Adana’da kış aylarının kurak geçmesi, kavun ve karpuzun da tarlada kalması nedeniyle Akdeniz meyve sineği popülasyonunda artış yaşandı. Sineği yakalamak için narenciye ağaçlarının içine yerleştirilen kapanlar dolarken, yetkililer önlem alınmasını aksi takdirde bu sene ihracatın olumsuz etkileneceğini söyledi.
Akdeniz meyve sineği, önlem alınmazsa meyve bahçelerini kırıp geçiriyor. 2018 yılında hava ılıman geçince büyük bir popülasyona ulaşan turunçgil başta olmak üzere birçok meyve çeşidinde problem teşkil eden, ihracatı durma noktasına getiren Akdeniz meyve sineğine karşı kentte ilaçlamalar sıklaştı. Üreticiler zararlı karşısında bilinçlenmeye başladı. Ancak bu sene kış mevsiminde havanın kurak geçmesi, kavun ve karpuzun da tarlada kalması nedeniyle Akdeniz meyve sineği popülasyonunda son 3 yıla göre rekor bir artış yaşandı. Sineği yakalamak için narenciye ağaçlarının içine yerleştirilen
kapanların hepsi doldu.
“Meyvelerin tarlada kalması popülasyonu arttırdı”
Şekerli meyveleri yiyerek beslenen Akdeniz meyve sineğine karşı önlem alınması gerektiğini belirten Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Adana’da havalar ısındı ve sert çekirdekli geç çıkan meyvelerde sinek oluştu. O meyvelerin tarlada kalması da bu sineğin popülasyonunu arttırdı. Akdeniz meyve sineği hava 16 derecenin altına düşene kadar yumurta bırakmaya devam eder. 2018 yılında popülasyon çok arttı ve Adana Valiliği öncülüğünde sürekli toplantılar yaptık. Yüreğir Ziraat Odası olarak bizler de sürekli köylere ilaç dağıttık ve bu popülasyonu kırdık” diye konuştu.
“Tuzakların içerisi sinek dolmuş”
30 Haziran itibariyle tekrardan ilaçlamanın başlayacağını belirten Doğan, “Akdeniz meyve sineği genelde zehirli yem, kısmi dal ilaçlaması olarak uygulanır. 1 ağaç boş, 1 ağaç dolu olmak şeklinde ağacın güney ve batı yönüne omuz pompasıyla ilaçlar atılır. Amacımız Akdeniz meyve sineği popülasyonunu kırmak. 40 gün önce asılan tuzakların içerisi sinek dolmuş. Binlerce sinek var” dedi.
“Önlemler alınmazsa büyük bir tehlike bekliyor”
Önlem alınması gerektiğini aktaran Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, şöyle devam etti: “Önlem alınmazsa turunçgil çok zarar görecek. Şeftali ve nektarinin de ilk ürünlerinde sıkıntı olmadı ancak son ürünleri Akdeniz meyve sineği vurdu. Bu sinek genelde tatlı ürünleri tercih eder. Ovamızda da tatlı ürün çok. Burada belediyelere de iş düşmekte. Kentimizde hayvan ahırları olan bölgelerin, pazarların ilaçlanması lazım. Çiftçilerimizin de burada kültürel önlemleri alması gerekir. Eğer bu önlemler alınmazsa ileride büyük bir tehlike bizleri bekliyor.”
“Meyve ihracatı sıkıntılı olacak”
Son 3 yılın rekor popülasyonunun yaşandığını kaydeden Doğan, “2021 yılının 2018 yılından daha tehlikeli olacağını şimdiden görüyoruz. Çünkü 2019 ve 2020 yıllarında havaların yağışlı geçmesinden dolayı toprağın 2-3 santimetre altında olan Akdeniz meyve sineği yavruları öldü. Ancak bu sene hava sıcak gittiği ve kış sert geçmediği için popülasyon arttı. Her yılda Adana’da sert çekirdekli meyve ekim alanları artmakta. Bu bizim için bir tehlike. Bunun önüne geçmezsek yurt dışına meyve ihracatı sıkıntılı olacak” dedi. Öte yandan, Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan sinek tuzaklarının çiftçiye Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hibe edilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Doğan, gümrük kapılarında bir tek Akdeniz meyve sineği vurgununa rastlandığında ihracatın karşı ülkeye gerçekleşmediğini, bunun örneklerinin geçmiş yıllarda yaşandığını belirtti.
Merkez Bankası’nın faiz kararına ilişkin değerlendirme
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu dün politika faizini yüzde 25’ten 500 baz puan artışla yüzde 30’a çıkardı. Faiz kararını değerlendiren Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, yıl sonuna kadar faizin yüzde 40 seviyesine yükseltileceğini öngördü. İSTANBUL-Merkez Bankası, Eylül ayında politika faizini yüzde 25’ten 500 baz puan artışla yüzde 30’a çıkarttı. Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Merkez Bankası’nın politika faizi artışını değerlendirdi. Merkez Bankası’nın 2023’ün kalan üç toplantısında faiz artışlarını sürdürüp, muhtemelen yılı yüzde 40 civarında bir politika faiziyle kapatacak izlenimini verdiğini söyleyen Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu “Böylelikle politika faizinin 2024 yılı beklenen enflasyonun üzerine çıkıp, en azından kâğıt üzerinde pozitif bölgeye geçmiş olacağını öngörüyorum. Karar metninde enflasyonun yıl sonunda tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredecek. Bu oranın Temmuz ayı Enflasyon Raporu’nda yüzde 62 olarak belirtildi. Yılın ilk 8 ayında tüketici enflasyonu yüzde 43,06 olarak gerçekleşti, Eylül enflasyonunun da yüzde 5 civarında gelmesi bekleniyor. Bu durumda 2022 Aralık ayına göre tüketici fiyatları yüzde 50 artacak. Yılın son üç ayı için yüzde 8 bir enflasyon payı kalacak ki, yüzde 62 hedefi bu koşullarda gerçekçi görünmüyor. Aylık yüzde 4’lük bir enflasyon yıl sonu tüketici fiyat artışlarını yüzde 69’a taşıyacak” dedi.
“Kredi kartı aylık faizleri yüzde 3’ü aşar” Faizlerin yükselmesiyle kredi kartı faizlerinin de artacağını vurgulayan Kozanoğlu, “Aylık faiz yüzde 3’ü aşacak. İhtiyaç kredisi faizlerinin de yüzde 60’ı buldu. 28 Mayıs seçimlerinde reel geliri düşse de uygun borçlanma koşulları nedeniyle kredi kartı ve tüketici harcamaları sayesinde hayat pahalılığını o denli şiddetli hissetmeyen kesimler için de hem yaşam zorlaşacak, hem de makro anlamda halkın mal ve hizmetlere talebi gerileyecek. Şöyle ki, 8 Eylül itibarıyla bireysel kredi kartı harcamaları yüzde 182 artışla 925 milyar lirayı bulmuştu. İhtiyaç kredileri de yüzde 60 artışla 903 milyar liraya ulaşmıştı. Demek ki kredi kartlarına takla attırarak, ihtiyaç kredisi-kredi kartı limitlerini zorlayarak çetin geçim koşullarına katlanmak da artık imkânsız hale geliyor” diye konuştu.
“Petrol fiyatlarının yüksek seyri 2024’te öngörülen 86,7 dolar ortalama fiyatın aşılabileceği kuşkusunu oluşturuyor” OVP’de 2024 yılı büyümesinin yüzde 4 tahmin edildiğine işaret eden Kozanoğlu, “Enflasyonun yüzde 70 civarından yüzde 33’e kadar gerilemesi ancak talepte keskin bir zayıflamayla olanaklı. Bu durumda da, yüzde 4 büyüme hedefinin tutturulması iyice zor. 2024 cari açığının da OVP’de 34,7 milyar dolar bekleniyor. 2023’ün ilk 7 ayında tüketim malları ithalatı bir önceki yıla göre 10 milyar dolar artışla 25 milyar doları bulmuştu. Uygun borçlanma koşullarına ve düşük kura bağlı olarak kamçılanan bu eğilim, 2024’te büyük olasılıkla dizginlenir. Ancak petrol fiyatlarının yüksek seyri 2024’te öngörülen 86,7 dolar ortalama fiyatın aşılabileceği kuşkusunu oluşturuyor” şeklinde konuştu.
Dolar 27,1380 liradan, euro ise 28,9080 liradan güne başladı. İSTANBUL-İstanbul Kapalıçarşı’da 27,1360 liradan alınan dolar 27,1380 liradan, 28,9060 liradan alınan euro ise 28,9080 liradan satılıyor. Son kapanışta dolar 27,03 liradan, euro ise 28,99 liradan satılmıştı.
Türkiye genelinde konut imarlı yeni arsaların üretilememesi, kentsel dönüşüm çalışmalarının istenen hızda ilerlememesi, inşaat maliyetlerinin artması ve uygun faizli kredilerin yok denecek kadar az olmasının konut alımını giderek zorlaştırdığını belirten gayrimenkul sektörü temsilcileri, çözümün yine krediye ulaşımın kolaylaşmasından geçtiğini söyledi. BURSA-Gayrimenkul sektöründeki gelişmeler hız kesmeden sürüyor. Her geçen gün sektörü etkileyen hadiselere bir yenisi ekleniyor. Bunların başında Türkiye genelinde konut imarlı yeni arsaların üretilememesi, kentsel dönüşüm çalışmalarının istenen hızda ilerleyememesi, inşaat maliyetlerinin artması, uygun faizli kredilerin yok denecek kadar az olması geliyor.
Son 5 yılın en düşük 8 aylık konut satışlarının yaşandığı bir atmosferde sektör temsilcileriyse çözümü konut kredisine ulaşımda yaşanan zorluğun ortadan kalkmasında buluyor. Elfi Gayrimenkul Kurucusu ve Broker’ı Özkan Aydemir, yeni veya ikinci el konut almak isteyenlerin, uzun vadeli ve uygun faizli krediyi bulmakta zorlandığı için taleplerde ciddi bir düşüşün söz konusu olduğunu dile getirdi.
Sektörün hareketlenmesi için uygun faizli kredi imkanı sunulması gerektiğine işaret eden Özkan Aydemir, KDV oranlarında da düzenlemeye gidilmesi önerisinde bulundu. Piyasadaki arz talep dengesinin yeniden kurulması için kredi konusunun çözülmesinin önemine değinen Aydemir, konut kredilerindeki faizin düşürülmesi ve ev almak isteyenlerin bu kredilere ulaşması şu anki sektörün canlanması için hayati önemde olduğunu yineledi.
Uzun bir süre gayrimenkul sektörü piyasasının belirleyicisinin satıcı olduğunu, artık bu durumun alıcı lehine değiştiğini belirten Aydemir, “İnşaat firmalarının takas yöntemini devreye aldığını biliyoruz. Ya da kendi finansman yöntemlerini oluşturdular. Bu giderek artıyor. Müteahhit firmalar çareyi burada arıyorlar. Hal böyleyken satıcının rolleri dağıttığı bir gayrimenkul piyasasından alıcının karar verici mekanizmanın başına geçtiği bir piyasaya doğru evrildik” diye konuştu.