Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Siyaset

Bakan Bozdağ: Dezenformasyon yasası çok haksızlığa uğrayan bir yasa

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Dezenformasyon yasası çok haksızlığa uğrayan bir yasa. Sanki öyle bir dezenformasyona uğradı ki çıkış sürecinde herkese bu yasa uygulanacakmış gibi” dedi.

Ömer Faruk Karataş
ANKARA-
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, medya kurumlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Bakanlık ve bakanlığın çalışmaları hakkında bilgi veren Bakan Bozdağ, daha sonra soruları yanıtladı. Sezgin Baran Korkmaz davası ile ilgili konuşan Bakan Bozdağ, “Sezgin Baran Korkmaz’la ilgili iade talepleri var. Bildiğiniz gibi şu anda bize Sezgin Baran Korkmaz’ın iadesi yönünde bir karar yok. Daha önce bir başka ülkede hem Türkiye’ye hem ABD’ye iadesi yönünde karar çıkınca onlar ABD’ye iadesi yönünde karar aldılar. Ama Türkiye’ye henüz iadesi konusunda bir gelişme yok. Türkiye olarak biz takip ediyoruz. Türkiye’ye iadesi sağlandıktan sonra da yasal süreç kaldığı yerden elbette devam edecektir” ifadelerini kullandı.

“Dezenformasyon yasası çok haksızlığa uğrayan bir yasa”

Dezenformasyon yasasının çarpıtılarak kamuoyuna yanlış lanse edildiğini söyleyen Bozdağ, “Dezenformasyon yasası çok haksızlığa uğrayan bir yasa. Sanki öyle bir dezenformasyona uğradı ki çıkış sürecinde herkese bu yasa uygulanacakmış gibi. Halbuki dezenformasyon yasasına baktığınız zaman ne diyor? İşte kamu güvenliği, genel sağlık, ülkenin iç ve dış yararları. Bunlarla ilgili bir bilgiyi ama yalan, gerçek dışı bir birliği aleni bir şekilde, bir de kamu barışını bozmaya elverişli olacak tarzda yaymak. Şimdi bir de özel kast; sırf bu maksatla yani ülkenin iç ve dış güvenliğiyle ilgili bir bilgi ve kamu düzeniyle ilgili bir bilgi, genel sağlıkla ilgili bir bilgi değil mi Niyazi Bey? Burada üçü özel kast. Burada yalan olan bir şeyi doğruymuş gibi millete aleni bir şekilde anlatacak. Amacı da kamu barışını bozmak ve bu anlatım da kamu barışını bozmaya elverişli hale gelecek. Yani bu suçun unsurları itibarıyla oluşması o kadar zor şartlara bağlanmış ki. Yani öyle bir kişi bir yazı yazdı kamu barışını bozdu denemez, o yüzden de buradan böyle beklenti yükselttiler ‘herkese soruşturma açılacak, şu olacak bu olacak.’ Ama ben buradan fazla bir soruşturma çıkacağı kanaatinde değilim” diye konuştu.
Cezasızlık algısının ortadan kalkması için çalışma yürüttüklerini söyleyen Bakan Bozdağ şunları kaydetti:

“Ceza miktarı düşük olan suçlarda farklı bir yöntem belirledik. Çünkü miktar çok düşük. Şu anda diyelim hakaret suçunun cezası var ama yatarı yok, yani çok az. Diyelim ki kamu görevlisi olduğu zaman çok az, başka suçlar da var böyle. Şu ana kadar bizim infaz sistemimizde bir bölü iki infaz normal adil suçlarda. Bir bölü iki olduğuna göre iki yılın infazı yok. Yani cezasını alıyor. Sadece cezaevine giriyor çıkıyor. İki yıl üzerinde olduğunda da o da gene çok düşük bir şey oluyor. Ve bizim gördüğümüz şey de şu: Cezası düşük suçlar işlendiğinde caydırıcı bir yaptırımla karşılanmadığında daha nitelikli bir suçla karşı karşıya kalınıyor. Örneklendirmek gerekirse bir kadına karşı tehdit. Üç ayın yatarı falan yok, tutuklama yasağı da var. Tutuklaması da yok. Şikayet ettiğiyle kalıyor. Üç ay mı? Altı ay. Altı aydan iki yıla kalır. Yani altı ay sayalım. Yatarı yok. Tutuklama yasağı kapsamında iki yılın altında tutuklamak yasak. Şimdi kadın ne yapıyor? Şikayet ettiğiyle kalıyor. Bu sefer öbürünün öfkesi artıyor, geliyor darba, darpta da böyle itekleme diyelim basit bir müdahaleyle tedavi gibi bir şeyse onun da cezası çok düşük. Onun cezasını biraz artırdık alt sınırını ama şu anda ne kadar basit yaralama cezası; dört ay. Diyelim ki basit bir yaralama gibi oluyor ama bayağı bir şiddet uyguluyor. Orada da tutuklama yok, orada da bir ceza yok. Bakıyor, tehdit etti yok, darp yaptı yok. Ondan sonra gidiyor, daha büyüğünü işlemeye cüret ediyor. O yüzden biz Batı uygulamalarına da baktık. İngiltere’de, Hollanda’da ve başlıca ülkelerde de benzer uygulamalar var. Bazı suçları ille hapisle karşılamak yerine başka yaptırımlarla karşılamak, küçük cezalı, az cezalı suçları başka yaptırımlarla karşılamak ama infazı deliksiz yapmak. Yani tam infaz. Üç ay alıyorsa üç ay infaz.”
“Yani cezasız bir suç kalmayacak ama hapis cezası gereken suçlar nitelikli suçlar olacak” diyen Bakan Bozdağ, “Diğer ülkelerde basit ceza gerektiren suçlara hapis cezası dışında yaptırım olmasının diğer suçların işlenmesini ciddi oranda azalttığını görüyoruz. Bunun tabii yargılaması da öyle aylarca olmayacak. İstinaf da bitecek. Vatandaş tehditle karşı karşıya kaldığında tehdit edenin yaptırımı sıcağı sıcağına kesinleşmiş mahkeme kararıyla görebileceği şekilde seri, basit veya daha farklı bir usulle biz bunu usul açısından bağlayacağız. Hakaret de bu açıdan değerlendirilecek konulardan biri ve diğer bazı suçlar da bu açıdan değerlendirilecek” diye konuştu.

“Soruşturma delille işler”

Sosyal medyada ‘gözaltına alındı, sonra serbest bırakıldı’ tarzında çıkan haberlere ilişkin Bakan Bozdağ, “Soruşturma süreçleriyle ilgili şunu söylemekte fayda var. Soruşturma delille işler. Şimdi siz herhangi biriyle ilgili cinsel taciz ya da cinsel saldırı iddiasında bulunuyorsunuz. O zaman soruşturma makamı size deliliniz ne diye soruyor. Şimdi iddia varsa onu teyit eden delil yoksa, karşı tarafta bunu reddediyorsa savcı ne yapacak? İki tane iddia var, biri diyor yaptı, öbürü diyor yapmadı. Böyle bir durumda savcı ne yapıyor? Elinde bir delil olmadığı için ona göre bir tedbir kararı talep ediyorsa adli kontrol verebilir. Veyahut da başka bir şey düşünür, ama daha sonra kolluk savcı şikayet üzerine orada kalmıyor. Sonra bunu kolluğa havale ediyor. Şikayeti araştırılıyor. Aile de savcılığa yeni deliller sunuyor. Gerekirse hekime, adli tıpa gönderimler yapılıyor. Sonra delilleri topluyor. Delilleri topladığında bakıyor ki daha doğru, o zaman da gereğini yapıyor. Yani burada bırakılması veya bir mağdurun korunmaması değil. Delil durumuyla alakalı. Dosyada delil yoksa savcının yapabileceği bir şey yok. Savcı delille bağlı. Ama çocuklara ilişkin şimdi yeni düzenlemelerde bizim bildiğimiz kadarıyla tedbir kararları alabiliyor, verebiliyor” diye konuştu.

Siyaset

Bakan Kacır: Birleşik Krallık ile iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Birleşik Krallık ile sanayi ve teknoloji alanında iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz” dedi.

ANKARA-Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İngiltere’deki temasları sırasında Birleşik Krallık Yatırım ve Düzenleyici Reformlardan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Dominic Johnson ile bir araya geldi. Bakan Kacır, görüşmeye ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Birleşik Krallık Yatırım ve Düzenleyici Reformlardan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Dominic Johnson ile bir araya geldik. Türkiye’nin en önemli yatırım ve ticaret partnerlerinden biri olan Birleşik Krallık ile sanayi ve teknoloji alanında iş birliğimizi daha da derinleştireceğiz” dedi. (DHA)

Okumaya devam et

Genel

Altun: Türkiye, İsrail’in katliamlarına karşı insani ve diplomatik imkanlarını seferber etmiştir

İletişim Başkanı Fahrettin Altun New York’taki ‘Türk Günü Yürüşü’ etkinlikleri dolayısıyla katılımcılara video konferans yoluyla seslendi. Altun, “İsrail‘in Filistin’deki saldırıları küresel sorunları artıran, barışa olan inancı zayıflatan, uluslararası değerlere olan güveni ortadan kaldıran bir mahiyet arz ediyor. Bu katliamlara karşı da Türkiye ilk günden itibaren saldırıların durması için insani ve diplomatik imkanlarını seferber etmiştir” dedi.

ANKARA-İletişim Başkanlığınca, New York’taki Türk Günü Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında Türkevi’nde ‘Kültürel Bağları Güçlendirmek Türk Amerikan İlişkilerinde Yeni Bir Vizyon’ paneli düzenlendi. Video mesajla panelin katılımcılarına hitap eden İletişim Başkanı Altun, düzenlenen panel ve organizasyonları Türk- Amerikan ilişkilerinin mevcut durumunu ele almak, gelecekteki muhtemel seyrini konuşmak için fırsat olarak gördüklerini, bugünkü programı da 41’inci Türk Günü Yürüyüşü Etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiklerini söyledi. Türk Günü Yürüyüşü’nün ilk kez 1981 yılında Türk diplomatların terör örgütü ASALA tarafından şehit edilmesine tepki amacıyla yapıldığına değinen Altun, yıllar içinde geleneksel hale gelerek Türk- Amerikan toplumunun ABD’deki en önemli etkinliklerinden biri haline geldiğini belirtti. İletişim Başkanı Altun, “Türk Günü Yürüyüşü artık, Amerika’nın ekonomik ve sosyokültürel hayatına önemli katkılarda bulunan Türk-Amerikan toplumunun birlik ve beraberliğini pekiştirten bir etkinliktir. Türkiye-ABD ilişkileri açısından da son derece kıymetli olan etkinlik kapsamında düzenlediğimiz bu program, iki ülke ilişkilerinin farklı boyutlarıyla ele alınmasını hedefliyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye-ABD ilişkilerinin uzun yıllara sâri bir geçmişe sahip olduğuna işaret eden İletişim Başkanı Altun, bu süreçte dünyanın karşı karşıya olduğu bölgesel ve küresel sınamalar dikkate alındığında iki ülke arasındaki iş birliği ve diyalogun ne denli önemli olduğunun daha iyi anlaşılacağını belirtti.

​’İSRAİL’İN FİLİSTİN’DEKİ SALDIRILARI, BARIŞA OLAN İNANCI ZAYIFLATAN VE ULUSLARARASI GÜVENİ SARSAN BİR NİTELİK TAŞIYOR’

Yakın zamanda Rusya- Ukrayna Savaşı’na, tedarik zincirinin bozulmasından gıda krizinin çözümüne kadar Türkiye’nin bu süreçteki yapıcı rolünün, daha büyük ve derin krizlerin önüne geçilmesini sağladığını vurgulayan Altun, sözlerine şöyle devam etti:

“Bölgemizi ve tüm küresel aktörleri etkileyen son gelişme ise sizlerin de malumu olduğu üzere İsrail‘in 7 aydan beri devam eden saldırılarıdır. İsrail’in Filistin’deki saldırıları küresel sorunları artıran, barışa olan inancı zayıflatan, uluslararası değerlere olan güveni ortadan kaldıran bir mahiyet arz ediyor. Bu katliamlara karşı da Türkiye ilk günden itibaren saldırıların durması için insani ve diplomatik imkânlarını seferber etmiştir. Türkiye, Gazze’de İsrail’in yol açtığı insanlık dramını sona erdirecek çözüm perspektifi ile diplomatik girişimlerini sürdürmektedir. Türkiye’nin ABD ile iş birliği yapmayı beklediği konular bunlarla sınırlı değil. Türkiye-ABD ilişkilerinin müttefiklik ve stratejik ortaklık anlayışına saygı çerçevesinde bölgesel ve küresel meselelere barış, güvenlik ve refah odaklı yaklaşımlar geliştirme potansiyeline olan inancımızı hâlâ koruyoruz.”

Bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olarak Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı meselelere dair gerçekçi ve kapsayıcı politikalar üreten, parçası olduğu ittifak ve ortaklıkları güçlendiren, onları değerli kılan bir ülke olduğunu dile getiren Altun, Türkiye’nin düzensiz göç, mülteciler ve terör başta olmak üzere yerel ve uluslararası düzlemde her soruna kapsayıcı ve kalıcı çözümler getirmeyi odağına alan bir perspektif ve vizyona sahip olduğunu bildirdi. Altun, sahip olduğu imkânlar, bu imkânları kullanma biçimi, hedefleri ve vizyonunun Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzlemde istikrar sağlayıcı rolünü pekiştirdiğinin altını çizdi.

‘TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEĞİN KESİLMESİ, TÜRKİYE’NİN MÜTTEFİKLERİNDEN EN DOĞAL BEKLENTİSİDİR’

Türkiye’nin, milli güvenliğini tahkim ederken bölgesel ve küresel istikrarı da hedefleyen çok boyutlu mücadelesinin müttefikleri nezdinde hak ettiği değeri görmesinin müttefiklik ruhunun gereği olduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu bağlamda FETÖ’nün ABD’deki varlığı ve faaliyetleri bizim için olduğu kadar, Amerikan toplumu için de bir tehdittir. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerinin desteklenmesi, teröristlerin teslim edilmemesi stratejik ortaklık ve müttefiklik anlayışı ile örtüşmemektedir. Teröristlerin teslimi, terör örgütlerine desteğin kesilmesi, Türkiye’nin müttefiklerinden en doğal beklentisidir. İkili ilişkilerimizi olumsuz etkileyen sorun alanlarının ve görüş ayrılıklarının yapıcı, gerçekçi ve kararlı bir yaklaşımla etkin bir şekilde yönetilmesi hem Türkiye’nin hem de ABD’nin faydasına olacaktır. Türkiye ve ABD’nin aynı zamanda NATO müttefiki olduğunu da hatırlatmak istiyorum. NATO müttefiki iki ülkenin ilişkilerindeki çok boyutlu ve derinlikli iş birliğinin ülkelerimizin güvenlik, istikrar ve barışı için elzem olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.” (DHA) 

Okumaya devam et

Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz

Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tarımın ana vatanı olan Anadolu’da yeşil kalkınma ve yerelden kalkınma ilkesiyle yeni bir tarım ve kırsal kalkınma süreci başlatıyoruz. Kırsal kalkınma, hibe programlarımızı üretim planlamasını dikkate alarak, yeniden düzenledik. 2024 yılı kırsal kalkınma yatırımlarının desteklerini ise programı hibe desteğine esas proje limitini 7 milyon liradan 14 milyon liraya yükselttik. 5 milyar lira hibe desteği sağlayacağımız 7 bin projeyi ve hak sahiplerini bugünden itibaren Tarım ve Orman Bakanlığımız açıklamaya başlayacak. Bu projeler toplam 13 milyar lira yatırım yapılacak olup yaklaşık 20 bin vatandaşımıza istihdam sağlayacağız.” dedi.

Altan ÇİMEN – Erdi DEMİR 
İSTANBUL-Ziraat Bankası Tarım Ekosistemi programı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Programa Erdoğan’ın yanı sıra Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, akademisyenler ve çiftçiler katıldı. Sürdürülebilir tarım, iklim değişikliği, coğrafi işaretli ürünler ve tarımda markalaşma konulu panellerin düzenlediği programa katılan Erdoğan, alana kurulan çiftçi stantlarını ziyaret ettikten sonra katılımcılara konuşma yaptı.

“İNSANIMIZIN İLİĞİNİ SÖMÜREN FAİZ LOBİLERİNİN PENÇESİNE DÜŞMEMESİ NOKTASINDA HAYATİ ROL ÜSTLENDİ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tarımda sürdürülebilirlik ve coğrafi işaretli ürünler ve tarımda markalaşma, tarımın geleceği teması altında yapılan ve yapılacak olan tartışmaların sektörümüz açısından yol gösterici olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle 160 yılı aşkın süredir çiftçimizin, üreticimizin yanında yer alan Ziraat Bankamıza, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. 1863 yılından beri Ziraat Bankamız Türk Tarımını lokomotifi oldu. Savaş dönemleri dahil ülkemizin yokluk günlerinde bankamız çiftçinin, esnafın, tüccarın, girişimcinin yanında yer aldı. Üreticilerimizin, insanımızın iliğini sömüren tefecilerin ve faiz lobilerinin pençesine düşmemesi noktasında hayati rol üstlendi. Ziraat Bankası dün olduğu gibi bugün de ülkeyi ve milleti önceleyen kurşunu muhafaza ediyor. Ziraat varsa memleketin dört bir yanında ziraat var anlayışıyla Türkiye’nin tarım sektörüne güçlü destek veren bankamızı ve çalışanlarını yürekten tebrik ediyorum dedi.

“ÜLKEMİZİN KALKINMASINA, EKONOMİMİZİN BÜYÜMESİNE VESİLE OLAN ÇİFTÇİLERİMİZE SELAMLARIMI İLETİYORUM”

Erdoğan, “Şunu bir kez daha hatırlatmak isterim, Ziraat Bankası sadece kar peşinde koşan bir banka değildir. Bunun yanı sıra Ziraat ihtiyaç duydukları anda çiftçinin, esnafın, sanayici, tüccar ve ihracatçının elinden tutan bir kara gün dostudur. Her iktisadi teşekkül çalışmalarını sürdürmeyi, yeni yatırımlarla faaliyet sahasını büyütmeyi ve genişletmeyi hedefler. Ziraat Bankamızın da hem ülke içinde hem de yurt dışında mevcudiyetini arttırdığını görmekten artık memnuniyet duyuyoruz. 2015 yılında ziraat katılımının faaliyete geçmesiyle birlikte bankamız hızla gelişen alternatif inanç piyasasında da yerini almıştır. Daha nice seneler boyunca Ziraat’ın bir bankadan daha fazla olma iddiasını devam ettirmesini bekliyorum. Bugünkü programımız Ziraat Bankası’nın kuruluş gayesini misyonunu ve asli vazifesini yerine getirdiğini gösteriyor. 81 ilden 2 binden fazla sektör temsilcisinin bir araya geldiği bu buluşmanın tarım ekosisteminin değişmesine katkı sunacağına yürekten inanıyorum. Biraz evvel genç ve kadın çiftçilerimiz ile kooperatif ürünlerinin yer aldığı stant alanını ziyaret ettik. Ülkemiz tarımının çeşitliliğine ve zenginliğine burada tekrar şahit olduk. Bu hazineyi ne kadar ileriye taşırsak Türkiye için o kadar iyi olacaktır. Tabii bunun için tarım sektörünün tüm paydaşlarının el ele vermesi, iş birliği ve dayanışma içinde hareket etmesiyle mümkündür. Tarım sektörünün bütün aktörlerini aynı zamanda buluşturan bu tarz programlar anlayış birliğinin tesisini de kolaylaştırmaktadır. Değerli fikirleriyle bugünkü buluşmaya katkı sunan tüm hocalarımıza ve sektör temsilcilerine teşekkür ediyorum. Ziraat Bankası yönetiminin buluşmaya öncülük ettikleri için tebrik ediyorum. Ülkemizin kalkınmasına, ekonomimizin büyümesine, sofralarımıza ulaşan çeşitli nimetlerin üretimine alın teri dökerek vesile olan çiftçilerimize buradan bir kez daha selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum” diye konuştu.

“MUHALEFETİN EZBERİ OLAN ‘TARIM BİTTİ’ TEZLERİNİN NE KADAR İÇİ BOŞ OLDUĞUNU RAKAMLARLA İSPAT ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü Ankara’da Ziraat Odası başkanlarımız ve üretici birliklerimizle bir araya geldik, kucaklaştık, hasbihal ettik. Türkiye’nin tarımda son 21 yılda nereden nereye geldiğini, karşılaştırmalı olarak çok detaylı bir şekilde ortaya koyduk. Ülkemizde muhalefetin ezberi olan tarım bitti tezlerinin ne kadar içi boş, temelsiz ve gerçek dışı olduğunu rakamlarla ispat ettik. Biraz önce Tarım ve Maliye bakanlarımızla yaptıkları konuşmalarla bunu tekrar teyit ettiler. Özellikle hemen her sene tedavüle konulan ‘saman ithalatı’ söylemi tarım sektörünün tüm paydaşlarına yapılmış bir hakarettir. Türkiye gerçekler yerine çarpıtmalar, özellikle bunun üzerinden muhalefeti artık geride bırakmalıdır. Açıkçası eski muhalefet tarzında laf ömrünü tamamladığı görülüyor” ifadelerini kullandı.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.