Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Sağlık

Parkinsonda derin beyin stimülasyonu ile hareket özgürlüğü

Derin beyin stimülasyonu ile beynin hedeflenen bölgelerine elektrotların yerleştirildiği tedavi sayesinde ileri parkinson hastalarının hareketlerinde rahatlama olabiliyor.

Parkinson hastalığında derin beyin stimülasyonu tedavisi hakkında bilgilendirmede bulunan VM Medical Park Samsun Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Akkaya, beynin hedeflenen bölgelerine elektrotların yerleştirildiği tedavi sayesinde ileri Parkinson hastalarının hareketlerinde rahatlama olabildiğini söyledi. Derin beyin stimülasyonu tedavisinin tıpta ‘beyin için kalp pili’ olarak da adlandırıldığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Akkaya, “Derin beyin stimülasyonunda, beynin hedeflenen bölgelerine elektrotlar yerleştirilir ve pil yardımıyla çalışması sağlanır” dedi.

“Derin Beyin Stimülasyonu (DBS) parkinsonun tüm ana hareket semptomları için etkili”

Derin beyin stimülasyonunun (DBS), parkinson hastalığının neden olduğu hareket semptomlarında sorumlu olan beynin hedeflenen bir bölgesine elektriksel uyarılar sağladığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Akkaya, “Elektriksel uyarılar, beynin devrelerinde meydana gelen ve semptomlara neden olan anormal aktiviteyi bozar. Parkinson hastalığı olan bir kişide hedeflenecek belirli alan, tedavi edilmesi gereken semptomlara bağlıdır. Örneğin, kimi alan derin beyin stimülasyonu, titreme, hareket yavaşlığı, yürüme ve denge problemleri gibi parkinson hastalığının tüm ana hareket semptomları için etkiliyken kimi alanlarda titreme semptomları olan hastalar için seçilir. Her hasta için önerilen hedef, karar verme sürecine dâhil olan bir nörolog, beyin cerrahı, nöropsikolog ve psikiyatrist işbirliği içinde yapılır” diye konuştu.

“Beyinde çok küçük bir alan etkilenir”

Derin beyin stimülasyonunun birçok avantajları olduğunu kaydeden Ömer Faruk Akkaya, “DBS, beynin küçük alanlarını cerrahi olarak tahrip eden ve bu nedenle kalıcı olan ve geri dönüşü olmayan talamotomi ve pallidotomiden farklı olarak beyinde çok küçük bir alan etkilenir. Elektriksel uyarı, kişinin hastalığı değiştikçe veya ilaçlara tepkisi değiştikçe ayarlanabilir ve geri döndürülebilir. DBS geri dönüşümlü olduğundan ve kalıcı beyin hasarına neden olmadığından, yenilikçi henüz mevcut olmayan tedavi seçeneklerinin kullanılması mümkün olabilir. Talamotomi ve pallidotomi, beyin dokusunda küçük ama kalıcı değişikliklere neden olur. Bir kişinin gelecekteki tedavilerden yararlanma potansiyeli, bu prosedürlerden geçerse azaltılabilir. DBS, herhangi bir uzun vadeli sonuç olmaksızın aşırı yan etkilere neden oluyorsa, stimülatör herhangi bir zamanda kapatılabilir” şeklinde konuştu.

“Derin Beyin Stimülasyonu ile günlük yaşam aktivitesini devam ettirebilir”

Tedavinin günlük hayata etkisine değinen Akkaya, “Parkinson hastalarında uygulanan beyin pili; titreme, donma, katılık ve hareket yavaşlığı yakınmalarını önemli oranda düzeltir. Ameliyat zamanında ilaç dozlarının azaltılabilmesini sağlar. Böylece hastalarda sıklıkla görülen ilaç yan etkileri azaltılabilir. Uzun süreli çalışmalar titreme, bradikinezi ve diskinezide iyileşmenin devam ettiğini göstermiştir. Pek çok hasta ilaçlarını azaltabilir ve kendine bakmak için gerekli günlük yaşam aktivitelerine bağımsız katılım dâhil olmak üzere işlev düzeylerini koruyabilir. Derin beyin stimülasyonunda elektrotların yerleştirilmesini takiben ortalama hastanede kalış süresi 1 ila 2 gündür” ifadelerini kullandı.
“Ameliyat kararı vermeden önce parkinson hastalığı tedavisinde deneyimli bir nöroloji uzmanının önerileriyle en uygun ilaç tedavisinin alındığından emin olunmalıdır” şeklinde konuşan Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk Akkaya, Parkinson hastalığında cerrahi tedavinin hangi hastalarda yararlı olacağını şu şekilde açıkladı:
“Bir iyi, bir kötü olma nedeniyle zor durumda olan hastalar (doz sonu kötüleşmesi). İlaca bağlı istemsiz hareketler (diskinezi) ve titreme. Parkinson ilaçlarının yan etkileri nedeniyle uygun şekilde kullanamayan hastalar (bulantı, diskinezi, uyanıkken hayal görme, aşırı kuşkuculuk, gibi).”

Ekonomi

Malzeme alınamadığı için ameliyatların iptal edildiği üniversite hastanesi, borçlarını sıfırladı

Medikal firmalarına biriken 3,3 milyar liralık borçları nedeniyle 2018’den 2021 yılına kadar malzeme alınamadığından birçok ameliyatın ertelenip iptal edildiği Akdeniz Üniversitesi Hastanesi, borçlarını sıfırladı. Medikal firmalarının teşekkür için ziyaret ettiği Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Çok uzun zamandan bu yana üniversite hastanesi tarihinde ilk defa hiç borcu olmayan bir dönem yaşandı. Şu anda hiçbir sorun yok” diye konuştu.

 Alparslan ÇINAR
ANTALYA-Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde, 2018 yılında biriken borçları nedeniyle ameliyat yapılamaz hale geldi. Birçok hayati operasyon malzeme temin edilemediği için ya iptal edildi ya da ertelendi. Hastanenin malzeme temini için açtığı ihalelere medikal firmaları katılmazken katılanlar da alacaklarının uzun vadede ödeneceğini öngördükleri için yüksek fiyatlar istedi. Yaşanan sorunlar nedeniyle 2018’den 2021 yılına kadar Sağlık Bakanlığı’na konuyla ilgili çokça şikayet gitti. Bazı medikal firma işletmecileri, alacaklarını tahsil edemedikleri gerekçesiyle hastane önünde eylemler yapıp seslerini duyurmaya çalıştı. 2021 yılında üniversite yönetiminin değişmesiyle, ilk gündem maddesi de ödenemeyen borçlar oldu. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, ilk olarak tasarrufa giderek borçları ödemeyi amaçladı ve 3 yıl içinde borçlar sıfırlandı.

Daha önceleri eylem yapmak ve alacaklarını tahsil edemedikleri için şikayetçi olmak üzere hastaneye giden medikal firması sahipleri borçlar sıfırlanıp 1 yıldır da düzenli ödeme aldıkları için bu kez teşekkür ziyaretine gitti. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ı makamında ziyaret eden medikal sektörü temsilcileri, iş birliklerinin devamını diledi. Ziyarete dair konuşan Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Çok şaşırdım, beklemiyordum böyle bir ziyaret. 2021 yılı Ağustos ayında göreve geldik ve 3,3 milyar TL’lik borç vardı. Bunu ödememiz gerekiyordu. Tasarruf yaparak ödeme planı çıkardık ve bugün hiç borcumuz yok” diye konuştu.

Hastaneyi bugünlere getirmek için çok çabaladıklarını anlatan Prof. Dr. Özkan, “Elektrik ve su faturalarımızda tasarrufa gittik. En ideal hasta bakıcı, personel nasıl kullanılır bunu hesapladık. Ciroları artırdık ve borçlarımızı ödedik. Ameliyat sayımız 2 katına çıktı. Sağlık turizmi gelir artışımız 20 kat arttı” dedi.(DHA)


Okumaya devam et

Genel

Temizlenmeyen su sebillerinde hastalık riski

Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Bekir Uygun, “Bakımları yapılmayan sebillerde rotavirüs, norovirüs, Hepatit A, Hepatit E gibi virüsler saptanabiliyor. Bunlar ishal, kusma ve bağırsak enfeksiyonlarına neden olabilir” dedi.

Semih ERSÖZLER
ANTALYA-Yaz aylarında hava sıcaklıklarının artmasıyla soğuk suya talep de artıyor. Özellikle birden çok kişinin bulunduğu ortamlarda soğuk ve sıcak su için su sebilleri tercih ediliyor. Ancak temizliği yapılmayan sebiller bir süre sonra hastalıklara davetiye çıkarıyor. 3 ayda periyodik temizlikleri yapılması gereken sebiller, temizlenmediği takdirde bakteri ve virüs üretebiliyor.

‘TEMİZLENMEZSE YOSUN TUTABİLİR, BAKTERİ, VİRÜS VE MANTARLAR ÜREYEBİLİR’

Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’nde Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Bekir Uygun, “Su sebilleri hayatı kolaylaştırıyor ancak periyodik bakımlarının yapılmış olması gerekiyor. Üretici firmaların söylediği doğrultuda bakımlarının yapılması gerekiyor. Kimyasal ürünlerin geçtiği yerlerin tahriş etmemesi gerekiyor. Belli periyotlarda temizlenmediği sürece derelerde olduğu gibi, yosun tutabilir, bazı bakteri virüs veya mantarların üremesine neden olabilir. Bununla birlikte kişilerde ishal, Hepatit A, Hepatit E gibi hastalıklara neden olabilir” diye konuştu.

‘3 AYDAN ÖNCE DE BAKIM YAPILABİLİR’

Kullanılan suyun sertliğinin ve bakteri içerip içermediğinin de önemli olduğunu belirten Dr. Uygun, “Bu da suyun geçiş yolunun tahribatına sebep olabilir. Bakımında kullanılan suya göre belirlenmesi gerekiyor. Yani illa 3 ay olması gerekmiyor, bazen daha sık aralıklarla yapmak gerekiyor. Bu durumlarda su sebillerinden rotavirüs, norovirüs saptanabiliyor. Bunlar özellikle yaz aylarında bağırsak enfeksiyonlarına, ishale, kusmaya sebep olabilir. Bazen de Hepatit A, Hepatit E gibi hastalıklara neden olabilir. Özellikle toplu yerlerde su sebillerini kullanmak büyük kolaylık sağlıyor, sadece kurallarına uymak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Temizliğin nasıl yapılması gerektiğini anlatan Antalya Tüp ve Su Dağıtıcıları Derneği Başkanı Halil Mert ise “Sebillerin 3 ayda 1 düzenli temizlenmesi tavsiye ediliyor. Bunu çoğu kişi bilmiyor, ilk kez bizden duyuyorlar. Biz vatandaşlarımızı bu konuda uyarmaya çalışıyoruz. Sıcaklarla artan yosunlaşmadan nedeniyle temizlik talebi arttı. Sudaki koku ve tat değişimlerinin sebebi de bu temizlikten kaynaklanıyor. 200 ila 250 lira arasında bir fiyatı var ancak vatandaşlar uygun solüsyonu alarak bu temizliği kendisi de yapabilir” dedi.(DHA)

Okumaya devam et

Sağlık

Prof. Dr. Özlü: İsteyen herkes sigarayı bırakabilir

GÖĞÜS Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “31 Mayıs, Dünya Sigarasız Günü. Herkes eğer isterse sigarayı bırakabilir. Milyonlarca kişinin yapabildiği bir şeyi sizin yapmamanız için hiçbir sebep yok. Kendinize haksızlık etmeyin, isteyen herkes sigarayı bırakabilir” dedi.

Selçuk BAŞAR

TRABZON-Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilan edilen ’31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü’ kapsamında açıklama yaptı. Prof. Dr. Özlü, “Dünya Sağlık Örgütü araştırmalarına göre dünyada 1,3 milyar kişi tütün ürünü kullanıyor. Her gün 22 bin kişi, her yıl ise 8 milyon kişi tütünden dolayı hayatını kaybediyor. Sigarayı bırakmak isteyip de bırakamayan hiçbir kimse yoktur. Ancak sigarayı bırakamayacağını düşünen insanlar vardır. Bırakamayan insanlar yoktur. Bugün dünyada yaşayan milyonlarca insan önceden sigara içtiği halde şu anda içmemektedir. Sadece Fransa’da, Britanya’da yapılan bazı çalışmalar, 1 milyondan fazla kişinin 1 yıl içinde sigarayı bıraktığını bize göstermektedir. Yani milyonlarca kişinin yapabildiği bir şeyi sizin yapmamanız için, yapamamanız için hiçbir sebep yok. Kendinize haksızlık etmeyin, isteyen herkes sigarayı bırakabilir” diye konuştu.

‘İSTEK VE KARARLILIK ÇOK ÖNEMLİ’

Hekimler olarak sigarayı bırakmakta zorlanan kişilere destek olmaya hazır olduklarını da kaydeden Prof. Dr. Özlü, “Burada en önemli şey gerçekten sigarayı bırakmanız gerektiğine inanmanızdır. Kendinizi ikna etmenizdir. Bırakma sebeplerini dikkatli bir şekilde gözden geçirmeniz, ‘Artık yeter ben bundan kurtulacağım’ kararlılığına ulaşmanızdır. İstek ve kararlılık çok önemli. Tabii bırakma denemelerinde başarısız kalmış olabilirsiniz. Daha önce sigarayı bırakmayı deneyip başaramamış olabilirsiniz. Hiç sorun değil. Genelde bırakanlar da zaten 3-4 denemeden sonra daha başarılı bir bırakmayı gerçekleştirmektedirler. Eğer kendi başınıza bırakamıyorsanız biz hekimler size bu konuda destek olmaya her zaman hazırız; sizin yanınızdayız. Sigarayı bırakma sürecinde özellikle ilk 15-20 gün içerisinde yoksunluk, özellikle nikotine bağlı yoksunluk belirtileri ortaya çıkabilir. Bazı kişiler özellikle nikotin bağımlılığı çok yüksek olan kişilerde sigara kesildikten sonra da birtakım sorunlar yaşanabilir. Bu sorunlarla başa çıkmanın da yolları var. Gerektiğinde nikotin replasman tedavileri ya da birtakım ilaçlarla bu yoksunluk semptomları ortadan kaldırılabilir. Yeter ki siz isteyin; sigarayı bırakabilirsiniz” dedi.(DHA)

Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.