Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ve Algoloji (ağrı) Uzmanı Prof. Dr. F. Figen Ayhan, “Huzursuz Bağırsak Sendromu, migren, depresyon, anksiyete gibi rahatsızlıkları olan kişilerde fibromiyalji görülme riski de artıyor” ifadelerini kullandı.
Pandemi sürecinin beraberinde getirdiği stres ve endişe fibromiyalji ağrılarını da tetiklemeye başladı. Vücut geneline yaygın ağrı, uykudan yorgun uyanma gibi belirtileriniz varsa siz de fibromiyalji hastası olabilirsiniz. Peki fibromiyalji nedir, kimlerde görülür? Fibromiyalji belirtileri nelerdir? Tüm bu soruların yanıtlarını Medıcana Internatıonal Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ve Algoloji (ağrı) Uzmanı Prof. Dr. F. Figen Ayhan anlattı.
Fibromiyaljinin kronik bir kas iskelet sistemi hastalığı olduğunu belirten Prof. Dr. Ayhan, “Fibromiyalji, vücut geneline yayılmış hassas bölge olarak adlandırılan bölgelerde ağrı hissedilmesi ile karakterize bir hastalık. Bu hassas bölgeler neden ağrıdığı henüz tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Ancak yapılan çalışmalar, hassas bölgelerdeki çeşitli uyaranların beyin ve omurilik tarafından ağrı olarak algılandığını ortaya çıkardı. Dolayısıyla aslında hassas ağrıya neden olabilecek herhangi bir durum yokken kişi de ağrı bölge hissi oluşuyor” açıklamasında bulundu.
“Fibromiyalji kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülüyor”
Fibromiyaljinin kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Ayhan, “Fibromiyalji, bazı hastalıklarla birliktelik gösterebiliyor. Örneğin Huzursuz Bağırsak Sendromu, migren, depresyon, anksiyete gibi rahatsızlıkları olan kişilerde fibromiyalji görülme riski de artıyor” ifadelerini kullandı.
Fibromiyalji belirtilerinin ilk başta stresli bir olayı takiben ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Ayhan, “Fibromiyalji hastalarında ilk belirtiler genellikle travma, ameliyat, enfeksiyon veya psikolojik stres sonucu başlıyor. Daha sonra belirtiler tetikleyici bir duruma gerek duymadan ilerleyebiliyor. Fibromiyaljinin temel belirtisi hassas bölgelerde ağrı olsa da hastalarda yorgunluk, uyku bozuklukları, bilişsel işlevlerde sorun yaşama gibi belirtiler de görülüyor” değerlendirmesinde bulundu. Fibromiyaljide görülen belirtiler ile ilgili Prof. Dr. Ayhan, “Hastalar ağrı nedeniyle gece uykusundan uyanıyor ve uykusu bölünüyor. Dolayısıyla hastalar uzun süre uyusa dahi kaliteli bir uyku uyuyamadığından yorgun uyanıyor. Fibromiyalji hastaları gün içerisinde işlerini yaparken odaklanma ve dikkat ile ilgili de sıkıntılar yaşıyor. Bazı fibromiyalji hastalarında bellek sorunları da ortaya çıkabiliyor, hastalar unutkanlık ile problemi ile karşılaşabiliyor” ifadelerini kullandı.
Fibromiyaljinin tanı ve tedavisi
Fibromiyalji tanısının hastanın belirtileri referans alınarak konulduğunu söyleyen Prof. Dr. Ayhan, şunları söyledi: “Eskiden tanı koymak için fibromiyaljinin 18 hassas noktasını tek tek değerlendiren kriterler kullanılıyordu. Ancak günümüzde ağrıyı nokta değil bölge olarak inceliyoruz. Hastanın sağ ve sol alt üst uzuvları ve gövde olmak üzere toplam 9 bölgeden 6’sında ağrı varsa fibromiyalji tanısı koyabiliyoruz. Tabii fibromiyalji için bu ağrının kronik ve en az 3 aydır devam ediyor olması gerekiyor. Bu kriterleri karşılayan hastalara, ağrıya neden olabilecek başka bir neden bulamazsak, fibromiyalji tanısı koyuyoruz.” Fibromiyalji tedavisinin hastalığı ortadan kaldırmadığını, sadece belirtileri hafiflettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ayhan, “Fibromiyalji tedavisi temel olarak hastanın ağrılarını azaltmak, uykusunu daha iyi hale getirmek için veriliyor.
Tek bir tedavi yöntemi hastanın tüm belirtilerine çözüm üretmiyor. Bu nedenle biz hastanın daha başarılı bir sonuç için ilaç tedavisiyle fizyoterapiyi birlikte götürmesini istiyoruz. Eğer siz de fibromyalji, kronik pelvik ağrı, başağrısı ve migren, kronik bel ağrısı, ağrılı mesane, huzursuz bağırsak sendromu, çoklu kimyasal hassasiyeti, myofasyal ağrı sendromu, adet sancıları, huzursuz bacak sendromu ve ağrılı çene eklemi gibi bir problem yaşıyorsanız tanı ve tedavi için bir FTR ve algoloji uzmanına başvurmanız yaşam kalitenizi iyileştirecektir” ifadelerine yer verdi. Tedavide kullanılan yöntemlerle ilgili bilgiler de veren Prof. Dr. F. Figen Ayhan, “Fibromiyalji için ilaç tedavisi olarak ağrı kesici, antidepresan ve antiepileptik ilaçları verebiliyoruz. İlaç tedavisinin yanı sıra hastayı fizik tedaviye de gönderiyoruz.
Buradaki aerobik ve germe egzersizleri hastanın kas iskelet sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Ergoterapi de hastanın günlük yaşamında fibromiyalji şikayetlerini artırabilecek durumların düzenlenmesi konusunda katkı sunuyor. Hastanın fibromiyalji ile başa çıkmasında bilişsel davranışsal terapi ve psikolojik danışmanlık da önemli yer tutuyor” diyerek sözlerini noktaladı.
Sağlık hizmetlerinden usulsüz yararlananlara 988 milyon TL ceza
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sağlık hizmetinden usulsüz yararlananlara yönelik denetimler sonucunda 988 milyon liradan fazla cezai işlem uyguladıklarını duyurdu.
ANKARA-Bakan Işıkhan, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, 2024 yılı ve 2025 yılı ocak-şubat ayları dahil toplamda 250 adet sağlık denetimi yapıldığını, 1231 sağlık hizmet sunucusunun incelemeye alındığını ifade etti. Işıkhan, denetim sonucunda; 88 hastane, 6 tıp merkezi, 1121 eczane ve 16 diğer sağlık tesisine toplamda 988 milyon 334 bin 791 TL tutarında ceza uyguladıklarını kaydetti. Işıkhan ayrıca 19 sağlık hizmet sunucusunun ödemesinin durdurulduğunu belirterek, 14 bin 968 kişinin hak etmediği halde sağlık hizmetlerinden usulsüz yararlandığının tespit edildiğini ifade etti. (DHA)
Bakan Işıkhan: 5 kanser ilacını daha geri ödeme listesine aldık
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Sosyal Güvenlik Kurumumuzun düzenlemesiyle 5 kanser ilacını daha geri ödeme listesine aldık” dedi.
Gizem ÇORLU ANKARA-Bakan Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Sosyal Güvenlik Kurumumuzun düzenlemesiyle 5 kanser ilacını daha geri ödeme listesine aldık. İlaçların hastalarımıza şifa olmasını temenni eder, vatandaşlarımıza sağlıklı bir ömür dilerim. İlaçların arasında, Multipl miyelom, Lenfoma, Kronik miyeloid lösemi, Akut lenfoblastik lösemi hastalıklarının tedavisinde kullanılan kanser ilaçları yer almaktadır. Kanserle mücadelede her adımda yanınızdayız” dedi. (DHA)
3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü‘nde, ‘Hayat Duyunca Güzel’ sosyal farkındalık kampanyasıyla işitme sağlığına dikkat çeken uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları, işitme kaybının sadece doğuştan veya ileri yaşta görülen bir tablo olmadığını, hayatın her döneminde ortaya çıkabildiği için şüpheli durumlarda vakit kaybetmeden işitme testi muayenesine gitmenin önemini vurguladı. Türkiye Odyologlar ve Konuşma Bozuklukları Uzmanları Derneği (TOKSUD) Başkanı Prof. Dr. Meral Didem Türkyılmaz ve Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği (Türk KBB-BBC) Genel Sekreteri Prof. Dr. Özgür Yiğit, işitme kaybının zihinsel fonksiyonlara olumsuz etkisiyle demans gibi hastalıklara da zemin hazırlayabildiğine dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre şu an 1,5 milyar insan sağlıklı duymuyor. Her 5 kişiden 1’inde işitme kaybı var. Bu oran 2050’de 4’te 1’e yükselecek ve 2,5 milyar insan işitme kaybıyla karşı karşıya kalacak.
Özlem YURTÇU KARABULUT- Uğur GÜLBOY İSTANBUL-Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada her 5 kişiden 1’inde işitme kaybı var. Günümüzde 1,5 milyar insanın işitme kaybıyla yaşadığı ve 2050’de bu sayının 2,5 milyar insana ulaşacağı vurgulanıyor. Türkiye Odyologlar ve Konuşma Bozuklukları Uzmanları Derneği (TOKSUD) Başkanı Prof. Dr. Meral Didem Türkyılmaz ve Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği (Türk KBB-BBC) Genel Sekreteri Prof. Dr. Özgür Yiğit, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü dolayısıyla önemli uyarılarda bulundu. İşitme kaybı konusunda toplum bilincinin artırılması ve vatandaşların işitme muayenesi testlerine başvurmasının sağlanması için ilgili sivil toplum kuruluşları tarafından İstanbul’da Taksim tramvay durağı ve tramvaylara uyarıcı ilanlar yerleştirildi, ‘Hayat Duyunca Güzel’ sloganı ile sosyal farkındalık sağlanması amaçlandı.
İŞİTME SAĞLIĞI ZİHİNSEL FONKSİYONLARI DA ETKİLİYOR
İşitme kaybının sosyal izolasyona neden olup zihinsel fonksiyonlara olumsuz etkisiyle, demans gibi hastalıklara da zemin hazırlayabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özgür Yiğit, “Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre şu an 1,5 milyar insan sağlıklı duymuyor. Her 5 kişiden 1’inde işitme kaybı var. Bu oran 2050’de 4’te 1’e yükselecek ve 2,5 milyar insan, işitme kaybıyla karşı karşıya kalacak” dedi. Prof. Dr. Yiğit, “İşitme, iletişim için, sosyalleşme için en önemli fonksiyonlarımızdan birisi. Bir yeni doğan bebek eğer işitme kaybı ile dünyaya geliyorsa, konuşmayı öğrenmesi, dünyayı duyması mümkün olmuyor. Her 1000 doğumdan 2 ya da 3 bebek işitme kaybıyla dünyaya geliyor. Yani Türkiye’de yılda yaklaşık 1 milyon doğum olduğunu düşünürsek, yaklaşık 3 bine yakın bebek işitme kaybı ile dünyaya geliyor. Bunların erkenden tanısı, yeni doğan işitme taraması ile şu anda mümkün. Ancak işitme kaybı sonraki dönemlerde de ortaya çıkabilir. Okul çağındaki çocuklarda da işitme kaybı olabilir. Onların erken tanınması için okul çağı taramaları da çok önemli. Şu an tam istediğimiz gibi değil, okul öncesi tarama da yapmak lazım. Bunların da ileriki dönemlerde yeni doğan işitme taraması gibi yaygınlaşması gerekir” dedi.
75 YAŞ ÜZERİ HER İKİ KİŞİDEN BİRİNDE İŞİTME KAYBI
Sadece çocukluk çağı değil erişkin dönemdeki işitme kayıplarının özellikle zihinsel fonksiyonlar açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yiğit, şunları söyledi: “Aslında erişkin insan kendisi işitme kaybının farkına varabilir. Bu nedenle erişkinlik çağında tarama yapmak çok gerekli değil. Daha çok yaşlılar için belki tarama gerekebilir. Biz biliyoruz ki kulağımız, iç kulağımız da yaşlanıyor bizimle birlikte. Dolayısıyla yaşlılıkla beraber işitme kayıpları artıyor. 65 yaş ve üzerinde her 3 kişiden biri, 75 yaş sonrasında ise her 2 kişiden birinde işitme kaybı olabilir. Dünya Sağlık Örgütü diyor ki; şu anda 1,5 milyar kişide işitme kaybı var. Hem yaşlanmaya bağlı hem de kullandığımız cihazlara, bulunduğumuz ortamlara, yüksek sesle müzik dinlemeye bağlı olarak. Halkımızın farkında olması lazım. Tamam belli bir yaşa kadar çok iyi duyuyor olabiliriz ama belli bir yaştan işitme kaybı başlayabilir. Tedavisi çok önemli.”
TEDAVİ EDİLMEZSE DEMANS TETİKLENEBİLİR
Son yıllarda yapılan çalışmaların, işitme kaybı zamanında tedavi edilmediğinde kişide yalnızlaşma, sosyal izolasyon ve demansın daha fazla görüldüğünü gösterdiğine işaret eden Prof. Dr. Yiğit, sözlerini şöyle noktaladı: “Çağımızın hastalığı olan demans, bunama gibi birtakım hastalıkların geciktirilebilmesi açısından işitme sağlığı çok önemli. 2050 yılından itibaren her 4 kişiden 1’inde işitme kaybı bekleniyor, göstergeler bunu söylüyor. Belki 2050 yılında işitme kaybı yaşayan insan sayısı 2,5 milyarı bulacak. Dünyanın en önemli problemlerinden biri olacak. Ama biz farkında olursak, birtakım önleyici tedbirler alırsak erken teşhis ve tedavi gibi, bu korkunç gibi görünen problemin belki de önüne geçebileceğiz. Çünkü hayat duyunca güzel diyoruz.” (DHA)