Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Okullar kendisine bir buçuk yıl sürecek UDEP kapsamında bir telafi planı oluşturacak. 18 Haziran- 2 Temmuz aralığında okullarımız çalışmalarını bu planlar doğrultusunda uygulamaya başlayacaklar. Okullarımız 2 Temmuz’dan, yeni eğitim-öğretim yılının başlayacağı tarihe kadar okulların fiziksel imkanlarından faydalanmak isteyen öğrencilerimiz için açık tutulacak” dedi.
Bakan Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığında düzenlenen ‘Telafide ben de varım’ programının tanıtımında konuştu. Selçuk yaptığı açıklamada, “7 Haziran Pazartesi günü ise tüm ortaokul ve liselerimizde haftada 2 gün yüz yüze eğitime geçiyoruz. Diğer okul öncesi eğitim kurumları mevcut durumda olduğu gibi tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime devam edecek. Köy ve seyrek nüfuslu yerleşim yerlerindeki temel eğitim okullarımızda ise bugünden itibaren yüz yüze eğitime 5 gün tam zamanlı olarak başladık. Elbette yüz yüze eğitimlere katılım yine isteğe bağlı olacak” diye konuştu.
“Dileyen karnesine 18 Haziran Cuma gününden itibaren ulaşabilecek” Öğrenciler için, UDEP adı verilen Ulusal Destekleme Programının hazırlandığını duyuran Bakan Selçuk, “Bildiğiniz gibi 2020-2021 eğitim öğretim yılını 2 Temmuz Cuma günü sonlandırıyoruz. Biz, öğrencilerimiz iyi mi, evde kalmaktan yorulmuşlar mı, bir sıkıntıları var mı? Bunları görüp tespit etmek ve onlara iyi gelmek için okullarımızı açık tutacağız. Bu arada 21 Haziran’da yoğun olarak başlayacağımız sosyal, duygusal, kültürel, fiziksel faaliyetler öncesinde sistem altyapımızda yoğunluğa neden olmamak ve öğrencilerimizin erişimini kolaylaştırmak için karneleri 18 Haziran’dan itibaren öğrencilerimize açıyoruz. Dileyen karnesine 18 Haziran Cuma gününden itibaren ulaşabilecek” şeklinde konuştu.
“Yaz boyu okullarımızda çocuklarımızı ağırlayacağız”
Yaz dönemi ile birlikte yaklaşık 1,5 yıl sürecek olan UDEP sürecine girileceğini bildiren Bakan Selçuk, “Yaklaşık 1,5 yıl sürecek olan UDEP kapsamında yapılacak çalışmaları kısaca anlatmak isterim: Her okulumuz Talim Terbiye Kurulu’nca hazırlanan öncelikli ve kritik kazanımları dikkate alarak zümreler marifetiyle hazırlanan çerçeve dahilinde kendi okullarındaki öğrenci gruplarının ihtiyaçlarını belirleyecek. Okullar kendisine bir buçuk yıl sürecek UDEP kapsamında bir telafi planı oluşturacak. 18 Haziran- 2 Temmuz aralığında okullarımız çalışmalarını bu planlar doğrultusunda uygulamaya başlayacaklar. Okullarımız 2 Temmuz’dan, yeni eğitim-öğretim yılının başlayacağı tarihe kadar okulların fiziksel imkanlarından faydalanmak isteyen öğrencilerimiz için açık tutulacak. Yaz boyu okullarımızda çocuklarımızı ağırlayacağız, isteyen öğrencilerimize fiziksel etkinlikler, isteyen öğrencilerimize akademik programlar sunabileceğiz. Öğretmenlerimiz de bu programlarda öngörülen ders saati üzerinden görev alabilecekler” değerlendirmesini yaptı.
“3 ve 4. sınıflar ise İlkokullarda Yetiştirme Programı ‘İYEP’ uygulaması ile desteklenecek”
1’den 2’ye geçen öğrenciler için okuma yazma taraması başlatılacağını söyleyen Bakan Selçuk, “Bu taramalarımızın sonuçlarına göre ihtiyacı tespit edilen öğrencilere ek ders ve ek materyal desteği sağlayacağız. 3 ve 4. sınıflar ise İlkokullarda Yetiştirme Programı ‘İYEP’ uygulaması ile desteklenecek. Ortaokul öğrencilerimizin de yeterlilik düzeyleri uluslararası kriterlere uygun şekilde değerlendirilecek ve onlara da öğrenme düzeylerine uygun çalışma planı verilecek. Liseler içinse kritik kazanımlar taraması hazırladık. Tespitler neticesinde özel programlar uygulayarak öğrencilerin lise eğitimlerini daha güçlü sürdürmelerini ve üniversiteye hazırlanmalarını hedefliyoruz. Elbette bu süreçler her okulun ihtiyacına göre şekillenecek” açıklamalarında bulundu.(Mevlüt İşli – Ömer Faruk Karataş/iha)
İzmir Ödemiş Kaymakçı çok programlı Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen iki öğrencisi tarafından öldürülmesi üzerine hazırlanan rapor Türkiye için endişe verici…
ABDULLAH GONCA SAMSUN – Okul Müdürü Ayhan Kökmen’in iki genç tarafından öldürülmesi üzerine olayın araştırılması için Maarif Müfettişi Doğan Ceylan görevlendiriliyor. Müfettiş, öyle bir rapor düzenliyor ki, tüm anne-babaların okuması ve kendilerine ders çıkarması gereken bir rapor.
Müfettiş Doğan Ceylan, raporda, Türk gençliğinin içinde bulunduğu durumu analiz ediyor ve “DUYGUSUZ NESİL” tehlikesine işaret ediyor.
Eğitim Müfettişi Doğan Ceylan’ın hazırladığı rapor… Lütfen okuyun ve günümüz gençliğinin son durumunu değerlendirin.
DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen onbinlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar. Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı. Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar. Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar.
Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz. Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum. 20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak? Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek? Evlerini nasıl idare edebilecek? Ülkeyi nasıl yönetecek? Vatanı nasıl savunup can verecek? Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim. Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. Çocuklar hayattan bihaber. Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz.
Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar. Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz. Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar. Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar. Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar. Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.
Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz. Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar. Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar…… Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın…. Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize. Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli. Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu‘nun (TÜBİTAK), Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliğinde geliştirdiği ilk yerli ve milli zeka testi ‘Türk Ulusal Zeka Ölçeği’ (TUZÖ) nisan ayından itibaren özel yetenekli ve özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin zihinsel beceri ve yeteneklerini belirlemede kullanılmaya başlanacak. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Otrar, testin devreye girmesiyle bu alanda dışa bağımlılığın önüne geçilerek, yılda 200 milyon liraya kadar tasarruf sağlanacağını söyledi.
Ruken KADIOĞLU-Canberk ÖZTÜRK ANKARA-Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Otrar, yerli ve milli imkanlarla geliştirilen TUZÖ’nun nisan ayında 3 ile 22 yaş arasındaki bireylerde kullanılmaya başlayacağını söyledi. Otrar, TUZÖ ile Türkiye’de özel yetenekliler ve özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin belirleneceğini söyleyerek, “Bu test gerekirse kağıt-kalem testi şeklinde kullanılabilir, gerekirse de bireye uyarlanmış bilgisayar uygulamaları şeklinde kullanılabiliyor. Çok sayıda bilişsel özelliğin ortaya konmasına, ölçülmesine, sayısal değerlerle betimlenmesine fırsat veren bir ölçme aracı şeklinde tasarlandı. Elde ettiğimiz veriler bireylerin birçok özelliğini ortaya koyması açısından özellikle yönlendirme gerektiğinde eğitim türü, seçmeli dersler, eğitimin farklı kategorilerine nereye yönlendirileceği gibi sorularda bize güçlü cevaplar veriyor olacak” dedi.
‘KENDİ KÜLTÜREL KODLARIMIZ ALINDI’
Otrar, zeka testlerinin daha çok 6-7 yaş itibarıyla kullanıldığını ve 22 yaşa kadar ölçüm yapabilen başka bir test olmadığını da söyleyerek, “Dolayısıyla bu testimiz sadece belirli bir yaş için değil, çok geniş bir yaş aralığı için bize kullanma avantajı, kullanışlılığı sağlıyor. Bir test her zaman kendi kültürünün içerisinde gerçek ölçücülüğünü yansıtır. Yani eğer bir testi Amerika’dan geliştirmişseniz, Amerikan çocukları üzerinde geliştirmişseniz, bu testi hazırlamış olduğunuz maddeler yani sorular, o kültürün içerisinden beslenerek hazırlanırlar. Geliştirdiğimiz test tam olarak kendi çocuklarımızdan aldığımız verilerle, kendi kültürel kodlarımızın işin içerisine alınmasıyla geliştirilmiş bir test. Dolayısıyla kültürden kaynaklanabilecek, kültür farklılığından kaynaklanabilecek ve test sonuçlarını etkileyebilecek olası gömülü değişkenler, bu testte bertaraf edilmiş oluyor” diye konuştu.
‘SORULARI YAPAY ZEKA KODLAMASI BELİRLEYECEK’
Otrar, testin bir başka özelliğinin de mahremiyet korunmasına destek verici nitelikte olması olduğunu söyleyerek, “Özellikle özel yeteneklilerle ilgili eğitim kurumlarımıza öğrenci alırken yapılan değerlendirme sürecinde öğrencilerimizin şu veya bu biçimiyle bu testlere çalıştırıldığı gerçeğiyle karşılaştık. Bazen online kurslar şeklinde, bazen doğrudan kurslar şeklinde aslında alenen bir zeka testine hazırlık yapılıyordu. Dolayısıyla uzun zamandır kullandığımız testlerde bir etik problemi oluşmuştu. Çalışıp gelen öğrencilerle karşılaşıyorduk. Ama bu yeni testimizde bunu kırmış oluyoruz. Testimiz yapay zeka destekli bir altyapıya sahip. Ve her ne kadar tek bir test gibi görünüyor olsa da aslında içeride tek bir test yok. Daha karmaşık algoritmaları olan 5 farklı testten oluşan bir test. Burada hangi soruların sorulacağını da yapay zeka kodlaması belirleyecek” dedi. (DHA)
MEB: Özel okul öğrenci kıyafetleri, velilere mali yük getirmeyecek
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yeni mevzuat doğrultusunda, özel okullardaki öğrenci formalarının, devlet okullarındaki uygulamada olduğu gibi veliye ek mali yük getirmeyecek şekilde serbest piyasa koşullarından temin edilebileceğini duyurdu.
ANKARA-Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, 6 Aralık 2024’te Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik’ hükümleri, milletlerarası özel öğretim kurumları ve azınlık okulları dışındaki özel okullarda da geçerli olacak. Ayrıca, Resmi Gazete’de 3 Ocak’ta yayımlanan ‘Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde de özel okullardaki öğrenci kıyafetlerine ilişkin yeni hükümler yer aldı.
VELİLER KIYAFETLERİ İSTEDİĞİ YERDEN ALABİLECEK
Bu kapsamda, marka lisans sözleşmesi yapan özel okullar da dahil olmak üzere tüm özel okullarda okuyan öğrencilerin kıyafetlerinin temininde velilere mali yük getirmeyecek kriterler esas olacak. Yeni düzenlemeye göre özel okul velileri, okul kıyafetlerini serbest piyasa koşullarından temin edebilecek. Velilere, öğrenci kıyafetlerini elektronik ticaret platformu üzerinden almak için dayatmaya müsaade edilmeyecek. Bu dayatma ile karşılaşan veliler buna karşı koyarak serbest piyasa koşullarında kıyafetleri istediği yerden alabilecek. Diğer yandan veliler özel gün, hafta ve kutlamalarda ders içi ve ders dışı faaliyetlerde kullanılmak üzere mali yük getirecek özel kıyafetler de almayacaklar.
KIYAFETLERDE ÖZEL İŞARET, BASKI VE DESEN OLMAYACAK
Ayrıca okul kıyafeti belirlenirken devlet okullarında olduğu gibi okul-aile birliği yönetim kurulunun ve öğretmenler kurulunun görüşleri alınacak. Okul müdürlüğü tarafından belirlenecek kıyafette, özel işaret, baskı ve desen gibi kısıtlamalar yer almayacak. Bu şekilde bir kısıtlamanın konulması Yönetmeliklerin ihlali anlamına gelecek. Bunun yanında okulu kıyafetlerin serbest piyasadan alınmasını engelleyecek şekilde okul armaları, okul formalarının üzerine dokunarak üretilemeyecek. Okul kıyafeti görseli, okulun internet sitesinde yayımlanacak ve kıyafet değişikliği 4 eğitim ve öğretim yılı boyunca yapılmayacak. Okul kıyafeti, Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yer alan temel ilkeler doğrultusunda ekonomik, sade, kullanışlı, kolay temin edilebilir ve pedagojik esaslara uygun olacak. (DHA)