Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

“15 Temmuz; milletin, millî iradenin, demokrasiye gönül verenlerin zaferidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’deki 15 Temmuz Şehitlerini Anma Programı’nda yaptığı konuşmada, “15 Temmuz; milletin, millî iradenin, demokrasiye gönül verenlerin zaferidir. 15 Temmuz; hakkın batıla, adaletin zulme, istiklalin istiskale galip gelmesinin adıdır. Milletimiz 15 Temmuz’daki direnişiyle hem bir darbe girişimini püskürtmüş hem de ülkemizi teslim almayı hedefleyen bir işgal teşebbüsünü engellemiştir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü programları kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) 15 Temmuz Şehitlerini Anma Programı’na katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.

Konuşmasına ülkenin bekası, milletin istiklali uğruna can veren kahraman şehitlere Allah’tan rahmet niyaz ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatan ve millet için mücadele ederken gazilik mertebesine erişmiş tüm gazilere sağlıklı, uzun ömürler diledi ve “Özgürlüğüne, ezanına, bayrağına, vatanına, devletine, geleceğine sahip çıkan milletimin tüm fertlerine şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum” dedi.

“Merhum Abdurrahim Karakoç’un adeta 15 Temmuz kıyamını anlatan şu muhteşem mısralarıyla şehitlerimizi buradan selamlamak istiyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiirin “Gergin uykulardan, kör gecelerden, bir sabah gelecek kardan aydınlık. Sonra düğüm düğüm bilmecelerden, bir sabah gelecek kardan aydınlık. Vurulup ömrünün ilkbaharında, kanından çiçekler açar yanında, cümle şehitlerin omuzlarında, bir sabah gelecek kardan aydınlık” dizelerini okudu.

“ÖLÜM KUSAN SİLAHLARA MEYDAN OKUYAN CESARET ABİDELERİNİN HAKKINI ÖDEYEMEYİZ”

Fedakârlıklarıyla o karanlık geceyi millet ve demokrasi için kardan aydınlık bir sabaha kavuşturan yiğitlerin hakkının asla ödenemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O gece çıplak elleriyle tankları durduran, ölüm kusan silahlara meydan okuyan cesaret abidelerinin hakkını ödeyemeyiz. O gece yurdu yaşatmak için can veren ama canından aziz bildiği vatanından vazgeçmeyen kahramanların haklarını ödeyemeyiz” diye konuştu.

15 Temmuz şehitlerinin, Bedir’den Çanakkale’ye, İstiklal Harbi’nden Kıbrıs Barış Harekâtı’na, terörle mücadeleden yurtdışı operasyonlarına, bütün bunlarla birlikte batıla, zalime ve küfre karşı yürütülen hak mücadelesinin günümüzdeki temsilcileri olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar tarihiyle büyük, değerleriyle büyük, vicdanı, merhameti, adaletiyle büyük bir milletin gözbebekleridir. Her kim bunu gölgelemeye çalışıyorsa ülkesine, milletine, hepsinden önemlisi o gece kanlarıyla destan yazan aziz şehitlerimize ihanet ediyor demektir” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Biz şehitleriyle yaşayan, şühedanın ölmediğine inanan, diri olduklarına iman eden bir dinin müntesipleriyiz. Biz İstiklal Marşı’nda dahi şehitliği arzulayan, şehitliği yücelten şühedanın emanetini evlatlarına hatırlatan bir milletiz. Her karışında bir yiğidin yattığı bu güzel ülkenin asıl sahibi, şehitler ve gazilerin başını çektiği kahramanlardır. Bu ülkenin sahibi ‘Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda’ diyen vatan âşıklardır. Bu ülkenin sahibi eve erzak almaya değil, ‘devletimize sahip çıkmaya geldik’ ya Batuhanlardır. Bu ülkenin sahibi, ömrünün baharından gök ekin gibi toprağa düşen Abdullah Tayyip’tir. Daha 15 yaşındayken şehadet şerbeti içen Halil İbrahim Yıldırım’dır. Bu ülkenin sahibi, bir yıllık hasadını, çocuklarının rızkını, gözünü kırpmadan feda eden Kahramankazanlı çiftçilerimizdir. Bu ülkenin sahibi, yüreklerinde iman, ellerinde bayraklarla hainlere meydanları dar eden cesur kadınlardır. Günde beş vakit ezanlarımız eğer gökyüzünü süslüyorsa, minarelerimizden ‘Allah-u Ekber’ nidaları eksik olmuyorsa, bağımsızlığımızın timsali al bayrağımız 780 bin kilometrekarenin her karışında gururla dalgalanıyorsa, bu millet geleceğine umut ve güvenle bakabiliyorsa, Türkiye hedefleri ve idealleri doğrultusunda kararlılıkla ilerliyorsa, bunların hepsinin gerisinde ölümü öldüren kahramanların canı, kanı, gayreti, fedakârlığı vardır.”

“BU MİLLET ‘TÜRKİYE’NİN GEÇİLMEZ’ OLDUĞUNU TÜM DÜNYAYA BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR”

Hiç kimsenin, özellikle Meclis çatısı altında görev yapanların, 15 Temmuz gecesi milletin verdiği şanlı mücadeleyi önemsizleştirmeye hakkı olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “15 Temmuz; milletin, millî iradenin, demokrasiye gönül verenlerin zaferidir. 15 Temmuz; hakkın batıla, adaletin zulme, istiklalin istiskale galip gelmesinin adıdır. Milletimiz 15 Temmuz’daki direnişi ile hem bir darbe girişimini püskürtmüş hem de ülkemizi teslim almayı hedefleyen bir işgal teşebbüsünü engellemiştir. Genci yaşlısıyla bu millet Türkiye’nin geçilmez olduğunu tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Türk milleti sokakta istiklalini korurken milletin vekilleri de bu yüce çatı altında demokrasiye, millî iradeye sımsıkı sahip çıkmıştır. Milletvekillerimiz, Gazi Meclis’in şanına yaraşır bir şekilde, tepelerine atılan bombaları rağmen, halkın emanetini yere düşürmemiştir. Bu vesileyle o gece engelleri aşarak, tankların çevresinden dolanarak, namluların ucundan yürüyerek TBMM’ye gelen ve milletin vekili olmanın sorumluluğunu bihakkın yerine getiren herkese şahsım, milletim ve ülkem adına şükranlarımı sunuyorum. Tarih, 15 Temmuz gecesi yaşanan diğer kahramanlıklar gibi Gazi Meclisimizin çatısı altında sergilenen bu dayanışmayı da altın harflerle yazacaktır. Nasıl İstiklal Harbi’mizi sevk ve idare eden Büyük Millet Meclisimizin üyeleri aradan geçen bir asra rağmen halen hayırla yâd ediliyorsa, yeni Türkiye’nin istikbal mücadelesinin önderleri de inşallah hep şükran ve minnetle anılacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin uğruna canlarını feda ettikleri kutlu emanete halel getirmemenin, kendilerinin en önemli görevi olduğunu vurguladı.

“ÖNCELİĞİ MİLLET VE MEMLEKET OLAN HERKESLE, TÜRKİYE ORTAK PAYDASINDA BULUŞMAYA GAYRET EDİYORUZ”

40 yılı aşan siyasi hayatının hiçbir döneminde şehitlerin ruhlarını muazzep edecek adım atmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, özünde rekabet bulunan siyaseti, ülkenin ve milletin hayrına olan işlerde yarışmak olarak gördüklerini anlattı.

Hizmet üretirken, mücadele ederken, içeride ve dışarıda milletin hakkını savunurken 84 milyonun tamamını kucaklamaya çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatanımızın bekası, milletimizin birlik ve dirliği, Türkiye’nin topyekûn refah ve huzurundan başka hiçbir hedef peşinde koşmadık. Bugün de aynı hassasiyetle çalışıyor, önceliği millet ve memleket olan herkesle, Türkiye ortak paydasında buluşmaya gayret ediyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, özellikle Türk siyasetinin 84 milyonu ilgilendiren meselelerde millî mutabakat ruhuyla hareket etmesi gerektiğine olan inancını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasi partilerimiz, fikirlerimiz, hayata bakış açılarımız farklı olsa da hepimiz aynı vatanın, aynı toprağın, aynı iklimin insanlarıyız. Kökenlerimiz, görüşlerimiz ayrı olsa da hepimiz binlerce yıllık ortak bir mazinin, inşallah kıyamete kadar sürecek ortak bir geleceğin sahipleriyiz. Rengini, şehitlerimizin kanından alan ay-yıldızlı al bayrağımız bağımsızlığımızın timsalidir. Her gün beş defa semaya yükselen ezanlarımız, birlik ve beraberliğimizin remzidir. Bu sene kabul edilişinin 100. yıl dönümünü kutladığımız İstiklal Marşı 84 milyonun ortak hissiyatının sembolüdür. Bugün beşinci seneidevriyesini idrak ettiğimiz 15 Temmuz destanı hepimizin ortak gurur kaynağıdır. Türk’üyle, Kürt’üyle, Çerkez’iyle, Alevi’siyle ve Sünni’siyle, hâsılı tüm renkleri ve farklılıklarıyla Türkiye, 84 milyonun tamamının ortak yurdu, ortak yuvasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1,5 yıldır tüm dünyayla birlikte Türkiye’yi de etkileyen yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınının, millet olarak kaderin de kederin de aynı olduğunu gösterdiğine işaret ederek, “Yine bu salgın, tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi varlığımıza yönelik tehditleri ancak kenetlenmeyle aşabileceğimizi bizlere tekrar hatırlatmıştır” diye konuştu.

“İSTİKLALİNE VE İSTİKBALİNE SAHİP ÇIKAN MİLLETİMİN HER BİR FERDİNE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM”

Yeni anayasa başta olmak üzere, Türkiye’nin demokrasisini güçlendirecek, refahını artıracak, itibarını yükseltecek, toplumsal barışını perçinleyecek tüm millî meselelerde siyaset kurumunun gereken uzlaşma kültürünü yaşatması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk demokrasisinin bir daha böyle menfur saldırılara maruz kalmaması için sorumluluk sahiplerinin, özellikle sorumluluk duygusuyla hareket etmesi büyük önem arz ediyor. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023’e, eski Türkiye’nin alışkanlıkları ve kamburlarıyla değil, inşallah yeni Türkiye’nin vizyonu ve heyecanıyla girmek istiyoruz. Siyaset kurumunun bunu başarabilecek olgunluğa, dirayete ve basirete sahip olduğuna inanıyorum. 84 milyonun her bir ferdinin de bizimle aynı inancı, aynı hissiyatı paylaştığını düşünüyorum. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Rize’de meydana gelen felaket nedeniyle birçok kişinin yaşamını yitirdiğini anımsatarak, “Allah rahmet eylesin. Bu felaket neticesinde kaybolanlar var. Şu anda üç bakanımız orada. Valimiz ve tüm görevliler arama-tarama çalışmalarını devam ettiriyorlar. Rabbim bizlere bu tür felaketleri yaşatmasın diye niyazım var” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nün Türkiye, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, aziz şehitlere Allah’tan rahmet, şehit yakınlarına başsağlığı, gazilere sağlık ve afiyet niyaz ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “(Türkiye geçilmez) diyerek, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan milletimin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.

Genel

MSB: Teğmenler, TSK’nın itibarını zedeledikleri için cezalandırıldı

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, teğmenlere, ‘Silahlı Kuvvetler’den ayırma’ cezası verilmesine ilişkin, “Bu gençler söyledikleri sözlerden değil, önceden planlı, toplu ve organize bir disiplinsizlik yaptıkları, mutlak itaati bozdukları ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedeledikleri için cezalandırıldılar. Teğmenlerin, ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ dedikleri için cezalandırıldıkları söylemi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atılabilecek en büyük iftiralardan biridir, hakarettir” açıklamasını yaptı.

Ruken KADIOĞLU
KARS-MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, Kars’ta gerçekleştirilen Kış Tatbikatı-2025 sırasında bakanlığın son bir haftalık faaliyetlerine ilişkin bilgilendirme toplantısı düzenledi. Tuğamiral Aktürk, devam eden terörle mücadele operasyonlarına ilişkin, “Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kesintisiz bir şekilde ve başarıyla icra edilen operasyonlarla 43’ü geçtiğimiz hafta içerisinde olmak üzere 1 Ocak’tan bugüne kadar 321 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Yine, geçtiğimiz hafta içerisinde Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 3 PKK’lı terörist daha Silopi’deki hudut karakolumuza teslim olmuştur. Ayrıca, terör yuvalarına kilit vurmaya devam eden Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde gerçekleştirilen arama tarama faaliyetleri kapsamında teröristlere ait çok sayıda silah, mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirmiştir” ifadelerini kullandı.

Tuğamiral Aktürk, hudutların Cumhuriyet tarihinin en yoğun ve etkin tedbirleri ile korunduğunu belirterek, “Son bir hafta içerisinde 4’ü terör örgütü mensubu olmak üzere 59 şahıs yakalanmış, 1 Ocak’tan bugüne kadar hudutlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 474 olmuştur. Son bir haftada engellenen 435 şahıs ile birlikte bu yıl içerisinde engellenen kişi sayısı da 6 bin 382’ye ulaşmıştır” dedi.

‘KARARIN METİNLE VE İÇERİKLE HİÇBİR İLGİSİ YOKTUR’

Tuğamiral Zeki Aktürk’ün sunumu sonrası, bakanlık kaynakları gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. Bakanlık kaynaklarınca, Kara Harp Okulu Mezuniyet Töreni’ndeki kılıçlı yemin sonrası ‘Silahlı Kuvvetler’den ayırma’ cezası verilen teğmenlerle ilgili, “Başlatılan idari ve disiplin soruşturmaları ile Yüksek Disiplin Kurulu süreci büyük bir hassasiyetle yürütülmüştür. Daha önce de vurguladığımız gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nde müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olmazsa olmazdır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz olaylara disiplin anlayışı içerisinde bakmakta ve işlemleri de ilgili hukuki mevzuat çerçevesinde yerine getirmektedir. Üstüne basarak bir kez daha vurgulamakta fayda var; alınan kararın okunan metinle ve içerikle hiçbir ilgisi yoktur. Bu olay, toplumda gerçekler üzerinden değil, bağlamından koparılarak algılar üzerinden tartışılmakta. Bu gençler söyledikleri sözlerden değil, önceden planlı, toplu ve organize bir disiplinsizlik yaptıkları, mutlak itaati bozdukları ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedeledikleri için cezalandırıldılar. Teğmenlerin, ‘Mustafa Kemal’in askeriyiz’ dedikleri için cezalandırıldıkları söylemi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atılabilecek en büyük iftiralardan biridir, hakarettir. Üstün disiplin anlayışı ile tüm dünyada temayüz eden ordumuzun; başarı çıtasını gün geçtikte daha üst noktalara taşıdığı bir dönemde yıpratılmaması konusunda herkesin daha duyarlı ve dikkatli olması gerekmektedir” açıklaması yapıldı.

URİYE ORDUSUNUN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK ÇALIŞILACAKTIR’

Bakanlık kaynakları, Türkiye’nin Suriye’ye 2 yeni askeri üs kuracağına dair iddialar üzerine, “Türkiye olarak önceliğimiz, Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, Suriye’de istikrarın sağlanması ve terörist unsurların, özellikle PYD/YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetlerinin engellenmesidir. Yeni Suriye hükümetinin, Suriye’nin tamamını kapsayacak şekilde istikrarı sağlama ve normalleşme çabalarını destekliyoruz. Bakanlığımızın fonksiyon alanına giren konularda kendilerine elimizden gelen her türlü desteği sunmaya hazır olduğumuzu bildirdik. Bu kapsamda; geçtiğimiz hafta bakanlığımızdan görevlendirilen bir heyet marifetiyle ilk temas toplantısı gerçekleştirilmiştir. Her iki taraf da Suriye’nin toprak bütünlüğü, istikrarı ve terör tehdidinden temizlenmesi üzerinde görüş birliğindedir. Basında çıkan bu tür haberlere ihtiyatlı yaklaşmak ve içeriğini iyi okuyup anlamak gerekir. Bu tür konuları konuşmak için şu an çok erken. Yeni Suriye hükümetinin talepleri doğrultusunda Suriye ordusunun kapasitesinin geliştirilmesi maksadıyla müşterek bir yol haritası oluşturularak somut adımlar atılmasına yönelik çalışılacaktır” denildi. (DHA)

Okumaya devam et

Genel

Diyanet İşleri Başkanlığı, 2025 yılı fitre miktarını açıkladı

Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, 2025 yılı ramazan ayından 2026 yılı ramazan ayına kadar olan süre için fitre miktarını 180 TL olarak belirlediğini açıkladı.

ANKARA-Diyanet İşleri Başkanlığı‘ndan yapılan açıklamada, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı başkanlığında yapılan toplantıda 2025 yılı ramazan ayı için fitre miktarının belirlenmesi hususunun görüşüldüğü belirtildi. Toplantıda alınan kararlara ilişkin, “Konu ile ilgili hadis-i şerifler, mevcut sosyoekonomik hayat şartları ve 1 kişinin günlük gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak ülkemizde fitre miktarı 2025 yılı ramazan ayından 2026 yılı ramazan ayına kadar 180 TL olarak belirlenmiştir. Fitre olarak belirlenen miktar, nakdi olarak verilebileceği gibi gıda maddelerinden ayni olarak da verilebilir. Belirlenen bu meblağ, aynı zamanda günlük oruç fidyesi bedelidir. Bunun yanında her bir mükellef, kendi günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı fitre olarak verebilir” denildi. (DHA)

Okumaya devam et

Genel

Palandöken’den gıda tedarikçilerine: Bu ay yüzde 10-25’lik indirimle jest ayı olsun

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, uluslararası ve yerli gıda tedarikçisi firmalara çağrıda bulunarak, “En azından bu ay yüzde 10-25’lik bir indirimle jest ayı olsun. Halkımızın gıda enflasyonuna yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum” dedi.

 Alparslan ÇINAR
ANTALYA-31. ANFAŞ FoodProduct – Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı, Antalya’nın Aksu ilçesindeki ANFAŞ Fuar ve Kongre Merkezi’nde başladı. Açılışa Vali Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Gürbüz, Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Arif Çetin, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, AK Parti Antalya İl Başkanı Ali Çetin, Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan ve davetliler katıldı.

PALANDÖKEN’DEN BIDI’YA: NE BULURSAN YİYECEKSİN

70’den fazla il ve 50’nin üzerinde ülkeden katılımcıların stant açtığı fuarda, ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, hasta olduğu için konuşmasını kısa tuttu. TESK Başkanı Bendevi Palandöken konuşmasında Bıdı’ya seslenerek, sağlığına dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Palandöken, “Fuarın kurucusu Ali Bıdı burada. Bu insan ne yer ne içer, bu işe, bu fuara çok meraklı. Tarımsal beslenen bir büyüğümüz. Biraz rahatsız bugün, çok konuşamadı ve neşesi de yerinde değil. Yemeden, içmeden ancak bu kadar olur. O nedenle ne bulursan yiyeceksin. Bazıları bulamadığı için yiyemiyor, siz de çok nimetlerden istifade ettiğiniz için yiyemiyorsunuz” dedi.

‘TEMEL GIDADA BİR İNDİRİM OLURSA GÜNÜN ANISI OLUR’

Palandöken, fuardaki hem uluslararası tedarikçi ve üretici firmalar ile yerli firmalara çağrıda bulundu. Gıda enflasyonunda vatandaşa bir güzellik yapılması gerektiğini belirten Palandöken, “Yeme içme sektörünün ne kadar önemli olduğunu ve fiyatların yükselmesindeki paylarının ne kadar yüksek olduğu fuarı birlikte icra ediyoruz. Bu fuarın ana amacı, Antalya turizmine katkı sunmak ve üretici firmalarla uluslararası firmalarla bir araya getirilmesi. En azından bu ay, yüzde 10-25’lik bir indirimle jest ayı olsun. Halkımızın gıda enflasyonuna yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum. Temel gıdada bir indirim olursa günün anısı olur” diye konuştu.

Emekli Orgeneral Arif Çetin, davetli olarak geldiği fuar açılışında konuştu. Fuarın katkılarının önemli olduğunu belirten Çetin, gıdanın önemine değinerek, “Asker olduğumuz için en etkili silah ne diye düşünürsek, geleceğin nükleer ve atom silahı, gıda ve enerjidir” dedi.

‘YEMEDEN, İÇMEDEN NE YAZIK Kİ YAŞAMAK MÜMKÜN DEĞİL’

Antalya Valisi Hulusi Şahin de bir konuşma yaptı. Bu yıl gıda sektörüne yönelik denetimlerin daha da sıklaşacağını belirten Vali Şahin, Malatya Valisi olduğu dönemde, gıdanın önemini deprem bölgesinde bir kez daha gördüğünü anlattı. Enkaz altında vatandaşların kurtarılması için çalışmalar sürerken bir yandan da yeme ve içme organizasyonu yapıldığını anlatan Vali Şahin, “Soğuk, barınma bir şekilde çözülüyor. Deprem bölgesindeki enkaz altındaki insanları kurtarmak için bile uğraş verilirken bir yanda da ne yenilip içilecek organizasyonu yapılıyordu. Yemeden, içmeden ne yazık ki yaşamak mümkün olmuyor” dedi. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.