Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Gündem

Bakan Tunç: Suçluların iadesinde hassasiyet ve samimiyetle davranılmasını bekliyoruz

Hakimler Konseyi Başkanları ve Temsilcileri toplantısında konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Terörle mücadelenin hukuk zeminindeki önemli bir boyutunu da hiç şüphesiz ülkeler arasındaki iade talepleri yani adli yardımlaşma oluşturmaktadır. Biz adli iş birliği konusunda uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerimize şimdiye kadar samimiyetle uyduk. Suçluların iadesine ilişkin taleplerimiz konusunda Türk dünyası ülkeleri başta olmak üzere dünyadan hassasiyet ve samimiyetle davranılmasını bekliyoruz” dedi.

 Altan ÇİMEN – Feridun AÇIKGÖZ 
İSTANBUL-Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreterliği ortaklığında düzenlenen, üye ve gözlemci ülkelerin temsilcilerinin katıldığı ‘Hakimler Konseyi Başkanları ve Temsilcileri’ ikinci toplantısı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katılımıyla Taksim’de bir otelde gerçekleşti. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Macaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yargı konsey başkanları ve temsilcilerinin katıldığı toplantıda açılış konuşmalarının ardından ülkelerin heyetleri arası görüşmeler, yuvarlak masa toplantıları ve paneller düzenlendi.

“ULUSLARARASI MAHKEMELERİN, İNSANLIĞIN SORUNLARINA ÇARE OLAMADIĞINI GÖRÜYORUZ”

“Türk dünyasının tek bilek, tek yürek olması sadece bölgemizde değil, aynı zamanda bütün dünyada huzur, barış ve istikrarı kalıcı hale getirecektir” diyerek Gazze’de yaşananlara dikkat çeken Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Maalesef bugün dünyada haksızlıklar meydana gelmektedir. Uluslararası sistem, uluslararası kuruluşlar, uluslararası mahkemeler maalesef insanlığın sorunlarına çare olamadığını görüyoruz. 7 aydan bu yana Gazze’de bir insanlık dramı yaşanmakta ve insanlık suçu işlenmektedir. Bütün dünyanın gözü önünde 35 binden fazla Filistinli kardeşimiz öldürüldü, hayatını kaybetti, şehit edildiler. Bunların yüzde 70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Maalesef dünyanın gözü önünde çocuklar katledilirken, insanlık, özellikle insanlık vicdanı sokaklara taşıyor ama insanlığı temsil ettiğini söyleyen uluslararası kuruluşların da etkisiz kaldığını hep beraber görüyoruz. Orada ateşkesin sağlanmasıyla ilgili uzun süredir sürdürülen çabalar bugüne kadar henüz sonuç vermedi. Temennimiz bir an önce orada akan kanın durdurulması. Orada insanlık suçunun bir an önce işlenmesinin önüne geçilmesi, çocuk katliamlarının önüne geçilmesi, bütün temennimiz bu. Bu anlamda tabii uluslararası kuruluşların, uluslararası mahkemelerin de etkili olması zarureti var. Uluslararası adalet divanında görülmeye başlayan dava, önemli. Bu davada alınan tedbir kararı anlamlı ama bu tedbir kararının maalesef uygulamaya geçirilememiş olması, icra edilememiş olması da yine sistemin nasıl işlemez durumda olduğunu bize açıkça gösteriyor” diye konuştu.

“DEVLET DEMEK ÇOK ZOR, ÖRGÜT GİBİ HAREKET EDEN BİR YAPI KARŞIMIZDA”

İsrail’in Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararlarına, BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve BM İnsan Hakları Konseyi’nin kararlarına ve bütün uluslararası kuruluşların aldığı kararlara uymadığını vurgulayan Bakan Tunç, “Böyle bir devlete devlet demek çok zor, örgüt gibi hareket eden bir yapı karşımızda söz konusu. En son Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin başsavcısının başlatmış olduğu soruşturma kapsamında İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı hakkında almış olduğu, talep ettiği; yakalama, tutuklamaya yönelik yakalama kararı önemli bir adım. Tabii bu adım gecikmiş bir adım ama önemli bir adım olduğunu da söylemek lazım. İsrail devletinin Başbakanı ve Savunma Bakanı’nın Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısının yürütmüş olduğu soruşturmada insanlık suçu işlediği bütün dünyaya duyurulmuş oldu. Çocuk katliamı yaptığı, soykırım yaptığı bütün dünyaya duyurulmuş oldu; ama tabii bu yeterli değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın bir an önce ‘Soruşturmayı tamamladım, delillerimiz hazır. Hem yakalama talep ediyorum. Tutuklama talep ediyorum. Hem de davayı açıyorum’ demesi lazım. Bir an önce uluslararası ceza mahkemesi nezdinde de insanlık suçunu işleyen, çocukları katleden, soykırım suçunu işleyenlerle ilgili olarak davayı uluslararası ceza mahkemesi nezdinde de açması gerekiyor” dedi.

“TERÖRLE MÜCADELENİN HUKUK ZEMİNİNDEKİ ÖNEMLİ BİR BOYUTU ÜLKELER ARASINDAKİ İADE TALEPLERİDİR”

Bakan Tunç, “İş birliğimizi sadece yargı kurulları ağı konusunda değil, her alanda daha ileri noktaya taşıma çabası içinde olmalıyız. Bu kapsamda adli açıdan ülkeler arasındaki etkileşimi, uluslararası alandaki en önemli yansıması uluslararası adli iş birliğidir. Bildiğiniz üzere ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde eli kanlı hain terör örgütü FETÖ tarafından bir darbe girişimi yaşandı. Bu alçak girişim Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin onurlu direnişiyle başarısızlığa uğratıldı. Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğe düşmanıdır. Biz FETÖ, DEAŞ, PKK gibi pek çok terör örgütüyle aynı anda kararlı bir şekilde mücadele ediyoruz. Türkiye olarak tüm terör örgütlerinin kökünü kurutmak konusunda kararlıyız. Çünkü biz terörle mücadeleyi boyutlarıyla, hak ve özgürlük mücadelesi olarak görüyoruz. Terörle mücadelenin hukuk zeminindeki önemli bir boyutunu da hiç şüphesiz ülkeler arasındaki iade talepleri yani adli yardımlaşma oluşturmaktadır. Biz adli iş birliği konusunda uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerimize şimdiye kadar samimiyetle uyduk. Bundan sonra da aynı ciddiyet ve kararlılıkla bu hükümlülüğümüze uymaya devam edeceğiz. Fakat aynı bakış açısını tüm dünyadan beklediğimiz gibi tarihi, kültürel, birçok ortak ve akrabalık bağlarımızın olduğu Türk dünyası ülkeden özellikle beklediğimizin altını çizerek buradan vurgulamak istiyoruz. Suçluların iadesine ilişkin taleplerimiz konusunda Türk dünyası ülkeleri başta olmak üzere dünyadan hassasiyet ve samimiyetle davranılmasını bekliyoruz” diye konuştu.(DHA)


Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Gündem

Prof. Dr. Yaşar: Yangınların iklimle ilgisi yok, insan kaynaklı

İzmir’de son bir haftada çıkan yangınlarda yüzlerce hektar orman, maki ve tarım arazisi zarar gördü. Yangınlarının yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğunu belirten Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Hep ‘İklimler’ deniyor ama hayır yangınların iklimle hiçbir alakası yok. Kesinlikle insan hatası” dedi.

Seza Nur ALPDÜNDAR
İZMİR-Türkiye genelinde üst üste yaşanan yangınlar yüzlerce hektar orman ve tarım alanını küle çeviriyor. Son 1 haftada Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu gibi İzmir’de de yangınlar çıktı. İzmir’de son bir haftada Dikili, Çeşme, Karaburun, Urla, Kemalpaşa, Seferihisar, Ödemiş, Buca, Aliağa, Torbalı ve Bergama ilçelerinde çıkan otluk alan, maki, orman ve tarım arazisi yangınlarında yüzlerce hektar küle döndü.

Yangınların yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğuna dikkati çeken Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Gelişmiş bir ülkede ormanlık alana giremezsiniz. Piknik yapmak istiyorsanız size devlet ormanın hemen kenarında bir alan verir ve siz orada pikniğinizi yaparsınız. Ama ülkemizde mangalını kapan ormana giriyor. Bu, çok tehlikeli. Piknikçilerin çoğu ateşi söndürmeden gidiyorlar, avcılar bazen ateşi yeteri kadar söndürmüyorlar, sigara izmaritlerinin atılması bunlar hepsi büyük risk. Maalesef Türkiye’de bunlar hepsini yaşıyoruz. Hep, ‘İklimler’ deniyor ama hayır yangınların iklimle hiçbir alakası yok. Kesinlikle insan hatası” dedi. 

‘ORMANLARA GİRİŞ 365 GÜN YASAK OLMALI’

Valiliklerin 1 Haziran-31 Ekim arası ormanlara girişi yasakladığını hatırlatan Prof. Dr. Yaşar, “Bu yasaklamaların valilikler tarafından olmaması lazım. Tarım ve Orman Bakanlığı ‘365 gün ormanlık alana girilmeyecek’ demeli. Bu iş, en tepeden çözülecek ki 365 gün ilgililer, orman köylüleri dışında kimse ormana girmezsin. İlgililerin dışındakilerin ormana girmemesi gerekiyor. Çünkü girince maalesef çok ciddi alanlar kaybediyoruz” diye konuştu.(DHA)

Okumaya devam et

Gündem

Bakan Göktaş: ‘Aile Temelli Ulusal Erken Müdahale Sistemi’ kurulacak

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, engelli çocukların doğumdan ilkokulun ilk yıllarına kadar takip edilip, desteklenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve ilgili kamu kurumlarının iş birliğinde ‘Aile Temelli Ulusal Erken Müdahale Sistemi’nin kurulacağını açıkladı.

ANKARA-Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; DSİ Genel Müdürlüğü, tarlalarda su tüketimini düşürerek israfı önleyen, bitkilerin sağlıklı büyümesini sağlayan ve tarımsal üretim verimliliğini artıran sulama otomasyonu çalışmalarını uzun yıllardır sürdürüyor. Yapay otomasyon çalışmaları kapsamında; toprak nem sensörleri, hava durumu istasyonları ve bitki ölçüm cihazları gibi sensörler sayesinde tarım arazilerindeki nem düzeyi, hava koşulları ve bitkilerin durumu gibi önemli veriler toplanıyor. Elde edilen veriler, bulut tabanlı platformlarda işlenerek çiftçilere gerçek zamanlı sulama imkanı sunuyor. Böylece çiftçiler bitkilerin sulama gereksinimlerine ilişkin daha hassas bilgileri sağlıyor ve su kaynaklarını israf etmeden verimli bir şekilde kullanabiliyor. Ayrıca ürün veriminde de artış yaşanıyor.

DSİ Genel Müdürlüğü, birçok avantajı beraberinde getiren sulamada otomasyon çalışmaları kapsamında Adana İmamoğlu sulaması 4’üncü kısma 3 bin 333 hektar, Afyonkarahisar-Çay-selevir sulamasında 410 hektar, Afyonkarahisar Çobanlar-Seyitler sulamasında 250 hektar ve Denizli Hasanbeyler Göleti sulamasında 212 hektar alana ait projelerde otomasyon sistemlerini tamamlayarak işletmeye aldı. Ayrıca 58 bin 832 adet sayaç, sulama otomasyonunu desteklemek için kullanılmaya başlandı. 2024 yılı içinde otomasyon şartnamesi hazırlama çalışmalarına başlayan DSİ Genel Müdürlüğü, yürürlüğe girecek şartnameye göre otomasyona geçilecek projeleri belirleyecek. Türkiye’de su tasarrufu için yapısal tedbir çalışmaları kapsamında sulama otomasyonu uygulamalarını hayata geçiren DSİ, kapalı sistem sulama alanlarında ön yüklemeli sayaç kurulumu ve hacim esaslı ücretlendirmenin yaygınlaştırılması gibi faaliyetleri de yürütüyor.

‘SUYU TASARRUFLU VE VERİMLİ KULLANMAK ELZEMDİR’

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, küresel iklim değişikliğinin gündemde olduğu bir dönemde DSİ’nin çalışmalarının büyük önem taşıdığını belirtti. DSİ yatırımlarının aratarak devamının, küresel iklim değişikliği ile mücadelede elzem olduğunu kaydeden Yumaklı, suyu verimli ve tasarruflu kullanmanın önemine işaret etti. Bakan Yumaklı, DSİ’nin büyük su yatırımları yaptığının altını çizerek, tarımsal sulamanın verimli ve etkin yapılması için kurum tarafından büyük projelerin hayata geçirildiğini dile getirdi. Sulamada otomasyonunun su kullanımında tasarruf ve verimde artış sağladığına dikkat çeken Yumaklı, şu değerlendirmede bulundu:

“DSİ Genel Müdürlüğümüz, sulamada otomasyon için uzun yıllardır çalışıyor. 2023 yılından bu yana da sulama alt yapısı uygun olan her bölge müdürlüğünde bir otomasyon çalışması yapılması yönünde gayretimiz sürüyor. Otomasyon uygulamasının küçük bir sulama tesisinde ya da sulama tesisinin bir kısmında yapılabileceği göz önünde bulundurularak bölge müdürlüklerimizin sorumluluk alanında yer alan işletmede olan kapalı sulama tesislerinden otomasyon uygulaması yapılabilecek sulamaların tespiti üzerinde çalışılmaktadır. Sulama otomasyonunun ülke geneline yayılması için planlamalarımıza devam ediyoruz.” (DHA)

Okumaya devam et

Gündem

İstanbul’da taksilerde ‘panik butonu’ devreye giriyor

Taksi sürücülerine yönelik saldırılarda yaşanan artış sebebiyle İstanbul’da örnek bir proje hayata geçiriliyor. Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından prototipi tanıtılan taksilerde ‘panik butonu‘ projesi, ilk defa Haziran ayı itibarıyla kapsamlı olarak İstanbul’da denenmeye başlandı. Konuyla ilgili konuşan taksici Birol Güneş, “Bu sistemde yolcu ile araba içerisinde herhangi bir münakaşaya girdiğinde, panik butonu var. Bu panik butonuna bastığınız zaman “TAKSİ S.O.S’ diye yanar. Böylece emniyet birimlerine ve 153 İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ihbar ediliyor. İhbar edildiğinde de en yakındaki ekipler polis ise polis, jandarma ise jandarma olay yerine gelip müdahale ediyor” dedi. Taksici Necati Kara ise, “Biz taksiciler için biliyorsunuz can güvenliğimiz sıkıntıda oluyor. Her türlü müşteri ile karşı karşıya geliyoruz. Bu sistem bence çok güzel” ifadelerini kullandı.

Faruk SAVAŞ – Burak KESKİNCİ 
İSTANBUL-Taksi sürücülerine yönelik yaşanan hırsızlık, gasp, yaralama ve ölüm olaylarındaki artış sebebiyle İstanbul’da yeni ve örnek bir uygulamaya başlandı. Konuya ilişkin olarak yaklaşık 15 yıldır taksici cemiyetleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından çeşitli çalışmalar yürütülmüş ancak uygulama aşamasına geçilememişti. Birçok şehirde yerel yönetimlerce taksilerde panik butonunun bulundurulması zorunlu tutulmuş ancak yine de sonuç alınmamıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından 12 Ocak 2024’te prototipi tanıtılan taksilerde panik butonu uygulaması ise 1 Haziran 2024 itibarıyla kapsamlı olarak denenmeye başlandı. Randevu sırasına göre sisteme dahil edilen taksiler ile panik butonu uygulamasının denemesi yapılıyor. Kısa süre içerisinde İstanbul’daki tüm taksilerin sisteme entegre edilmesi planlanıyor.


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.