Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

D vitamini eksikliği birçok kronik hastalığa davetiye çıkarıyor

Sağlıklı Yaşam Danışmanı Uzm. Dr. Murat Keklikoğlu, D vitamininin genel sağlık durumunda çok önemli bir rol oynadığına dikkat çekerek, “D vitaminin kemik sağlığını ve sağlıklı kalsiyum metabolizmasını teşvik ettiği bilinmektedir. Ancak araştırmalar sonucunda D vitamininin vücudun tüm sistemleri için kritik olduğunu belirtilmiştir. Birçok kronik hastalıkla da ilişkisi vardır” dedi.

ANKARA-
Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Sağlıklı Yaşam Danışmanı Uzm. Dr. Murat Keklikoğlu, D vitamini ve bu vitaminin eksikliği durumunda yaşananlar hakkında bilgi verdi.
D vitamini eksikliğinin dünyada en sık görülen sağlık sorunlarından biri olduğuna dikkat çeken Keklikoğlu, dünya çapında yaklaşık 3 milyar in sanda bu önemli vitaminde eksiklik olduğunu söyledi. Keklikoğlu, “Birçok kronik hastalıkla ilişkili olan D vitamini eksikliği; kardiyovasküler hastalıklar, kanser, diyabet, osteoporoz (kemik erimesi) ve diğer birçok rahatsızlıkta rol oynadığı bildirilmiştir. Optimal yani en uygun D vitamini seviyelerine sahip olmak, genel sağlık ve iyilik hali için kritik öneme sahiptir. Yetersiz güneş ışığına maruz kalma, D vitamini içeren gıdaların yetersiz alımı, Crohn ve çölyak hastalığı gibi emilim bozukluğuyla ilgili sendromlar D vitamini eksikliğinin nedenleri arasında gösterilir. D vitamininin en iyi besinsel kaynakları; yumurta sarısı, yağlı balıklar, karaciğer, mantar, otla beslenen hayvanlardan elde edilen peynir ve tereyağıdır” diye konuştu.

D vitaminin önemi nedir?

D vitaminin genel sağlık durumunda çok önemli bir rol oynadığını kaydeden Keklikoğlu, D vitamininin kemik sağlığını ve sağlıklı kalsiyum metabolizmasını teşvik ettiğini ancak araştırmalar sonucunda D vitamininin vücudun tüm sistemleri için kritik olduğunu söyledi.
D vitamininin bağışıklık sisteminde, kas fonksiyonunda, kardiyovasküler fonksiyonda, solunum sisteminde ve beyin gelişiminde büyük bir rol oynağını söyleyen Keklikoğlu, “Aktive edildikten sonra, D vitamini kanınızdaki, kemiklerinizdeki ve bağırsağınızdaki kalsiyumu yöneterek çalışır. Ayrıca vücudun her yerindeki hücrelerin düzgün iletişim kurmasına yardımcı olur.

Bağışıklık sistemini düzenler. D vitamini hem doğuştan gelen hem de adaptif (sonradan kazanılmış) bağışıklık yanıtlarında önemli bir rol oynar. D vitamininin aktif formu, bağışıklık dengesinin korunmasında önemlidir” dedi.

Kansere karşı korur

D vitamininin kansere karşı koruyucu özellikleri olduğu ifade eden Keklikoğlu, “Bu özellikler arasında apoptoz olarak adlandırılan programlanmış hücre ölümünü tetikleme, kanser hücrelerinin çoğalmasını durdurmak ve metastazı azaltmak yer alır. D3 vitamini, otofajinin önemli bir hormonal indükleyicisidir. Otofaji, vücudumuzun atık ve kalıntıları temizlediği ve hasarlı hücre bileşenlerini geri dönüştürdüğü hücre içi geri dönüşüm sistemidir. Bu geri dönüşüm sistemi, hücrelerin yenilenmesini ve onarılmasını sağlar. Hücreler; biyolojik fonksiyonu, homeostazı (iç dengenin düzenlenmesi), hücre içeriğinin kalite kontrolünü sürdürmek, yıpranmış proteinleri ve hasarlı lipitleri ve organelleri ortadan kaldırmak için otofajiyi kullanırlar. Otofaji, hücreleri rahatsız eden patojenler gibi iç ve dış stresörlerden de kurtulunmasını sağlar” açıklamasında bulundu.

Bilişsel gerilemeyi önler

D vitamininin bilişsel gerilemeyi de önlediğini ifade eden Keklikoğlu, “Demans (bunama), genellikle kronik ve ilerleyici hafıza ve diğer bilişsel işlevlerin kaybıyla ilişkili bir sendromdur (semptomlar grubudur). Bilinç eksikliği olmadan düşünmeyi, yönelimi, anlamayı, hesaplamayı, öğrenme kapasitesini, dili, yargılamayı, davranışı ve hafızayı etkileyen farklı beyin hastalıklarından kaynaklanır. Çok sayıda çalışma, D vitamininin bilişsel gerileme riskini azaltabileceğini göstermiştir. Araştırmacılar D vitamini eksikliğinin tüm nedenlere bağlı demans ve Alzheimer riskinin önemli ölçüde artmasıyla ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Şiddetli D vitamini eksikliği olan bireylerde (10 ng / mL’den az) demans riski yüzde 100’den fazla; ılımlı D vitamini eksikliği olan bireylerde ise (20 ng / mL’den az) yüzde 50 civarında artmaktadır. D3 vitamini, Alzheimerlı hastaların beynindeki amiloid plakların temizlenmesi dâhil olmak üzere nöroprotektif etkilere sahiptir” dedi.

Kronik yorgunluğu iyileştirir

Kronik yorgunluğu olan kişilerin D vitamini düzeylerinin genellikle düşük olduğunu bildiren Keklikoğlu,”Kronik yorgunluk, çoğu zaman tükenmişlik sendromuyla birlikte olabilir. Bu derin yorgunluk, tipik olarak zamanla gelişir ve ilk ne zaman başladığını belirlemek zor olabilir. Fiziksel, duygusal ve psikolojik iyilik halini olumsuz etkiler. D vitamini seviyesinin normale gelmesi kronik yorgunluğu azaltabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Kemik sağlığını destekler

D3 ve K2 vitaminlerinin, kemik sağlığını geliştirmek ve kırık insidansını azaltmak için sinerjik etkisi olduğunu belirten Keklikoğlu, “D vitamini, kemik dokusuna kalsiyum alımında önemli bir rol oynar. Bu durum kemiklerin zayıflaması ve mineralleri kaybıyla karakterize olan osteoporoz ve osteopeninin önlenmesine yardımcı olabilir. Anksiyete ve depresyon, en yaygın ruh sağlığı sorunları arasındadır. Genellikle, anksiyetesi olan kişilerin yüzde 40-60’ında depresyon belirtileri vardır. Beyin, D vitamini reseptörlerinin en yoğun olduğu organlardan biridir. D vitamini, anksiyete ve depresyonun önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir faktördür. D vitaminiyle birlikte, optimal beyin fonksiyonu ve zihin sağlığı için önemli mikrobesinler; magnezyum, omega-3 yağ asitleri, C vitamini, demir, selenyum, iyot, çinko, B vitaminleri ve amino asitlerdir. Bu besinlerin eksikliklerini düzeltmek, semptomlarınızı iyileştirebilir veya hatta ortadan kaldırabilir” dedi.

Eklem ağrısını azaltır

D vitamininin ayrıca, eklem sağlığı için önem taşıdığını söyleyen Keklikoğlu,” Eklem ağrısı, eklemin herhangi bir yerinde rahatsızlık, ağrı veya iltihaplanma ile ilişkilidir. Eklem ağrısının altında yatan neden inflamasyondur (iltihaplama) ve D vitamini inflamasyona karşı önemli bir bağışıklık düzenleyicisidir. Düşük D vitamini seviyeleri tıkayıcı uyku apnesi ile bağlantılıdır. Uyku apnesi, kişinin uykusu sırasında nefesinin kesildiği veya durakladığı bir durumdur. Uyku apnesi erkeklerde ve yaşlılarda sık görülür. Bu durum obezite, kalp hastalığı, felç, diyabet, depresyon ve diğer sağlık koşullarıyla bağlantılıdır. Düşük D vitamini seviyeleri, uyku apnesinin glikoz metabolizması üzerindeki etkisine katkıda bulunabilir ve kötüleştirebilir. Anormal glukoz metabolizması, uyku apnesiyle ilişkili sağlık sorunlarından biridir. D vitamini takviyesinin, uyku apnesi olan kişilerde anormal glikoz metabolizmasını ve inflamasyonu iyileştirdiği gösterilmiştir” diye konuştu.

Ekonomi

Türkiye’de ilaç kıtlığı iddiası…

Eczacılar Vakfı’ndan tepki: Koca sağlık sisteminde üvey evlat muamelesi görüyoruz! Ayrıcaülkemizde ilaç kıtlığı var…

ZAFER BULUT
HABER MERKEZİ
-Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, Türkiye’de eczacılık eğitiminin geldiği noktadan eczacıların iş yerlerinde yaşadığı sorunlara kadar birçok düzenleme ihtiyacı olan başlığa dikkat çekti. İlaç kıtlığına da vurgu yapan Tosun “Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Eczacılık fakültelerinde gerçekten de çok yoğun, hem teorik hem de uygulama ağırlıklı yüksek nitelikli bir eğitim müfredatının bulunduğunu belirten Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri, sayıları hızla artan eczacılık fakültelerine vurgu yaparken “Bu konunun üzerinde önemle durmamız gerekir ki gelecekte bir eczacı istihdamı ama ondan çok daha önemlisi bir halk sağlığı sorununa yol açılmasın. Biz bu durumu artık fakülte enflasyonu diye isimlendiriyoruz ve çok acilen bu sorunun çözümü için adımlar atılmasını bekliyoruz” dedi.

YURT DIŞINDAN HAKSIZ DİPLOMALAR…

Bu noktada kimi yurt dışı üniversitelerinden haksız şekilde alınan diplomalara da dikkat çeken Osman Tosun, “Diplomasını saygın üniversitelerden bileklerinin hakkıyla alan meslektaşlarımı tenzih ederek söyleyebilirim ki bunların çok büyük bir kısmı ne yazık ki nereden ne şekilde alındığı belli olmayan diplomalar ve maalesef ülkemizde çok kolaylıkla denklik alabiliyorlar. Bu gerçekten tüm toplum adına çok can sıkıcı bir sorun ve maalesef çok ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşme potansiyeli barındırıyor. Bizim ülke olarak buna acilen bir çözüm bulmamız gerekiyor. Burada da görev büyük oranda Yüksek Öğretim Kurumu ve elbette siyaset kurumuna düşüyor. Son dönemde bu konuda bazı adımlar atıldı ancak bize göre bunlar halen yetersiz” diye konuştu.

Osman Tosun, eğitim konusunda Eczacılar Vakfı olarak sundukları çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“Yeni eczacılık fakültesi artık açılmamalı

Var olan fakülte kontenjanlarında, ihtiyaç ve istihdam planlamalarına uyumlu olarak kontenjan kısıtlamalara gidilmeli hatta kontenjanlar azaltılmalı.

Eczacılık fakültelerine girişte uygulanan baraj puanı daha etkin düzeylere getirilmeli.

Eczacılıkta Uzmanlık konusundaki sorunlar giderilip yaygınlaşması sağlanmalı.

Stajer kabul etme ile ilgili teşvik edici uygulamalara gidilmeli.”

‘ZAM GELSE DE GELMESE DE BİZ ZARARDAYIZ’

Eczacıların sorunlarının sadece eğitim süreçleriyle sınırlı olmadığını belirten Osman Tosun, “Mesleğimizin güncel sorunları ve uzun yıllardan gelen kronikleşmiş sorunları var. Ki bunlar aynı zamanda bizim için mücadele alanları haline geldi” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“Şu günlerde elbette tüm toplumumuz gibi eczacılar da devasa ekonomik sorunlarla mücadele ediyorlar. Tüm maliyetlerimiz korkunç bir hızla artarken ne yazık ki gelirlerimiz çok az artıyor ve gerçekten çok ciddi sayıda meslektaşımız eczanelerini ayakta tutmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyor. Son günlerde çokça gündeme gelen önemli bir başka önemli sorun ilaç yoklukları, bir başka deyimle piyasada bulunamayan ilaçlar. Bu konu meslek örgütlerimiz tarafından çok defa anlatıldı ama kısaca yinelemek gerekirse bu sorunun temelinde 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi (IFK) yatıyor. Geçtiğimiz yıl içinde kısmi düzenlemeler yapılmış olsa da IFK bir taraftan eczane ekonomileri üzerinde yıkıcı etkiler yapmaya diğer taraftan halkımızın ilaca erişimi konusunda ciddi engeller oluşturmaya devam ediyor. Anlaşılması çok zor, çok teknik bir konu bu IFK meselesi ama çok kabaca açıklamak gerekirse IFK, ilaç fiyatlarının nasıl belirleneceğini ve sektörde kimin karlılık oranının ne olacağını tarif eden kararname. Bu kararnamede ilaç sektörüne yönelik özel kur uygulaması var ve uygulanan kur güncel kurun yaklaşık yarısına denk geliyor hatta dönem dönem ani kur hareketleri söz konusu olduğunda daha aşağılara da düşebiliyor.

Biz eczacılar için IFK’nın daha da vahim sonuçları var. Şöyle ki kararnameye göre ilaçlar belirli fiyat baremlerine ayrılmış durumda ve karlılık oranları da bu baremlere göre değişiyor. Kararnameye göre fiyat yükseldikçe karlılık oranı düşüyor. Dolayısıyla ilaç fiyatlarına zam yapılıp bu baremler ona uygun şekilde belirlenmediğinde karlılık oranınız düşmüş oluyor ve kararnamenin yürürlüğe girdiği günden bu yana uygulama tam olarak bu şekilde sürüyor. Zaman içinde bir iki küçük düzenleme yapılsa da yaraya pansuman dahi olmadı diyebiliriz. Yani mevcut durumun özeti biz eczacılar için ilaç fiyatlarına zam gelse bir dert, gelmese başka dert. Bizi her iki durumda da zararlı çıkaran bir yasal altyapımız var, emeği geçenlerin kulakları çınlasın.”

‘ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRÜYORUZ’

Siyaset kurumunun, ilgili bakanlıkların ve bürokrasi kademelerinin eczacıların sorunlarına karşı yıllardır belirgin bir duyarsızlık içinde olduğuna dikkat çeken Osman Tosun, “Yani bu kocaman sağlık sistemi içerisinde eczacılar uzun yıllardır üvey evlat muamelesi görüyor dersek lütfen kimse kırılmasın. Eczacı örgütlerinin sesine daha fazla kulak verilmesini, devlet bürokrasisi içinde ve karar alma mekanizmalarında da eczacılara daha fazla yer verilmesini bekliyoruz” dedi.

‘FİYAT TARTIŞMASININ BİR TARAFI DEĞİLİZ’

Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, eczacıların taleplerini ise şöyle anlattı:

“Aslında sorunlardan bahsederken talep ve önerilerimizden de büyük ölçüde bahsetmiş olduk ama bu soruya yanıt verirken yalnızca ‘meslek hakkı’ talebimizi dile getirmek isteriz. Biz eczacılar halkımıza sunduğumuz nitelikli sağlık hizmetinin bir karşılığı olsun istiyoruz. Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz.”

Okumaya devam et

Genel

LÖSEV’li çocuklar yeni yaşlarını DigiZoo’da kutladı

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Her ay farklı bir gönüllü firmanın ve LÖSEV dostlarının desteği ile gerçekleşen doğum günü kutlamalarının bu ayki adresi Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo oldu. Nisan ayında doğan ve lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaklaşık 30 çocuk birlikte pasta kesip oyunlar oynayarak neşe dolu bir gün geçirdiler.

Ocak ayında Akasya’da kapılarını açan Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo, sivil toplum örgütleri ile iş birliğinde düzenlediği ücretsiz etkinliklerle çocukları ağırlamaya devam ediyor. 25 yıldır binlerce lösemili ve kanserli çocuğun tedavisini üstlenen, maddi ve manevi yardım ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) kayıtlı olan çocuklar DigiZoo’da düzenlenen doğum günü etkinliğinde bir araya geldi.

Tedavisi süren çocuklara moral oldu

Nisan ayında doğan ve hastanelerde lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaşanan mutluluk görülmeye değerdi. Etkinliğe katılan çocuklar 30’dan fazla canlı türünü 3 boyutlu hologramlarla deneyimleme fırsatı yakaladı, resimler yapıp atölyelere katıldı. Sonrasında pasta keserek doğum günü kutlaması yapan yaklaşık 30 çocuk, birlikte oyunlar oynayıp dans ederek neşe ve eğlence dolu bir gün geçirdiler.

Okumaya devam et

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.