Çocuk Gelişim Uzmanı Cemre Canbolat, çocukların çizdiği resimlerin onların iç dünyasını yansıttığını söyledi.
VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Gelişimi Kliniği’nden Uzm. Çgu. Cemre Canbolat, çocukların çizdiği resimlerden nasıl anlamlar çıkarılabileceği hakkında bilgilendirmede bulundu. Canbolat, “Çocuk için resim çizmek, oyun oynamak kadar önemli bir iştir. Bazen sevdiği bir oyuncağı çizmek, bazen annesine olan sevgisini çizmek, bazen ise iç dünyasını yansıtmanın bir yolu olarak resim çizmek ister. Çoğunlukla resimler bir şeyin temsili olarak kabul edilir fakat bunun her zaman psikolojik bir durumu nitelendirmesi gerekmez” dedi.
Çocukların çizdiği resimlerin temsillerinden bazılarının açıklamalarına örnekler veren Uzm. Çgu. Cemre Canbolat, “Bir çocuğun insan figürü çizerken özellikle 6 yaşından sonra vücut organlarını tam çizmesini bekleriz. Örneğin; ağzın küçük veya eksik çizilmesi dil ve konuşmayla, iletişimle ya da beslenmeyle ilgili bir problemi işaret edebilir. 4 yaşından itibaren çocukların göz bebeğini de çizmesi beklenir. Büyük çizilen gözler dışa dönük, iletişim kurabilen bir çocuğu yansıtır. Güneş ise çocuk resimlerinde mutluluğu, sıcaklığı güven ve gücü temsil eder. Bu örnekte aile bireyleri çizilen kalplerle temsil edilmiştir. Kalbin üzerindeki güneş sıcaklığı, sevgiyi temsil etmektedir. Bize, kendini anneyle babanın merkezine alan, yeme bozukluğu olan bir çocuğun ailesiyle olan iletişimini ve beslenmede asıl olan ağzını kullanmakta zorlandığı veya yok saydığı bilgisini kazandırmıştır. Bu sayede ailenin tutumlarını gözden geçirme ve ilişkilerini düzenleme çalışmaları yapılmıştır” diye konuştu.
Resimler çocukların iç dünyasını yansıtıyor
Çocukların çizdiği resmin onların ruhsal ve sosyal yaşamından birçok ipucu sunduğunun altını çizen Cemre Canbolat şunları söyledi: “Mesela kardeş kıskançlığı yaşayan bir çocuğun yaşadıkları hemen oyununa ve çizgilerine yansıtır. Bu yüzden resim çalışmalarında çocuğun resmi tutuş şekli, kullandığı renkler uzmanlar için çok önemli ve fikir vericidir. Kendini sözel olarak ifade etmekte çok başarılı olamayan küçük yaşlardaki çocuklarda resim, onların iç dünyasını anlamak ve değerlendirmek için çok önemli bir unsurdur. Değerlendirme esnasında özellikle iletişim kurmakta zorlandığımız çocuklarla resim çalışmaları yaparak çok güzel sonuçlar elde edebiliriz.”
Sağlık personelinin atama ve yer değiştirme esaslarında değişiklik
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yönetmelik değişikliği ile sağlık personeline daha az ihtiyaç duyulan personel doluluk oranı yüksek illerden, sağlık personeline daha çok ihtiyaç duyulan illere her zaman atama yapılmasının önü açıldı.
Caner ÜNVER ANKARA-Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında, ‘Sağlık BakanlığıAtama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ yayımlandı. Buna göre; Personel Doluluk Cetveli (PDC) doluluk oranına göre iller, her ünvan ve branşta en yüksekten en düşüğe doğru A, B, C, D ve E olarak 5 hizmet grubuna ayrılacak. Doluluk oranı en yüksek ilk 15 il A, 2’nci 15 il B, 3’üncü 21 il C, 4’üncü 15 il D ve son 15 il ise E hizmet grubu olarak belirlenecek. İllerin doluluk oranlarının eşit olması halinde ‘Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Endeksi’nde üst sıralarda yer alan il, doluluk oranı daha yüksek olan il olarak kabul edilecek. Ancak istihdam edilen personel sayısı 200’den az olan veya ülke genelinde tüm illerde PDC öngörülmeyen ünvan ve branşlar için doluluk oranı yüzde 80 ve üzerinde olanlar A, yüzde 79,99 ile yüzde 60 arasında olanlar B, yüzde 59,99 ile yüzde 40 arasında olanlar C, yüzde 39,99 ile yüzde 20 arasında olanlar D ve yüzde 20’nin altında olanlar E hizmet grubu olarak belirlenecek. Ayrıca ülke genelinde tüm illerde PDC öngörülmeyen ünvan ve branşlar için PDC’si olmayan il, A hizmet grubu olarak belirlenecek.
Hizmet grupları 2 ayda bir İstihdam Planlama Komisyonu’nca belirlenerek Sağlık Bakanlığı’nca ilan edilecek ve Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nde 2 yıl süreyle muhafaza edilecek. PDC doluluk oranı aktif çalışan personel sayısına göre hesaplanacak. Aktif çalışan personel sayısının belirlenmesinde izin, eğitim gibi nedenlerle 3 aydan fazla süreyle görevi başında bulunmayan personel hesaba katılmayacak.
EN YÜKSEK HİZMET PUANI YÜZDE 100 FAZLASIYLA VERİLECEK
Hizmet puanının hesaplanmasında, genel hayatı etkileyen; savaş, deprem, sel ve yangın gibi yetkili makamlarca genel hayata etkililik kararının alındığı yerleşim yerlerinde görev yapan personele, yetkili makamlarca genel hayata etkililik kararının alındığı tarihten itibaren, o yerde fiilen çalışılması kaydıyla bakanlıkça belirlenen süre için en yüksek hizmet puanı yüzde 100 fazlasıyla verilebilecek. Savaş, deprem, sel ve yangın gibi genel hayatı etkileyen sebeplere bağlı olarak yurt içi veya yurt dışında görevlendirilen personel ile bakanlık tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sunulacak sağlık hizmetleri yapılan görevlendirmeler ve iller arasında yapılan resen görevlendirmelerde ilgili personele en yüksek hizmet puanı yüzde 100 fazlasıyla verilecek. Yurt dışında başka sebeplerle görevlendirilen diğer personel, hizmet puanı olarak en düşük yerin hizmet puanını alacak. Kadın personelin doğum nedeniyle kullandığı izinler dışında aylıksız veya ücretsiz izinli olarak geçirilen süreler, hizmet puanı verilmeyecek haller kapsamına alınacak.
Afet bölgesinde görev yapan personel, yetkili makamlarca genel hayata etkililik kararının alındığı tarihten itibaren 6 ay içerisinde talepte bulunması halinde, bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre bu afetle ilgili bir defaya mahsus olmak üzere talepte bulunduğu yere 6 aya kadar geçici olarak görevlendirilebilecek. Personelin herhangi bir suretle görevde olmaması, nüfus hareketleri gibi nedenlerle personele ihtiyaç duyulması halinde; geçici görevlendirmelerde, personel doluluk oranı aynı olan yerler arasında veya yüksek olan yerden düşük olan yere geçici görevlendirme yapılabilecek.
Boşanma davası açan veya haklarında boşanma davası açılmış olanlar, durumlarını 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gereği ilgili makamlarca verilen tedbir kararıyla belgelendirmeleri halinde, dava süresince talebi halinde anne, baba veya reşit çocuklarının ikamet ettiği veya E veya D hizmet grubu illere geçici olarak görevlendirilebilecek. Bu hüküm doğrultusunda görevlendirilenler, görevlendirildiği tarihten itibaren 6 ayda bir, boşanma davasının görülmekte olduğu mahkemeden davanın safahatını gösterir belgeyi alarak çalıştığı kuruma bildirmekle yükümlü tutulacak. Gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu, sahte bilgi ve belge düzenlediği ya da durumlarında meydana gelen değişiklikleri bildirmediği tespit edilenlerin atamaları yapılmayacak; yapılmış ise iptal edilecek ve bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacak.
ENGELLİ YAKINLARINA ATAMA
Personelin annesinin, babasının veya vasi tayin edildiği kardeşlerinden birinin tam bağımlı engelli birey olduğunu belgelendirmesi halinde engelli yakınının yerleşim yerine; eşinin veya çocuklarının tam bağımlı engelli birey veya kendisinin yüzde 40 ve üzeri engelli olduğunu belgelendirmesi halinde ise talep ettiği yere yerleştirme işlemleri yapılacak. Personelin, görev yapılan yere atandıktan sonra eşinin veya çocuğunun vefat etmesi durumunda vefat tarihinden itibaren 1 yıl içinde talep ettiği yere yerleştirme işlemleri yapılacak.
Personelin görev yapılan yere atandıktan sonra eşinden boşanması halinde anne, baba, kardeş veya reşit çocuklarının ikamet ettiği ile veya D ve E hizmet grubu illerden birine boşanma tarihinden itibaren 3 ay içerisinde yerleştirme işlemleri yapılacak. Eşinin zorunlu yer değiştirmeye tabi olarak görev yapmakta iken emekliye ayrılması halinde eşinin emekliye ayrılmasından sonraki 1 yıl içinde eşinin ikamet ettiği yere yerleştirme işlemleri yapılacak.
ŞEHİT VE VAZİFE MALULÜ YAKINLARI
Terör eylemleri etkisi ve sebebiyle şehit olan veya çalışamayacak derecede malul olan ya da malul olup da çalışabilir durumda olan kamu görevlileri ile er ve erbaşların, devlet memuru olarak görev yapan eş ve çocukları ile anne, baba ve kardeşlerinin; atanma talepleri, bu durumlarının ilgili makamlarca belgelendirilmiş olması kaydıyla kadro imkanları da dikkate alınmak suretiyle gerçekleştirilecek.
MAZERETİN SONA ERMESİ
Mazerete göre atanan personelin, mazeretinin sona erdiği tarih itibarıyla bulunduğu il, 5 ve 6’ncı hizmet bölgesinde veya D ve E hizmet grubunda ise talebi halinde yerinde bırakılacak. Aksi halde eski görev yerine atanacak. Eski görev yeri bulunmayanlar veya eski görev yerinde standardın dolu olması halinde; öncelikle tercihleri alınarak, tercihte bulunmaması halinde ise resen D veya E hizmet grubu illerinden birine atanacak. Ayrıca, devlet hizmeti yükümlülüğünü tamamlamadan sağlık ve aile birliği mazereti sona eren devlet hizmeti yükümlüleri, ilk devlet hizmeti yükümlüsü kurasıyla atanacak.(DHA)
Kadınların en sık yakalandığı kanser türlerinin başında gelen meme kanserinin teşhisiyle ilgili Akdeniz Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hamza Feza Carlak, ABD, Avrupa ve Türkiye’den patent aldığı bir yöntem geliştirdi. Yapay zeka ve yüksek çözünürlüklü termal kameralar kullanılan sistemde; kanser şüphesi bulunan dokuya verilen elektrik akımıyla ısınan hücreler arasında sağlıklı hücreyle kanserli hücre cildin 9 milimetre altından tespit edilebiliyor.
Alparslan ÇINAR ANTALYA-Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın (IARC) son yayımladığı ve 2022 yılı verilerini paylaşan raporda yaklaşık 19,97 milyon yeni kanser vakasının kaydedildiği dikkati çekti. 10,31 milyonu erkeklerde, 9,66 milyonu kadınlarda görülen kanser vakalarında erkeklerde en fazla akciğer, prostat, kolorektal, mide ve karaciğer kanseri tespit edilirken, kadınlarda en çok meme kanseri ve rahim kanseri vakaları görüldü. 2018- 2022 döneminde 53,5 milyon kanser vakası kaydedilirken, 2022’de 9,7 milyondan fazla kişinin kanser nedeniyle yaşamını yitirdiğine dikkat çekildi. Kadınlarda meme kanserinin erken teşhisle tedavisinin mümkün olduğunu belirten uzmanlar, erken teşhis yöntemleri üzerine çalışmalar geliştiriyor.
Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hamza Feza Carlak, tıp alanında mühendislik çalışmalarına ağırlık veriyor. Doç. Dr. Carlak, özellikle meme kanserinin teşhis ve tedavisi için geliştirdiği yöntemle kanserli hücreyi termal kamerayla cilt altından tespit edebiliyor. Yapay zekadan da destek alınan çalışma için yüksek çözünürlüklü özel yazılımlı termal kamera kullanıldı. Patenti de alınan çalışmanın temelde kanserli hücrenin bulunduğu düşünülen bölgeye verilen elektrik akımıyla kanserli hücre ile sağlıklı hücre arasındaki ısı farkını tespit etmeye yönelik olduğunu anlatan Doç. Dr. Carlak, “Vücudun elektrik iletkenliğini de kullanarak kanserli ve sağlıklı dokuları birbirinden ayırabiliyoruz. Kanserli dokunun meme üzerinde oluşturduğu sıcaklık farkı sağlıklı dokuya göre daha yüksek olacağından 3 milimetreküplük tümörü cildin 9 milimetre altından tespit edebiliyoruz. Tümör dokunun daha büyük olması halinde de daha derinlerden tespit edebiliyoruz” diye konuştu.
‘VÜCUDA OLUMSUZ BİR ETKİSİ YOK’
Mamografinin şu an en yaygın yöntem olarak kullanıldığını ancak bu yöntemde vücuda zararlı x-Ray ışınlarının uygulandığını kaydeden Doç. Dr. Carlak, kendi geliştirdiği cihazla ilgili şu bilgiyi verdi: “Vücuda olumsuz bir etkisi yok. Çok mobil bir cihaz. Hızlı şekilde görüntü veren bir sistem. Kısa sürede bizim bu görüntülemeyi yapmamız mümkün. Maliyeti de düşük. Hastaların daha erken evrelerde tümör tespiti yapılabiliyor” dedi.
Cihazın ABD, Avrupa ve Türkiye’den patenlerinin de alındığını anlatan Doç. Dr. Hamza Feza Carlak, “Artık ticarileşme aşamasına geçtik. Çeşitli firma ve yatırımcılarla görüşmelerimiz sürüyor” diye konuştu.(DHA)
‘KOAH hastalığında sigarayı bırakmak, tedavinin en önemli adımıdır’
KOAH hastalığının yüzde 90’ının sigara kullanımına bağlı olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Bayram, “Erken teşhisle hastalık kontrol altına alınabilir. Sigara içmeye devam etmek bu süreci zorlaştırıyor. Sigara dumanına maruz kalmak, herkesin KOAH riski taşımasına neden olur. Bu yüzden sigarayı bırakmak, tedavinin en önemli adımıdır” dedi.
İSTANBUL-Dünya KOAH Günü dolayısıyla KOAH’ın tanı ve tedavi süreçlerine dair açıklamalarda bulunan Medipol Sağlık Grubu’ndan Prof. Dr. Mehmet Bayram, KOAH’ın sigara kullanımı ve zehirli gazlara maruz kalma gibi sebeplerle gelişen ciddi bir akciğer hastalığı olduğunu ifade etti. Ayrıca erken evrede müdahalenin hastalığın kontrol altına alınmasında kritik rol oynadığını söyledi.
‘YÜZDE 90’I SİGARA İÇMEYE BAĞLI’
KOAH’ın nedenlerini açıklayan Prof. Dr. Bayram, “KOAH’ın yüzde 90’ı sigara içmeye bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle tedavinin ilk ve en önemli basamağı sigarayı bırakmaktır. KOAH’ın şiddetine göre ilaç tedavileri ve rehabilitasyon gibi seçenekler de mevcut. Ancak, sigarayı bırakmak tedavinin temelini oluşturur” diye konuştu.
‘HASTALARIN BÜYÜK KISMI KOAH OLDUKLARINDAN HABERSİZ’
Toplumda KOAH’ın sadece ileri evrede, oksijen desteğine bağımlı hastalar arasında görülen bir hastalık olarak algılandığını ancak bunun doğru olmadığını dile getiren Prof. Dr. Bayram, “KOAH’ın erken evreleri, kırklı ve ellili yaşlarda başladığına ve bu grup hastalar toplumdaki KOAH vakalarının büyük bir bölümünü oluşturur. Hastaların büyük kısmı KOAH olduklarından habersiz. Kronik öksürük ve nefes darlığı gibi belirtiler gösteren kişilerin uzmanlar tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigara içmişseniz ve kronik öksürük, nefes darlığı gibi şikayetleriniz varsa, KOAH yönünden değerlendirilmeniz şart. Erken teşhis ve sigarayı bırakma ile ileri KOAH’ın önüne geçilebilir” ifadelerini kullandı.
‘SİGARAYA KARŞI FARKINDALIK OLUŞTURMAK ÖNEMLİ’
Sigaranın KOAH dışında akciğer kanseri, kalp-damar hastalıkları ve birçok organ hastalığına yol açtığına değinen Prof. Dr. Bayram, “KOAH, sigaranın neden olduğu hastalıklardan sadece biri. Sigaraya karşı toplumda farkındalık oluşturmak, halk sağlığı açısından son derece önemlidir” dedi.(DHA)