Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’dan afet bölgesine ‘geçmiş olsun’ ziyareti

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sel afetinin yaşandığı Kastamonu’nun Bozkurt ilçesine “geçmiş olsun” ziyaretinde bulundu. Ziyarette konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güvencesindeki güvenlik, refah, barışın kendileri için çok değerli olduğunu belirtti.

Kastamonu’da 11 Ağustos’ta Ezine ve Zarbana Çayı’nın taşması sonucu meydana gelen sel, can kayıplarının yanı sıra çok sayıda ev ve iş yerinin zarar görmesine neden oldu. Sel felaketinin en ağır yaşandığı Kastamonu’nun Bozkurt ilçesine gelen KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Afet Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret ederek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan bilgiler aldı.

Toplantıya Soylu’nun yanı sıra İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Kastamonu Valisi Avni Çakır, AK Parti Kastamonu Milletvekili Metin Çelik, Kastamonu Belediye Başkanı Op. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, Bozkurt Kaymakamı Murat Atıcı, Bozkurt Belediye Başkanı Muammer Yanık, AK Parti Kastamonu İl Başkanı Doğan Ünlü ile bazı kurum temsilcileri de katıldı.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ardından afetin yaşandığı ilçede zarar gören alanları gezdi. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Ezine Çayı üzerine kurulan askeri köprüde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan çalışmalar hakkında bilgi alan Cumhurbaşkanı Tatar, ardından ilçe merkezini gezdi. Burada gördüğü afetzedelere geçmiş olsun temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, enkaz kaldırma ve temizlik çalışmalarına destek veren Kastamonu İl Jandarma Komutanlığına bağlı Komando birliği ekiplerine kolaylıklar dileyerek hatıra fotoğrafı çektirdi.


Ardından değerlendirmede bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden vatandaşların sevgi ve selamlarını getirdiğini belirterek, Antalya’da ve diğer bölgelerdeki yangın felaketinden sonra maalesef böyle bir sel felaketi ile karşı karşıya geldiklerini söyledi.

“Afet bölgelerinin eskisinden daha iyi bir yerleşim yerine sahip olacağını düşünüyorum”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden bütün bu gelişmeleri büyük bir acı ile izlediklerini söyleyen Tatar, “23 gündür burada çok yoğun bir çalışma olduğunu birlikte gördük. Az önce Sayın Süleyman Soylu bakanımız bize sunduğu takvimde burada son 23 günde yapılan çalışmaların ne kadar yoğun bir şekilde gerçekleştiğini anlattı. Buranın tekrar eski haline dönmesi için altyapısıyla, çevre düzenlemesiyle ve yapılacak olan diğer doğal gaz çalışmasıyla gerçekten inşallah bütün bunlar bitirildiğinde eskiden daha da iyi bir yerleşim yeri olabileceği yönünde bir sunum gördüm. Kendisini ve bu eserlerin ortaya çıkmasında emeği bulunan kurum ve kuruluşları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkili makamlarını tebrik etmek istiyorum” dedi.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük bir devlet olarak bütün bu yaraları sarmasında yaptığı çalışmaların ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha burada görmüş olduk”
AFAD’ın çalışmalarını da yakında takip ettiklerine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, “Gerçekten bu kadar kısa zamanda bu kadar iyi toparlayabilmek o sel felaketinin etkisini ve zarar gören mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılan çeşitli çalışmaların birlik ve beraberlik içerisinde, bir disiplin içerisinde ne kadar etkili ve Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük bir devlet olarak bütün bu yaraları sarmasında yaptığı çalışmaların ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha burada görmüş olduk. Bir kez daha ben hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. 100’e yakın kardeşimizi; 82 kişi hayatını kaybetmişiz ve 15-16 kişinin de kayıp olduğu söyleniyor; dolayısıyla 100’e yakın insanımızın, vatandaşımızın hayatını kaybetmesi bizleri çok üzmüştür. Onlara rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Onların acılarını biz de paylaşıyoruz. Burada yaşayan insanların tekrar geleceğe umutla bakabilmesi için bu anlamda buradaki çalışmaların sürdürülmesi önemlidir” diye konuştu.

“KKTC’nin özellikle Karpaz bölgesi büyük bir tehlike atlattı”

Bartın, Kastamonu ve Sinop’ta sel felaketi yaşandığı sırada KKTC’nin de büyük bir tehlikeyi atlattığına işaret eden Tatar, şöyle konuştu: “Biz şu an Bozkurt’tayız. Bozkurt’ta en fazla yağışı alan, bir bakıma 6 ayda yağacak yağmur bir anda buraya boşalıyor. Bu da dünyada birtakım ekolojik dengesizlikler, küresel ısınma, yangın felaketlerinden sonra su felaketlerine yol açtı. Bildiğiniz gibi son 2-3 gündür de Suriye kaynaklı bir yakıt sızması ile KKTC’nin özellikle Karpaz bölgesi büyük bir tehlike atlattı. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile sızıntı sonrasında hemen irtibata geçtik ve hemen bu sorunun giderilmesi için planlama gerçekleştirdik. Eğer o felaket bizi vursaydı bu işin nasıl engelleneceği konusunda bir çalışma gerçekleştirdik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, Türkiye’nin katkılarıyla. Bu olaylardan dersler çıkarmak lazım. Dolayısıyla ben bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiş olsun diliyorum. Sizlerin acıları bizim de acımızdır. Bu mesajı tüm Türkiye’ye iletmek için buradayım”

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güvencesinde oradaki güvenlik refah, barış bizler için çok değerli, çok kıymetli”

Kıbrıs Türklerinin 1974’ten önce çok zor günler geçirdiğini söyleyen Tatar, şunları söyledi: “Milli şuur ve tarih bilinciyle hep birlikte var olmanın gayreti içerisinde insanlarımıza hak ettiği refahı, mutluluğu ve geleceğe umutla bakabilmenin özgüveniyle bütün bu çalışmaları yürütmek hepimizin temenni ve dileği. Biz KKTC’den durumu böyle görüyoruz. Biz de çok itildik, kakıldık. 1974’ten önce Kıbrıs Türklerinin nasıl soykırımdan geçirildiği, mezarlara gömüldüğü, Türklerin 103 köyünü yakarak binlerce insanımızı göçmen, diğerlerini canlı canlı mezarlara gömdükleri günleri yaşadık. Şimdi Türkiye’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güvencesinde oradaki güvenlik refah, barış bizler için çok değerli, çok kıymetli”
Toplantının ardından Kıbrıs gazileri tarafından KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’a plaket takdim edildi.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

“Türkiye hukuka bağlılıkta 117. sırada!”

Hukukçu Figen Çalıkuşu’ndan zor soru: “Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor”

HABER MERKEZİ-Hukukçu Figen Çalıkuşu, Karar Gazetesi’ndeki köşe yazısında “çürüme” iddiasında bulundu.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen ‘hukukun üstünlüğü endeksi’nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alındığını, bu endekste Türkiye’nin 142 ülke arasında 117. Sırada olduğunu hatırlatan Çalıkuşu, “Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka. Monarşiyle yönetilen ama ‘demokrasiye’ sahip olan Danimarka… Cumhuriyet olan ama bir türlü ‘demokrasi’ olamayan Türkiye’ye fark atıyor” ifadelerini kullandı.

Çalıkuşu’nun yazısının tamamı:

İçişleri Bakanlığı içindeki sert bir bilek güreşinin mafya marifetiyle “darbe mi, operasyon mu” parantezine sıkıştırıldığı, gözümüzün önünde işlenen bir cinayetin emrini verenin siyaset kurumu tarafından korunduğu buna karşın muhalif Kürt siyasetçilerin AİHM Kararlarına rağmen hayatlarına çöküldüğü, AYM üyelerini terörist ilan edebilen zihniyetin cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirdiği, muhalif olan herkesin casus ilan edileceği bir çürüme ortamındayız.

“Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor” sorusu etrafında tartışan bir ülkeden söz ediyoruz.

Bu korkunç durumun nedeni nedir?

Ruhu bıçaklanmış gözleri oyulmuş kuvvetler ayrılığı olabilir mi?

Gelin birlikte bakalım.

Parlamenter monarşiyle yönetilen, gerçek bir kralın olduğu Danimarka’da kuvvetler ayrılığı var.

Biz de güya kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyoruz…Anayasanın başlangıç kısmında öyle yazıyor zira.

İki ülke de kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyor ama hukukun üstünlüğü endeksinde arada uçurumlar bulunuyor.

Danimarka ile Türkiye’nin kuvvetler ayrılığından anladığı aynı değil demek ki…

Anayasa değişikliğinin konuşulduğu bu günlerde, aradaki farkı anlamak isterseniz size Taha Akyol’un “Atatürk’ün Anayasası 1924” isimli son kitabını öneririm.

Taha Akyol, 100 yıllık anayasa tecrübesine sahip olmamıza rağmen, bu tecrübeden ders çıkaramadığımızı, uzlaşmayla bir anayasa yapılamadığını söylüyor ve fevkalade bir isabetle teşhisi koyuyor: “anayasal istikrarsızlık”.

Taha Akyol’un kitabından devam edelim;

“Türkiye’nin anayasal istikrarsızlığının, kuvvetler birliği ile kuvvetler ayrılığı arasındaki gelgitler ve siyasi güç karşısında hukukun zayıflığı halinde ortaya çıktığı görülüyor.”

Meclis tutanaklarından Cemal Nuri Bey’in konuşmasından “1924 Anayasasında temel olan ikinci umde kuvvetler birliğidir” cümlesini aktarıyor Taha Akyol.

Kitap sayesinde Yekta Güngör Özden’in başkanlığı dönemindeki bir AYM kararında 1924 Anayasasına yapılan eleştiriden de haberdar oldum;

“Kuvvetler birliği ilkesi esas alınan 1924 Anayasasında yargıya ilişkin ayrıntılı hükümler bulunmadığı gibi, yargının yasamaya yürütmeye karşı bağımsızlığını sağlayacak kural ve kurumlara yer verilmemiştir.”

Geldik 2024 senesine.

Anayasada bu kez kuvvetler ayrılığı yazılı.

Ama yargı, yasama ve yürütmeye karşı gene bağımsız değil, korunaksız ve saldırı altında.

Gerçek bir kuvvetler ayrılığı olmadığında bağımsız olamayan, bağımsız olamayınca tarafsız da olamayan kuşatılmış bir yargı ile baş başayız özetle.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen “hukukun üstünlüğü endeksi” nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alınıyor.

İşte bu endekste Türkiye 142 ülke arasında 117. sırada.

Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka.

Monarşiyle yönetilen ama “demokrasiye” sahip olan Danimarka…

Cumhuriyet olan ama bir türlü “demokrasi” olamayan Türkiye’ye fark atıyor.

Endekste bir ülkenin notu 1’e ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o derece yüksek olurken, 0’a ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o kadar düşük olarak nitelendiriliyor.

Endeks değerlendirmesindeki başlıklarda olan “Yönetim pozisyonundaki kişiler yasal kısıtlamalara ne kadar tabi olduğunu değerlendirmesinde” Danimarka’nın puanı; 0.95.

Ülkemiz Türkiye’nin puanı; 0.28.

Yönetim pozisyonundaki kişilerin, yasal kısıtlamalara tabi olması ne demek? Kuvvetler ayrılığı demek.

Kuvvetler ayrılığı yok ise hukukun üstünlüğü endeksinde sert düşüş de kaçınılmaz zaten.

Bu düşüş yargıyı hiç rahatsız etmiyor anlaşılan.

Yargıtay üyeleri yeni başkanını ancak seçebildiler… 37 tur oylama yapıldı.

Son aşamada, adaylardan AYM üyeleri hakkında çok ağır ithamlarla suç duyurusunda bulunan 3. CD’si Başkanı Muhsin Şentürk adaylıktan, Yargıtay Başsavcılığına aday olmak için çekildi.

Bu çekilmenin arkasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müdahalesinin olduğu iddia edildi… Sadece böyle bir söylentinin olabilmesi bile ülkedeki hukukun durumunu, “kuvvetler ayrımı” olup olmadığını göstermeye yeter.

Danimarka’daki meslektaşları, 37. turda başkan seçen, bu seçimlere cumhurbaşkanının karıştığı söylenen Yargıtay ve üyeleri hakkında ne düşünürler acaba?

Yargıtay, bu ülke insanlarının hukuksal sorunlarına çözüm beklediği hukukun Kâbe’si diyebileceğimiz bir yer.

Cezaevinde tahliye tarihi geldiği halde Yargıtay’dan dosyası dönmediği için yatanlar oldu/oluyor bu ülkede.

Yasal faizin yüzde 9 olduğu bu ülkede pul olmuş alacaklarına 10 yıl sonra kavuşanlar var.

Mehmet Şimşek, endeksteki 117. sıra gerçeği önünde dururken dünyadan ne kadar para bulacak ya da bulamayacak sanırım biliyordur.

Göreve geldiğinde “rasyonalite” demişti zira.

Hukuk ve demokrasi olmadan rasyonalite olmuyor… Hayat bütün örnekleriyle bunu bize gösteriyor.

Okumaya devam et

Genel

İTÜ Robot Olimpiyatları’nda geleceğin teknoloji liderlerini destekledi

Telemecanique Sensors, İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından bu yıl 16’ncısı düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’nın bronz sponsoru oldu

ABDULLAH GONCA
HABER MERKEZİ-Şirket, üç gün süren etkinlik çerçevesinde geleceğin robot dünyasını şekillendirecek gençler, akademisyenler ve sektör temsilcileri ile buluşma fırsatı elde etti.

90 yılı aşkın deneyimiyle 20’den fazla ülkede sensör teknolojileri alanında fark yaratan Telemecanique Sensors, geleceğin mühendislerine destek olmak amacıyla sponsorluk çalışmalarına devam ediyor. Son olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’na bronz sponsor olarak katılan şirket, robot alanında çalışmalar yürüten öğrencilerin çalışmalarına katkı sağladı.

Bu yıl 16’ncısı düzenlenen etkinlik; heyecan verici yarışmalar, eğitici seminerler ve workshoplarla üç gün boyunca katılımcılara özel bir deneyim sundu.

Okumaya devam et

Ekonomi

JetCar’a büyük ilgi

Antalya’da üretiliyor, 110 ülkenin sularında yüzüyor

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Ankara’da düzenlenen Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show’da sergilenen su sporları aracı ‘JetCar’ ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Antalyalı bir firma tarafından üretilen ve 1 milyon 200 bin TL fiyat etiketi olan deniz oyuncağı 110 ülkeye ihraç ediliyor.

Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show Ankara, milyonluk tekne ve yatlara ev sahipliği yapıyor. 150 bin TL ile 7 milyon TL arasında değişen 200’ün üzerinde teknenin sergilendiği fuara, Antalya merkezli bir firma tarafından üretilen ‘JetCar’ damgasını vurdu.

EN FAZLA İHRACAT ABD’YE VE ARAP YARIMADASINA

JetCar’la ilgili detayları aktaran Ocean Marine Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Güneş, “Dünyada büyük ilgili gören JetCar’ı geliştirmeye devam ediyoruz. Daha gelişmiş versiyonunu kısa süre içerisinde denize indirmeyi hedefliyoruz. Mevcut versiyon 55 deniz mili (Yaklaşık 90 km/s) hıza ulaşıyor. Türkiye’de 400 adet JetCar sularımızda yüzüyor. ABD, Arap yarımadası ve İspanya başta olmak üzere bugün 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni versiyonun suya inmesiyle birlikte hedefimiz ihracat yaptığımız ülke sayısını bu yıl en az 150’ye çıkarmak. Hem sektör ihracatımıza hem de Türkiye’nin toplam ihracatına daha fazla katkı vermek istiyoruz. Türkiye, deniz araçları ve ekipmanları üretiminde tasarım ve kalite özelinde dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Mevcut konumumuzu pekiştirmek ve daha üst basamaklarda yer almak için katma değeri yüksek ürünlere odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.