Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Samsun’da kenenin ısırdığı çiftçi hastanelik oldu

Samsun’da boynuna tutunan keneyi kendisi çıkartan çiftçi 2 gün sonra ateşlenince hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.

Edinilen bilgiye göre, Samsun’un Kavak ilçesinin Başalan Mahallesi’nde ikamet eden 69 yaşındaki çiftçi Bayram T.’yi 2 gün önce, Kırım Kongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığına yol açan kene ısırdı. Kenenin boynuna tutunduğunu fark eden Bayram T. kendisi müdahale ederek onu çıkardı. 2 gün sonra ateşlenen Bayram T. önce Kavak Devlet Hastanesine kaldırıldı, ardından da Samsun’daki Gezi Devlet Hastanesine sevk edildi. Bayram T., KKKA şüphesiyle Gazi Devlet Hastanesinden de Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilerek burada tedavi altına alındı.
Doktorlar vücuduna kene tutunanların kendileri müdahale etmeden sağlık kuruluşlarına başvurmalarını istediler.


Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Sağlık

Duştan sonra şiddetli kaşıntı uyuzun habercisi

 Kış mevsiminde daha sık rastlanılan uyuz hastalığına karşı uyarılarda bulunan Cildiye Uzmanı Uz.Dr. Ali Yaşar, hastalığın oluşturduğu şikayetleri ve tedavi yöntemlerini anlattı. Yakın mesafe temaslarda hızlı bulaşma riski bulunduğunu ifade eden Uzm. Dr. Yaşar, “Aynı yaşam ortamını paylaşan kişilerin eş zamanlı tedavi edilmeleri çok önemlidir” dedi.

DENİZLİ-Kış mevsiminde artan vakalar sebebiyle Özel Tekden Hastanesi Cildiye Uzmanı Uzm. Dr. Ali Yaşar, uyuz hastalığına karşı vatandaşlara uyarılarda bulundu. Hastalığın her yaş grubunda görülebileceğini ifade eden Uzm. Dr. Yaşar, “Uyuz hastalığı kaşıntılı, döküntülerle seyreden, bulaşıcı ve özellikle toplu yaşam alanlarında daha çok kış aylarında görülen parazitik bir hastalıktır. Etken Sarcoptes Scabiei Hominis adında bir parazittir. Kişiden kişiye genellikle 15-20 dakikalık bir sürede bile yakın temasla bulaşabilir. Temastan sonra 2 ile 6 hafta arasında semptomlar ortaya çıkabilir” dedi.

Duşta şiddetlenen kaşıntı en büyük klinik bulgu

Uyuz hastalığına maruz kalan kişilerin şikayetlerini sıralayan Uzm. Dr. Yaşar, şunları kaydetti; “Özellikle geceleri artan, sıcak banyo ve duş ile şiddetlenen kaşıntı en önemli klinik bulgusudur. El parmak araları, el bileğinin iç yüzü, koltuk altları, ayak bilekleri, ayaklar, kalçalar, kadınlarda meme uçları ve erkeklerde genital bölge kaşıntı ve döküntünün görülebileceği vücut bölgeleridir. En belirgin lezyonu parmaklar arasında çizgi halinde görülen, parazitin içinde yaşadığı, gri beyaz renkli, 1-10 mm uzunluğundaki tünel yapılarıdır. Bunun dışında deride küçük kabarıklıklar ve sertlikler, su toplamaları ve kepekli-kabuklu lezyonlar yapabilir.”

“Aynı ortamı paylaşan kişilerin de eş zamanlı tedavi edilmesi çok önemli”

Uyuz hastalığının tedavi sürecini anlayan Uzm. Dr. Ali Yaşar, “Yerel tedavi ajanları kullanıldığında ilacın baş hariç vücudun her bölgesine uygulanması gereklidir. Tedavi 1 hafta ara ile iki kür şeklinde uygulanabilir. Kullanılan çamaşır ve çarşafların 60 derecede yıkanması ve ütülenmesi gereklidir. Yıkanamayacak eşyaların ağzı bağlı olan bir poşet içerisinde ortalama 5-7 gün saklanması yeterli olacaktır. Başarılı bir tedavi sonrasında dahi hastalık bulgularının 2-6 hafta kadar devam edebileceği unutulmamalıdır. Aynı yaşam ortamını paylaşan kişilerin eş zamanlı tedavi edilmeleri çok önemlidir” şeklinde konuştu.

Okumaya devam et

Sağlık

Kötü uyku düzeni, kalp rahatsızlıklarına neden oluyor

Düzensiz uyku ve sağlıksız beslenmenin hipertansiyon ve kalp hastalıklarına neden olduğunun belirten Kardiyoloji uzmanı Dr. Ahmet Taş, nöbetleşe çalışan ve düzensiz uyku uyuyanların hipertansiyon hastalığına yakalanma riskinin yüksek olduğunu söyledi.

Hasan Alan – Muhammet Hüseyin İçli
DİYARBAKIR-
Diyarbakır Memorial Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ahmet Taş, düzensiz uyku uyulanların dikkat etmesi gereken bilgileri açıkladı. Kısa süreli aralıklı uyku uyuyanların kan basınçlarında artışlara sebebiyet verip kalp hastalıklarında artışa yol açtığını ifade eden Dr. Taş, nöbetleşe çalışan, sağlıkçılar, memurlar ve polisler de ilerleyen dönemlerde düzensiz bir uyku şekli olduğu için hipertansiyon hastalığının ortaya çıkacağını vurguladı. Bu hastalıkların önüne geçilebilmesi için sağlıklı beslenilmesi ve fiziksel aktivitelerin düzenli bir şekilde yapılması gerektiğini belirten Dr. Taş, özellikle 40 yaşın üzerindeki bütün bireylerin riskli yaş grubunda şeker hastalığı olması bu riski daha da artırdığını kaydetti.

Düzensiz uykunun hipertansiyon ile ilişkisinin kanıtlandığını aktaran Dr. Taş, “Kötü uyku, sağlıksız uyku ve parça parça uyku bunların hepsinin hipertansiyon ile ilişkisi kanıtlanmıştır. Günde 5 ila 6 saat arasında kısa uyku uyuyan hastalarda hipertansiyon hastalığının ortaya çıktığı kanıtlanmış durumda. Bunu altında yatan kan basıncını düzenleyen sistemlerde meydana gelen anormallikler, kısa süreli uyku uyunduğunda gün içerisindeki kan basınçlarında artışa sebebiyet veriyor. Bunun dışında kısa süreli aralıklı uykularda ise kan basıncında artışlara sebebiyet verir ve kalp hastalıkları artışına yol açar. Bu hastalıklara sebebiyet veren durumlar ise nöbetleşe çalışanlar, sağlıkçılar, memurlar ve polisler de ilerleyen dönemlerde düzensiz bir uyku şekli olduğu için hipertansiyon ortaya çıkıyor” dedi.

Bu tür hastalıkların önüne geçilebilmesi için bol bol su tüketmelerini ve kilo kontrollerinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Taş, şöyle konuştu:

“Özellikle bu tür çalışanların en azından tansiyon gelişmesinin önüne geçmeleri içi, gün içerisinde tuz kısıtlamasına gitmeleri, bol bol su içmeleri, fiziksel aktivitelerden kaçınmamaları ve kilo kontrollerini sağlamaları gerekiyor. Yaşam biçimi hipertansiyon hastalarında en önemli etkenlerden bir tanesi. Özelikle hareketsiz yaşam dediğimiz gün içerisinde fiziksel aktiviteler yapmayan kişilerde hipertansiyon gelişme riski yüksek. Bu kişilerde bir süre sonra kilo kontrolü sağlanamıyor ve sağlıksız kilo düzeni meydan geliyor. Sadece fiziksel aktivite değil kişinin diyet alışkanlığı da çok önemli. Tuzlu yemeklerin fazla tüketilmesi, margarin dediğimiz doymuş yağların tüketilmesi bu kişilerde ilerleyen yıllarda kaçınılmaz bir şekilde hipertansiyona yakalanma riskini artırıyor.”

Bu tür hastalıkların altında genetik yatkınlıkların olduğunu ifade eden Dr. Taş, “Bütün kalp hastalıklarının temelinde ve hipertansiyonda olduğu gibi genetik yatkınlık var. Bir kişinin anne babasında hipertansiyon varsa kişinin kendisinde de olma ihtimali yüksektir. Özellikle 40 yaşın üzerinde bütün bireyler riskli yaş grubunda. Şeker hastalığı olması bu riski daha da artırıyor. Genel itibariyle altta yatan risk faktörü ya da kalp damar tıkanıklığı var ise buna yönelik bir tedavinin devam edilmesi gerekiyor. Uyku düzenini kontrol altında tutması bunla özellikle hipertansiyonunun gelişmemesini engelliyor” diye konuştu.

Okumaya devam et

Sağlık

KOAH’ın en iyi çözümü ‘hiç yakalanmamak’

İç hastalıkları uzmanları kronik bir solunum hastalığı olan KOAH hastalığı için uyarıda bulunarak, “KOAH hastalığının en iyi çözümü hiç yakalanmamaktır. Sigara gibi zararlı maddelerden uzak durun” dediler.

SAMSUN-
Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri İç Hastalıkları Uzmanları Uzm. Dr. M. Atakan Canbulat ile Uzm. Dr. M. Sami Şen, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) hakkında uyarılarda bulunarak önemli bilgiler verdi.

Kadınlarda sıklıkla görülüyor

“KOAH yaşam konforunu çok olumsuz etkileyen bir hastalıktır” diyen Uzm. Dr. M. Atakan Canbulat, “Sigaranın en büyük zararlarından biride hayatımızı olumsuz etkileyen konforumuzu bozan sabaha kadar balgamlı öksürüklere ve nefes darlığına neden olan KAOH Hastalığıdır. Günümüzde sigarayla mücadeleye rağmen KOAH’ın gittikçe arttığını görüyoruz. Önceden erkeklerde sıklıkla görülen KOAH, şimdi ise maalesef kadınlarda sıkça görülmektedir. Bu kadınlarda da sigara içme oranının arttığına işarettir. KOAH’a yakalanmamak için hava kirliliğinden ve mutlaka ne yapıp edip sigaradan uzak durulması gerekiyor. Sadece içme anlamında değil sigara içilen yerde de durulmaması gerekmektedir. Bu anlamda nefes dolu bir yaşam için, hemen doktorunuza başvurup bir solunum testi de yaptırmayı ihmal etmeyin” ifadelerini kullandı.

Sigaradan uzak durun

KOAH’ın kronik bir solunum hastalığı olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. M. Sami Şen ise “KOAH’ın temelinde iki hastalığın birleşiminden de oluşur diyebiliriz. Bunlar kronik bronşit ve amfizemdir. Kronik bronşit solunum yollarının uzun zamandır zararlı gazlara, maddelere maruz kalması sonucu oluşan hava yollarımızın, bronşlarımızın doğal yapısını kaybettiği sık sık öksürük ve balgam şikayetleri ile seyreden bir kronik hastalıktır. Bunun yanında akciğer içerisindeki alveollerin hasar gördüğü bir akciğer hastalığı olan amfizemde hava keseciklerinin bozulmasıyla ve akciğerlerimizde dev balonlar haline gelmesiyle oluşan kronik bir hastalıktır. Amfizem ve kronik bronşit ikisi birlikte bazen önce amfizem sonra kronik bronşit, ilerlediğinde ise KOAH adını verdiğimiz hastalık karşımıza çıkmaktadır. KOAH hayatımızın bir gerçeğidir kronik bir hastalıktır. Maalesef geri dönüşü olmayan bir hastalıktır. Bu anlamda sigara gibi zararlı maddelerden uzak durmak gerekiyor. KOAH Hastalığının en iyi çözümü hiç yakalanmamaktır” diye konuştu.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.