Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Genel

Bursa’da bu köyde erkeklere sokağa çıkma yasağı

Bursa’nın İnegöl’ün ilçesi kırsal Dipsizgöl Mahallesi’nde geçmişte de uygulanan ancak zamanla unutulan gelenek, 4 yıldır yeniden yapılmaya başlandı. Senenin bir günü rol, mekan değişimi ile kadınlar köy kahvesinde ve köy meydanında gönüllerince vakit geçirirken, erkeklere sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bir öğrenci tarafından Kıraat-Anne ismiyle projeye dönüştürülen gelenek, TÜBİTAK’ın da ilgisini çekti. Dipsizgöl’ün ilginç geleneği önümüzdeki hafta Eskişehir’de bölge finallerinde değerlendirmeye girecek.

Süleyman Aydın
BURSA-
İnegöl’ün kırsal Dipsizgöl Mahallesi, geçmişte de köyde uygulanan ancak zamanla unutulan bir geleneği son 4 yıldır Muhtar Levent Aslan’ın organizasyonuyla yeniden yapmaya başladı. Mahallede yılda bir gün, rol-mekan değişimi yapılıyor. Köyde çok eski tarihlerde yapılmış, ancak daha sonra unutulmuş bu gelenek ile kadınlar kahvehaneye gidiyor, erkekler ise evlerinde kalıyor. 1 gün boyunca köy de kahvehane de kadınların oluyor. Sohbet edip oyunlar oynayarak, eğlenceler düzenleniyor.

Bu gelenek, Halil İnalcık Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisi Sıla Yavuz’un da dikkatini çekti. Anneannesi bu köyde ikamet eden öğrenci, ilginç geleneği Felsefe Grubu Öğretmeni Pınar Yıldız ile paylaştı. Daha sonra Sıla Yavuz ile öğretmeni Pınar Yıldız öncülüğünde bu gelenek “Kıraat-Anne” ismiyle bir TÜBİTAK projesine dönüştürüldü. Bir kültürel miras olmasına rağmen ara verildiği ve henüz 4 yıldır yeniden düzenlendiği için TÜBİTAK tarafından “Değerler Eğitimi” çerçevesinde ele alınan uygulamada, köyde kadınlar ve erkeklerin etkinlikten memnun oldukları görüldü. Etkinlikte ayrıca annelere jandarma tarafından bilgilendirmeler de yapılıyor. Kadınların özellikle çocukları için bilgilenmesi adına eğitimler düzenleniyor. Toplumsal kalkınmayı hedefleyen ve bir projeye dönüşen gelenek, bölge finallerine kaldı. Önümüzdeki hafta Eskişehir’de bölge finalini geçmesi durumunda ise Türkiye derecesi almak için Ankara’ya gidecek.

Projeyi hazırlayan Halil İnalcık Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisi Sıla Yavuz, projeye ilişkin bilgiler verdi. Yavuz, “Danışman öğretmenimin yönlendirmesiyle bu projeye katıldım. Anneannem bu köyde olduğu için bu geleneği biliyordum. Sonra daha detaylı araştırdığımda aslında bu geleneğin kadınları ne kadar mutlu ettiğini, aidiyet duygularının arttığını ve aynı zamanda karı-koca ilişkilerinde eşitliği görmenin avantaj sağladığını fark ettik. Bu gelenek eski zamanlarda yapılan, sonra unutulan ve son 4 yıldır yeniden yapılmaya başlanan bir gelenek” dedi.

Kıymet verilen bir proje

Halil İnalcık Sosyal Bilimler Lisesi Felsefe Grubu Öğretmeni Pınar Yıldız ise “Yılda bir gün rol, mekan değişimi oluyor. Herkes birbirinin yerine empati kurabiliyor. Öğrencimizin hazırladığı bu proje TÜBİTAK tarafından da kıymet verilen bir proje oldu. Panelde ikinci aşamada İnegöl’ü temsil edeceğiz. Burada ana maksat hem toplumsal cinsiyet eşitliğinin köy meyanında bile sağlandığını görmek hem de kadının sosyal hayata katılımını sağlayabilmek. Proje kadın erkek cinsiyet eşitliği, eşlerin birbirlerini anlamaları ve köy turizmi açısından fayda sağlıyor. Bu konu kamuoyunda ve basında bir yankı uyandırırsa, Dipsizgöl Mahallesi de merak edilecek. Köye ziyaretler yapılacak. Ekonomik döngü sağlanacak. Kadınlar evde yaptıkları ürünleri, örgüleri, endemik bitkileri satışa sunabilecek. Bu yönüyle de bizi heyecanlandıran bir proje” diye konuştu.

“Kadınların rolü her alanda çok değerli”

Bu yıl yapılan etkinliğe İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban da misafir oldu. Başkan Taban, “Dipsizgöl havasıyla, suyuyla, bereketli topraklarıyla biliniyor. Meyveci bir köy. Yaklaşık 800 civarında vatandaşımız yaşıyor. Biz burada Sıla arkadaşımızın ve Pınar hocamızın projesiyle köyümüzün geleneğinin faydalarını bilimsel olarak ortaya koyuyoruz. Burada bir kazan kazan var. Hanımefendilerin hayatımızdaki rolü ortada. Kadınlar evde, işte, sosyal hayatta, her alanda varlar. Kırsalda da kadınların rolü çok kıymetli. Bugün de burada bir rol mekan değişimi yapılıyor. Beyler ortalıkta yok. Hanımefendiler kahvedeler, meydandalar. Burada roller değişti, mekanlar değişti ve herkes bir empati kurarak hayatı yeniden anlamlandırıyor. TÜBİTAK’ın da destekleriyle güzel bir proje ortaya konulmuş” dedi.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Genel

“Türkiye hukuka bağlılıkta 117. sırada!”

Hukukçu Figen Çalıkuşu’ndan zor soru: “Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor”

HABER MERKEZİ-Hukukçu Figen Çalıkuşu, Karar Gazetesi’ndeki köşe yazısında “çürüme” iddiasında bulundu.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen ‘hukukun üstünlüğü endeksi’nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alındığını, bu endekste Türkiye’nin 142 ülke arasında 117. Sırada olduğunu hatırlatan Çalıkuşu, “Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka. Monarşiyle yönetilen ama ‘demokrasiye’ sahip olan Danimarka… Cumhuriyet olan ama bir türlü ‘demokrasi’ olamayan Türkiye’ye fark atıyor” ifadelerini kullandı.

Çalıkuşu’nun yazısının tamamı:

İçişleri Bakanlığı içindeki sert bir bilek güreşinin mafya marifetiyle “darbe mi, operasyon mu” parantezine sıkıştırıldığı, gözümüzün önünde işlenen bir cinayetin emrini verenin siyaset kurumu tarafından korunduğu buna karşın muhalif Kürt siyasetçilerin AİHM Kararlarına rağmen hayatlarına çöküldüğü, AYM üyelerini terörist ilan edebilen zihniyetin cumhurbaşkanı tarafından ödüllendirdiği, muhalif olan herkesin casus ilan edileceği bir çürüme ortamındayız.

“Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya operasyon çekiyor” sorusu etrafında tartışan bir ülkeden söz ediyoruz.

Bu korkunç durumun nedeni nedir?

Ruhu bıçaklanmış gözleri oyulmuş kuvvetler ayrılığı olabilir mi?

Gelin birlikte bakalım.

Parlamenter monarşiyle yönetilen, gerçek bir kralın olduğu Danimarka’da kuvvetler ayrılığı var.

Biz de güya kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyoruz…Anayasanın başlangıç kısmında öyle yazıyor zira.

İki ülke de kuvvetler ayrılığı ile yönetiliyor ama hukukun üstünlüğü endeksinde arada uçurumlar bulunuyor.

Danimarka ile Türkiye’nin kuvvetler ayrılığından anladığı aynı değil demek ki…

Anayasa değişikliğinin konuşulduğu bu günlerde, aradaki farkı anlamak isterseniz size Taha Akyol’un “Atatürk’ün Anayasası 1924” isimli son kitabını öneririm.

Taha Akyol, 100 yıllık anayasa tecrübesine sahip olmamıza rağmen, bu tecrübeden ders çıkaramadığımızı, uzlaşmayla bir anayasa yapılamadığını söylüyor ve fevkalade bir isabetle teşhisi koyuyor: “anayasal istikrarsızlık”.

Taha Akyol’un kitabından devam edelim;

“Türkiye’nin anayasal istikrarsızlığının, kuvvetler birliği ile kuvvetler ayrılığı arasındaki gelgitler ve siyasi güç karşısında hukukun zayıflığı halinde ortaya çıktığı görülüyor.”

Meclis tutanaklarından Cemal Nuri Bey’in konuşmasından “1924 Anayasasında temel olan ikinci umde kuvvetler birliğidir” cümlesini aktarıyor Taha Akyol.

Kitap sayesinde Yekta Güngör Özden’in başkanlığı dönemindeki bir AYM kararında 1924 Anayasasına yapılan eleştiriden de haberdar oldum;

“Kuvvetler birliği ilkesi esas alınan 1924 Anayasasında yargıya ilişkin ayrıntılı hükümler bulunmadığı gibi, yargının yasamaya yürütmeye karşı bağımsızlığını sağlayacak kural ve kurumlara yer verilmemiştir.”

Geldik 2024 senesine.

Anayasada bu kez kuvvetler ayrılığı yazılı.

Ama yargı, yasama ve yürütmeye karşı gene bağımsız değil, korunaksız ve saldırı altında.

Gerçek bir kuvvetler ayrılığı olmadığında bağımsız olamayan, bağımsız olamayınca tarafsız da olamayan kuşatılmış bir yargı ile baş başayız özetle.

Ülkelerin ne durumda olduğunu ölçen “hukukun üstünlüğü endeksi” nde, hükümetlerin, ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları mercek altına alınıyor.

İşte bu endekste Türkiye 142 ülke arasında 117. sırada.

Hukukun üstünlüğünde 1. sırada hangi ülke var derseniz; tüm endekslerde üst sıralarda olan Danimarka.

Monarşiyle yönetilen ama “demokrasiye” sahip olan Danimarka…

Cumhuriyet olan ama bir türlü “demokrasi” olamayan Türkiye’ye fark atıyor.

Endekste bir ülkenin notu 1’e ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o derece yüksek olurken, 0’a ne kadar yakınsa hukukun üstünlüğü o kadar düşük olarak nitelendiriliyor.

Endeks değerlendirmesindeki başlıklarda olan “Yönetim pozisyonundaki kişiler yasal kısıtlamalara ne kadar tabi olduğunu değerlendirmesinde” Danimarka’nın puanı; 0.95.

Ülkemiz Türkiye’nin puanı; 0.28.

Yönetim pozisyonundaki kişilerin, yasal kısıtlamalara tabi olması ne demek? Kuvvetler ayrılığı demek.

Kuvvetler ayrılığı yok ise hukukun üstünlüğü endeksinde sert düşüş de kaçınılmaz zaten.

Bu düşüş yargıyı hiç rahatsız etmiyor anlaşılan.

Yargıtay üyeleri yeni başkanını ancak seçebildiler… 37 tur oylama yapıldı.

Son aşamada, adaylardan AYM üyeleri hakkında çok ağır ithamlarla suç duyurusunda bulunan 3. CD’si Başkanı Muhsin Şentürk adaylıktan, Yargıtay Başsavcılığına aday olmak için çekildi.

Bu çekilmenin arkasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müdahalesinin olduğu iddia edildi… Sadece böyle bir söylentinin olabilmesi bile ülkedeki hukukun durumunu, “kuvvetler ayrımı” olup olmadığını göstermeye yeter.

Danimarka’daki meslektaşları, 37. turda başkan seçen, bu seçimlere cumhurbaşkanının karıştığı söylenen Yargıtay ve üyeleri hakkında ne düşünürler acaba?

Yargıtay, bu ülke insanlarının hukuksal sorunlarına çözüm beklediği hukukun Kâbe’si diyebileceğimiz bir yer.

Cezaevinde tahliye tarihi geldiği halde Yargıtay’dan dosyası dönmediği için yatanlar oldu/oluyor bu ülkede.

Yasal faizin yüzde 9 olduğu bu ülkede pul olmuş alacaklarına 10 yıl sonra kavuşanlar var.

Mehmet Şimşek, endeksteki 117. sıra gerçeği önünde dururken dünyadan ne kadar para bulacak ya da bulamayacak sanırım biliyordur.

Göreve geldiğinde “rasyonalite” demişti zira.

Hukuk ve demokrasi olmadan rasyonalite olmuyor… Hayat bütün örnekleriyle bunu bize gösteriyor.

Okumaya devam et

Genel

İTÜ Robot Olimpiyatları’nda geleceğin teknoloji liderlerini destekledi

Telemecanique Sensors, İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından bu yıl 16’ncısı düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’nın bronz sponsoru oldu

ABDULLAH GONCA
HABER MERKEZİ-Şirket, üç gün süren etkinlik çerçevesinde geleceğin robot dünyasını şekillendirecek gençler, akademisyenler ve sektör temsilcileri ile buluşma fırsatı elde etti.

90 yılı aşkın deneyimiyle 20’den fazla ülkede sensör teknolojileri alanında fark yaratan Telemecanique Sensors, geleceğin mühendislerine destek olmak amacıyla sponsorluk çalışmalarına devam ediyor. Son olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından düzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları’na bronz sponsor olarak katılan şirket, robot alanında çalışmalar yürüten öğrencilerin çalışmalarına katkı sağladı.

Bu yıl 16’ncısı düzenlenen etkinlik; heyecan verici yarışmalar, eğitici seminerler ve workshoplarla üç gün boyunca katılımcılara özel bir deneyim sundu.

Okumaya devam et

Ekonomi

JetCar’a büyük ilgi

Antalya’da üretiliyor, 110 ülkenin sularında yüzüyor

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Ankara’da düzenlenen Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show’da sergilenen su sporları aracı ‘JetCar’ ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Antalyalı bir firma tarafından üretilen ve 1 milyon 200 bin TL fiyat etiketi olan deniz oyuncağı 110 ülkeye ihraç ediliyor.

Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show Ankara, milyonluk tekne ve yatlara ev sahipliği yapıyor. 150 bin TL ile 7 milyon TL arasında değişen 200’ün üzerinde teknenin sergilendiği fuara, Antalya merkezli bir firma tarafından üretilen ‘JetCar’ damgasını vurdu.

EN FAZLA İHRACAT ABD’YE VE ARAP YARIMADASINA

JetCar’la ilgili detayları aktaran Ocean Marine Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Güneş, “Dünyada büyük ilgili gören JetCar’ı geliştirmeye devam ediyoruz. Daha gelişmiş versiyonunu kısa süre içerisinde denize indirmeyi hedefliyoruz. Mevcut versiyon 55 deniz mili (Yaklaşık 90 km/s) hıza ulaşıyor. Türkiye’de 400 adet JetCar sularımızda yüzüyor. ABD, Arap yarımadası ve İspanya başta olmak üzere bugün 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni versiyonun suya inmesiyle birlikte hedefimiz ihracat yaptığımız ülke sayısını bu yıl en az 150’ye çıkarmak. Hem sektör ihracatımıza hem de Türkiye’nin toplam ihracatına daha fazla katkı vermek istiyoruz. Türkiye, deniz araçları ve ekipmanları üretiminde tasarım ve kalite özelinde dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Mevcut konumumuzu pekiştirmek ve daha üst basamaklarda yer almak için katma değeri yüksek ürünlere odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.