Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Duymayınca doktora gitti, ameliyatta kulağından çıkanlar şok etti

70 yaşındaki Lütfi Karaka, kulağındaki rahatsızlık nedeniyle hastaneye gidince ameliyata alındı. Operasyon sırasında hastanın kulağındaki pamukları gören doktorlar büyük şaşkınlık yaşarken ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Suat Turgut, “Kulağını kaşırken pamukların içeride kalması nedeniyle enfeksiyon oluşmuş. Bu pamuklar muhtemelen en az 3 senedir orada, ameliyatla o pamukları çıkarttık” dedi.

Hasibe Karadağ – Emre Baba
İSTANBUL-
Sultangazi’de yaşayan 70 yaşındaki Lütfi Karaka, 3 yıl önce sağ kulağında işitme kaybı, akıntı gibi sorunlar yaşamaya başladı. Kulağı kaşındıkça kulak çubuğu ve kibrit çöpü ile kulağını karıştırdığı öğrenilen yaşlı adam, bir süre sonra doktora gitti. Damlalar kullanan ve çeşitli tedaviler yaptıran ancak şikayetlerinden kurtulamadığı öğrenilen Karaka, bu kez Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitti. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Suat Turgut’un muayene ettiği Karaka’nın kulağında iltihap ve doku tabakasından dışarı doğru sarkarak normal yapılardan farklı olarak büyüyen, et gibi yapılar olarak ifade edilen polip oluştuğu görüldü. Prof. Dr. Turgut, hastası için ameliyat kararı verirken hazırlıklar yapıldı.

Yaşlı adamın kulağında kalan pamuklar ameliyatta ortaya çıktı

Ameliyata alınan yaşlı adamın kulağına soktuğu malzemelerin oluşturduğu tahribat giderilirken ameliyata katılan sağlıkçılar, büyük şok yaşadı. Hastanın kulağının kaşınması nedeniyle kullandığı kulak çubuklarının ucundaki pamukların içeride kaldığı ameliyatla ortaya çıktı. Yaşlı adamın kulağında kalan pamuklar doktorlar tarafından temizlenirken ameliyat başarıyla tamamlandı. Operasyonu ekibiyle birlikte gerçekleştiren Prof. Dr. Suat Turgut da hastasının durumunu hakkında bilgi verdi. Kulakta kalan pamukların akıntı gibi şikayetler olmasa belki de fark edilemeyebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Turgut, vatandaşları kulaklarına yabancı cisimler sokmamaları konusunda uyardı.

“Pamuğun içeride kaldığını düşünmedim ki”

Hissettiği kaşıntı sonrası kulağını sıklıkla kulak çubuğu ve kibrit çöpü ile karıştırdığını anlatan 70 yaşındaki Lütfi Karaka, “Kaşıntı verdi, başım ağrımaya başladı, oğlum hastaneye gidelim dedi. Ameliyat sonrası televizyonu açıyorum, bakıyorum, sesini duyuyorum. Eskiden duyamıyordum, buna da hamdolsun. Kibrit çöpü olur ya onunla karıştırdım, bir de pamuk soktum, karıştırdım ama pamuğun içeride kaldığını düşünmedim ki. Sonra o içeride kalınca kulak duymamaya başladı. İltihap başımı ağrıtmaya başladı, neden çünkü kulak hava almıyor. Kulakları pamukla kaşımasınlar, yarın öbür gün sağır olurlar” dedi.

“Kulakta kalan o pamukları ameliyatla çıkarttık”

70 yaşındaki hastasına gerçekleştirdiği operasyon hakkında bilgi veren Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Suat Turgut, “Olay kronik olduğu için değişik hekimlere gitmiş, ameliyat endikasyonu konmuş. Yapılan incelemelerinde kulak kemiğinin dış kısımlarında erozyon, erime görüldü. Büyük, kulak yolundan dışarı taşan bir polibi vardı. Muayenede orada sadece iltihap, akıntı ve polip görülüyordu, başka bir şey yoktu. Sonra polibini almak için hastamızı ameliyat etmeye karar verdik. Enfeksiyonun kaynağı muhtemelen bu kulak pamuklarıydı. Kulak kaşıntısı nedeniyle kulağı kaşırken pamukların içeride kalması, unutulması nedeniyle enfeksiyona bağlı polip oluşmuş. Polip oluştuğu için gittikleri hekimler o pamukları görememişler. Dolayısıyla iyileşmeyen kulak akıntısı ve işitme azlığı devam etmiş. Biz ameliyatla o pamukları çıkarttık, kulak zarını iç kulağa doğru yapıştırmıştı onu kaldırdık, tamir ettik. İltihaplı dokuları temizledik ve hastamız sağlığına kavuştu” ifadelerini kullandı.

“Pamuklar muhtemelen 2-3 senedir orada unutulmuş”

Yabancı cisimlerin kulağa sokulmaması gerektiğine dikkat çeken ve uyarılarda bulunan Prof. Dr. Turgut, “Bu pamuklar yaygın olarak kullanılıyor, havuza, denize giriyoruz, girdiğimizde kulak yolunu kısmi tıkayan kirler suyla maruziyet sonucu şişiyorlar. Bunlar da kulağı kapatabiliyor, bu sefer de kulağı açmak için değişik yabancı cisimler, kulak pamukları sık kullanılıyor. Bu pamuklar bazen o çubukların ucundan kulak yoluna düşüyorlar. Hasta fark etmiyor, orada uzun süre kalıyor. Bu hastamızda olduğu gibi kalınca iltihaba neden olabiliyor. İnsanlar kulakları kaşındığında yine aynı şekilde bu pamuklu çubuklara çok müracaat ediyorlar. O da büyük risk taşıyor, iltihaba neden olabiliyor. Kulak çubuklarını mümkün olduğunca kullanmamak gerekiyor. Hastamızın işitme bozukluğu düzelecek inşallah, kulak pamuklarını çıkarttığımız için oradaki iltihap problemleri de çözülmüş oldu. Kaslarının üzerindeki zardan alıp o eriyen kısımları kapladık, kapattık. Bu pamuklar muhtemelen 2-3 senedir orada unutulmuş. Zaten hastanın şikayetleri 2 senedir var, tahminimizce ondan bir 6 ay 1 sene önce orada kaldığını düşünürsek pamuklar en az 3 senedir orada. Kulağından akıntı gelmese ‘işitme azlığım var yaşa bağlı’ diyecek, öyle gidecek ama kulağı akmaya başlayıp polip oluşunca doktora müracaat etti. Vatandaşlar, kulaklarına kibrit çöpü, anahtar, kulak pamuğu gibi yabancı cisimler sokmasınlar. Banyodan sonra kurulayıp temizleyebilirler, içeri sokmamak gerekir” dedi.

Ekonomi

Türkiye’de ilaç kıtlığı iddiası…

Eczacılar Vakfı’ndan tepki: Koca sağlık sisteminde üvey evlat muamelesi görüyoruz! Ayrıcaülkemizde ilaç kıtlığı var…

ZAFER BULUT
HABER MERKEZİ
-Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, Türkiye’de eczacılık eğitiminin geldiği noktadan eczacıların iş yerlerinde yaşadığı sorunlara kadar birçok düzenleme ihtiyacı olan başlığa dikkat çekti. İlaç kıtlığına da vurgu yapan Tosun “Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Eczacılık fakültelerinde gerçekten de çok yoğun, hem teorik hem de uygulama ağırlıklı yüksek nitelikli bir eğitim müfredatının bulunduğunu belirten Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri, sayıları hızla artan eczacılık fakültelerine vurgu yaparken “Bu konunun üzerinde önemle durmamız gerekir ki gelecekte bir eczacı istihdamı ama ondan çok daha önemlisi bir halk sağlığı sorununa yol açılmasın. Biz bu durumu artık fakülte enflasyonu diye isimlendiriyoruz ve çok acilen bu sorunun çözümü için adımlar atılmasını bekliyoruz” dedi.

YURT DIŞINDAN HAKSIZ DİPLOMALAR…

Bu noktada kimi yurt dışı üniversitelerinden haksız şekilde alınan diplomalara da dikkat çeken Osman Tosun, “Diplomasını saygın üniversitelerden bileklerinin hakkıyla alan meslektaşlarımı tenzih ederek söyleyebilirim ki bunların çok büyük bir kısmı ne yazık ki nereden ne şekilde alındığı belli olmayan diplomalar ve maalesef ülkemizde çok kolaylıkla denklik alabiliyorlar. Bu gerçekten tüm toplum adına çok can sıkıcı bir sorun ve maalesef çok ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşme potansiyeli barındırıyor. Bizim ülke olarak buna acilen bir çözüm bulmamız gerekiyor. Burada da görev büyük oranda Yüksek Öğretim Kurumu ve elbette siyaset kurumuna düşüyor. Son dönemde bu konuda bazı adımlar atıldı ancak bize göre bunlar halen yetersiz” diye konuştu.

Osman Tosun, eğitim konusunda Eczacılar Vakfı olarak sundukları çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“Yeni eczacılık fakültesi artık açılmamalı

Var olan fakülte kontenjanlarında, ihtiyaç ve istihdam planlamalarına uyumlu olarak kontenjan kısıtlamalara gidilmeli hatta kontenjanlar azaltılmalı.

Eczacılık fakültelerine girişte uygulanan baraj puanı daha etkin düzeylere getirilmeli.

Eczacılıkta Uzmanlık konusundaki sorunlar giderilip yaygınlaşması sağlanmalı.

Stajer kabul etme ile ilgili teşvik edici uygulamalara gidilmeli.”

‘ZAM GELSE DE GELMESE DE BİZ ZARARDAYIZ’

Eczacıların sorunlarının sadece eğitim süreçleriyle sınırlı olmadığını belirten Osman Tosun, “Mesleğimizin güncel sorunları ve uzun yıllardan gelen kronikleşmiş sorunları var. Ki bunlar aynı zamanda bizim için mücadele alanları haline geldi” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“Şu günlerde elbette tüm toplumumuz gibi eczacılar da devasa ekonomik sorunlarla mücadele ediyorlar. Tüm maliyetlerimiz korkunç bir hızla artarken ne yazık ki gelirlerimiz çok az artıyor ve gerçekten çok ciddi sayıda meslektaşımız eczanelerini ayakta tutmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyor. Son günlerde çokça gündeme gelen önemli bir başka önemli sorun ilaç yoklukları, bir başka deyimle piyasada bulunamayan ilaçlar. Bu konu meslek örgütlerimiz tarafından çok defa anlatıldı ama kısaca yinelemek gerekirse bu sorunun temelinde 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi (IFK) yatıyor. Geçtiğimiz yıl içinde kısmi düzenlemeler yapılmış olsa da IFK bir taraftan eczane ekonomileri üzerinde yıkıcı etkiler yapmaya diğer taraftan halkımızın ilaca erişimi konusunda ciddi engeller oluşturmaya devam ediyor. Anlaşılması çok zor, çok teknik bir konu bu IFK meselesi ama çok kabaca açıklamak gerekirse IFK, ilaç fiyatlarının nasıl belirleneceğini ve sektörde kimin karlılık oranının ne olacağını tarif eden kararname. Bu kararnamede ilaç sektörüne yönelik özel kur uygulaması var ve uygulanan kur güncel kurun yaklaşık yarısına denk geliyor hatta dönem dönem ani kur hareketleri söz konusu olduğunda daha aşağılara da düşebiliyor.

Biz eczacılar için IFK’nın daha da vahim sonuçları var. Şöyle ki kararnameye göre ilaçlar belirli fiyat baremlerine ayrılmış durumda ve karlılık oranları da bu baremlere göre değişiyor. Kararnameye göre fiyat yükseldikçe karlılık oranı düşüyor. Dolayısıyla ilaç fiyatlarına zam yapılıp bu baremler ona uygun şekilde belirlenmediğinde karlılık oranınız düşmüş oluyor ve kararnamenin yürürlüğe girdiği günden bu yana uygulama tam olarak bu şekilde sürüyor. Zaman içinde bir iki küçük düzenleme yapılsa da yaraya pansuman dahi olmadı diyebiliriz. Yani mevcut durumun özeti biz eczacılar için ilaç fiyatlarına zam gelse bir dert, gelmese başka dert. Bizi her iki durumda da zararlı çıkaran bir yasal altyapımız var, emeği geçenlerin kulakları çınlasın.”

‘ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRÜYORUZ’

Siyaset kurumunun, ilgili bakanlıkların ve bürokrasi kademelerinin eczacıların sorunlarına karşı yıllardır belirgin bir duyarsızlık içinde olduğuna dikkat çeken Osman Tosun, “Yani bu kocaman sağlık sistemi içerisinde eczacılar uzun yıllardır üvey evlat muamelesi görüyor dersek lütfen kimse kırılmasın. Eczacı örgütlerinin sesine daha fazla kulak verilmesini, devlet bürokrasisi içinde ve karar alma mekanizmalarında da eczacılara daha fazla yer verilmesini bekliyoruz” dedi.

‘FİYAT TARTIŞMASININ BİR TARAFI DEĞİLİZ’

Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, eczacıların taleplerini ise şöyle anlattı:

“Aslında sorunlardan bahsederken talep ve önerilerimizden de büyük ölçüde bahsetmiş olduk ama bu soruya yanıt verirken yalnızca ‘meslek hakkı’ talebimizi dile getirmek isteriz. Biz eczacılar halkımıza sunduğumuz nitelikli sağlık hizmetinin bir karşılığı olsun istiyoruz. Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz.”

Okumaya devam et

Genel

LÖSEV’li çocuklar yeni yaşlarını DigiZoo’da kutladı

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Her ay farklı bir gönüllü firmanın ve LÖSEV dostlarının desteği ile gerçekleşen doğum günü kutlamalarının bu ayki adresi Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo oldu. Nisan ayında doğan ve lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaklaşık 30 çocuk birlikte pasta kesip oyunlar oynayarak neşe dolu bir gün geçirdiler.

Ocak ayında Akasya’da kapılarını açan Türkiye’nin ilk holografik eğlence parkı Katılım Emeklilik DigiZoo, sivil toplum örgütleri ile iş birliğinde düzenlediği ücretsiz etkinliklerle çocukları ağırlamaya devam ediyor. 25 yıldır binlerce lösemili ve kanserli çocuğun tedavisini üstlenen, maddi ve manevi yardım ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı’na (LÖSEV) kayıtlı olan çocuklar DigiZoo’da düzenlenen doğum günü etkinliğinde bir araya geldi.

Tedavisi süren çocuklara moral oldu

Nisan ayında doğan ve hastanelerde lösemi tedavisi devam eden çocukların arkadaşlarıyla buluşarak moral bulduğu etkinlikte yaşanan mutluluk görülmeye değerdi. Etkinliğe katılan çocuklar 30’dan fazla canlı türünü 3 boyutlu hologramlarla deneyimleme fırsatı yakaladı, resimler yapıp atölyelere katıldı. Sonrasında pasta keserek doğum günü kutlaması yapan yaklaşık 30 çocuk, birlikte oyunlar oynayıp dans ederek neşe ve eğlence dolu bir gün geçirdiler.

Okumaya devam et

Asayiş

Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan Prof. Dr. Cevat Yakut hayatını kaybetti

Türkiye ve dünyanın önde gelen kalp doktorlarından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut, 82 yaşında hayatını kaybetti.

Gamze ŞİMŞEK
İSTANBULTürkiye‘de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan 82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut, dün hayatını kaybetti. Kalp damar cerrahisinin duayenlerinden kabul edilen Yakut’un vefat haberini, kurucu başhekimi olduğu Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yayımladığı mesajla duyurdu.

82 yaşındaki Prof. Dr. Cevat Yakut’un dün hayatını kaybetmesinin ardından Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesince yayımlanan baş sağlığı mesajında “Derin üzüntüyle bildiriyoruz ki, uzun yıllar boyunca sağlık sektöründe önemli hizmetler vermiş olan Hastanemiz kurucu Başhekimi Prof. Dr. Cevat Yakut hocamız, vefat etmiştir. Kendisi, meslek hayatı boyunca nitelikli sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve toplum sağlığının korunması adına önemli katkılarda bulunmuştur. Bu acı kaybı yaşayan sağlık camiasına, Koşuyolu ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Onun anısını daima yaşatacağız ve yaptığı değerli katkıları asla unutmayacağız.” ifadelerine yer verildi.

PROF. DR. CEVAT YAKUT KİMDİR?

Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin kurucularından Prof. Dr. Cevat Yakut, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde dünyaya geldi. Van Yüksek İhtisas Hastanesi’nde de kalp cerrahisini başlatmak üzere görevlendirilen Yakut, 10 yıl boyunca hafta sonlarını Van’da ameliyat yaparak geçirdi. Azerbaycan Bakü Merkezi Klinik Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenen Yakut, iki dönem Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği başkanlığı yaptı. Başta Başbakanlık Onur Belgesi olmak üzere pek çok ödülü bulunan Yakut, 1990 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimi oldu. Türkiye’de ilk kalp nakli yapan cerrahlardan biri olan Cevat Yakut, 2009 yılında emekli oldu.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.