Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Ekonomi

Bafra Ovası’nda üreticiye piyango vurdu

İç Anadolu ve Türkiye’nin güney bölgelerinde kışlık sebzelerde erkenci ürünlerin zarar görmesi Bafra Ovası çiftçisine yaradı. Çiftçiler sezonun ilk mor lahanalarını tarladan kilosu 3,5 TL, beyaz lahanaları ise 1,5 TL’den satıyor.

Erdi Demür-Ahmet Şükrü Uluçay
SAMSUN-
Türkiye’nin gıda ambarlarından biri olan Bafra Ovası, bu sezon kışlık sebzede altın dönemini yaşıyor. Bu yıl ürünlerde bir hastalığa rastlanmazken, verimlilik de diğer bölgelere göre oldukça yüksek. İç Anadolu ve Akdeniz Bölgelerinde kışlık sebzelerde yaşanan sıkıntılar talep yoğunluğunu Samsun’a yöneltti. Geçen yıl ızgara vurulan mor ve beyaz lahanalar, bu sezon ise hale inmeden alıcı buluyor. Bu sene tarladaki en değerli kışlık sebzenin mor lahana olduğuna dikkat çeken üreticiler, fiyatların düşmemesi halinde iyi bir kazanç elde edeceklerini ifade ettiler.

“Güneyde ürünlerin yanması bize piyango gibi oldu”

Mor lahananın şu anki satış fiyatının iyi olduğunu ve fiyatların aşağıya düşmemesi durumunda kar elde edebileceklerini dile getiren çiftçi Uluhan Gündüz, “Erken hasatçılar ilk etapta mor lahanayı 3,5 TL’den faturalı olarak satmaya başladı. Şu anda ise piyasa biraz düştü. Biz de hasada hazırlanıyoruz. Para kazanabilmeyi umut ediyoruz. Geçen sene bu zamanda 2,20 TL’ye kadar çıkan fiyat yılbaşından sonra 50 kuruşa düşmüştü, talep bile olmamıştı. Bir kısmı tarlasına ızgara vurdu bir kısmı da oldukça ucuz verdi. Fiyatlar şu anki seviyenin aşağısına düşerse kimse para kazanamaz. Gübre fiyatlarına sürekli olarak zam geliyor. 3-4 TL çiftçi için ideal paralar. Daha fazla etsin isteriz ama bu seviyeye de şükretmek gerekir. Ben 10 dönüm mor, 4 dönüm de beyaz (hibrit) lahana ektim. 10 dönümden 60 ton mor lahana, 4 dönümden de 40 tona yakın beyaz lahana bekliyorum. İç Anadolu’daki mahsullerin yandığı söyleniyor. Orası Bafra’yı etkiliyordu. Orada erkencilerin yanması bize piyango gibi bir şey oldu. İnşallah böyle devam eder ve fiyatlar yukarı çıkar, çiftçimiz de rahat eder” dedi.

“Geçen yıl tarlaya ızgara vurmuştum, bu sene mor lahana yüz güldürecek”

Geçen sene fiyatların oldukça düşmesi nedeniyle lahana tarlalarına ızgara vurduklarını fakat bu sene mor ve beyaz lahananın iyi para ettiğine dikkat çeken 40 yıldır çiftçilik yapan İdris Gündüz, “Şu anda beyaz lahana 1,5 TL’den satılıyor. Geçen sene beyaz lahana hiç para etmemişti. Ben tüm beyaz lahanaları ızgaraya vurmuştum. Mor lahana ise ilk çıktığında iyiydi, yılbaşından sonra hiç para etmedi. Bu sene nasıl olur bilmiyoruz. Mor lahana geçen yıl ilk çıktığında 2 TL’den satılıyordu. Bu sene ise faturalı şekilde 3,5 civarında satılıyor. Bu sene mor lahananın fiyatı 5 TL’ye kadar çıkabilir. 5 TL’den satarsak çiftçinin yüzü güler. Çiftçilerin tüm girdilerine büyük oranda zam geldi. Ben 35 dönüm kışlık sebze ektim. 150 ton mahsul almayı hedefliyorum. Üretimde hiçbir sıkıntımız yok ama satışlar nasıl olacak bilmiyoruz. İlk hasatlarda karnabaharda durum iyi değil. Bu sene mor lahana yüz güldürecek gibi görünüyor. Beyaz lahanada da fiyatlar kötü değil. Diğer kışlık sebzelerde durumun ne olacağı pek belli olmuyor” diye konuştu.

“Bafra kışlık sebzede altın sezonunu yaşayacak”

Türkiye’de yaşanan kışlık sebze sorununa rağmen Bafra’da üretim rekoru kıracaklarını iddia eden Bafra Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner ise şunları söyledi:
“Bu sene Bafra Ovası kışlık sebzede en zengin yılını yaşayacak. İç Anadolu ve güney kesimlerde kışlık mahsullerde sıkıntı olduğunu duyduk. Bafra’da 90 bin dekar üzerinde kışlık sebze üretiliyor. İlçemizde pırasa, beyaz lahana, mor lahana, karnabahar ve brokoli üretiliyor. Mor lahana şu anda üreticiden 3-3,5 TL’den alınıyor. Halde ise 4 liradan toptan satılıyor. Büyük şehirlerde mor lahananın 8-10 TL’den satıldığını görüyoruz. Aradaki farkın bu kadar uçurum olması manidar bir durum. Bafra Ovası’nın kışlık sebze üretiminde bu sene rekor kıracağını düşünüyoruz. Üreticimiz de bundan güzel bir kar sağlar umarım. Çiftçilerin üretim maliyetlerinde büyük bir artış oldu. Bafra’da bilinçli tarım yapılıyor. Bu sene hem verim çok hem de ürünlerde hastalık yok. Türkiye’de şu anda kışlık sebze anlamında büyük bir yokluk var ama Bafra’da bu durum söz konusu değil. Üreticiler olarak tüketicilere rayiç fiyata mal satmak istemiyoruz. Devletimizden yakıt, ilaç, gübre ve hayvan yemi fiyatlarını kontrol altında tutmasını istiyoruz. Bu girdi masrafları kontrol edilir, çiftçiye destek verilirse hem üretici hem de tüketici sebze fiyatlarından memnun olur.”

Kışlık sebze üretiminde Samsun’da yılda 252 bin 57 ton kırmızı, beyaz ve Brüksel lahanası üretiliyor. Türkiye’de üretilen lahanaların yüzde 30’unu tek başına üreten Samsun lahana üretiminde Türkiye’de 1. sırada yer alıyor. Ayrıca Samsun’da yılda 10 bin 404 ton turp, 25 bin 707 ton pırasa, 26 bin 498 ton karnabahar üretiliyor. Bafra, Çarşamba ve Vezirköprü gibi verimli ovalara sahip olan Samsun lahana üretiminde Türkiye 1., turp üretiminde 2., pırasa üretiminde 3., karnabahar üretiminde ise 4. sırada yer alıyor.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Ekonomi

Türkiye’de ilaç kıtlığı iddiası…

Eczacılar Vakfı’ndan tepki: Koca sağlık sisteminde üvey evlat muamelesi görüyoruz! Ayrıcaülkemizde ilaç kıtlığı var…

ZAFER BULUT
HABER MERKEZİ
-Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, Türkiye’de eczacılık eğitiminin geldiği noktadan eczacıların iş yerlerinde yaşadığı sorunlara kadar birçok düzenleme ihtiyacı olan başlığa dikkat çekti. İlaç kıtlığına da vurgu yapan Tosun “Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Eczacılık fakültelerinde gerçekten de çok yoğun, hem teorik hem de uygulama ağırlıklı yüksek nitelikli bir eğitim müfredatının bulunduğunu belirten Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri, sayıları hızla artan eczacılık fakültelerine vurgu yaparken “Bu konunun üzerinde önemle durmamız gerekir ki gelecekte bir eczacı istihdamı ama ondan çok daha önemlisi bir halk sağlığı sorununa yol açılmasın. Biz bu durumu artık fakülte enflasyonu diye isimlendiriyoruz ve çok acilen bu sorunun çözümü için adımlar atılmasını bekliyoruz” dedi.

YURT DIŞINDAN HAKSIZ DİPLOMALAR…

Bu noktada kimi yurt dışı üniversitelerinden haksız şekilde alınan diplomalara da dikkat çeken Osman Tosun, “Diplomasını saygın üniversitelerden bileklerinin hakkıyla alan meslektaşlarımı tenzih ederek söyleyebilirim ki bunların çok büyük bir kısmı ne yazık ki nereden ne şekilde alındığı belli olmayan diplomalar ve maalesef ülkemizde çok kolaylıkla denklik alabiliyorlar. Bu gerçekten tüm toplum adına çok can sıkıcı bir sorun ve maalesef çok ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşme potansiyeli barındırıyor. Bizim ülke olarak buna acilen bir çözüm bulmamız gerekiyor. Burada da görev büyük oranda Yüksek Öğretim Kurumu ve elbette siyaset kurumuna düşüyor. Son dönemde bu konuda bazı adımlar atıldı ancak bize göre bunlar halen yetersiz” diye konuştu.

Osman Tosun, eğitim konusunda Eczacılar Vakfı olarak sundukları çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“Yeni eczacılık fakültesi artık açılmamalı

Var olan fakülte kontenjanlarında, ihtiyaç ve istihdam planlamalarına uyumlu olarak kontenjan kısıtlamalara gidilmeli hatta kontenjanlar azaltılmalı.

Eczacılık fakültelerine girişte uygulanan baraj puanı daha etkin düzeylere getirilmeli.

Eczacılıkta Uzmanlık konusundaki sorunlar giderilip yaygınlaşması sağlanmalı.

Stajer kabul etme ile ilgili teşvik edici uygulamalara gidilmeli.”

‘ZAM GELSE DE GELMESE DE BİZ ZARARDAYIZ’

Eczacıların sorunlarının sadece eğitim süreçleriyle sınırlı olmadığını belirten Osman Tosun, “Mesleğimizin güncel sorunları ve uzun yıllardan gelen kronikleşmiş sorunları var. Ki bunlar aynı zamanda bizim için mücadele alanları haline geldi” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“Şu günlerde elbette tüm toplumumuz gibi eczacılar da devasa ekonomik sorunlarla mücadele ediyorlar. Tüm maliyetlerimiz korkunç bir hızla artarken ne yazık ki gelirlerimiz çok az artıyor ve gerçekten çok ciddi sayıda meslektaşımız eczanelerini ayakta tutmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyor. Son günlerde çokça gündeme gelen önemli bir başka önemli sorun ilaç yoklukları, bir başka deyimle piyasada bulunamayan ilaçlar. Bu konu meslek örgütlerimiz tarafından çok defa anlatıldı ama kısaca yinelemek gerekirse bu sorunun temelinde 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi (IFK) yatıyor. Geçtiğimiz yıl içinde kısmi düzenlemeler yapılmış olsa da IFK bir taraftan eczane ekonomileri üzerinde yıkıcı etkiler yapmaya diğer taraftan halkımızın ilaca erişimi konusunda ciddi engeller oluşturmaya devam ediyor. Anlaşılması çok zor, çok teknik bir konu bu IFK meselesi ama çok kabaca açıklamak gerekirse IFK, ilaç fiyatlarının nasıl belirleneceğini ve sektörde kimin karlılık oranının ne olacağını tarif eden kararname. Bu kararnamede ilaç sektörüne yönelik özel kur uygulaması var ve uygulanan kur güncel kurun yaklaşık yarısına denk geliyor hatta dönem dönem ani kur hareketleri söz konusu olduğunda daha aşağılara da düşebiliyor.

Biz eczacılar için IFK’nın daha da vahim sonuçları var. Şöyle ki kararnameye göre ilaçlar belirli fiyat baremlerine ayrılmış durumda ve karlılık oranları da bu baremlere göre değişiyor. Kararnameye göre fiyat yükseldikçe karlılık oranı düşüyor. Dolayısıyla ilaç fiyatlarına zam yapılıp bu baremler ona uygun şekilde belirlenmediğinde karlılık oranınız düşmüş oluyor ve kararnamenin yürürlüğe girdiği günden bu yana uygulama tam olarak bu şekilde sürüyor. Zaman içinde bir iki küçük düzenleme yapılsa da yaraya pansuman dahi olmadı diyebiliriz. Yani mevcut durumun özeti biz eczacılar için ilaç fiyatlarına zam gelse bir dert, gelmese başka dert. Bizi her iki durumda da zararlı çıkaran bir yasal altyapımız var, emeği geçenlerin kulakları çınlasın.”

‘ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRÜYORUZ’

Siyaset kurumunun, ilgili bakanlıkların ve bürokrasi kademelerinin eczacıların sorunlarına karşı yıllardır belirgin bir duyarsızlık içinde olduğuna dikkat çeken Osman Tosun, “Yani bu kocaman sağlık sistemi içerisinde eczacılar uzun yıllardır üvey evlat muamelesi görüyor dersek lütfen kimse kırılmasın. Eczacı örgütlerinin sesine daha fazla kulak verilmesini, devlet bürokrasisi içinde ve karar alma mekanizmalarında da eczacılara daha fazla yer verilmesini bekliyoruz” dedi.

‘FİYAT TARTIŞMASININ BİR TARAFI DEĞİLİZ’

Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, eczacıların taleplerini ise şöyle anlattı:

“Aslında sorunlardan bahsederken talep ve önerilerimizden de büyük ölçüde bahsetmiş olduk ama bu soruya yanıt verirken yalnızca ‘meslek hakkı’ talebimizi dile getirmek isteriz. Biz eczacılar halkımıza sunduğumuz nitelikli sağlık hizmetinin bir karşılığı olsun istiyoruz. Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz.”

Okumaya devam et

Ekonomi

JetCar’a büyük ilgi

Antalya’da üretiliyor, 110 ülkenin sularında yüzüyor

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Ankara’da düzenlenen Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show’da sergilenen su sporları aracı ‘JetCar’ ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Antalyalı bir firma tarafından üretilen ve 1 milyon 200 bin TL fiyat etiketi olan deniz oyuncağı 110 ülkeye ihraç ediliyor.

Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show Ankara, milyonluk tekne ve yatlara ev sahipliği yapıyor. 150 bin TL ile 7 milyon TL arasında değişen 200’ün üzerinde teknenin sergilendiği fuara, Antalya merkezli bir firma tarafından üretilen ‘JetCar’ damgasını vurdu.

EN FAZLA İHRACAT ABD’YE VE ARAP YARIMADASINA

JetCar’la ilgili detayları aktaran Ocean Marine Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Güneş, “Dünyada büyük ilgili gören JetCar’ı geliştirmeye devam ediyoruz. Daha gelişmiş versiyonunu kısa süre içerisinde denize indirmeyi hedefliyoruz. Mevcut versiyon 55 deniz mili (Yaklaşık 90 km/s) hıza ulaşıyor. Türkiye’de 400 adet JetCar sularımızda yüzüyor. ABD, Arap yarımadası ve İspanya başta olmak üzere bugün 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni versiyonun suya inmesiyle birlikte hedefimiz ihracat yaptığımız ülke sayısını bu yıl en az 150’ye çıkarmak. Hem sektör ihracatımıza hem de Türkiye’nin toplam ihracatına daha fazla katkı vermek istiyoruz. Türkiye, deniz araçları ve ekipmanları üretiminde tasarım ve kalite özelinde dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Mevcut konumumuzu pekiştirmek ve daha üst basamaklarda yer almak için katma değeri yüksek ürünlere odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Ekonomi

Bakan Şimşek: Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz

Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler tarafından kurulan Türk Yatırım Fonu‘nun Guvernörler Kurulu Açılış Toplantısı İstanbul’da yapıldı. Burada konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, Fon birçok alanda projelere teknik destek verecektir” dedi.

Faruk SAVAŞ – Uğur GÜLBOY
İSTANBUL-Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan tarafından kurulan Türk Yatırım Fonu‘nun açılış toplantısı İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yapıldı. İstanbul merkezli Türk Yatırım Fonu’nun Başkanı Kazakistanlı diplomat Bağdad Amreyev toplantının açılış konuşmasını yaptı. Amrayev, “Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu’nun açılış toplantısına hoş geldiniz. Hepinizi büyük bir memnuniyet ve saygıyla selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve tüm çalışma ekibine bu etkinliğin hazırlanmasında gösterdikleri özenli çalışma ve iş birliği için şükranlarımı sunmak isterim. Bugünün, Türk Dünyası’nda hayırlı çalışmaların yapılması için bir vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“EN BÜYÜK AMACIMIZ, TÜRK DEVLETLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞMESİNİ SAĞLAMAKTIR”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de burada bir konuşma yaptı. Bakan Şimşek, “Bugün Fon’un operasyonel hale getirilmesine ilişkin ilk kararların alınacağı tarihi bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Türk Devletlerinin, 2024 yılı sonu itibarıyla 1,9 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe, 178 milyon nüfusa ulaşarak dünya ekonomisi içinde önemli bir yer edinmesi beklenmektedir. Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi çerçevesinde, Türk Yatırım Fonu’nu kurmaktaki en büyük amacımız, Türk Devletleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır” dedi.

“TÜRK YATIRIM FONU’NU 500 MİLYON DOLAR KAYITLI SERMAYE İLE KURUYORUZ”

Fonun ekonomik rakamlarına ilişkin bilgiler veren Şimşek, “Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, Fon birçok alanda projelere teknik destek verecektir. Fon, KOBİ’lerin büyümesinde ve altyapı, yenilenebilir enerji, tarım ve turizm gibi birçok alandaki yatırımların artmasında kritik role sahip olacak ve devam eden ekonomik kalkınmaya katkı sunacaktır.” diye konuştu.

“FON’UN YÜKSEK STANDARTLI BİR ULUSLARARASI FİNANS KURULUŞU OLMASINI AMAÇLIYORUZ”

Şimşek, “İstanbul’un jeopolitik konumu, güçlü girişimcilik ekosistemi ve nitelikli beşeri sermayesi Fon’a büyük katkılar sunacaktır. Biz Fon’un yüksek standartlı bir uluslararası finans kuruluşu olmasını amaçlıyoruz. Fon, organizasyon yapısı, karar alma mekanizmaları, insan kaynakları, risk yönetimi, izleme ve denetleme fonksiyonlarıyla her açıdan uluslararası en iyi uygulamalara uygun olarak faaliyet gösterecektir” şeklinde konuştu.

“MACARİSTAN’IN ÜYE OLMA İSTEĞİNİ MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ”

Bakan Şimşek Macaristan’ın Türk Yatırım Fonu’na katılma isteğine ilişkin olarak da, “Macaristan’ın Türk Yatırım Fonu’na üye olma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz. Fon faaliyetlerine başladığında Macaristan’ın üyelik sürecinin tamamlanması önem verdiğimiz gündem maddelerinden biri olacaktır. Türk Yatırım Fonu’nun, çalışma ilkeleri ve etkin işleyiş mekanizmasıyla başarılı işbirliklerine örnek olacağına inancımız tam” dedi.(DHA)


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.