Vizyon Kuyumcu
Connect with us

Ekonomi

Bakan Dönmez: Rüzgar ekip enerji biçeceğiz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, rüzgar enerjisinin her geçen gün artarak enerji sektörünün temel unsurlarından biri olmaya devam edeceğini aktararak, “Tabiri caizse ‘Rüzgar ekip enerji biçeceğiz.’ ‘Bizim enerjimiz bize yeter’ diyoruz. Yeter ki inanalım ve bu doğrultuda gayret gösterelim” dedi

Mustafa Cenik – Bayram Türüdü
ANKARA-
10. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nde (TÜREK) Türkiye’nin en doğusunda yer alan ve Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki kurulu gücünü 10 bin megavata ulaştıran Bağlama Rüzgar Enerji Santrali’nin resmi açılışı yapıldı. Ankara’da bir otelde Türkiye Enerji Birliği tarafından düzenlenen kongreye ve santralin açılışına katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, kongreye katılan sektör temsilcilerine teşekkür ederek, TÜREK’in Türkiye’nin rüzgar enerjisi tarihi için mihenk taşı niteliğinde olduğunu kaydetti. Bakan Dönmez, Türkiye’nin rüzgar kurulu gücünde Avrupa’da sekizinci, dünyada ise 13. sırada olduğunu belirterek, 10 bin 500 megavata ulaşan rüzgar enerjisi kurulu gücü ile mevcut elektrik tüketiminin yüzde 10’unun rüzgardan karşılandığını dile getirdi. Dönmez, “Özellikle bu sene rüzgar öylesine güçlü esti ki günlük üretimde birkaç kez toplam tüketimin yüzde 20’leri aşan yeni rekorlar kırdık” dedi.

Rüzgar enerjisi sektörünün Covid-19 salgınında yatırımlarına ara vermediğine vurgu yapan Bakan Dönmez, “Ocak 2019’da 7 bin 591 megavat olan kurulu gücümüz 2 yıl içerisinde yaklaşık 3 bin megavat daha artarak, bugün 10 bin 500 megavatın üzerine çıktı” diye konuştu.

“Yaklaşık 15 bin kişi rüzgar enerjisi sektöründe istihdam ediliyor”

Bakan Dönmez, rüzgar enerjisinde en önemli hedeflerden birinin sektöre ait ekipmanların yerli imkanlarla üretilmesi olduğunu ifade ederek, “Şu anda ülkemizde rüzgar sektöründe faaliyet gösteren 16 yerli üreticimiz bulunuyor. Rotor kanadı, türbin kulesi, bağlantı elemanları ve jeneratör parçaları gibi pek çok ekipman artık ülkemizde üretiliyor. Yaklaşık 15 bin kişi rüzgar enerjisi sektöründe istihdam ediliyor” dedi.

Bakan Dönmez, sektörün yüzde 65 mertebesinde yerli üretim oranıyla enerji teknolojilerinin yerlileşmesinde başı çeken sektörlerden olduğunu söyledi.

“6 kıtada 45 ülkeye rüzgar enerjisi ekipmanı ihraç eden firmalarımızın cirolarının yüzde 70-80’lik kısmı buradan geliyor”

Bakan Dönmez, Türkiye’nin şu anda 6 kıtada 45 ülkeye rüzgar enerjisi ekipmanı ihraç ettiği bilgisini vererek, “Firmalarımızın cirolarının yüzde 70-80’lik kısmı ihracat gelirlerinden oluşuyor” dedi.

Dönmez, Türkiye’nin rüzgar enerjisi ekipmanı ihracındaki gücünün ve potansiyelinin oldukça önemli olduğunu belirterek, “Çünkü rüzgar enerjisi ekipmanları sofistike bir teknolojiye sahip ve katma değerli ihracat kalemimiz içerisinde de önemli bir kalemi oluşturuyor. Özellikle büyümeye ve ihracata dayalı yeni ekonomik modelimiz içerisinde genelde yenilenebilir enerji teknolojileri, özelde de rüzgar enerjisi teknolojileri önemli bir yer tutacak” diye konuştu.

“2000’li yıllarda yenilebilir enerjide Türkiye diğer ülkeyken, şu an takdir ediliyor”

Bakan Dönmez, 2000’li yıllarda hazırlanan küresel yenilenebilir enerji istatistiklerinde Türkiye’nin “diğer ülkeler” başlığı altında yer almasına karşın bugün her bir yenilebilir enerji kaynağında Türkiye’nin gösterdiği performansın takdir edildiğini dile getirdi. Bakan Dönmez, yenilebilir enerjiye her zamankinden daha farklı ve daha büyük bir sorumluluk içinde baktıklarını söyleyerek, dünya çapında iklim değişikliğiyle mücadele edilen bu dönemde sürdürülebilir gelecek inşası için karbon nötr enerji kaynaklarına daha fazla önem ve değer verdiklerini aktardı.

“Türkiye’nin rüzgarını yelkenimize doldurarak, üreten Türkiye hikayemize tam yol devam edeceğiz”

Yenilebilir enerji kurulu gücünün toplam kurulu güç arasında yüzde 54’e yükseldiğini ifade eden Bakan Dönmez, şunları söyledi:
“Ülkemizin dört bir yanındaki yatırım, girişim ve desteklerimizle çıtamızı her gün daha da yükseğe çıkaracağız. Türkiye’nin rüzgarını yelkenimize doldurarak, üreten Türkiye hikayemize tam yol devam edeceğiz. Enerji sektörümüz sürdürülebilir, rekabetçi, doğayla bütünleşik ve teknoloji temelli bir üretim anlayışına doğru hızlı bir şekilde ilerliyor.”

“Rüzgar ekip enerji biçeceğiz”

Bakan Dönmez, rüzgar enerjisinin her geçen gün artarak enerji sektörünün temel unsurların biri olmaya devam edeceğini aktararak, “Tabiri caizse ‘Rüzgar ekip enerji biçeceğiz.’ ‘Bizim enerjimiz bize yeter’ diyoruz. Yeter ki inanalım ve bu doğrultuda gayret gösterelim” dedi.
Konuşmaların ardından Bakan Dönmez, Türkiye’nin en doğusunda yer alan Bağlama Rüzgar Enerji Santrali’nin açılışını yapmak için Van’ın Gevaş ilçesine canlı bağlantı yaptı. Bakan Dönmez, Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, TÜREB Başkanı Arıcan ve TBMM Komisyon Başkanı Altunyaldız, rüzgar enerjisinin kurulu gücünü 10 bin megavata ulaştıran santralin butonuna basarak açılışını yaptı. Bölgede bulunan Fiba Yenilenebilir Enerji’nin Genel Müdürü Koray Kıymaz ise 5 ay önce faaliyete geçen ve bugün resmi açılışı yapılan santralin Türk halkı için hayırlı olmasını diledi.

Kongreye Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Ebru Arıcan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız da konuşmacı olarak katıldı. Açılışın ardından TÜREB Başkanı Arıcan, Bakan Dönmez’e ve Altunyaldız’a plaket takdim etti. Kongre, toplu hatıra fotoğrafı çekilmesi ile son buldu.

Yorum yapmak için tıklayın

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Ekonomi

Türkiye’de ilaç kıtlığı iddiası…

Eczacılar Vakfı’ndan tepki: Koca sağlık sisteminde üvey evlat muamelesi görüyoruz! Ayrıcaülkemizde ilaç kıtlığı var…

ZAFER BULUT
HABER MERKEZİ
-Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, Türkiye’de eczacılık eğitiminin geldiği noktadan eczacıların iş yerlerinde yaşadığı sorunlara kadar birçok düzenleme ihtiyacı olan başlığa dikkat çekti. İlaç kıtlığına da vurgu yapan Tosun “Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Eczacılık fakültelerinde gerçekten de çok yoğun, hem teorik hem de uygulama ağırlıklı yüksek nitelikli bir eğitim müfredatının bulunduğunu belirten Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri, sayıları hızla artan eczacılık fakültelerine vurgu yaparken “Bu konunun üzerinde önemle durmamız gerekir ki gelecekte bir eczacı istihdamı ama ondan çok daha önemlisi bir halk sağlığı sorununa yol açılmasın. Biz bu durumu artık fakülte enflasyonu diye isimlendiriyoruz ve çok acilen bu sorunun çözümü için adımlar atılmasını bekliyoruz” dedi.

YURT DIŞINDAN HAKSIZ DİPLOMALAR…

Bu noktada kimi yurt dışı üniversitelerinden haksız şekilde alınan diplomalara da dikkat çeken Osman Tosun, “Diplomasını saygın üniversitelerden bileklerinin hakkıyla alan meslektaşlarımı tenzih ederek söyleyebilirim ki bunların çok büyük bir kısmı ne yazık ki nereden ne şekilde alındığı belli olmayan diplomalar ve maalesef ülkemizde çok kolaylıkla denklik alabiliyorlar. Bu gerçekten tüm toplum adına çok can sıkıcı bir sorun ve maalesef çok ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşme potansiyeli barındırıyor. Bizim ülke olarak buna acilen bir çözüm bulmamız gerekiyor. Burada da görev büyük oranda Yüksek Öğretim Kurumu ve elbette siyaset kurumuna düşüyor. Son dönemde bu konuda bazı adımlar atıldı ancak bize göre bunlar halen yetersiz” diye konuştu.

Osman Tosun, eğitim konusunda Eczacılar Vakfı olarak sundukları çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“Yeni eczacılık fakültesi artık açılmamalı

Var olan fakülte kontenjanlarında, ihtiyaç ve istihdam planlamalarına uyumlu olarak kontenjan kısıtlamalara gidilmeli hatta kontenjanlar azaltılmalı.

Eczacılık fakültelerine girişte uygulanan baraj puanı daha etkin düzeylere getirilmeli.

Eczacılıkta Uzmanlık konusundaki sorunlar giderilip yaygınlaşması sağlanmalı.

Stajer kabul etme ile ilgili teşvik edici uygulamalara gidilmeli.”

‘ZAM GELSE DE GELMESE DE BİZ ZARARDAYIZ’

Eczacıların sorunlarının sadece eğitim süreçleriyle sınırlı olmadığını belirten Osman Tosun, “Mesleğimizin güncel sorunları ve uzun yıllardan gelen kronikleşmiş sorunları var. Ki bunlar aynı zamanda bizim için mücadele alanları haline geldi” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“Şu günlerde elbette tüm toplumumuz gibi eczacılar da devasa ekonomik sorunlarla mücadele ediyorlar. Tüm maliyetlerimiz korkunç bir hızla artarken ne yazık ki gelirlerimiz çok az artıyor ve gerçekten çok ciddi sayıda meslektaşımız eczanelerini ayakta tutmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyor. Son günlerde çokça gündeme gelen önemli bir başka önemli sorun ilaç yoklukları, bir başka deyimle piyasada bulunamayan ilaçlar. Bu konu meslek örgütlerimiz tarafından çok defa anlatıldı ama kısaca yinelemek gerekirse bu sorunun temelinde 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi (IFK) yatıyor. Geçtiğimiz yıl içinde kısmi düzenlemeler yapılmış olsa da IFK bir taraftan eczane ekonomileri üzerinde yıkıcı etkiler yapmaya diğer taraftan halkımızın ilaca erişimi konusunda ciddi engeller oluşturmaya devam ediyor. Anlaşılması çok zor, çok teknik bir konu bu IFK meselesi ama çok kabaca açıklamak gerekirse IFK, ilaç fiyatlarının nasıl belirleneceğini ve sektörde kimin karlılık oranının ne olacağını tarif eden kararname. Bu kararnamede ilaç sektörüne yönelik özel kur uygulaması var ve uygulanan kur güncel kurun yaklaşık yarısına denk geliyor hatta dönem dönem ani kur hareketleri söz konusu olduğunda daha aşağılara da düşebiliyor.

Biz eczacılar için IFK’nın daha da vahim sonuçları var. Şöyle ki kararnameye göre ilaçlar belirli fiyat baremlerine ayrılmış durumda ve karlılık oranları da bu baremlere göre değişiyor. Kararnameye göre fiyat yükseldikçe karlılık oranı düşüyor. Dolayısıyla ilaç fiyatlarına zam yapılıp bu baremler ona uygun şekilde belirlenmediğinde karlılık oranınız düşmüş oluyor ve kararnamenin yürürlüğe girdiği günden bu yana uygulama tam olarak bu şekilde sürüyor. Zaman içinde bir iki küçük düzenleme yapılsa da yaraya pansuman dahi olmadı diyebiliriz. Yani mevcut durumun özeti biz eczacılar için ilaç fiyatlarına zam gelse bir dert, gelmese başka dert. Bizi her iki durumda da zararlı çıkaran bir yasal altyapımız var, emeği geçenlerin kulakları çınlasın.”

‘ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRÜYORUZ’

Siyaset kurumunun, ilgili bakanlıkların ve bürokrasi kademelerinin eczacıların sorunlarına karşı yıllardır belirgin bir duyarsızlık içinde olduğuna dikkat çeken Osman Tosun, “Yani bu kocaman sağlık sistemi içerisinde eczacılar uzun yıllardır üvey evlat muamelesi görüyor dersek lütfen kimse kırılmasın. Eczacı örgütlerinin sesine daha fazla kulak verilmesini, devlet bürokrasisi içinde ve karar alma mekanizmalarında da eczacılara daha fazla yer verilmesini bekliyoruz” dedi.

‘FİYAT TARTIŞMASININ BİR TARAFI DEĞİLİZ’

Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, eczacıların taleplerini ise şöyle anlattı:

“Aslında sorunlardan bahsederken talep ve önerilerimizden de büyük ölçüde bahsetmiş olduk ama bu soruya yanıt verirken yalnızca ‘meslek hakkı’ talebimizi dile getirmek isteriz. Biz eczacılar halkımıza sunduğumuz nitelikli sağlık hizmetinin bir karşılığı olsun istiyoruz. Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz. Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz.”

Okumaya devam et

Ekonomi

JetCar’a büyük ilgi

Antalya’da üretiliyor, 110 ülkenin sularında yüzüyor

RÜMEYSA BULUT
HABER MERKEZİ
-Ankara’da düzenlenen Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show’da sergilenen su sporları aracı ‘JetCar’ ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Antalyalı bir firma tarafından üretilen ve 1 milyon 200 bin TL fiyat etiketi olan deniz oyuncağı 110 ülkeye ihraç ediliyor.

Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı Artı Boat Show Ankara, milyonluk tekne ve yatlara ev sahipliği yapıyor. 150 bin TL ile 7 milyon TL arasında değişen 200’ün üzerinde teknenin sergilendiği fuara, Antalya merkezli bir firma tarafından üretilen ‘JetCar’ damgasını vurdu.

EN FAZLA İHRACAT ABD’YE VE ARAP YARIMADASINA

JetCar’la ilgili detayları aktaran Ocean Marine Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Güneş, “Dünyada büyük ilgili gören JetCar’ı geliştirmeye devam ediyoruz. Daha gelişmiş versiyonunu kısa süre içerisinde denize indirmeyi hedefliyoruz. Mevcut versiyon 55 deniz mili (Yaklaşık 90 km/s) hıza ulaşıyor. Türkiye’de 400 adet JetCar sularımızda yüzüyor. ABD, Arap yarımadası ve İspanya başta olmak üzere bugün 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yeni versiyonun suya inmesiyle birlikte hedefimiz ihracat yaptığımız ülke sayısını bu yıl en az 150’ye çıkarmak. Hem sektör ihracatımıza hem de Türkiye’nin toplam ihracatına daha fazla katkı vermek istiyoruz. Türkiye, deniz araçları ve ekipmanları üretiminde tasarım ve kalite özelinde dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Mevcut konumumuzu pekiştirmek ve daha üst basamaklarda yer almak için katma değeri yüksek ürünlere odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Okumaya devam et

Ekonomi

Bakan Şimşek: Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz

Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler tarafından kurulan Türk Yatırım Fonu‘nun Guvernörler Kurulu Açılış Toplantısı İstanbul’da yapıldı. Burada konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, Fon birçok alanda projelere teknik destek verecektir” dedi.

Faruk SAVAŞ – Uğur GÜLBOY
İSTANBUL-Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan tarafından kurulan Türk Yatırım Fonu‘nun açılış toplantısı İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde yapıldı. İstanbul merkezli Türk Yatırım Fonu’nun Başkanı Kazakistanlı diplomat Bağdad Amreyev toplantının açılış konuşmasını yaptı. Amrayev, “Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu’nun açılış toplantısına hoş geldiniz. Hepinizi büyük bir memnuniyet ve saygıyla selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve tüm çalışma ekibine bu etkinliğin hazırlanmasında gösterdikleri özenli çalışma ve iş birliği için şükranlarımı sunmak isterim. Bugünün, Türk Dünyası’nda hayırlı çalışmaların yapılması için bir vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“EN BÜYÜK AMACIMIZ, TÜRK DEVLETLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞMESİNİ SAĞLAMAKTIR”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de burada bir konuşma yaptı. Bakan Şimşek, “Bugün Fon’un operasyonel hale getirilmesine ilişkin ilk kararların alınacağı tarihi bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Türk Devletlerinin, 2024 yılı sonu itibarıyla 1,9 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe, 178 milyon nüfusa ulaşarak dünya ekonomisi içinde önemli bir yer edinmesi beklenmektedir. Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi çerçevesinde, Türk Yatırım Fonu’nu kurmaktaki en büyük amacımız, Türk Devletleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır” dedi.

“TÜRK YATIRIM FONU’NU 500 MİLYON DOLAR KAYITLI SERMAYE İLE KURUYORUZ”

Fonun ekonomik rakamlarına ilişkin bilgiler veren Şimşek, “Türk Yatırım Fonu’nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, Fon birçok alanda projelere teknik destek verecektir. Fon, KOBİ’lerin büyümesinde ve altyapı, yenilenebilir enerji, tarım ve turizm gibi birçok alandaki yatırımların artmasında kritik role sahip olacak ve devam eden ekonomik kalkınmaya katkı sunacaktır.” diye konuştu.

“FON’UN YÜKSEK STANDARTLI BİR ULUSLARARASI FİNANS KURULUŞU OLMASINI AMAÇLIYORUZ”

Şimşek, “İstanbul’un jeopolitik konumu, güçlü girişimcilik ekosistemi ve nitelikli beşeri sermayesi Fon’a büyük katkılar sunacaktır. Biz Fon’un yüksek standartlı bir uluslararası finans kuruluşu olmasını amaçlıyoruz. Fon, organizasyon yapısı, karar alma mekanizmaları, insan kaynakları, risk yönetimi, izleme ve denetleme fonksiyonlarıyla her açıdan uluslararası en iyi uygulamalara uygun olarak faaliyet gösterecektir” şeklinde konuştu.

“MACARİSTAN’IN ÜYE OLMA İSTEĞİNİ MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ”

Bakan Şimşek Macaristan’ın Türk Yatırım Fonu’na katılma isteğine ilişkin olarak da, “Macaristan’ın Türk Yatırım Fonu’na üye olma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz. Fon faaliyetlerine başladığında Macaristan’ın üyelik sürecinin tamamlanması önem verdiğimiz gündem maddelerinden biri olacaktır. Türk Yatırım Fonu’nun, çalışma ilkeleri ve etkin işleyiş mekanizmasıyla başarılı işbirliklerine örnek olacağına inancımız tam” dedi.(DHA)


Okumaya devam et

Trendler

KÜNYE
Copyright © 2021 O Haber Neydi - Tüm Hakları Mahfuzdur.