Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Milli Savunma Bakanı Akar’dan Yunanistan’a “Silahlanma yarışı” tepkisi

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan’ın Fransa’dan aldığı savaş uçaklarına ilişkin, “Bir silahlanma yarışı tutturmuş, gidiyorlar. Uçak, silah, araç gereç alıyorlar. Üç-beş kullanılmış uçakla güç dengelerinin değişmesi mümkün değil. Dolayısıyla Yunan komşularımızın saldırgan çözümler değil, barışçıl, siyasal çözümler için uğraşmalarını, buradaki sorunlara yönelik çözüm gayretimize katkı sağlamalarını bekliyoruz” dedi.

Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ile 2. Ordu İleri Komuta Yeri’nde dün yaptığı inceleme ve denetlemeleri kapsamında harekat merkezini ziyaret etti, 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Esas Komuta Yeri’nde görevli personelle de bir araya geldi.
Bakan Akar, burada savunma ve güvenlik konularında yaptığı açıklamalarda, Yunanistan’ın Fransa’dan aldığı 18 Rafale uçağı ile Yunan yetkililerin son dönemde söylemlerine de değindi.

“Yunan komşularımız ise provokatif açıklamalardan, saldırgan söylemlerden bir türlü vazgeçmedi, vazgeçmiyor”

Ege, Akdeniz ve Kıbrıs’ta hak, alaka ve menfaatlerin korunması için kendilerine düşen görevleri kararlılıkla yerine getirmeye devam ettiklerini dile getiren Bakan Akar, “Yapılan anlaşmalar çerçevesinde barış, huzur, diyalogla sorunlara siyasal çözümler bulunmasından yana olduğumuzu Yunan komşularımıza her zaman söylüyoruz. Yunan komşularımız ise provokatif açıklamalardan, saldırgan söylemlerden bir türlü vazgeçmedi, vazgeçmiyor” diye konuştu.


Türkiye’nin hukuktan, diyalogdan ve iyi komşuluk ilişkilerinden yana olduğunu bir kez daha vurgulayan Bakan Akar, şunları söyledi:

“Bunu samimi olarak söylüyoruz. Bir tarafta Lozan diğer tarafta Paris antlaşmaları söz konusu. Yunan komşularımız bunları dahi yok saymak, göz ardı etmek gibi bir eğilime giriyor. Bunları kabul etmemiz mümkün değil. Anlaşmalarla gayri askeri statüde olan adalar var. Taraflar bu anlaşmayı yapmış ve ‘Şu adalar silahlandırılamaz, bunlar gayri askeri statüde olacak’ demiş, bunda mutabık kalmışız. Bunlar şimdi silahlandırılıyor. ‘Tehdit var’ diyorlar. Tehdit asla söz konusu değil. Türkiye’nin şu anda Yunanistan’a karşı herhangi bir saldırgan tutumu söz konusu değil. Biz diyalog, uluslararası anlaşmalar, hukuk, teamüller diyoruz. Fakat her seferinde provokatif açıklamalarla bizim bu barışçıl yaklaşımımız ters düz edilmektedir.”

“Bir silahlanma yarışı tutturmuş, gidiyorlar”

Ege’de Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklara (EGEAYDAAK) da değinen Bakan Akar, “Yunan komşularımız bunlara da sahip çıkmak gibi bir saldırgan tutum içinde” dedi. Yunanistan’ın son dönemdeki silahlanma politikalarını da eleştiren Akar, şöyle konuştu:


“Bir silahlanma yarışı tutturmuş, gidiyorlar. Uçak, silah, araç gereç alıyorlar. Üç-beş kullanılmış uçakla güç dengelerinin değişmesi mümkün değil. Dolayısıyla Yunan komşularımızın saldırgan çözümler değil, barışçıl, siyasal çözümler için uğraşmalarını, buradaki sorunlara yönelik çözüm gayretimize katkı sağlamalarını bekliyoruz. Biz bir taraftan istişari görüşmeleri yaparken diğer taraftan NATO’da ayrıştırma usulleri görüşmelerini yapıyoruz. Ayrıca güven artırıcı önlemler çerçevesinde ikisi Atina’da biri Ankara’da olmak üzere üç toplantı yaptık. Dördüncü toplantının da Ankara’da yapılması için kendilerini samimi şekilde davet ediyoruz. Yunan komşularımızın barışçıl çözümleri desteklemelerini ve bu şekliyle Ege ve Akdeniz’in barış denizi olmasını, tarafların refahına katkı sağlamalarını bekliyoruz. Aksi halde bu kadar borcun içindeki Yunanistan’ın ilave birtakım harcamalarla halkının refahına darbe indirmesinin anlamı yok. Çünkü biz iki ülke halklarının iyi komşuluk ilişkileri içinde, refah, barış içinde yaşamalarından yanayız. Tüm çalışmalarımız da buna yöneliktir.”

“Herhangi bir oldubittiye izin vermeyeceğiz”

Yunanistan tarafından yayımlanan NAVTEX’lere yönelik ise Akar, “Turizm döneminde, iki tarafın milli günlerinde, bayramlarında herhangi bir şekilde tatbikat yapılmaması konusunda mutabık kalmamıza rağmen maalesef Yunan komşularımız bunu da göz ardı ederek bunu da ihlal ediyor” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin “barış, uluslararası hukuk, iyi komşuluk” söylemlerinin zafiyet olarak anlaşılmaması gerektiğini de vurgulayan Bakan Akar, şunları kaydetti:
“Biz Ege’deki, Doğu Akdeniz’deki ve Kıbrıs’taki hem kendi hem de Kıbrıslı kardeşlerimizin haklarını ve menfaatlerini korumakta ve kollamakta kararlıyız. Bu konuda yapılması gereken ne varsa azimle, kararlılıkla bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin tereddüttü olmasın. Herhangi bir oldubittiye izin vermeyeceğimizi de herkesin bilmesini istiyoruz. Bugüne kadar haklarımızı çiğnetmedik, bundan sonra da çiğnetmeyeceğiz.

Biz barışçıl yolların esas olması gerektiğini, barış için karşılıklı iş birliğine hazır olduğumuzu tekrar tekrar muhataplarımıza söylemeye devam ediyoruz. Yunan komşularımızdan beklentimiz bu. Olumlu cevap vermelerinin zamanı geldiğini ve bu şekilde sorunların siyasal çözümler bulabileceğine inanıyoruz. Bunu sadece biz değil, Yunanistan’daki akademisyenlerin, emekli askerler, diplomatların da aynen söylediğini görüyoruz. Bunun Yunan yöneticiler tarafından da görülmesini ve buna göre tavırlarını belirlemelerini bekliyoruz.”

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Çevre

DAUM Müdürü Doç. Dr. Sümer, İzmir Fayı’na dikkat çekti

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fayın olduğunu belirtti. İzmir’in son büyük depremini 1688 yılında yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Sümer, “Depremin hangi fayda olduğunu bilmiyoruz. Eğer İzmir Fayı’nın Balçova segmentinde ya da Pınarbaşı segmentiyle beraber meydana geldiyse, o zaman İzmir Fayı özelinde rahatız demektir. Eğer 1688 depremi, Uzunada Fayı’nda olduysa, İzmir Fayı’nın zamanı gelmiş demektir. Çünkü bu fayda tespit edilen son deprem, 1510 yıl önce, 178 yılında. Dolayısıyla İzmir Fayı’na dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

KADİR ÖZEN
İZMİR-Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez (DAUM) Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, İzmir‘i etkileme olasılığı bulunan karada ve denizdeki fayların etkisiyle ilgili bilgi verdi. Son 20 yıllık sürece değinen Doç. Dr. Ökmen Sümer, “Sadece İzmir özelinde değil, Ege yani Türkiye’nin batı kıyılarında 2002 ve 2004’te başlayan bir süreç var. Gökova Körfezi’nde bir deprem fırtınasıyla başlayarak, 2017’de Bodrum’da sürüp 2020’de bildiğiniz gibi İzmir depremi ve 2022’de Buca depremleriyle kuzeye taşınan bir hareketlilik söz konusu. Bu da özellikle kuzeyde deprem beklediğimiz faylar üzerindeki stresin de artmasına neden oluyor. Bu durumdan her fay, eşit miktarda etkilenecek anlamına gelmiyor” diye konuştu.

‘İZMİR’DE 6’NIN ÜZERİNDE DEPREM ÜRETEBİLECEK 25’E YAKIN FAY VAR’

Dokuz Eylül Üniversitesi olarak, hangi fayların nasıl etkilendiğini yaptıkları çalışmalarla az çok ortaya çıkardıklarını vurgulayan Doç. Dr. Sümer, “Şimdi hangi faylar tehlikeli? Öncellikle ilk önce tehlikesiz olanlardan bahsedelim. İzmir’de 6’nın üzerinde deprem üretebilecek 25’e yakın fay var. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayı’nın güney segmenti gibi faylar deprem üretmişler, tarihsel dönemlerde. Yani 1389, 1040 gibi, MS 47 gibi. En son 1992’de Doğan Bey’de yaşadığımız deprem gibi. 2005’te özellikle Gülbahçe’nin güneyinde yaşadığımız 5.9’luk depremler gibi. Bu faylarda deprem tekrarlama periyoduna baktığımızda rahat faylar olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Ege’nin tamamına baktığımızda, buradaki fayların 1500 ila 2 bin yılda bir, 7’ye yakın bir deprem ürettiğini gösteriyor. Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı, Tuzla Fayının güney segmentinde deprem olmuş, o nedenle orada çok büyük deprem riski beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘ÖNCE HAVZADA ÇALIŞMA YAPMAK GEREKİYOR’

Nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Doç. Dr. Ökmen Sümer, “İki şey çok önemli. Deprem ne zaman ve ne büyüklüğünde olacak? Bu sorular önemli. Ama öncelikle deprem olsun olmasın ilk yapmamız gereken şey, deprem bilincini geliştirmek. Bunu ilköğretim seviyesinden itibaren yapmak. Yani sosyal sorumluluk projeleriyle halkımızı deprem konusunda eğitmemiz gerekiyor. Depremde nasıl davranacaklarını bilmeliler ki bu ikincisi ve en önemlisi. Özellikle yerel yönetimlere çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Mikro bölgeleme çalışmaları önemli. Büyük alanlarda yapılacak yer bilimsel çalışmalar olmadan mikro bölgelemeye gitmek bizi geriletebilir. Yapılması gereken, önce büyük alanlardaki yer bilimsel verileri toparlamak. Havzaya bakacağız. Bilimsel verilerini çıkartacağız. Sonra bizim yönelebileceğimiz yerlerde mikro bölgeleme çalışmaları yapacağız. Yeni yer bilimsel verilerini oluşturmalıyız. Dolayısıyla Konak gibi özellikle Kaşıyaka ve Mavişehir gibi alanlarda bizim Bornova Havzası’nda yaptığımız gibi büyük alanlardaki yer bilimsel verilerin mutlaka elde edilmesi gerekiyor” diye konuştu.


Okumaya devam et

Genel

Emekliliği iptal edilip, 9 aylık maaşı geri istendi

Antalya’da yaşayan aşçı Taner Baysal’ın (46), EYT düzenlemesiyle emekli olduktan 9 ay sonra emekliliği iptal edildi. 27 yıl öncesinden borcu olduğu söylenen Baysal, ödeme yapıp tekrar başvurarak emekli oldu. Baysal’dan 9 ay boyunca ödenen toplam 101 bin liranın da tahsil edileceği bildirildi.

Semih ERSÖZLER
ANTALYA-Kepez ilçesinde yaşayan 2 çocuk babası Taner Baysal, bir otelde aşçılık yaparken, çıkan EYT düzenlemesi nedeniyle emekli olmak için geçen yıl mart ayında başvuruda bulundu. Başvurusu kabul edilen Baysal, haziran ayından itibaren 7 bin 500 lira olan emekli maaşını almaya başladı. 9 ay boyunca emekli maaşı alan Baysal, mart ayında maaşı yatmayınca SGK’ya başvurdu. Maaşının neden kesildiğini anlamaya çalışan Baysal’a, 1997 yılında tarım sigortası girişi olduğu ve 2 bin 500 lira borcu olduğu için maaşının kesildiği, bu nedenle yeniden emekliliğe başvurması gerektiği belirtildi. Baysal, borcu ödeyip nisan ayında tekrar başvuru yaparak emekli oldu. Baysal’a, 9 ay boyunca ödenen toplam 101 bin liranın da her ay 2 bin 500 lira şeklinde emekli maaşından kesilerek tahsil edileceği söylendi.

‘EMEKLİ OLUP OLMADIĞIMI BİLMİYORUM’

Taner Baysal, kendi sorumluluğu dışında yaşanan olaylardan dolayı bir anda borçlu çıktığını belirterek, “2023 mart ayında EYT düzenlemesiyle başvuru yapıp emekli oldum. 9 ay emekli maaşı aldım. Birkaç ay önce emekli maaşım bir anda kesildi. SGK’ya başvurup sorduğumda borcum olduğu söylendi. O borcu ödedim ancak o an emekli olup olmadığımı bilmiyordum, kafam çok karıştı. Bu durumu maaşım yatmayınca fark ettim. Bunun üzerine gidip görüşünce emekliliğimin iptal edildiğini öğrendim” dedi.

Mecburen çalışmaya devam ettiğini söyleyen Baysal, “1997 yılında tarım sigortasına kayıt yaptırmışım ancak ödeme yapılmamış. Ancak 1 gün dahi sigortası gözükmüyor. Ben SSK’dan emekli oldum. Yine de onu ödedim ve ödediğimi bildirdim. Ancak yeniden emeklilik başvurusu yapmam gerektiği söylendi. Yaptım ve nisan ayından itibaren tekrar emekli olduğumu söylediler. Ancak bu kez 9 aydır aldığım maaşı, faiziyle 101 bin lira olarak geri istediler. Öncesinde 6 bin 150 günüm vardı, o zaman da emekliliği hak ediyordum” diye konuştu.

Okumaya devam et

Genel

Sözleşmeli öğretmen istihdamına yönelik karar Resmi Gazete’de

Resmi Gazete‘de yayımlanan karara göre sözleşmeli öğretmen istihdamına yönelik mülakat puanı, KPSS puanının yüzde 50’si ile mülakat puanının yüzde 50’si alınarak belirlenecek.

KADİRCAN GÜLER
ANKARA-Resmi Gazete‘de yayımlanan karara göre, sözleşmeli öğretmen istihdamında mülakat puanının Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) puanının yüzde 50’si ile sözlü mülakattan alınan puanın yüzde 50’si alınarak belirlenmesine karar verildi.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.