Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yıl sonuna kadar 200 bin konut teslim edeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yıl sonuna kadar 200 bin konut teslim edeceğiz. Gelecek sene sonunda ise Allah’ın izniyle 390 bin konut teslim edeceğiz” dedi.

Emre Baba – Murat Horoz
KAHRAMANMARAŞ-
Erdoğan, Kahramanmaraş Deprem Konutları Kura ve Anahtar Teslim Töreninde yaptığı konuşmada, “Cumhur ittifakı söz verir ve yapar. 1 yıl önce büyük bir felaket yaşadık. Türkiye 6 Şubat gününe büyük bir felaket ile uyandı. 7.7 büyüklüğünde ve 7.6 büyüklüğünde 2 deprem ve şiddeti onlara yakın binlerce artçı saldırı ile dünyamız başımıza yıkıldı. Bu depremler gerek büyüklüğü, gerek yüzeye yakınlığı bakımından asrın felaketi olarak kayıtlara geçmiştir. Yıkılan binalarının yüzde 90’dan fazlasının 1999 öncesi yapılmış olması felaketin büyüklüğünü daha da arttırmıştır. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Depremden kaybettiğimiz kardeşlerimizin aziz hatıralarını inşallah hep yaşatacağız. Rabbimden bu gece idrak edeceğimiz Miraç gecesinde rabbimden ölenler adına af diliyorum. Milletleri yapan millet yapan özelliklerinden biride sevinçleri paylaşarak çoğalttıkları gibi üzüntüde tek yürek olup acıları dayanılır kılmalarıdır. Hem birey hem de toplum olarak bizlere en çok toplum olarak böyle zamanlarda lazımdır. Asrın felaketinin ardından asrın dayanışmasıyla kalkmayı başardık. 7 bin mahalle ve köyünde ağır yıkıma yol açan bizim kadar güçlü durabilecek pek az ülke ve toplum vardır. Benzer felaketler karşısında en gelişmiş ülkelerin bile çaresiz kaldığını gördük. Biz depremin birinci yıl dönümünde enkazları kaldırmış, insanları yeniden hayata tutunmuş bir tabloya kavuşturduk” diye konuştu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Geçmişten aldığımız derslerle geleceğimizi daha güvenli inşa etme yollarını arayacağız. Facianın ilk anından itibaren 85 milyon yek vücut olarak depremzedelerin etrafında kenetlenen her bir vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum. Çok ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü saatlerde insan üstü bir gayretle deprem bölgesine ulaşan kahramanlarımızın hiçbirini unutmayacağız. Depremzede vatandaşlarımıza da teşekkür ediyoruz. Onlar hem yakınlarını hem de kalanları kurtarmanın mücadelesini verdiler. Soğuğa, çamura ve diğer tüm olumsuzluklara meydan okuyarak fedakarlıklarını anlatacak söz bulmak mümkün değildir. Rabbim hepsine dayanma gücü versin. Devlet olarak afetin ilk anından itibaren milli ve uluslararası tüm imkanları seferber ederek afet bölgesindeydik. Kahramanmaraş’tan başlayıp 11 ili etkileyen bütün şehirlerimizde 39 bini yıkılmış 60 bini acil yıkılacak 200 bini ağır hasarlı bina ortaya çıkmıştı. 26 bininde çok acil arama-kurtarma çalışması yürütülmesi gerekiyordu. Tarihin en büyük arama-kurtarma operasyonunu yürüttük. Deprem bölgesinde 650 bin görevli görevlendirerek bütün sistemin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağladık. 141 helikopter, 182 uçak ve 23 gemi ile çalışmaların yürütülmesini sağladık. Enkaz altında kurtardığımız her can umudumuzu tazeledi. Yaklaşık 3 milyon kişinin acil barınma ihtiyacını çözdük. Ardından bölge genelinde kurduğumuz 215 bin konteyner ile daha iyi şartlarda barınma imkanı sunduk. 3,5 milyon afetzede vatandaşımızın ulaşımını sağladık. 1.2 milyon vatandaşımızı misafir ederken 300 binin üzerinde haneye kira desteği sağladık. Üniversite sınavında öğrencilerimizin ulaşımını sağladık.”

“Bu sene sonu 200 bin öbür yıl sonu 390 bin konut teslim edeceğiz”

Erdoğan, Türk Hava Yolları ile ortak yaptığımız 712 bin kargo seferiyle 33 bin tona yakın yardım malzemesini bölgeye ulaştırdık. 111 bin kişi 989 milyon lira ödeme gerçekleştirdik. Diğer çalışmalar ile birlikte deprem bölgesine acil ihtiyaçlar için 107 milyar lira kaynak aktardık ve kalıcı konutların hemen inşasına başladık. Geçtiğimiz günlerde Hatay ve Gaziantep’te kura çekimi yaptık. Bugünde Kahramanmaraş’ta konutların kurasını çekip anahtarları teslim ediyoruz. Bunlara ilave olarak Kahramanmaraş’ta 20 bin konutun inşası sürüyor. Bütün anahtarları teslim edene kadar gece-gündüz durmayacağız. Yarın Şanlıurfa’da, Perşembe günü Adıyaman’da kura çekimi ve anahtar teslim törenleri ile vatandaşlarımıza anahtarlarını vereceğiz. Amacımız yıl sonuna kadar 200 bin konutu vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Allah’ın izniyle gelecek sene sonunda 390 bin konutu vereceğiz. Herkesin gönül hoşluğunu sağlayacağız” diye konuştu.


Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

“Türkiye hukuka bağlılıkta 117. sırada!”

Hukukçu Figen Çalıkuşu’ndan zor soru: “Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor”

HABER MERKEZİ-Hukukçu Figen Çalıkuşu, Karar Gazetesi’ndeki köşe yazısında “çürüme” iddiasında bulundu.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen ‘hukukun üstünlüğü endeksi’nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alındığını, bu endekste Türkiye’nin 142 ülke arasında 117. Sırada olduğunu hatırlatan Çalıkuşu, “Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka. Monarşiyle yönetilen ama ‘demokrasiye’ sahip olan Danimarka… Cumhuriyet olan ama bir türlü ‘demokrasi’ olamayan Türkiye’ye fark atıyor” ifadelerini kullandı.

Çalıkuşu’nun yazısının tamamı:

İçişleri Bakanlığı içindeki sert bir bilek güreşinin mafya marifetiyle “darbe mi, operasyon mu” parantezine sıkıştırıldığı, gözümüzün önünde işlenen bir cinayetin emrini verenin siyaset kurumu tarafından korunduğu buna karşın muhalif Kürt siyasetçilerin AİHM Kararlarına rağmen hayatlarına çöküldüğü, AYM üyelerini terörist ilan edebilen zihniyetin cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirdiği, muhalif olan herkesin casus ilan edileceği bir çürüme ortamındayız.

“Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor” sorusu etrafında tartışan bir ülkeden söz ediyoruz.

Bu korkunç durumun nedeni nedir?

Ruhu bıçaklanmış gözleri oyulmuş kuvvetler ayrılığı olabilir mi?

Gelin birlikte bakalım.

Parlamenter monarşiyle yönetilen, gerçek bir kralın olduğu Danimarka’da kuvvetler ayrılığı var.

Biz de güya kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyoruz…Anayasanın başlangıç kısmında öyle yazıyor zira.

İki ülke de kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyor ama hukukun üstünlüğü endeksinde arada uçurumlar bulunuyor.

Danimarka ile Türkiye’nin kuvvetler ayrılığından anladığı aynı değil demek ki…

Anayasa değişikliğinin konuşulduğu bu günlerde, aradaki farkı anlamak isterseniz size Taha Akyol’un “Atatürk’ün Anayasası 1924” isimli son kitabını öneririm.

Taha Akyol, 100 yıllık anayasa tecrübesine sahip olmamıza rağmen, bu tecrübeden ders çıkaramadığımızı, uzlaşmayla bir anayasa yapılamadığını söylüyor ve fevkalade bir isabetle teşhisi koyuyor: “anayasal istikrarsızlık”.

Taha Akyol’un kitabından devam edelim;

“Türkiye’nin anayasal istikrarsızlığının, kuvvetler birliği ile kuvvetler ayrılığı arasındaki gelgitler ve siyasi güç karşısında hukukun zayıflığı halinde ortaya çıktığı görülüyor.”

Meclis tutanaklarından Cemal Nuri Bey’in konuşmasından “1924 Anayasasında temel olan ikinci umde kuvvetler birliğidir” cümlesini aktarıyor Taha Akyol.

Kitap sayesinde Yekta Güngör Özden’in başkanlığı dönemindeki bir AYM kararında 1924 Anayasasına yapılan eleştiriden de haberdar oldum;

“Kuvvetler birliği ilkesi esas alınan 1924 Anayasasında yargıya ilişkin ayrıntılı hükümler bulunmadığı gibi, yargının yasamaya yürütmeye karşı bağımsızlığını sağlayacak kural ve kurumlara yer verilmemiştir.”

Geldik 2024 senesine.

Anayasada bu kez kuvvetler ayrılığı yazılı.

Ama yargı, yasama ve yürütmeye karşı gene bağımsız değil, korunaksız ve saldırı altında.

Gerçek bir kuvvetler ayrılığı olmadığında bağımsız olamayan, bağımsız olamayınca tarafsız da olamayan kuşatılmış bir yargı ile baş başayız özetle.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen “hukukun üstünlüğü endeksi” nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alınıyor.

İşte bu endekste Türkiye 142 ülke arasında 117. sırada.

Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka.

Monarşiyle yönetilen ama “demokrasiye” sahip olan Danimarka…

Cumhuriyet olan ama bir türlü “demokrasi” olamayan Türkiye’ye fark atıyor.

Endekste bir ülkenin notu 1’e ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o derece yüksek olurken, 0’a ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o kadar düşük olarak nitelendiriliyor.

Endeks değerlendirmesindeki başlıklarda olan “Yönetim pozisyonundaki kişiler yasal kısıtlamalara ne kadar tabi olduğunu değerlendirmesinde” Danimarka’nın puanı; 0.95.

Ülkemiz Türkiye’nin puanı; 0.28.

Yönetim pozisyonundaki kişilerin, yasal kısıtlamalara tabi olması ne demek? Kuvvetler ayrılığı demek.

Kuvvetler ayrılığı yok ise hukukun üstünlüğü endeksinde sert düşüş de kaçınılmaz zaten.

Bu düşüş yargıyı hiç rahatsız etmiyor anlaşılan.

Yargıtay üyeleri yeni başkanını ancak seçebildiler… 37 tur oylama yapıldı.

Son aşamada, adaylardan AYM üyeleri hakkında çok ağır ithamlarla suç duyurusunda bulunan 3. CD’si Başkanı Muhsin Şentürk adaylıktan, Yargıtay Başsavcılığına aday olmak için çekildi.

Bu çekilmenin arkasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müdahalesinin olduğu iddia edildi… Sadece böyle bir söylentinin olabilmesi bile ülkedeki hukukun durumunu, “kuvvetler ayrımı” olup olmadığını göstermeye yeter.

Danimarka’daki meslektaşları, 37. turda başkan seçen, bu seçimlere cumhurbaşkanının karıştığı söylenen Yargıtay ve üyeleri hakkında ne düşünürler acaba?

Yargıtay, bu ülke insanlarının hukuksal sorunlarına çözüm beklediği hukukun Kâbe’si diyebileceğimiz bir yer.

Cezaevinde tahliye tarihi geldiği halde Yargıtay’dan dosyası dönmediği için yatanlar oldu/oluyor bu ülkede.

Yasal faizin yüzde 9 olduğu bu ülkede pul olmuş alacaklarına 10 yıl sonra kavuşanlar var.

Mehmet Şimşek, endeksteki 117. sıra gerçeği önünde dururken dünyadan ne kadar para bulacak ya da bulamayacak sanırım biliyordur.

Göreve geldiğinde “rasyonalite” demişti zira.

Hukuk ve demokrasi olmadan rasyonalite olmuyor… Hayat bütün örnekleriyle bunu bize gösteriyor.

Okumaya devam et

Genel

İTÜ Robot Olimpiyatları’nda geleceğin teknoloji liderlerini destekledi

Telemecanique Sensors, İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından bu yıl 16’ncısı düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’nın bronz sponsoru oldu

ABDULLAH GONCA
HABER MERKEZİ-Şirket, üç gün süren etkinlik çerçevesinde geleceğin robot dünyasını şekillendirecek gençler, akademisyenler ve sektör temsilcileri ile buluşma fırsatı elde etti.

90 yılı aşkın deneyimiyle 20’den fazla ülkede sensör teknolojileri alanında fark yaratan Telemecanique Sensors, geleceğin mühendislerine destek olmak amacıyla sponsorluk çalışmalarına devam ediyor. Son olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’na bronz sponsor olarak katılan şirket, robot alanında çalışmalar yürüten öğrencilerin çalışmalarına katkı sağladı.

Bu yıl 16’ncısı düzenlenen etkinlik; heyecan verici yarışmalar, eğitici seminerler ve workshoplarla üç gün boyunca katılımcılara özel bir deneyim sundu.

Okumaya devam et

Ekonomi

JetCar’a büyük ilgi

Antalya’da üretiliyor, 110 ülkenin sularında yüzüyor

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Ankara’da düzenlenen Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show’da sergilenen su sporları aracı ‘JetCar’ ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Antalyalı bir firma tarafından üretilen ve 1 milyon 200 bin TL fiyat etiketi olan deniz oyuncağı 110 ülkeye ihraç ediliyor.

Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show Ankara, milyonluk tekne ve yatlara ev sahipliği yapıyor. 150 bin TL ile 7 milyon TL arasında değişen 200’ün üzerinde teknenin sergilendiği fuara, Antalya merkezli bir firma tarafından üretilen ‘JetCar’ damgasını vurdu.

EN FAZLA İHRACAT ABD’YE VE ARAP YARIMADASINA

JetCar’la ilgili detayları aktaran Ocean Marine Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Güneş, “Dünyada büyük ilgili gören JetCar’ı geliştirmeye devam ediyoruz. Daha gelişmiş versiyonunu kısa süre içerisinde denize indirmeyi hedefliyoruz. Mevcut versiyon 55 deniz mili (Yaklaşık 90 km/s) hıza ulaşıyor. Türkiye’de 400 adet JetCar sularımızda yüzüyor. ABD, Arap yarımadası ve İspanya başta olmak üzere bugün 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni versiyonun suya inmesiyle birlikte hedefimiz ihracat yaptığımız ülke sayısını bu yıl en az 150’ye çıkarmak. Hem sektör ihracatımıza hem de Türkiye’nin toplam ihracatına daha fazla katkı vermek istiyoruz. Türkiye, deniz araçları ve ekipmanları üretiminde tasarım ve kalite özelinde dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Mevcut konumumuzu pekiştirmek ve daha üst basamaklarda yer almak için katma değeri yüksek ürünlere odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.