Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü tarafından Samsun’da üretilen 15 bin kene avcısı sülün, temmuz ve ağustos aylarında 13 farklı ilde doğaya bırakılacak.
1 Temmuz itibarıyla eski normale dönecek olan Türkiye’de sıcak yaz günlerinin de etkisiyle doğal ve yeşil alanlara yapılacak ziyaretler artacak. Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü Samsun Gelemen Sülün Üretim Merkezi ile Terme Sülün Üretim Merkezinde her yıl binlerce sülünü yetiştirerek Türkiye’nin farklı illerinde doğaya bırakıyor. Birçok zararlı ile beslenen sülünler, ekolojik sistem içinde önemli bir yer kaplıyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü tarafından bu yıl da 15 bin adet sülünün üretilerek doğaya bırakılması hedefleniyor.
13 ilde 15 bin sülün doğaya bırakılacak
Sülünler tahsis programı dâhilinde Samsun, Artvin, Rize, Trabzon, Giresun Ordu, Sinop, Çorum, Bolu, Zonguldak, Bartın, Karabük, Kocaeli, Adapazarı, Bursa, İstanbul, Edirne, Kırşehir, Kastamonu, Malatya, Adana, Nevşehir, Ankara başta olmak üzere değişik dönemlerde biyolojilerine uygun sahalara ilgili yönetmelikte belirtilen kriterler çerçevesinde yerleştiriliyor.
Samsun Gelemen Sülün Üretim Merkezi’nde kurulduğu günden bu yana 323 bin 721 adet sülün üretilerek doğaya salındı. 2003 yılından itibaren Samsun’da Bafra ilçesi Kızılırmak YHGS, Gölardı YHGS, Bafra ilçesi Kayabaş mevkii, Çetinkaya YHYS, Akteke YHYS’larına toplamda 62 bin 696 adet sülün yerleştirildi. 2021 yılında ise 15 bin adet sülün üretilerek Giresun, Rize, Artvin, Kastamonu, Zonguldak, Çorum, Batman, Hakkari, Ordu, Siirt, Diyarbakır, Trabzon, Samsun illerinde Temmuz ve Ağustos aylarında doğaya yerleştirilmesi planlanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı yerli kuşlardan olan ve nesli hızla azalan sülünü üreterek doğaya salmak ve doğada desteklenmesini yapmak amacıyla Kara Avcılığı Kanunu ve Milli Parklar Kanunu hükümleri çerçevesinde Sülün Üretim Merkezleri kurmuş olup bunlar arasında Samsun Gelemen Sülün Üretim Merkezi ve Terme Sülün Üretim Merkezi de bulunuyor. Gelemen Sülün Üretim Merkezi “İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı” çerçevesinde 1969 yılında Amasya Bölge Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olup Tekkeköy ilçesinde Samsun Ordu Karayolu üzerinde şehir merkezine 20 km mesafede ve 1,1 ha alanı kapsıyor.
Sülüner hakkında genel bilgi
Sülünler, zoolojik sistemde omurgalıların (vertebrata) kuşlar (aves) sınıfının, tavukgiller (gallinacae) takımının, sülüngiller (phasinidae) familyasının, sülün (phasianus) cinsinin, gerçek sülün (colchicus) türündendir. Erkek ve dişi sülün bireyleri ayrı göründedir. Erkekleri çok renkli uzun kuyruklu süslü bir kuş olup, baş ve boyun koyu yeşil, madeni lacivert parıltılıdır. Dişileri kül rengi, açık veya koyu kahverengi gri tonlarda açık ve koyu konsantre renklerle dikkati çeker. Kanatları küçük olmasına rağmen hızlı uçabilmekte fakat uzun mesafe kat edememektedir. Sülünlerin 49 türü ve bu türlerin birçok alt türü bulunmaktadır. Sülünlerin dünyada en yaygın olarak bulunan türü halkalı ve Kafkas sülünüdür. Kafkas sülünleri Türkiye’nin yerli kuşlarındandır. Doğu Karadeniz ve Marmara Bölgelerinde tarlaların ormanla karıştığı yerlerdeki kısa boylu bitkilerin dibi ve buradaki sulak alanlar, açık araziler ağaçlık araziler, ağaçlık ve fundalıklar ve orman kenarlarında yaşarlar. Sülünlerin doğadaki başlıca yiyecekleri arasında tahıllar, bitki tohumları, meyveler ve yeşil filizler vardır.
Bunların yanı sıra eklem bacaklı böcekler ile bunların larvaları, karıncalar, çekirgeler, örümcekler, sinekler, salyangozlar ve solucanlarla da beslenirler. Sülünlerin üreme dönemi Mart ayında hayvanın güneşli gün sayısının artmasıyla başlar ve haziran ayının sonuna kadar devam eder. Yeşilimsi griden yeşil zeytin rengine çalan ortalama 35 gr ağırlığında yumurta üretirler. Dönem boyunca bir sülün ortalama 40-70 yumurta yapabilir. Normal şartlarda kuluçka süreleri 24 gündür. Çıkan civcivler, gerekli sıcaklık ve ışık ve havalandırma ortamının sağlandığı büyütme kafeslerine alınmaktadır. Uygun büyüklüğe ulaşan civcivler doğaya salınma döneminde gelene kadar bakılmaktadır. Doğaya salınma zamanı gelen sülünler, doğaya uyum ve adaptasyonunu ve kanat gelişimini tamamlaması için doğal yaşam ortamlarına benzer voliyerlerde 2 hafta geçirmekte ve 8-10 haftalık yaşta doğaya yerleştirmeleri yapılmaktadır.
Prof. Dr. Eyidoğan: Marmara’daki olası depremden 11 il etkilenecek
Jeofizik Mühendisi ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelebilecek olası depremin sadece İstanbul’u değil, bölgedeki 11 ili de etkileyeceğini söyledi. Söz konusu hattın 7 ve üzeri deprem oluşturma riski olduğunu söyleyen Prof. Dr. Eyidoğan, “İstanbul’a özgü bir deprem gibi algılıyoruz ama bu bir Marmara depremi olarak ele alınmalı” dedi.
Olgay GÜLER-Umut IŞIK EDİRNE-Jeofizik Mühendisi ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Edirne’de Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Edirne Afetlere Hazırlık Çalıştayı’na katıldı. Olası Marmara depremine ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Eyidoğan, Marmara Denizi’nde meydana gelebilecek 7 ve üzeri depremde 11 ilin etkileneceğini belirterek, “Marmara Denizi içerisinde Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir deprem olma durumunda bundan yalnız İstanbul değil, Marmara’daki 11 il etkilenecek. İstanbul ne kadar etkilenecekse Tekirdağ, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale de etkilenecek. Marmara Denizi’ne kıyıları olan şehirler etkilenecek. Marmara Bölgesi 30 milyona yakın nüfusu barındırıyor, bunun büyük çoğunluğu İstanbul’da. Dolayısıyla 30 milyonun yaşadığı bir coğrafyada bir bölgesel deprem çok ciddi sorunlara yol açabilir. Çünkü Marmara Bölgesi’nin gayrisafi milli hasıladaki payı yüzde 50 civarındadır. Bu aynı zamanda ülke ekonomisi için de büyük sorun teşkil eder, bir beka sorunu haline gelebilir” diye konuştu.
‘BUNA İSTANBUL DEPREMİ GİBİ BAKMAMAK LAZIM’
Marmara’nın kayıtlı 2 bin yıllık deprem tarihi olduğunu belirten Prof. Dr. Eyidoğan, “Son yaşadığımız 6 Şubat 2023 depremi bölge depremiydi ve 7.8 ve 7.5 büyüklüğünde deprem oluşturdu. Marmara için de 7 ve daha büyük bir deprem beklentisi yıllardır konuşuluyor. Bu konuyla ilgili biz bilim insanları çalışmalar yapıyoruz. Böyle bir beklentimiz var. Tabii bunun tam olarak zamanı, tarihi, yeri kesin belli değil ama böyle bir yüksek tehlike var. Dolayısıyla Marmara Denizi içerisinde, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir deprem olma durumunda bundan yalnız İstanbul değil tüm Marmara’daki 11 il etkilenecek. Konuya böyle bakmak lazım. Yani biz genellikle konuşmalarda İstanbul’a özgü bir deprem gibi algılıyoruz ama topluma şunu aksettirmek isterim; bu bir Marmara depremi olarak ele alınmalı. İstanbul ne kadar etkilenecekse Tekirdağ da etkilenecek, Kocaeli de etkilenecek, Bursa da etkilenecek, Yalova, Çanakkale, Balıkesir bütün Marmara Denizi’nde kıyıları olan şehirler etkilenecek. Yani şu anda Marmara Bölgesi 30 milyona yakın nüfusu barındırıyor. Bunun büyük kısmı İstanbul’da. Dolayısıyla bina sayısını bilmiyorum ama 30 milyonun yaşadığı bir coğrafyada bir bölgesel deprem çok ciddi sorunlara yol açacak” dedi.
‘EĞİTİMİN HER KATMANINDA FARKINDALIK TESİS EDİLMELİ’
Olası depremle ilgili bütün belediyelerin ve kamu kurumlarının, riski azaltmak için ortak çalışmalar yapması gerektiğinin altını çizen Eyidoğan, “O nedenle tüm bu saydığım illerin belediyeleri ve mülki amirleri, Marmara Belediyeler Birliği gibi kurum ve kuruluşların da üniversitelerle beraber ortaya çıkabilecek bir afet durumunun risklerini en aza indirme konusunda ortak çalışmalar yapması lazım. Afet risklerini azaltma sürecinde farkındalık çok önemli. Toplumun her kesiminin, her katmanının bu farkındalığı canlı tutması lazım. Tabii günlük yaşam sürecinde insanlar bazı şeyleri unutabiliyor ama gerek yerel yönetimler, gerek mülki amirlikler, gerekse üniversiteler, akademisyenler bulundukları bölgelerin afetle ilgili, yalnız deprem değil sel, taşkın, tsunami, iklim değişikliği gibi tehlikelerin afete dönüşmemesi konusunda halka hazırlık, önlem konusunda, farkındalık yaratmak konusunda bilgi vermesi, çeşitli düzenlemeler yapılması, farkındalığın canlı tutulması çok önemli. Bu eğitimin çeşitli dallarında da bunlar örneğin; ilkokuldan başlamak üzere her eğitim katmanında bu farkındalığın sürekli tesis edilmesi gerekiyor. Çünkü afet risklerinin azaltılması konusunda toplumun katılımı, toplum temelli bir afet riski çalışması yapıldığı zaman daha iyi sonuçlar alınır” ifadelerini kullandı. (DHA)
Gizem ÇORLU-Samet ÖKSÜZ ANKARA–Meteoroloji Genel Müdürlüğü Hava Tahmin Uzmanı Cengiz Çelik, soğuk ve yağışlı havanın hemen hemen Türkiye’yi terk ettiğini belirterek, “Sadece Doğu Anadolu’nun doğusu ve Doğu Karadeniz’de biraz daha yağış bıraktıktan sonra cuma günü itibarıyla tamamen yurdumuzu terk etmiş olacak. Sıcaklıklar mevsim normallerinin oldukça altına inmişti. Önümüzdeki günlerde hafta sonu dahil olmak üzere kademeli bir artış var. Sıcaklıklar birkaç derece artacak; ancak hala hafta sonunda bile sıcaklıklar ülke genelinde mevsim normallerinin 1-2 derece altında seyretmeye devam edecek” dedi.
Yağış beklenmediğini belirten Çelik, “Hafta sonu da olmak üzere önümüzdeki 4 gün çoğunlukla yağışsız. Parçalı, bir hava var; ancak cumartesi ve pazar günleri kıyı Ege’de yine yağmur bekliyoruz. Bu yağışlara da Avrupa’nın güneyindeki alçak basınç merkezi sebep olacak. Ancak ülkemizi hafta sonunda sadece kıyı Ege’de yağmur şeklinde etkileyecek. Yeni haftada ise batı bölgelerimizde yeniden yağışlar göreceğiz” dedi.
SICAKLIKLAR NORMALİN 1 DERECE ÜZERİNDE
Çelik, bu sene kasıma kadar sıcaklıkların çoğunlukla mevsim normallerinin üzerinde olduğunu hatırlatarak, “Hatta birkaç ay mevsim normallerinin 3-4 derece üzerinde sıcaklıkları yaşadık. Kasım ayının başında da aslında sıcaklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyordu. Ancak bu gelen soğuk ve yağışlı sistemle birlikte sıcaklar mevsim normallerinin altına indi. Geçtiğimiz sene aralık-ocak ayında gördüğümüz kar yağışlarını bu sene kasım ayının sonunda gördük. Önümüzdeki günlerde de yağışlar mevsim normalleri civarında seyredecek gibi görünüyor. Aralık ve ocak ayında yine mevsim normallerinin 1 derece üzerinde sıcaklıklar var. Geçtiğimiz yıla göre biraz daha serin. Ancak ortalamaların hala 1 derece üzerinde görülüyor. Aralık ve ocak ayı içerisinde ortalama sıcaklıklar. Şubat ayında ise mevsim normallerinin 1-2 derece üzerinde yani ortalamanın daha üzerinde sıcaklar yaşayacağız gibi görünüyor. Kış ayları itibarıyla yine mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar yaşayacağız gibi; ancak geçtiğimiz birkaç yıla göre biraz daha serin bir kış geçireceğiz gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.
3 BÜYÜK İLDE DURUM
Üç büyük ildeki sıcaklık tahminlerini aktaran Çelik, “Hafta sonu da dahil olmak üzere önümüzdeki 4 güne bakarsak Ankara’da yağış beklemiyoruz. Ancak gece ve sabah saatlerinde buzlanma ve don olayıyla birlikte sis görebiliriz Ankara’da. Onun dışında bir yağış beklentimiz yok. En düşük sıcaklıklar Ankara’da; 4 dereceden hafta sonunda 6,7 derecelere kadar yükselecek. En düşük sıcaklıklar ise sıfırın altında 2,3 derece civarında seyrediyor Ankara’da. İstanbul’da yine yağış beklemiyoruz; ancak sadece bugün (perşembe) günü için kuzey ilçelerinde hafif yağmur geçişleri var. Onun dışında İstanbul’da da 4 gün boyunca yağış beklentimiz yok. En yüksek sıcaklıklar İstanbul’da da 11-12 derece civarında seyredecek. İzmir’de yine cuma günü için yağış beklentimiz yok. Cumartesi günü için batı ilçelerinde, pazar günü ise İzmir il genelinde yağmur beklentimiz var. İzmir’deki en yüksek sıcaklıklar da 15-17 derece civarında seyredecek” diye konuştu.(DHA)
Kahramanmaraş‘ın Göksun ilçesinde Richter ölçeğine göre 4.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremde ilk belirlemelere göre herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.
KAHRAMANMARAŞ-Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) merkez üssünü Göksun ilçesi olarak saptadığı deprem, saat 10.12’de oldu. Yerin 7,1 kilometre derinliğinde kaydedilen, çevre il ve ilçelerde de hissedilen depremde ilk belirlemelere göre herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.(DHA)