Rize’nin Güneysu ilçesinde şiddetli yağışların neden olduğu heyelan felaketinin boyutu gün ağarınca ortaya çıktı. Şiddetli yağışlarla beraber akan dereler tüp deposunu ve park halinde bulunan tüp dolu kamyonu sürükledi. Dere sularıyla beraber kaybolan tüpler gün aydınlanınca çay tarlasından ortaya çıktı.
Bölgede dün etkili olan şiddetli sağanak sonrası dereler taştı, heyelanlar meydana geldi. Sel suları dere kenarında bulunan trafoları devirdi, depoları kullanılmaz hale getirdi. Güneysu ilçesinde sel sularının yıkıp geçtiği tüp deposu yıkıldı. Depoda saklanan tüpler ve park halinde bulunan tüp kamyonetini sürükleyen sel suları bir çok dolu ve boş tüpü de sulara karıştı. Sel sularının çay tarlalarına taşıdı tüpler ise bugün işletme sahipleri tarafından tarladan toplandı. Kısa bir süre önce başlayan çay hasadı öncesinde çay tarlası sahibi tarlasından çay toplayamazken işletme sahibi tarlanda tüp topladı. Gördüğü manzara karşısında çaresizlik yaşadığını dile getiren Muhammet Ali Yılmaz, “Sel sularından depo gözükmüyordu. Sular kamyonetin üstüne kadar yükselmişti. Kamyon depodan 50 metre aşağıya kadar sürüklenmiş. Tüplerin hepsi sel sularına kapılmış. Buraya geldiğimizde hiçbir şey gözükmüyordu. Her şey su altındaydı. Dünkü çaresizliği hiç bir yerde görmemiştim. Depoda aşağı yukarı bin 500 tüp vardı. Dere boyu gidenler oldu. bir kısmı buralarda kaldı. Onları toplamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, kırılan fay uçlarındaki enerji transferinin, yeni depremlerin tetiklenmesine neden olduğuna dikkat çekerek, “Henüz kırılmayan bu sismik kaynakların varlığı nedeniyle özellikle Bingöl, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Hatay ve Adana illerinde depreme hazırlık konusunda acil önlemler alınması, halkın bilinçlendirilmesi hayati derecede önemli diye düşünüyorum” dedi.
Kadir ÖZEN İZMİR-DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Elazığ’daki 8 Kasım’da meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi. Kırılan fay uçlarındaki enerji transferinin, yeni depremlerin tetiklenmesine neden olduğunu belirten Prof. Dr. Sözbilir, “Doğu Anadolu Fayı’nın Pütürge segmentinin kırılmasıyla meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki 24 Ocak 2020 Elazığ depreminin tetiklemesiyle, 3 yıl sonra 6 Şubat 2023 Maraş depremleri yaşanmıştı. İlk depremde Pütürge fayının hemen güneybatısındaki Erkenek, Pazarcık, Narlı ve Amanos segmentleri 7.8 büyüklüğünde bir deprem üreterek, Hatay Havalimanı’na kadar kırılmıştı. Bu deprem, 20 Şubat 2023’te, Hatay Havalimanı güneyinde 6.4 büyüklüğündeki Antakya-Defne depremini tetiklemişti. 16 Ekim 2024’te ise 6 Şubat depremi yüzey kırığının kuzey ucu ile 24 Ocak 2020 yüzey kırığının güney ucu arasında 5.9 büyüklüğünde Malatya-Kale depremi yaşanmıştı. Yaklaşık 1 ay sonra, bu sefer de Pütürge segmentinin kuzeydoğu ucundaki Palu segmentinde yeni bir deprem gerçekleşmiş oldu. Yani, 8 Kasım tarihinde 5 büyüklüğünde meydana gelen Elazığ depremi, 2020 yılında Pütürge segmenti üzerinde meydana gelen Elazığ depreminin tetiklediği bir deprem olarak düşünülebilir” diye konuştu.
‘ADIYAMAN FAYININ SİSMOLOJİK VE JEODEZİK ANLAMDA İZLENMESİNDE FAYDA VAR’
Prof. Dr. Sözbilir, 2020’deki Elazığ depreminde Doğu Anadolu Fayı’nın Pütürge segmentinin kırıldığını söyleyerek, “8 Kasım’da ise 2020’deki enerji transferi nedeniyle Pütürge segmentinin kuzey ucundaki Palu segmentinin bir bölümü kırılmış oldu. O bölgenin 995, 1789 ve 1874 yıllarında 7’ye varan büyüklükte yıkıcı depremler yaşadığını biliyoruz. Fakat Palu segmenti son 100 yılda belirli aralıklarla çok sayıda 5 civarında deprem üretti. Palu segmenti 200 yılı aşkın süredir yıkıcı nitelikte büyük deprem üretmiyor. Palu segmentinin asismik nitelikte krip yaptığına dair ölçümler de bulunuyor. Yani sismik boşluk sınıfında değerlendirilen ve büyük deprem üretmesi beklenen faylardan biri. Bunun yanında Palu ilçesinden başlayıp güneybatıya Adıyaman iline doğru ilerleyen Adıyaman fayı var. Biz bu fayı 2 yıldır Fırat Üniversitesi yürütücülüğünde birlikte çalışıyoruz. YÖK-Araştırma Destek Programı kapsamında çalıştığımız bu projede, Adıyaman fayının da diri bir fay olduğunu saptamış bulunmaktayız. Bu fayın da 7’ye varan büyüklükte deprem üretme potansiyeli bulunuyor. Bu nedenle Adıyaman fayının sismolojik ve jeodezik anlamda sürekli izlenmesinde fayda var diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
‘FAY SEGMENTLERİ ÜZERİNDE STRES BİRİKİMİ DEVAM EDİYOR’
6 Şubat 2023’teki 7.8 büyüklüğündeki Kahramanmaraş depreminin tetiklemesiyle 9 saat sonra kırılan Çardak ve Doğanşehir faylarının uçlarındaki Malatya fayı ve Savrun ile Saimbeyli faylarının da stres biriktirmeye devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Sözbilir, “Benzer şekilde 6 Şubat 2023 depreminde bir bölümü kırılan Narlı fayı güneyindeki Sakçagöz, Yesemek ve Hacıpaşa fayı gibi Ölüdeniz fayına ait fay segmentleri üzerinde de stres birikimi devam ediyor” dedi.(DHA)
Elazığ’da, Richter ölçeğine göre 5 büyüklüğünde depremmeydana geldi. Depremde ilk belirlemelere göre herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.
Tekin YALÇINKAYA ELAZIĞ-Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) verilerine göre, saat 17.04’te, merkez üssü Elazığ kent merkezi olan 5 büyüklüğünde deprem oldu. Yerin 16.22 kilometre derinliğinde olan depremle birlikte paniğe kapılan vatandaşlar ev ve iş yerlerinden sokaklara çıktı. Depremde ilk belirlemelere göre herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.
BAKAN YERLİKAYA: AN İTİBARİYLE OLUMSUZLUK YOK
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından Elazığ merkezli 5 büyüklüğündeki depreme ilişkin açıklama yaptı. Bakan Yerlikaya, “AFAD ve ilgili kurumlarımızın tüm ekipleri saha taramalarına hemen başladı. An itibarıyla herhangi olumsuz bir durum bulunmamaktadır. Depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Allah ülkemizi ve milletimizi afetlerden korusun” ifadelerini kullandı.
‘ARAŞTIRMALARIMIZ SÜRÜYOR’
Depremin ardından sosyal medya hesabından açıklama yapan Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, herhangi bir olumsuzluğun olmadığını söyledi. Vali Hatipoğlu, “Elazığ merkezimizde hissedilen deprem ile ilgili alanda araştırmalarımız sürmektedir. Henüz intikal eden herhangi bir olumsuzluk bulunmamaktadır” dedi.(DHA)
Prof. Dr. Sözbilir: İzmir’de 7.2’lik deprem üretme kapasitesine sahip 4 fay var
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir depreminin 4’üncü yıl dönümüne sayılı günler kala, bölgedeki zemin aktivitesinin sürdüğünü belirtip, bugüne kadar yaşanan artçı depremlerin sayısının 30 bini aştığını söyledi. İzmir’de 7.2’lik deprem üretme kapasitesine sahip 4 fay olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Bunlar arasında Tuzla fayı, özellikle öne çıkıyor. Arkasından Gülbahçe, Seferihisar ve İzmir fayı geliyor. Bu 4 fay, aslında İzmir için en büyük deprem tehlikesini oluşturuyor” dedi.
Kadir ÖZEN İZMİR-Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde binalar yıkılıp, hasar görürken, 117 kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.
Depremin 4’üncü yıl dönümüne sayılı günler kaldı. DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, sismolojik istasyonların verdiği bilgilere bakıldığında İzmir depreminden sonra bölgedeki artçı aktivitesinin sürdüğünü belirtip, “Geçen 4 yıldan bugüne artçı depremlerin sayısı 30 bini geçmiş durumda” dedi.
“OLASI BİR DEPREMİN SONUÇLARI ÇOK AĞIR “
İzmir’de karadan ve denizden geçen onlarca fayın bulunduğunu belirten Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “İzmir’de karada 17 potansiyeli olan diri fay var. Ayrıca 4 tane de gelecekte deprem üretme potansiyeli olabilecek fay mevcut. Denizde de bir o kadar fay bulunuyor. Yani 40 civarında fay, tehlike oluşturuyor. Yaptığımız çalışmalarda bu fayların arasında 7.2’ye kadar deprem üretebilecek faylar mevcut.
Bunlar arasında Tuzla fayı, özellikle öne çıkıyor. Arkasından Gülbahçe, Seferihisar ve İzmir fayı geliyor. Bu 4 fay, aslında İzmir için en büyük deprem tehlikesini oluşturuyor. Çünkü il merkezine çok yakın bu faylar. İzmir fayı gibi bir kısmı tamamen il merkezinden geçiyor. Olası bir depremde şu anki şartlar altında ciddi can ve mal kaybına yol açabileceğini düşünüyorum” dedi.
‘2 BİN YILDA BİR DEPREM ÜRETEN TUZLA FAYI SÜREYİ DOLDURMUŞ’
DEÜ olarak fayları incelediklerini vurgulayan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Bu fayları kesip, inceliyoruz. 3-4 yıldan beri gözlemlediğimiz sonuçlar var. Bunlardan biri Tuzla fayı. Yaklaşık 2 bin yılda bir deprem üretiyor. Yaptığımız incelemede bu aralığı doldurmuş. Son depremi 2 bin yıl önce yapmış. Dolayısıyla deprem yapma aralığını doldurmuş” dedi.
‘DEPREM MASTER PLANLARI HAZIRLANIYOR’
30 Ekim 2020 yılı depreminde acılar yaşandığını belirten Prof. Dr. Sözbilir, “İzmir olarak doğal afetlere, depreme karşı hazırlıklı değiliz. Biz özellikle faylar üzerinde çalışmalar yaptık. Hangi zemin deprem sırasında nasıl davranacak, bunu depremden önce belgelemeye çalışıyoruz. Çalışmalar sürüyor. Büyükşehir Belediyesinin yaptığı yapı stoku yönünden çalışmalar var. Özellikle Bornova ve Konak taraflarında. Ama bizim 30 ilçemiz var. İlçelerin tümünde yapmak gerekiyor. Bunun yanında DEÜ olarak bizler, deprem master planları yönünde çalışmalar yapıyoruz. İzmir’in deprem bilişim sistemini oluşturmuş durumdayız. Yani İzmir’in faylarıyla, zeminiyle ilgili bilgiler ortaya konmuş durumda. Bunları yapı stokuyla ilgili bilgilerle birleştirdiğimizde, deprem senaryosu kapsamında, İzmir’de hangi fay çalıştığında neler yaşanacağını önceden görmüş olacağız. Buna göre de kentsel dönüşüm yol haritası ortaya çıkmış olacak” diye konuştu.(DHA)