Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Milli Savunma Bakanı Akar’dan “hudut” tepkisi

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, hudut güvenliği konusunda yalan haberler, sahte videolar ve dezenformasyonla farklı bir algı oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, “Yapılan tüm açıklamalara, bilgilendirmelere rağmen maalesef bazıları gerçekleri anlamamakta, dinlememekte, görmemekte, duymamakta ısrar ediyorlar. Hudutların korunması milli bir meseledir. Mehmetçik hudutlarda kendisine sağlanan imkanları en etkin şekilde kullanıyor, Yapılması gerekenleri başarılı bir şekilde icra ediyor” dedi.

Ali Nargüner
MERSİN-
Akar beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile Akdeniz Bölge Komutanlığı’na geldi.

Komutanlığa gelişinde tören birliğini selamlayan Bakan Akar, faaliyetlere ilişkin aldığı brifingin ardından beraberindeki Komutanlarla liman bölgesine geçti.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Akdeniz Bölge Komutanlığı Yeni Rıhtım ve İskele Açılış Töreni’nde konuşan Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Çaka Bey, Barbaros Hayrettin Paşa, Gazi Hasan Paşa, Kılıç Ali Paşa, Mezamorta Hüseyin Paşa , Oruç Reis, Piri Reis ve Turgut Reis’ten aldığı ilhamla her geçen gün çok daha etkin, caydırıcı ve saygın bir şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

“Türk Deniz Kuvvetlerimiz denizlerimizde hak alaka ve menfaatlerimizi korumak için kendisine verilen görevleri büyük bir başarıyla yerine getirmeye devam ediyor” diyen Bakan Akar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Türk bayrağını tüm denizlerde dalgalandırarak asil milletinin gücünü, kuvvetini temsil görevini de büyük bir onurla yerine getirdiğini aktardı.
Akar, “Türk Deniz Görev Grubunda görev yapan Gökçeada fırkateynimiz Libya’nın Misrata açıklarında, içinde göçmenlerin bulunduğu bir tekneyi tespit etti. Yarı baygın haldeki 17 düzensiz göçmene hemen sağlık personelimiz tarafından gerekli müdahaleler yapıldı. Kurtarılan düzensiz göçmenler, kurulan koordinasyon sonucunda Libya makamlarına teslim edildi. Bu ve benzeri faaliyetler TSK’nın çok çeşitli coğrafyalarda barışa, istikrara ve huzura yaptığı insani katkıları göstermektedir” ifadelerini kullandı.

Terörle mücadele

Terörle mücadele operasyonlarına da değinen Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terörle mücadelesini artan bir tempoda devam ettirdiğini belirterek, şunları söyledi:
“Pençe Kilit Operasyonu’muz planlandığı şekilde başarıyla devam ediyor. Bugüne kadar diğer alanlarda yapılan çalışmalar var. Bunların hepsinin tamamlanabilmesi için bu kilidi bağlamalı, bunu başarılı bir şekilde sonuçlandırmamız gerekli. Zorlu hava ve arazi koşullarında Mehmetçik tarafından teröristlerin inlerine giriliyor, buralar alçakların başlarına yıkılıyor. Şu ana kadar 73 terörist etkisiz hale getirildi. Teröristlere ait 102 mağara, sığınak tahrip, 524 el yapımı patlayıcı imha edildi. Operasyonda 10 kahraman silah arkadaşımız şehit oldu. Şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarının ve onların kıymetli ailelerinin gözyaşlarının hesabını sorduk, sormaya devam ediyoruz. Mehmetçiğin nefesi teröristlerin ensesinde. Teröristlerde ciddi bir korku, endişe, panik hakim. Terör örgütünde çöküş alametleri var. Asil milletimizi 40 yıldan beri başına musallat olan bu terör belasından kurtarmakta azimli ve kararlıyız.

Mücadelemiz en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar kararlılıkla devam edecek.”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonlarındaki tek hedefinin teröristler olduğunu vurgulayan Akar, “Teröristler dışında bir hedefimiz yoktur. Ayrıca bir kez daha vurgulamak isterim ki binlerce yıldır bu coğrafyayı, ekmeği, suyu birlikte paylaştığımız Kürtler bizim kardeşimizdir. Bunun en açık göstergesi şanlı bayrağımız ve sancağımız için canlarını feda eden ve şehitliklerimizde bir arada yatan kahramanlarımızdır. Faaliyetlerimizde dostumuz, komşumuz, kardeşimiz Irak’ın sınırlarına, egemenlik haklarına, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız” ifadesini kullandı.

“Gerçekleri görmüyorlar”

Hudut güvenliği konusunda alınan tedbirlere de değinen Akar, “Mehmetçik, ‘hudut namustur’ anlayışla gece-gündüz demeden mücadelesini büyük bir fedakarlık ve kahramanlıkla sürdürüyor” diye konuştu.

Hudutların güvenliğini milli bir mesele olarak nitelendiren Akar, şöyle konuştu:
“Yapılan tüm açıklamalara, bilgilendirmelere rağmen maalesef bazıları gerçekleri anlamamakta, dinlememekte, görmemekte, duymamakta ısrar ediyorlar. Hudutların korunması milli bir meseledir. Bunun herkes tarafından anlaşılması lazım. Mehmetçik hudutlarda kendisine sağlanan imkanları en etkin şekilde kullanıyor. Yapılması gerekenleri başarılı şekilde yapıyor. Mehmetçiğin tek beklentisi hudutlarda kahramanca ve fedakarca yapılan faaliyetlere, emeğine saygı gösterilmesidir. Tek isteğimiz bu. Yalan haberler, sahte videolar, dezenformasyonla farklı bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunlara karşı sağduyu sahipleri dikkatli, müteyakkız olmalı ve bunlara karşı gerçekleri görebilmeli.”

“Yıl başından bugüne kadar hudutlarımızda 2 bin 65 kişi yakalandı, 132 bin 473 kişi engellendi” diyen Akar, hudutlarda birlik sayısı, altyapı, araç gereç, donanım bakımından Cumhuriyet tarihinin en yoğun tedbirlerinin alındığını vurguladı.

Bazı basın yayın organlarında hudut tedbirlerine yönelik yer alan yorumları da eleştiren Akar, “Bazıları gerçekleri bilmeden, 20-30 sene önceki konulardan bahsediyorlar. Bu yanlıştır. Hudutlarımızda çok ileri teknolojiler kullanılıyor. Bu büyük ve gelişmiş imkanların sağlanmasından dolayı milletimize, devletimize şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.

“Siyasi tartışma konusu yapılmamalı”

Akar, Mart 2011’den bu yana Suriye’de devam eden iç savaşta 1 milyondan fazla Suriyeli’nin hayatını kaybettiğini belirterek, 7 milyondan fazla kişinin evlerini, topraklarını terk ettiğini söyledi.

Söz konusu insanların çevre ülkelere göç etmek zorunda kaldığını aktaran Akar, şu açıklamalarda bulundu:

“Bunlardan bir kısmı da hem rejimin hem de terör örgütlerinin zulmünden kaçmak, canlarını kurtarmak için Türkiye’ye geldi. Güvenliklerinden emin olduklarında bunlar dönecekler. Zaten dönmeye de başladılar. Suriye’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından terörden, teröristten arındırılmış bölgesinde yaklaşık 5 milyon Suriyeli bulunmakta.

Türkiye’de daha önce 4 milyon civarında Suriyeli vardı. Son zamanlardaki dönüşlerle birlikte 3 milyon 700 bin civarında Suriyeli, Türkiye’de bulunmaktadır. Sığınmacıların BM kriterlerine uygun güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde dönüşleri için gerekli şartların oluşmasına yönelik her türlü çaba da ülkemiz tarafından gösterilmektedir. Bu insani bir durumdur. Bunun siyasi tartışma konusu yapılmaması lazım. Türkiye tarih boyunca daima mazlumun mağdurun yanında, onlarla birlikte olmuştur. Şu anda da Türkiye kendine yakışanı yapmaktadır. Milli ve manevi değerlerimiz çerçevesinde bu insanlara karşı insani, vicdani ve hukuki görevlerimizi uluslararası kurum ve kuruluşlarla bugüne kadar koordineli olarak yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz.”

“Hiçbir oldubittiye izin vermeyiz”

Yunanistan ile Ege, Akdeniz ve Kıbrıs’ta yaşanan sorunlara dikkati çeken Akar, “Biz tüm faaliyetlerimizde uluslararası hukuktan, diyalogdan yanayız. Bütün problemlerimizin barışçıl yol ve yöntemlerle çözümünü istiyoruz. Buna rağmen maalesef Yunanistan provokatif eylem ve söylemleri ile yayılmacı ve saldırgan politikalarını sürdürüyor” diye konuştu.

Yunanistan’ın sığınmacılara yönelik insanlık dışı davranışlarına da dikkati çeken Akar, şunları kaydetti:

“Yıllardır Yunanistan’ın masum insanlara karşı uyguladıkları zulüm ve insanlık dışı davranışlar ile her türlü rezalet dünya tarafından maalesef görmezlikten gelinmiştir. Ancak Yunanistan, son FRONTEX olayı ile suçüstü yakalanmış ve nihayet Avrupa Birliği olayları sınırlı da olsa görmeye başlamıştır. Suçüstü yakalanan Yunanistan dikkatleri başka yöne çekmek ve FRONTEX olayını karartmak için suni gündemler üretmektedir.

Yunanistan Tiger Meet’in de yer aldığı bazı uluslararası tatbikatları da bu amaçla kullanmaktadır. Tiger Meet Tatbikatı sırasında FIR, Gayri Askeri Statüdeki Adalar ve personel kurtarma sahalarındaki bazı konuları bencilce istismar etmeye çalışması ve tatbikatı Türkiye’nin hak, alaka ve menfaatlerine karşı kullanma gayreti nedeniyle Hava Kuvvetlerimize tatbikattan çekilme talimatı verdik. Hava Kuvvetlerimiz tatbikattan çekildi. Biz barıştan, iyi komşuluk ilişkilerinden uluslararası hukuktan yanayız. Bütün problemlerin görüşmeler yoluyla çözümünden yanayız. Ancak hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğimizi hakkımızı hukukumuzu çiğnetmeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım. Hakkımızı, hukukumuzu korumakta azimli, kararlı ve buna muktediriz.”

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal da törendeki konuşmasında, 1963 yılında inşa edilen eski iskelelerin 57 yıl süresince bölgedeki ihtiyacı karşıladığını belirtti.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının deniz güvenliğinin sağlanması ve deniz yetki alanlarının korunmasına yönelik yapılan faaliyetlere dikkati çeken Özbal, “Doğu Akdeniz kıyılarımızda gemilerimiz için ihtiyaç duyulan bakım, onarım ve lojistik destek imkanlarının artırılması da zorunlu hale gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında Aksaz Deniz Üssüne ilave olarak Mersin limanı bölgede en önemli üs imkanını sağlayacaktır. Sahip olunan yeni imkanlar sayesinde önümüzdeki dönemde daimi olarak Mersin’e konuşlandırılacak gemilerle Doğu Akdeniz’deki kalıcı varlığımızın daha da güçlendirilmesi planlamaktadır” diye konuştu.

Önemli bir lojistik üs

Akdeniz Bölge Komutanlığının yeni rıhtım ve iskelelerin inşası 546 günde milli imkanlarla tamamlandı. Proje kapsamında Doğu Akdeniz’de yoğunlaşan faaliyetlerin paralelinde yüzer birliklere hizmet için rıhtım ve parmak iskeleler yeniden inşa edildi.

Tüm yüzer unsurların kullanımına uygun hale getirilen yeni rıhtım ve iskelelerin alt yapısı gemilere ve denizaltılara hizmet vermek üzere yenilendi. Açılışı yapılan yeni rıhtım ve iskelelerin Doğu Akdeniz’de önemli bir lojistik üssü olması bekleniyor.

Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Kobakhidze’yi resmi törenle karşıladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde resmi törenle karşıladı.

TAHA AYHAN
ANKARA-Türkiye’ye gelen Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından resmi törenle karşılandı. İki ülke marşlarının okunmasının ardından konuk Başbakan Kobakhidze tören kıtasını selamladı. Tören sırasında 21 pare top atışı gerçekleştirildi.

Törenin ardından baş başa ve heyetler arası görüşmelere geçildi. Görüşmede, Türkiye ve Gürcistan arasındaki ikili ilişkiler ve iş birliğinin geliştirilmesine yönelik adımların yanı sıra; bölgesel ve küresel meseleler hakkında karşılıklı fikir alışverişinde bulunacağı öğrenildi. Görüşmelerin ardından Erdoğan ve Kobakhidze’nin ortak açıklama yapması bekleniyor. (DHA)


Okumaya devam et

Siyaset

Çevre Komisyonu Başkanı Kurum: Yeşil dönüşüm için ‘İklim Kanunu’ yapılmalıdır

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum, “Bütüncül bir yaklaşımla ülkemizin tamamını kapsayacak iklim dostu yeşil dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Ancak yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adım hiç şüphesiz İklim Kanunu‘nun yapılmasıdır” dedi.

ANKARA-Murat Kurum, 15 Mayıs Dünya İklim Günü nedeniyle sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Son yıllarda karşı karşıya kaldığımız ve tüm insanlığı derinden etkileyen iklim krizi, ani ve aşırı hava olayları, orman yangınları, sel ve kuraklık gibi birçok afete neden olmuştur. Bu kriz ekolojik istikrarsızlık, biyolojik çeşitliliğin azalması ve çevre kirliliği gibi küresel sorunları beraberinde getirmiştir. Rusya ve Kazakistan’da nehir buzullarının ani erimesi sonucu insanlık tarihinde eşi görülmemiş su baskınlarının yaşanması, milyonlarca insanın yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalması, Dubai’de, Suudi Arabistan’da yaşanan aşırı hava olayları sonucu ortaya çıkan sel manzaraları iklim krizinin boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Bu örnekler artık hepimizin iklim krizinin çıktılarıyla yüzleşmesi gerektiğini gösteriyor. Bugün dünya kritik bir eşikten geçiyor ve bu kritik eşikte küresel ısınmayı 1,5 derece sınırında tutmak zorundayız. Bu hedefe ulaşmak için küresel emisyonların 2030 yılında yüzde 45 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfıra ulaştırılması gerekiyor. İklim krizinden çıkışın şartsız ve koşulsuz tek yolu ise tüm insanlığın ve devletlerin iş birliği içerisinde doğa ile uyumu yeniden yakalamasından geçiyor” ifadelerini kullandı.

‘SIFIR ATIK, KIYMETLİ BİR ÇÖZÜM MEKANİZMASI’

Dünyanın kirlenmesinde ve iklim krizinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’nin tarihi sorumluluğunun yok denecek kadar az olduğunu vurgulayan Kurum, “Buna rağmen ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tüm insani konularda olduğu gibi bu bağlamda da yeni sorumluluklar yüklenmeye devam etmekte, yaşanan sorunların çözümü için yeni enstrümanlar geliştirmektedir. Bundan tam 7 yıl önce Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayeleri ve destekleriyle hayata geçirdiğimiz ‘Sıfır Atık Hareketi’ çok kıymetli bir çözüm mekanizmasıdır. Sıfır Atık Hareketi insaf ile israf arasındaki çizgiyi tüm insanlığa yeniden hatırlatmış küresel bir enstrüman olarak tüm insanlığa hizmet etmektedir. Bugün Türkiye’nin diplomatik girişimleri ile 30 Mart, tüm dünyada Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak kutlanmaktadır. Sıfır Atık, ‘Türkiye Yüzyılı’nın ekonomi politikalarında ihtiyaç duyulan bir kalkınma ve büyüme mekanizması, yeşil ekonomi modeli çerçevesinde geliştirilen finansal politikalar için yenilikçi bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım aynı zamanda yine üzerinde ısrarla durduğumuz Türkiye’nin ve şehirlerimizin iklim dostu yeşil dönüşümünün ne denli zaruri olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Tüm alanlarda ve sektörlerde gerçekleştireceğimiz yeşil dönüşüm ile bir yandan iklim uyumlu yaklaşımlar sergileyecek diğer yandan da küresel iklim değişikliği ve iklim kriziyle mücadele etmiş olacağız” dedi.

‘YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ’

Afet ve kriz çağına yeşil çözümler getiren yaklaşımlar ile doğayı restore edip, ‘Türkiye Yüzyılı’nda çevre odaklı yatırımlar yapmaya devam edeceklerini aktaran Kurum, “Yine yürüttüğümüz iklim diplomasisinin bir sonucu olarak 2021 yılında taraf olduğumuz Paris İklim Anlaşması ile doğal ekosistemlerin bütüncül bir anlayışla korunması için yaptığımız çalışmalara uluslararası alanda yeni bir ivme kazandırdık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde ‘Türkiye Yüzyılı’nın iklim politikalarını belirledik. Şehirlerimiz ve ortak evimiz dünyamız için ‘2053 Net Sıfır Emisyon’, ‘Yeşil Kalkınma’ hedeflerini ortaya koyduk. Bütüncül bir yaklaşımla ülkemizin tamamını kapsayacak iklim dostu yeşil dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Ancak yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adım hiç şüphesiz İklim Kanunu‘nun yapılmasıdır. İklim dirençli bir toplum ve ülke için tüm alanlarda ve sektörlerde çevre odaklı bir yaklaşım sergiliyor, milletimiz için ‘Türkiye Yüzyılı’nda bir güvence kaynağı oluşturuyoruz. Bu güvencenin yasal dayanağı İklim Kanunu olacaktır. Ülkemizin ve tüm dünyanın ortak sorunu olan iklim değişikliği ile mücadele kapsamında çıkaracağımız İklim Kanunu ile tüm vatandaşlarımızın, gelecek nesillerimizin çevre ve iklim hakkını koruyacak, çevre ve iklim adaletini en güzel şekilde sağlayacağız. Dünyanın halen yaşanabilir bir yer olarak kalmasını sağlayacak son nesil olduğumuz bilinciyle 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nün tüm sorunların çözümüne vesile olmasını temenni ediyor, gelecek nesillerin yaşam hakkı için tüm insanlığı harekete geçmeye davet ediyorum” açıklamasında bulundu.(DHA)

Okumaya devam et

Siyaset

TBMM Genel Kurulu’nda ‘Kürtçe’ tartışması

TBMM Genel Kurulu’nda, DEM Parti Grubu’nun Meclis Başkanlığına sunduğu, ‘Kürtçe Ana Dilin Korunması İçin Atılacak Adımların Belirlenmesi’ başlıklı araştırma önergenin tartışıldığı sırasında tansiyon yükseldi.

Aliekber METE
ANKARA-TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı. Siyasi parti gruplarının, Meclis Başkanlığına sunduğu önergeler bölümünde, DEM Parti’nin ‘Kürtçe Ana Dilin Korunması için Atılacak Adımların Belirlenmesi’ başlıklı önergesinin görüşüldüğü sırada DEM Parti, İYİ Parti ve MHP’li vekiller arasında tartışma yaşandı. DEM Parti Grup Başkanvekili Ayşegül Doğan, önergenin gerekçesini açıklamak için söz aldı. Doğan, “Önce Türkçesini ifade ettim, sonra Kürtçeye geçtim. İzin ve müsaade alarak değil, bildirimde bulunarak. Bu da farklı ana dil hakkına duyduğumuz saygının gereği yaptığım bir şey. Aynı saygıyı biz de bekliyoruz, kendi ana dilimiz için bekliyoruz. O yüzden tüm siyasi parti gruplarını, başta Kürtçenin bir yasal güvenceye ve statüye kavuşması için, üzerindeki yasakların kaldırılması için, bu retçi ve inkarcı politikaların son bulması için bizim önergemize desteğe davet ediyorum. Sayın milletvekilleri, dillerden korkmayın, savaşlardan korkun. Dillerden niye korkuyorsunuz? Diller bölmez, bütünleştirir. Ayrıştırmaz, aradaki mesafeleri kapatır” diye konuştu.

‘MECLİSTE TÜRKÇE KONUŞULMASI İCAP EDER’

Doğan’ın konuşmasının üzerine söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, hiç kimsenin dili ve diniyle sorunları olmadığını belirterek, “Kürtçe konusunda AK Parti’nin yaptığı çalışmalar ve faydalar zaten biliniyor. Ama Anayasa’nın 3’üncü maddesi gereği ortak dilimiz Türkçedir. Mecliste Türkçe konuşulması icap eder, herkesin buna saygılı olmasını rica ediyorum” dedi.

‘KÜRTÇE KONUŞULDUĞUNDA MİKROFON KAPATILMALI’

Milletvekilleri arasında karşılıklı atışmaların sürdüğü esnada söz alan MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç ise anayasanın 3’üncü maddesine atıfta bulunarak, “Konuşmaların Genel Kurulda Türkçe yapılması gerekmektedir. Aksi durumda İç Tüzük’ün 66’ncı maddesi uyarınca mikrofonun kapatılması gerekmektedir. Genel Kurulda konuşma yapan hatiplerin bu hususa riayet etmesini özellikle istirham ediyoruz. Sayın Başkan, mikrofonu sizin kapatmanız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Türkiye’de herkes istediği dili konuşur, buna hiçbir mani yoktur lakin ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında Türkçeden başka bir dil konuşulmaz’ diye açık bir hüküm vardır” ifadelerini kullandı.

‘BURASI DEVLET KURUMU, BİZLER DE MEMUR DEĞİLİZ’

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de Kılıç’ın sözlerine cevaben, “Burası bir devlet kurumu, bizler de devlet memuru değiliz. Biz temsil ettiğimiz halkın diliyle burada hitap edebiliriz. Ama biz şunu biliyoruz, Meclisin çalışma dili Türkçedir. Biz de çalışmalarımızı Türkçe yapıyoruz ama temsiliyet ve halkımızı selamlamak, bir iki cümle Kürtçe kullanmak burada ne Anayasa 3’e aykırıdır ne Anayasa’ya aykırıdır ne de söylenen herhangi bir yasaya aykırıdır. AKP Grup Başkanvekili de Kürtçe konusundaki hassasiyetlerini belirtti. Fakat çok önemli bir konuyu atlıyorlar, geçen haftaki grup başkanvekilleri temsiliyetten bahsetti, dedi ki, ‘Biz de Kürt halkını temsil ediyoruz, bizde de Kürt milletvekilleri var. Gerçi MHP onlara, ‘Kürt kökenli’ diyor, hala o hakarete cevap vermiş değilsiniz” diye konuştu.

‘OKULLARDA EĞİTİM DİLİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL’

Tartışmalar üzerine söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ise ana dili öğrenmenin insani bir hak olduğunu ancak ana dilde eğitimin aykırı olduğunu belirterek, “O sebeple ısrarla bu talepleri tekrar ederek gündeme getirmenizi de çok da doğru ve yerinde bulmuyorum. Ancak altını çizerek söylüyorum, kimliğiyle ve diliyle insanların gurur duyması lazım. Çünkü ana dil demek, bir insanın annesinden duyduğu dildir ve annesinden öğrendiği dildir ve bir haktır. Ama siz bunu eğitim dili olarak ortaya koymaya çalışır ve bunu bir hak olarak iddia ederseniz bunun ardından başka şeyler gelir. Öğrenilmesini kesinlikle teşvik ediyoruz. Bu bir haktır arkasında duruyoruz ama siz derseniz ki ‘Okullarda eğitim olsun’ bunun mümkün olmadığını dünya göstermiştir” diye konuştu.

‘BEN ANA DİLİMİ PARİS’TE ÖĞRENDİM’

Çömez’in açıklamaları sürerken DEM Parti sıralarından tepkiler yükseldi. DEM Parti Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, “Turhan Bey, nasıl öğreneceğiz, kuşaktan kuşağa nasıl aktaracağız? Okuyamıyoruz, yazamıyoruz. Ben ana dilimde okuma ve yazmayı Paris’te öğrendim. Bu utanç kimin utancı, benim mi?” dedi.

‘PARİS’TE KÜRTÇE KURS YOK, DOĞRU SÖYLEMİYORSUNUZ’

Çömez ve Doğan arasında karşılıklı tartışma sürerken Çömez, Paris’te Kürtçe kurs olmadığını ifade ederek, “Siz annenizden öğrendiniz belli ki Paris’i bırakın, Paris umurumda değil. Bakın, zaten okullarda eğitim için imkanlar tanınıyor, kurslar da var. Dolayısıyla, bunlara bir itirazımız yok. Ama siz Paris’te ana dil olarak, eğitim dili olarak Kürtçe bir okul açıldığını bana söyleyebilir misiniz? Söyleyemezsiniz, yok çünkü. Hayır, efendim, yok. Doğru söylemiyorsunuz. Şu yazdığınız, şu ortaya koyduğunuz pankartlardan bir tek kelime anlamıyorum ben. Niye gözümüzün içine sokuyorsunuz? Bir tek kelime anlamıyorum. Provoke ederek hak arayamazsınız. İletişim kurmaya çalışırsanız netice alırsınız” diye konuştu.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.