Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,” Türkiye Yüzyılı adını verdiğimiz bu atılımı tıpkı 2023 hedeflerimiz gibi siyasi değil milli bir vizyon olarak görüyoruz. Küresel sistemin kökünden sarsıldığı bir dönemde ülkemiz, cumhuriyetimizin yeni yüzyılına böyle bir atılımla girmeye hiç olmadığı kadar yakındır” dedi.

Hülya Keklik
ANKARA-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afyonkarahisar – Şuhut Yolu Açılış Töreni’ne Canlı Bağlantı ile katıldı.

22 kilometrelik bölünmüş yolun hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, projenin şehre kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti.

Bölünmüş yolun tamamlandığı bölgedeki yoğun trafiğin daha konforlu, hızlı, güvenli bir şekilde işleyeceğini ifade eden Erdoğan, şehir merkezi ile Şuhut arasındaki seyahatin 27 dakikadan 12 dakika düştüğünü söyledi.

Bu projeyle vakitten 58 buçuk milyon lira, akaryakıttan 18 milyon lira tasarruf sağlanacağını ifade eden Erdoğan, egzoz salınımının da yıllık 2 bin 200 ton azaltılacağını belirtti.
Erdoğan, “Kolaylaşan ulaşımıyla bu güzergahın büyüyen gelişen, kabına sığmayan Afyonkarahisar’ımıza yeni bir nefes borusu olacağına inanıyorum” dedi.

Açılışı yapılan her yolla 2023 yılında ülkenin bölünmüş yol uzunluğunu 30 bin kilometreye çıkarma hedefine biraz daha yaklaşıldığını söyleyen Erdoğan, göreve geldiklerinde ülkenin bölünmüş yol uzunluğunun sadece 6 bin 100 kilometre olduğunu belirti. 20 yılda yaklaşık 23 bin kilometre yeni yol yaparak bu rakamı 29 bin kilometreye yaklaştırdıklarını kaydeden Erdoğan, karayolu yatırımlarında çok az eksiğin kaldığı bir döneme gelindiğini bildirdi.
Sadece yüksek standartlı yol yapmayıp diğer yollarında kalitesinin yükseltildiğini ifade eden Erdoğan, amaçlarının bu ülkenin istisnasız her yerine karayoluyla kolayca erişebilmesini sağlamak olduğunu söyledi.

Her yatırım gibi yol projelerinin de ülkeye, çok yönlü faydası olduğunu dile getiren Erdoğan, vatandaşların bu yolları kullanarak sevdiklerine kolayca kavuştuklarını, tatillerini rahatça yaptıklarını söyledi.

Erdoğan,” Yolcu ve yük taşımacılığı yapan ağır vasıta araçlarımız hem hızlı bir şekilde hem de çok fazla yıpranmaya maruz kalmadan gidecekleri yerlere varıyor. Avrupa ve Asya kıtaları arasındaki ulaşımı önce Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile ardından asırlık hayalimiz olan 1915 Çanakkale Köprüsü ile hızlandırdık. İster binek ister ticari araç olsun, tüm şoförlerimizin kabusu olan dağları , tünellerle deldik. Geçilmez vadileri viyadüklerle birleştirdik. Azgın suları köprülerle aştık. Bugün ülkemizde başka hiçbir etkinliğe ihtiyaç duymadan sadece yaptığımız yolları, tünelleri, viyadükleri ve köprüleri kullanarak bir yere gidip dönmek dahi tek başına bir keyif haline gelmiştir. Anlattıklarımızın hepsi ulaştırmanın kara yolu ayağıyla ilgilidir. Karayolunun da sadece bölünmüş yolundan söz ediyoruz. Bunlara bir de otoyolları ilave etmemiz gerekiyor. Bunun pek çok şehrimizde bakanlığımızca inşa edilip işletilen metroları, raylı sistemleri var. Daha bunun lojistik merkezleri, iltisak hatları var. Bunun 57 ilimize yaygınlaştırdığımız havalimanları var. Bunun potansiyeli yüksek şehirlerimizde sürekli büyütüp yenilerini eklediğimiz yolcu ve kargo terminalleri var. Bunun açtığımız devasa ticaret limanları, konteyner limanları, yat limanları, kurvaziyer limanları var” dedi.

Türkiye’ye sadece ulaştırma ve haberleşme alanında gerçekleştirilen yatırımların tutarının 200 milyar doları bulduğunu dile getiren Erdoğan, bu şekilde hayata geçirilen ulaştırma projeleri sayesinde 81 vilayetin yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla buluşturulduğunu söyledi.
Sadece fiziki altyapının güçlendirilmediğini ifade eden Erdoğan, bu projelerle gönülleri ve kalpleri kavuşturduklarını belirtti. Ülkenin en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine kadar istisnasız her karışını kucaklayan bütün bu yatırımlarla Cumhuriyet tarihinin en adil hakkaniyetli, eşitlikçi, siyasi, ekonomik, sosyal altyapısını kurduklarını dile getirdi.
Eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, enerjiden sanayiye kadar her alanda artık ülkenin tüm fertlerinin hayallerini gerçekleştirebilecek imkana sahip olduğunu söyleyen Erdoğan, ziyaret ettikleri şehirlerde her kesimden vatandaşın bu mümbit zemin üzerinde inşa ettikleri başarı hikayelerini duydukça gururlandıklarını kaydetti.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

“Türkiye hukuka bağlılıkta 117. sırada!”

Hukukçu Figen Çalıkuşu’ndan zor soru: “Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor”

HABER MERKEZİ-Hukukçu Figen Çalıkuşu, Karar Gazetesi’ndeki köşe yazısında “çürüme” iddiasında bulundu.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen ‘hukukun üstünlüğü endeksi’nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alındığını, bu endekste Türkiye’nin 142 ülke arasında 117. Sırada olduğunu hatırlatan Çalıkuşu, “Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka. Monarşiyle yönetilen ama ‘demokrasiye’ sahip olan Danimarka… Cumhuriyet olan ama bir türlü ‘demokrasi’ olamayan Türkiye’ye fark atıyor” ifadelerini kullandı.

Çalıkuşu’nun yazısının tamamı:

İçişleri Bakanlığı içindeki sert bir bilek güreşinin mafya marifetiyle “darbe mi, operasyon mu” parantezine sıkıştırıldığı, gözümüzün önünde işlenen bir cinayetin emrini verenin siyaset kurumu tarafından korunduğu buna karşın muhalif Kürt siyasetçilerin AİHM Kararlarına rağmen hayatlarına çöküldüğü, AYM üyelerini terörist ilan edebilen zihniyetin cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirdiği, muhalif olan herkesin casus ilan edileceği bir çürüme ortamındayız.

“Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor” sorusu etrafında tartışan bir ülkeden söz ediyoruz.

Bu korkunç durumun nedeni nedir?

Ruhu bıçaklanmış gözleri oyulmuş kuvvetler ayrılığı olabilir mi?

Gelin birlikte bakalım.

Parlamenter monarşiyle yönetilen, gerçek bir kralın olduğu Danimarka’da kuvvetler ayrılığı var.

Biz de güya kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyoruz…Anayasanın başlangıç kısmında öyle yazıyor zira.

İki ülke de kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyor ama hukukun üstünlüğü endeksinde arada uçurumlar bulunuyor.

Danimarka ile Türkiye’nin kuvvetler ayrılığından anladığı aynı değil demek ki…

Anayasa değişikliğinin konuşulduğu bu günlerde, aradaki farkı anlamak isterseniz size Taha Akyol’un “Atatürk’ün Anayasası 1924” isimli son kitabını öneririm.

Taha Akyol, 100 yıllık anayasa tecrübesine sahip olmamıza rağmen, bu tecrübeden ders çıkaramadığımızı, uzlaşmayla bir anayasa yapılamadığını söylüyor ve fevkalade bir isabetle teşhisi koyuyor: “anayasal istikrarsızlık”.

Taha Akyol’un kitabından devam edelim;

“Türkiye’nin anayasal istikrarsızlığının, kuvvetler birliği ile kuvvetler ayrılığı arasındaki gelgitler ve siyasi güç karşısında hukukun zayıflığı halinde ortaya çıktığı görülüyor.”

Meclis tutanaklarından Cemal Nuri Bey’in konuşmasından “1924 Anayasasında temel olan ikinci umde kuvvetler birliğidir” cümlesini aktarıyor Taha Akyol.

Kitap sayesinde Yekta Güngör Özden’in başkanlığı dönemindeki bir AYM kararında 1924 Anayasasına yapılan eleştiriden de haberdar oldum;

“Kuvvetler birliği ilkesi esas alınan 1924 Anayasasında yargıya ilişkin ayrıntılı hükümler bulunmadığı gibi, yargının yasamaya yürütmeye karşı bağımsızlığını sağlayacak kural ve kurumlara yer verilmemiştir.”

Geldik 2024 senesine.

Anayasada bu kez kuvvetler ayrılığı yazılı.

Ama yargı, yasama ve yürütmeye karşı gene bağımsız değil, korunaksız ve saldırı altında.

Gerçek bir kuvvetler ayrılığı olmadığında bağımsız olamayan, bağımsız olamayınca tarafsız da olamayan kuşatılmış bir yargı ile baş başayız özetle.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen “hukukun üstünlüğü endeksi” nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alınıyor.

İşte bu endekste Türkiye 142 ülke arasında 117. sırada.

Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka.

Monarşiyle yönetilen ama “demokrasiye” sahip olan Danimarka…

Cumhuriyet olan ama bir türlü “demokrasi” olamayan Türkiye’ye fark atıyor.

Endekste bir ülkenin notu 1’e ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o derece yüksek olurken, 0’a ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o kadar düşük olarak nitelendiriliyor.

Endeks değerlendirmesindeki başlıklarda olan “Yönetim pozisyonundaki kişiler yasal kısıtlamalara ne kadar tabi olduğunu değerlendirmesinde” Danimarka’nın puanı; 0.95.

Ülkemiz Türkiye’nin puanı; 0.28.

Yönetim pozisyonundaki kişilerin, yasal kısıtlamalara tabi olması ne demek? Kuvvetler ayrılığı demek.

Kuvvetler ayrılığı yok ise hukukun üstünlüğü endeksinde sert düşüş de kaçınılmaz zaten.

Bu düşüş yargıyı hiç rahatsız etmiyor anlaşılan.

Yargıtay üyeleri yeni başkanını ancak seçebildiler… 37 tur oylama yapıldı.

Son aşamada, adaylardan AYM üyeleri hakkında çok ağır ithamlarla suç duyurusunda bulunan 3. CD’si Başkanı Muhsin Şentürk adaylıktan, Yargıtay Başsavcılığına aday olmak için çekildi.

Bu çekilmenin arkasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müdahalesinin olduğu iddia edildi… Sadece böyle bir söylentinin olabilmesi bile ülkedeki hukukun durumunu, “kuvvetler ayrımı” olup olmadığını göstermeye yeter.

Danimarka’daki meslektaşları, 37. turda başkan seçen, bu seçimlere cumhurbaşkanının karıştığı söylenen Yargıtay ve üyeleri hakkında ne düşünürler acaba?

Yargıtay, bu ülke insanlarının hukuksal sorunlarına çözüm beklediği hukukun Kâbe’si diyebileceğimiz bir yer.

Cezaevinde tahliye tarihi geldiği halde Yargıtay’dan dosyası dönmediği için yatanlar oldu/oluyor bu ülkede.

Yasal faizin yüzde 9 olduğu bu ülkede pul olmuş alacaklarına 10 yıl sonra kavuşanlar var.

Mehmet Şimşek, endeksteki 117. sıra gerçeği önünde dururken dünyadan ne kadar para bulacak ya da bulamayacak sanırım biliyordur.

Göreve geldiğinde “rasyonalite” demişti zira.

Hukuk ve demokrasi olmadan rasyonalite olmuyor… Hayat bütün örnekleriyle bunu bize gösteriyor.

Okumaya devam et

Genel

İTÜ Robot Olimpiyatları’nda geleceğin teknoloji liderlerini destekledi

Telemecanique Sensors, İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından bu yıl 16’ncısı düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’nın bronz sponsoru oldu

ABDULLAH GONCA
HABER MERKEZİ-Şirket, üç gün süren etkinlik çerçevesinde geleceğin robot dünyasını şekillendirecek gençler, akademisyenler ve sektör temsilcileri ile buluşma fırsatı elde etti.

90 yılı aşkın deneyimiyle 20’den fazla ülkede sensör teknolojileri alanında fark yaratan Telemecanique Sensors, geleceğin mühendislerine destek olmak amacıyla sponsorluk çalışmalarına devam ediyor. Son olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’na bronz sponsor olarak katılan şirket, robot alanında çalışmalar yürüten öğrencilerin çalışmalarına katkı sağladı.

Bu yıl 16’ncısı düzenlenen etkinlik; heyecan verici yarışmalar, eğitici seminerler ve workshoplarla üç gün boyunca katılımcılara özel bir deneyim sundu.

Okumaya devam et

Ekonomi

JetCar’a büyük ilgi

Antalya’da üretiliyor, 110 ülkenin sularında yüzüyor

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Ankara’da düzenlenen Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show’da sergilenen su sporları aracı ‘JetCar’ ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Antalyalı bir firma tarafından üretilen ve 1 milyon 200 bin TL fiyat etiketi olan deniz oyuncağı 110 ülkeye ihraç ediliyor.

Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show Ankara, milyonluk tekne ve yatlara ev sahipliği yapıyor. 150 bin TL ile 7 milyon TL arasında değişen 200’ün üzerinde teknenin sergilendiği fuara, Antalya merkezli bir firma tarafından üretilen ‘JetCar’ damgasını vurdu.

EN FAZLA İHRACAT ABD’YE VE ARAP YARIMADASINA

JetCar’la ilgili detayları aktaran Ocean Marine Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Güneş, “Dünyada büyük ilgili gören JetCar’ı geliştirmeye devam ediyoruz. Daha gelişmiş versiyonunu kısa süre içerisinde denize indirmeyi hedefliyoruz. Mevcut versiyon 55 deniz mili (Yaklaşık 90 km/s) hıza ulaşıyor. Türkiye’de 400 adet JetCar sularımızda yüzüyor. ABD, Arap yarımadası ve İspanya başta olmak üzere bugün 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni versiyonun suya inmesiyle birlikte hedefimiz ihracat yaptığımız ülke sayısını bu yıl en az 150’ye çıkarmak. Hem sektör ihracatımıza hem de Türkiye’nin toplam ihracatına daha fazla katkı vermek istiyoruz. Türkiye, deniz araçları ve ekipmanları üretiminde tasarım ve kalite özelinde dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Mevcut konumumuzu pekiştirmek ve daha üst basamaklarda yer almak için katma değeri yüksek ürünlere odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.