Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Asayiş

Türk-Endonezyalı aşkı önce gümrüğe, sonra pandemiye takıldı

Endonezya uyruklu Rumarjati Yahya Saragıh ile Samsun’da resmi nikah yaparak evlenen Selim Şenol gümrükte yaşanan bir problem nedeniyle 3 yıldır eşini göremiyor. Şenol, eşine tekrar kavuşacağı günün hayalini kuruyor.


Samsun’da 42 yaşındaki Selim Şenol ve Endonezya uyruklu Rumarjati Yahya Saragıh (42) internet üzerinden tanışmalarının ardından 25 Nisan 2018’de Samsun’da kıyılan resmi nikahla evlendiler. Çift evlilik sonrasında Rumarjati‘nin kimlik alabilmesi için gereken 90 günlük başvuru süresini kaçırdı. Ülkeye bir daha giriş çıkış yaparsa kimlik alabileceğinin söylenmesi üzerine Şenol tekrar giriş yaptığında kimlik alabilmesi için eşinin 11 Eylül 2018’de ülkesine gönderdi.


İddiaya göre, Selim Şenol’un eşi Rumarjati ülkeden çıkış yaptı ancak dönüşte havalimanındaki gümrük polisinden Türkiye’de bulunduğu ve evlendikleri sırada ülkede kalabileceği gün sayısını aştığı gerekçesiyle ‘vize ihlal cezası’ aldığını ve 5 yıl süreyle ülkeye giriş yapamayacağını öğrendi. Rumarjati bunun üzerine Endonezya’daki Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğu’ndan talep ederek özel meşruhatlı vize aldı.

31 Aralık 2019’da Türkiye’ye gelmesi için tekrar bilet alındı fakat çift kavuşmalarının önünde yine bir problemle karşılaştılar. Elinde özel meşruhatlı vize olmasına rağmen İstanbul Havalimanı gümrüğünden eşi yeniden ülkeye giremedi ve Endonezya yerine yanlışlıkla Malezya’ya gönderildi.


Selim Şenol eşini getirebilmek aldığı uçak biletleriyle maddi, yaşadıkları 3 yıllık ayrılıkla manevi olarak yıprandıklarını belirtti. Şenol, “Eşimi dış hatlar çıkışından göremedim. Bunun üzerine eşimin pasaport numarasıyla birlikte gümrük polisine başvurdum. Eşimin pasaport numarasını bilgisayardan kontrol edip eşimin havalimanında olduğunu elindeki getirdiği evrakların da Türkiye’ye girişi önündeki engellerin kaldırıldığına dair konsolosluk tarafından verilen meşruatlı özel vize olduğunu da söylediler. Fakat meşruatlı özel vizenin konsolosluktan veriliş tarihinde konsolosluğun Ankara’daki Göç Genel Müdürlüğü’ne faks üzerinden dosya takip numarasını göndermesine rağmen, Genel Müdürlüğün zamanında havalimanı gümrük polisi veya diğer bir kurumlarla yapması gereken yazışmayı zamanında yapmamasından dolayı benim eşim kanunen elindeki evraklar tam olmasına rağmen sanki bir suçlu gibi deport edildi. Yani ülkemden kovuldu” dedi.

Yanlışlıkla Malezya’ya gönderilmiş

Yaşadıkları mağduriyeti anlatan Şenol, “Eşimi orada ülkesine gönderdiklerini zannederken, deport edilirken eşim yanlışlıkla Malezya’ya gönderiliyor. Malezya’da ben eşimden bir hafta sonra haber alabildim” diye konuştu.


Selim Şenol çözüm isteğini tekrarlayarak, “Mahkeme yolunda gidecektim. Bir avukatlık bürosuna başvurdum. Karşımızda resmi bir kurum olduğu için göze alamadı. Ben o gün bugündür 3 yıldır devam ediyor. Bir üçüncü vize talebinde bulunduk araya Kovid-19 girdi. O vizemiz de yandı. Konuyu medyaya taşıdık. Medyaya taşıdıktan sonra Göç Genel Müdürlüğü’nden bizi arayıp yaşattıkları mağduriyetten dolayı özür dilediler ama sadece özürle kaldılar. Ben istedim ki eşimi devlet aracılığıyla devlet güvencesinde, madem bu hak ihlal edildi. Ben İstanbul Havalimanı’nda eşimin tekrar bana getirilip teslim edilmesini devletimden bekliyorum dedim. Ama bizi kaale alan olmadı. Bunu bir yerlere duyurabilmek için daha ne yapmamız gerekiyor anlamıyorum. Yetkililerin beni duymasını istiyorum. 3 yıldır resmi ve dini nikahlı eşimle bana yaşatılan mağduriyetlerin son bulmasını istiyorum” şeklinde konuştu.

Asayiş

Başakşehir’de gölette boğulan Mısırlı iki kardeşin acı hikayesi

Başakşehir‘de 3 çocuk iddiaya göre güvenlik önlemi bulunmayan gölete girdi. Gölete giren 3 çocuktan, 11 ve 7 yaşlarındaki Mısır uyruklu 2 kardeş boğuldu. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri 2 çocuğun cansız bedenine ulaştı. Kardeşlerin babasının 9 yıl önce Mısır’daki bir trafik kazasında hayatını kaybettiği öğrenildi. Annenin çocuklarını suda çırpındıkları sırada kurtarmak için suya atladığı ancak başarılı olamadığı öğrenildi.

 Kübra SONKAYA-Fırat ALKIZ
İSTANBUL-Mısır uyruklu olduğu öğrenilen 3 çocuk, dün akşam saat 19.00 sıralarında Kayabaşı Mahallesi 24. Bölge’deki gölete girdi. Çocuklardan biri sudan kendi çabalarıyla çıkarken 2 çocuk gölette çırpınırken gözden kayboldu. İki arkadaşı için yardım isteyen çocuğun ihbarı üzerine olay yerine, AFAD, polis, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. İBB’ye bağlı Su Altı Arama Kurtarma (İSAK) ekiplerinin de katıldığı çalışma sonrası 2 çocuğun cansız bedenine ulaşıldı. Çocukların cenazeleri Adli Tıp Kurum Morgu’na kaldırıldı.

“AĞABEYİ KARDEŞİNİ KURTARMAK İÇİN SUYA ATLAMIŞ”

Gölette boğulan iki kardeşin 11 yaşındaki Basel Ahmed Muhammed ile 7 yaşındaki Fares Ahmed Muhammed olduğu tespit edildi. Anneleri Mai Abdelmohsin ile 6 yıldır İstanbul’da yaşadığı öğrenilen iki kardeşin babalarının 9 yıl önce Mısır’da bir trafik kazasında öldüğü öğrenildi.

Mısırlı ailenin komşusu Mehmet Aydın, çocukların girdiği gölet etrafında hiçbir güvenlik önlemi olmadığını iddia ederek, “Bir yapay gölet vardı orada çocuklar suya giriyorlar. Küçüğü girdiği zaman büyüğü de onu kurtarmak için giriyor, çırpınıyor. Dibi bataklık olduğu için ikisi de orada rahmetli oluyor.Ortada biraz derin yer vardı. Orada ikisi de birbirine sarılmış olarak rahmetli oluyorlar. Gölete girmek yasak, dibinde çamur var balçık var. Hayvanlar su içiyor oradan. Onun için yetkililerin bir an önce kapatmaları lazım. Biz orada bulunduğumuz süre içinde çocukları oraya sokmuyorduk. Nasıl olduysa dalgınlıkla çocuklar gitmişler. Kendimiz alıyorduk göndermiyorduk, geçen sene yapay göle bahçe yaptık, hobi bahçeleri. Çocukları göndermiyorduk oraya. Bu da işte Allah’ın takdiri mi ihmalkarlık mı küçük giriyor, büyük de onu kurtarmak için giriyor.” dedi.

“BABALARI RAHMETLİ OLMUŞ TRAFİK KAZASINDA”

Komşu Aydın, “Zaten babaları da rahmetli olmuştu trafik kazasında. Biz elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorduk. Kadının elbiselerini falan getirdik, o da atlıyor suya kurtarmak için. Yani onlar önlem almak için haber verdi kendi konsolosluklarına. Mısırlı kendileri. Zaten babası rahmetli olmuştu. Annesi de İngilizce öğretmeniydi orada.” dedi. İki kardeşin cenazesinin defin işlemleri için Adli Tıp Kurumu’ndan teslim alınması bekleniyor. Hayatını kaybeden 2 çocuğun cenazesinin defin işlemleri için Adli Tıp Kurumu’ndan sevki bekleniyor.(DHA)

Okumaya devam et

Asayiş

FETÖ elebaşının yeğenine 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla tahliye kararı

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fethullah Gülen’in yeğeni Selman Gülen ve eşi Nur Gülen’inde aralarında bulunduğu 4 sanığın “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılandığı davada mahkeme sanıklara ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmetti. Heyet, Selman Gülen’in tutukluluğunda geçirdiği süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi.

MİKAİL BIYIKLI
İSTANBUL-İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Selman Gülen tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Sanık avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu.

4 SANIĞA AYRI AYRI 6 YIL HAPİS CEZASI

Söz verilen sanık avukatları müvekkillerinin beraatine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, sanıklar Selman Gülen, Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ü “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verdi.

GÜLEN’İN TAHLİYESİNE KARAR VERİLDİ

Sanık Selman Gülen’in tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak yurt dışı çıkış yasağı ve bulunduğu ili terk etmeme şeklinde adli kontrol şartıyla tahliyesine karar veren heyet, diğer sanıklar hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmetti.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, haklarında “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yakalama kararı bulunan sanıklar Nur Gülen, Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ün, adres kayıtlarının İzmir’de bulunmasına rağmen Sancaktepe’deki gaybubet adı verilen evde saklandıklarının tespit edildiği anlatıldı. İddianamede, sanıkların kaldıkları adreslerde farklı isimlerde tanındıkları, çevreleriyle irtibat kurmamaya özen gösterdikleri, GSM hattı üzerinden iletişim kurmadıkları, örgüt mensupları ile de internet tabanlı bir uygulamadan iletişim sağladıkları, aldıkları bu tedbirler sayesinde 2017 yılından beri yakalanamadıkları belirtildi. İddianamede, Selman Gülen’in 2018 yılında İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucu “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan hapse mahkum edildiği, cezasının infaz edilmesinin ardından 7 Haziran 2022’de de cezaevinden tahliye edildiği hatırlatıldı. Tahliyesinden bu zamana kadar herhangi bir adres kaydı bulunmayan Selman Gülen’in, elde edilen bilgiler sonucunda Sancaktepe’deki adrese saklandığının belirlendiği aktarılan iddianamede, sanığın tahliyesinin ardından topluma karışmadığı, örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda gaybubet adı verilen evde kalmaya devam ettiği, yaşamsal faaliyetlerini karşılayacak ekonomik gelirleri sağlayıcı bir işte çalışmadığı aktarıldı. İddianamede, Selman Gülen’in saklandığı evde yapılan aramada bulunan 14 bin 500 dolar, 850 avro ve 500 kron para miktarı gözetildiğinde, sanığın örgüt mensupları aracılığıyla yurt dışından yasa dışı yollarla örgüt tarafından gönderilen paralarla geçimini sağladığına dair tespitlerin yerinde olduğu belirtildi. Selman Gülen’in adına kayıtlı telefon kullanmayarak tedbir uygulamaya devam ettiği belirtilen iddianamede, örgüt üyeliği suçundan arandığını bildiği kişilere yardımda bulunduğu kaydedildi. İddianamede, örgüt ile olan bağını koparmayan ve tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergileyen sanığın, örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettiği, kendi iradesini örgüt yöneticilerinin iradesine rızaen teslim ettiği değerlendirmesinde bulunuldu.

İddianamede, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında tanık olarak ifadesine başvurulan G.E.T’nin, “Mine Öztürk, Yeni Oluşum Vakfı Yönetim Kurulu’nda bulunmaktaydı. Bu şahıs da benim ‘mütevelli’ olarak bildiğim kişilerdendir. FETÖ yapılanması içerisinde hiyerarşik bir konumu yoktu. ‘Halk tabakası’ olarak bildiğim kısmındaydı. Bu şahsın kızı olan Nur Öztürk isimli şahsın Fetullah Gülen’in yeğeni olan Selman Gülen ile evlendiğini biliyorum.” şeklinde ifadesine yer verildi. Sanık Nur Gülen’in örgütün sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptığı kaydedilen iddianamede, sanığın örgüt yöneticilerinin talimatları ile bankacılık finansal işlemleri gerçekleştirdiği, örgüte ait basın yayın organlarına düzenli abonelik ödemeleri yaptığı, hakkında yakalama emri olduğunu bilmesine rağmen ifade vermeyi tercih etmediği ifade edildi. İddianamede, sanık Nur Gülen’in de cep telefonu kullanmadığı, kendi adı ile resmi işlemler gerçekleştirmediği, yaşamsal faaliyetlerini karşılayacak ekonomik gelir sağlayıcı bir işte çalışmadığı, tam bir gizlilik ve sadakat içerisinde tutum sergilediği, örgütün gizlilik talimatları ile hareket etmeye devam ettiği vurgulandı

Sanık Bekir Öztürk’ün Bank Asya’da hesabının bulunduğu aktarılan iddianamede, FETÖ ile iltisaklı yayınlar yapan bir firmaya 2015-2016 yıllarında düzenli ödemeler yaptığı, Kimse Yok Mu isimli kuruluşa para gönderdiği, kullandığı GSM hattı ile örgütün tepe yöneticileri ile çok sayıda görüşmesinin tespit edildiği belirtildi. Sanık Mine Öztürk’ün ise tanık beyanına göre örgütün mütevelli olarak adlandırdığı yapılanma içerisinde faaliyet yürüttüğü, örgütün sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptığı aktarıldı. İddianamede, sanıkların örgütün “gaybubet evi” olarak adlandırdığı kira sözleşmesi başkası tarafından yapılmış bir evde birlikte kaldıkları, kendilerini çevrelerinde yaşayanlara farklı isimlerle tanıttıkları, yakalanmamak amacıyla tedbir alarak market alışverişini dahi internet tabanlı market uygulamaları üzerinden yaptıkları belirtildi.

SANIKLARA 15 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ

İddianamede, tutuklu sanıklar Selman Gülen, Nur Gülen ile tutuksuz sanıklar Bekir Öztürk ve Mine Öztürk’ün “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6’şar aydan 15’er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyordu.

Okumaya devam et

Asayiş

Virajı alamayan otomobil, karşıdan gelen cipe çarptı; 7 yaralı

Tokat’ta virajlı yolda savrularak karşı şeritten gelen cipin çarpıştığı kazada 2’si çocuk 7 kişi yaralandı. Yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi.

Fatih YILMAZ
TOKAT-Kaza saat 23.00 sıralarında Eski Turhal Yolu Fidanlık mevkisinde meydana geldi. Turhal istikametine seyir halinde olan Ferhat Evcimen (34) yönetimindeki 60 BD 711 otomobil virajlı yolda savrularak şerit ihlali yapınca karşı yönden gelen Niyazi Doğan (52) hakimiyetindeki 60 AFA 456 plakalı cip ile kafa kafaya çarpıştı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kazada yaralanan Ferhat Evcimen, Niyazi Erdoğan, İbrahim Dursun (40), Okan Ağcataş (34), Canan Doğan (47), Muhammet Emir Doğan (10) ve Eren Doğan (4) yapılan ilk müdahalenin ardından çevredeki hastanelerde tedaviye alındı. Canan Doğan’ın durumunun ağır olduğu öğrenilirken, kazayla ilgili soruşturma sürüyor. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.