Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Beyoğlu’nda barda yanan genç kız dehşet anlarını anlattı: Bir anda alev topuna döndüm

Beyoğlu’nda barda görsellik amacıyla oluşturulan alevlerin sıçramasıyla vücudunda ciddi yanıklar meydana gelen genç kız defalarca ameliyat geçirdiği 12 günlük zorlu yoğun bakım sürecinin ardından dehşet anlarını anlatarak, “Ateş yakmışlar, ne oluyor ya dedik, döndüğümüz an birden tutuşmaya başladık. İlk 4-5 saniye alev aldığımızı anlamadık, müzik devam ediyordu. Kolum, sırtım, saçım alev topuna dönmüştüm. İnsanlara doğru gittim, benden korkmuşlardı. İlk defa gittiğimiz bir yerdi, ne olduğunu anlamadık, suratım yanmak üzereydi, çok fazla korktum. İlk 12 günüm yoğun bakımda geçti, çok zorlu bir süreçti, sırtım tamamen yandı. İnsanlara söyleyebileceğim tek şey; kesinlikle ateşten uzak durmaları” dedi.

Hasibe Karadağ – Emre Baba
İSTANBUL-
Geçtiğimiz haftalarda Taksim’de bir gece kulübünde eğlence devam ettiği esnada iddiaya göre tezgahtaki alevler sönünce alevlerin yeniden yükselmesi için alana dökülen ispirtonun bir anda parlaması sonrası çevrede eğlenen kişiler yaralanmıştı. Dehşet anları ve kişilerin üzerindeki alevleri söndürme çabaları güvenlik kamerasına yansırken, olayda yaralanan 26 yaşındaki genç kız, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde 12 gün yoğun bakımda kaldı. Defalarca ameliyat geçiren, ciddi yanıkları bulunan genç kız yoğun bakımdaki zorlu sürecin ardından servise alındı.

Sırtında, kolunda ve koltuk altında ciddi yanıklar oluşan genç kız, yaşadığı korku dolu anları anlattı. Genç kız, bir anda alev topuna döndüğünü ve hala yaşananların etkisi altında olduğunu aktardı. Genç kızın olayı en az hasarla atlatması için Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yanık Tedavi Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Mustafa Turan ve ekibi yoğun çaba harcarken Prof. Dr. Turan tedaviye ilişkin de bilgi verdi.

“Alev topuna dönmüştüm, insanlar benden korkmuşlardı”

Beyoğlu’ndaki eğlence mekanına ilk kez gittiklerini söyleyen 26 yaşındaki G.K., bir anda alevlerin arasında kalarak büyük korku yaşadığını ifade etti. Çok zorlu bir tedavi süreci yaşadığını belirten genç kız, “Ayın 21’inde pazar günü sabaha karşı arkadaşlarımla bir eğlence mekanına gitmiştik, orada ispirto patlamasından kaynaklı oldu, yandık. Mekanda çalışan barmen gösteri yapmak amacıyla barın önüne dökmüş daha sonrasında alevin yetersiz geldiğini düşünüp tekrar üstüne döküyor. Bir anda ne olduğunu anlamadan biz alev aldık. Zaten hareketli bir ortam olduğu için mekan da kapalıydı, çok fazla sıcaktı. Daha sonra biz iyice bir sıcaklık hissettik, arkamıza dönüp arkadaşımla birlikte baktık. Ateş yakmışlar, ne oluyor ya dedik, zaten çok sıcak burası iyice sıcak oldu dedik. Tam önümüzde döndüğümüz an hepimiz birden tutuşmaya başladık. İlk 4-5 saniye alev aldığımızı anlamadık. Bir baktım kolum, sırtım, saçım alev içinde yanıyordum, kaçışmaya başladık. Herkes şaşkınlık içerisindeydi, birileri birilerini söndürmeye çalışıyordu, müzik devam ediyordu. Ben ne olduğunu anlamadım bir sağa sonra sola hızlıca koştum. Alev topuna dönmüştüm. Sıcaklık hissettim, koluma ateşlere baktım, alev almışım özellikle saçım yanıyordu, avuç içimle söndürmeye çalıştım. İnsanlara doğru gittim, kaçışıyorlardı, daha doğrusu onlar da benden korkmuşlardı. İlk kimse dokunmadı, 2-3 saniye sonra müdahale etmeye başladılar. Herkes eliyle söndürdü. Bizim sırtımız dönüktü, çok fazla gösterinin başladığını da nasıl patlama olduğunu da kaza sırasında anlamadık. Kazadan sonra videoları incelediğimizde fark ettik. Biz böyle animasyon gösterisi hiç görmemiştik, mekanda sık sık yapılan bir şeymiş. Bunun bilgisinde değildik, ilk defa gittiğimiz bir yerdi. Ne olduğunu anlamadık, nereden alev çıktı, niye yanıyoruz, o an hiçbir şey anlamadık. Videolardan anladık biz de ne olduğunu, şu an bir çıtırtı olduğunda sıcak su kaynatırken bile korku içerisindeyim. Bunun ben nasıl önlemini alabilirdim, bilmiyorum, sırtım dönüktü, keşke ilk gördüğümde kaçsaydım, çıksaydım ya da yer değiştirseydim bilmiyorum ama zaten aleve bakarak konuştum, önüme döndüm. Tam suratım yanmak üzereydi açıkçası çok fazla korktum. İnsanlara söyleyebileceğim tek şey; kesinlikle ateşten uzak durmaları. Özellikle işletmecilere söyleyebileceğim şeyler; gereksiz gösterileri önlem almadan kesinlikle yapmamaları ve bilinçli insanlar tarafından yapılması gerektiği. İlk 12 günüm yoğun bakımda geçti, hocalarımın takibi altında çok zorlu bir süreçti. Sırtım tamamen yandı, sağ kolum iç, dış olmak üzere, koltukaltım ve sağ avuç içim yandı” dedi.

Genel

LÖSEV’li çocuklar yeni yaşlarını DigiZoo’da kutladı

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Her ay farklı bir gönüllü firmanın ve LÖSEV dostlarının desteği ile gerçekleşen doğum günü kutlamalarının bu ayki adresi Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo oldu. Nisan ayında doğan ve lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaklaşık 30 çocuk birlikte pasta kesip oyunlar oynayarak neşe dolu bir gün geçirdiler.

Ocak ayında Akasya’da kapılarını açan Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo, sivil toplum örgütleri ile iş birliğinde düzenlediği ücretsiz etkinliklerle çocukları ağırlamaya devam ediyor. 25 yıldır binlerce lösemili ve kanserli çocuğun tedavisini üstlenen, maddi ve manevi yardım ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) kayıtlı olan çocuklar DigiZoo’da düzenlenen doğum günü etkinliğinde bir araya geldi.

Tedavisi süren çocuklara moral oldu

Nisan ayında doğan ve hastanelerde lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaşanan mutluluk görülmeye değerdi. Etkinliğe katılan çocuklar 30’dan fazla canlı türünü 3 boyutlu hologramlarla deneyimleme fırsatı yakaladı, resimler yapıp atölyelere katıldı. Sonrasında pasta keserek doğum günü kutlaması yapan yaklaşık 30 çocuk, birlikte oyunlar oynayıp dans ederek neşe ve eğlence dolu bir gün geçirdiler.

Okumaya devam et

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

TRABZON Prof. Dr. Özlü: Astıma bağlı ölümler en çok genç yaşta

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler genç yaşta ölümlerdir. Astım aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz” dedi.

TRABZON-Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, ‘7 Mayıs Dünya Astım Günü’ nedeniyle astım hastalığı ve tedavisi sürecine ilişkin uyarılarda bulundu. Astımın tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Astım, tüm dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Ülkemizde ortalama her 4-5 evden birisinde bir aslında hastanın yaşadığını biliyoruz. Hem çocukları hem erişkinleri tutabilir. Astım tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini çok olumsuz olarak etkiler. Hatta bazen ölümlere yol açabilir. Maalesef astıma bağlı ölümler, genç yaşta ölümlerdir. Bu açıdan çok daha acı vericidir. Astım, aslında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bugünkü elimizde mevcut tedavi imkanlarıyla astımı, astımı olmayan bir kişi gibi kontrol altına alabiliyor ve normal bir hayat yaşatabiliyoruz. Tabii öncelikle astımın tanısının konulması önemlidir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi yakınmalarınız varsa sizde de astım olabilir. Özellikle bunlar zaman zaman tekrarlıyorsa bilhassa sabaha karşı uykudan uyandıracak yakınmalarınız varsa bunun astıma bağlı olma ihtimali çok daha yüksektir” dedi.

HASTA-HEKİM İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİ

Astım tedavisinde başarılı olmada hasta ve hekimin iş birliğinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Özlü, “Aslında hastaların birçoğunda alerjik nezle belirtileri de vardır. Hapşırma, burun akıntısı, geniz akıntısı, burunda tıkama gibi belirtilerle kendisini gösterebilir. Astımın tanısı çok kolaydır. Tedavisi de mümkündür ve tedavinin başarısı da çok yüksektir. İyi tedavi edildiğinde hastalar diğer normal sağlıklı kişiler gibi rahat yaşayabilirler. Ancak astımda tedavinin başarılı olması için hastayla hekimin iş birliği yapması gerekir. Hekimin tanıyı koyması, astıma sebep olabilecek tetik faktörleri tespit etmesi, bunun için alerji testleri yapılabilir ve bunların sonucunda da hastanın tavsiyeleri uyması, ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerini yaptırmasını bekliyoruz. Tedaviye uyum çok önemlidir. Astımlı hastalarda en çok rastladığımız sorun tedaviye başladıktan sonra biraz iyileşmeyi takiben, ‘Ben iyi oldum artık geçti’ diye düşünerek tedaviyi terk etmeleridir. Oysa astım çoğu zaman kronik bir hastalıktır ve bir hipertansiyon tedavisi gibi uzun süreli takip ve tedavi gerektirir. O açıdan rahat olmamız, astımınınız geçtiği, sizden hastalığın kaybolduğu anlamına gelmez” diye konuştu.

‘TEKRARLAMA OLASILIĞI VAR’

Her astımlı hastanın ömür boyu astım ilacı kullanmasının gerekmeyeceğini de söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Hekimle iş birliğinizi sürdürünüz, tavsiyelerine uyunuz. Size zarar verecek tetikleyici faktörlerden uzak kalınız. Bazen iş yerinde maruz kalan faktörler, bazen kullanılan ilaçlar astımı tetikleyebilir. Astım hastalarının bir kısmında tedavi sonrası alınan cevaba göre tedavide azaltma ve daha sonra da tedaviyi tamamen kesmek mümkün olabilir. Ama bazı astımlı hastalarda tedaviyi kestikten sonra tekrar semptomlarda tekrarlama olasılığı vardır. Astımın hangi hastada nasıl seyredeceğini, önceden çok tahmin etmek mümkün değil ama takip içerisinde hekim tedaviye devam ya da tedaviyi sonlandırma konusunda, hastaya özel bir karar vermesi gerekir. Her astımlı hastanın ömür boyu devamlı astım ilacı kullanması gerekmez. Bazen tamamen tedaviyi sonlandırdığımız, bir daha hiç tedavi etmediğimiz hastalarımız da var. Bazen de arada kesip tekrar başladığımız hastalar var. Bazen de başlayıp dozunu azalttığımız, uzun süre devam ettiğimiz hastalar var. Bu hastaya özel bir durumdur” ifadelerini kullandı. (DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.