜZERİNDE DEPREM ÜRETEBİLECEK 25’E YAKIN FAY VAR’

Dokuz Eylül Üniversitesi olarak, hangi fayların nasıl etkilendiğini yaptıkları çalışmalarla az çok ortaya çıkardıklarını vurgulayan Doç. Dr. Sümer, “Şimdi hangi faylar tehlikeli? Öncellikle ilk önce tehlikesiz olanlardan bahsedelim. İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fay var. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayı’nın güney segmenti gibi faylar deprem üretmişler, tarihsel dönemlerde. Yani 1389, 1040 gibi, MS 47 gibi. En son 1992’de Doğan Bey’de yaşadığımız deprem gibi. 2005’te özellikle Gülbahçe’nin güneyinde yaşadığımız 5.9’luk depremler gibi. Bu faylarda deprem tekrarlama periyoduna baktığımızda rahat faylar olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Ege’nin tamamına baktığımızda, buradaki fayların 1500 ila 2 bin yılda bir, 7’ye yakın bir deprem ürettiğini gösteriyor. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayının güney segmentinde deprem olmuş, o nedenle orada çok büyük deprem riski beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘ÖNCE HAVZADA ÇALIŞMA YAPMAK GEREKİYOR’

Nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Doç. Dr. Ökmen Sümer, “İki şey çok önemli. Deprem ne zaman ve ne büyüklüğünde olacak? Bu sorular önemli. Ama öncelikle deprem olsun olmasın ilk yapmamız gereken şey, deprem bilincini geliştirmek. Bunu ilköğretim seviyesinden itibaren yapmak. Yani sosyal sorumluluk projeleriyle halkımızı deprem konusunda eğitmemiz gerekiyor. Depremde nasıl davranacaklarını bilmeliler ki bu ikincisi ve en önemlisi. Özellikle yerel yönetimlere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Mikro bölgeleme çalışmaları önemli. Büyük alanlarda yapılacak yer bilimsel çalışmalar olmadan mikro bölgelemeye gitmek bizi geriletebilir. Yapılması gereken, önce büyük alanlardaki yer bilimsel verileri toparlamak. Havzaya bakacağız. Bilimsel verilerini çıkartacağız. Sonra bizim yönelebileceğimiz yerlerde mikro bölgeleme çalışmaları yapacağız. Yeni yer bilimsel verilerini oluşturmalıyız. Dolayısıyla Konak gibi özellikle Kaşıyaka ve Mavişehir gibi alanlarda bizim Bornova Havzası’nda yaptığımız gibi büyük alanlardaki yer bilimsel verilerin mutlaka elde edilmesi gerekiyor” diye konuştu.


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.